ŞemdinliHaber

Bir Babanın Kitabı: (Mahpus) Kızımla Büyümek

Kültür sanat

Şaban Eğilmez, üç kez tutuklanan, ölüm orucuna giren, 19 Aralık operasyonunu yaşayan kızıyla birlikte nasıl büyüdüğünü, değiştiğini “Kızımla Büyümek” kitabında anlatıyor.

Ayça SÖYLEMEZ / BİANET

 “Biraz sonra yine yüzü boyun bağı ile sarılı bir genç aşağıya seslendi: ‘Ana teslim olalım mı?’ Aşağıdan mütevazı bir kadıncağız, ‘Hayır, teslim olmayın’ diye bağırdı.”

Şaban Eğilmez, “Kızımla Büyümek” kitabında, okul işgaline katılan, iki kez tutuklanan, ölüm orucuna giren, ceza alan, yurtdışında yaşamaya başlayan kızı Ayşe Eğilmez ile birlikte “nasıl büyüdüğünü” yazdı.

Şimdiye dek okuduğumuz siyasi mahpusluk öykülerinden farklı olarak, yaşananlar bu kez mahpusun değil, görüş günlerinde yaşamı değişen ailenin gözünden anlatılıyor.

Şaban Eğilmez, hem belge niteliğindeki hem de otobiyografi sayılabilecek kitabında, Ayşe için “bizi çok üzdü” diyor ama mücadelesinden saygıyla bahsediyor.

Ayşe’nin hapishane arkadaşlarıyla o da zaman içerisinde dostluklar kurduğundan, kendisi de “mücadeleden” çok uzak değil. Siyasi görüşleri çok farklı olsa da olup bitene insani yönüyle yaklaştığından, ölümlere, operasyonlara, hapse girenlere o da üzülüyor, istiyor ki “çocukların başına kötü bir şey gelmesin.”

Ayşe Eğilmez, ilk kez 16 Mart 1988’deki Halepçe Katliamı’nı protesto için katıldığı Mart 1990’daki eylemde tutuklanıyor. Bu tutukluluğu kısa sürüyor, bir ayı bulmadan serbest kalıyor. İkinci tutukluluğu ise öğrencisi olduğu Boğaziçi Üniversitesi’nde 8 Mart 1992’de başlayan rektörlük işgalinin ardından gerçekleşiyor.

Şaban Eğilmez, endişe içerisinde üniversitenin bahçesinde kızını beklerken, bir annenin polisin uyarısına karşı, “Hayır, teslim olmayın” diye bağırmasına şahit oluyor, o an çok şaşırıyor. Daha sonra gördüğü şeylere şaşırmamayı da öğreniyor. İşgalin ardından Ayşe ikinci kez tutuklanıyor.

Görüş günleri, ölüm orucu, tahliye…

“Yine cezaevi ziyaretlerimiz başladı.”

Ayşe Eğilmez, 25 Mart tarihli mektubunda babasına şöyle sesleniyor:

“Biz, farklı düşünsek ve davransak da bir aileyiz. Birbirimizle ilişkimizi koparmamak zorundayız. Sizleri özledim, görmeye bekliyorum.”

Yine tahliye olsa da Alınteri dergisindeki yazıları ve katıldığı eylemler gerekçe gösterilerek üçüncü kez TİKB üyeliğinden tutuklanan Ayşe Eğilmez Uşak Cezaevi’ne gönderiliyor.

İstanbul’da yaşayan Sabiha ve Şaban Eğilmez’in “görüş günleri” başlıyor bundan sonra.

Uzun yolculuklar, cezaevi girişlerinde yaşadıkları zorluklar, ulaşmayan mektupları F tipi cezaevi protestoları izliyor. Bundan sonra her şey daha zor, gözleri televizyonda beklemeye başlıyorlar. 19 Aralık 2000, Şaban Eğilmez’in hayatını en zor günlerinden biri oluyor. Sonrasında olanlar, yetkililerin açıklamaları, devletin tutumu hakkındaki gazete kupürleri de kitapta yer alıyor.

Ayşe 108 gün ölüm orucunda kalıyor. 58, 20, 10 ve 3 günlük açlık grevlerine giriyor. Bu sırada yaşadıkları, kendi halinde bir mühendis olan Şaban Eğilmez’in “devlet” hakkındaki güvenini sorgulamasına da yol açıyor. O da artık kızı gibi haksızlıklara öfkeli. Hatta yetkililere ulaşmak için her türlü yolu deniyor, faks çekiyor, mektup yazıyor, “taleplerini kabul edin” diyor. Tabii yanıt bile gelmiyor yazdıklarına.

Hastalığı nedeniyle tahliye edilen Ayşe Eğilmez’in Almanya günleri başlıyor. Şaban Eğilmez kızını burada da yalnız bırakmıyor.

“Çok uğraştık, olmadı”

Şaban Eğilmez’in içten bir anlatımla yazdığı kitabının son bölümünün başlığı “İtiraf ve özür.”

1990’da ilk gözaltına alındıktan sonra, kızımın bu gruplardan birinde olmasını büyük bir tehlike olarak algıladık. Yakınlık duyduğu sol gruptan koparmak için çok uğraştık. Ancak kızım ve arkadaşlarının hayatlarını ortaya koyarak yaptıkları mücadele konularını gördükçe düşüncelerimiz değişmeye başladı.”

Yine de Şaban Eğilmez, “yaşamlarını tehlikeye sokarak yaptıkları mücadeleyi haklı görmediğini, başka türlü mücadele vermeleri gerektiğini” düşünüyor. Ancak tüm bu yaşadıklarından sonra, devletin insanlara yaptıklarını düşününce, sorumlunun kim olduğu konusunda da net bir bakış açısına sahip:

Kadere inanırım. Ama kader deyip mücadeleyi bırakmadık. Yaptığımız mücadeleyi bu kitapta okuyacaksınız. Mücadelemizin pek başarılı olduğunu söyleyemem. Bizim mücadelemizde karşımızdaki rakip hep devletin görevlileri olmuştur. Yani rakibimiz çok kuvvetli.”  

* “Kızımla Büyümek”, Şaban Eğilmez, Belge Yayınları, Haziran 2013, 216 sayfa.

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.