ŞemdinliHaber

Dersim: 'Sahipsiz ölüler' diyarı

Makale

Alevi olmaları nedeniyle cemevlerine ilişkin statü talepleri de onları ilgilendiriyor, Kürt oldukları için anadilde eğitim talepleri de.

Oral ÇALIŞLAR / RADİKAL

Dersim’de üçüncü günümüz. Tunceli Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı dostum Yusuf Cengiz’i dinliyorum: “Dersim, ‘çözüm süreci’nden çok mutlu oldu. İnsanlar yeniden hayvancılığa başladılar. Arazilerini ekip biçiyorlar. Bir yandan da endişeli bir bekleyiş içindeler. Çatışmaların bitmesi büyük bir rahatlama yarattı ancak çatışma yarın yeniden başlar mı kaygısı da ortadan kalkmış değil.”

Kaypakkaya’nın yaralandığı vadi
Munzur Çayı’nın açtığı vadiden Pülümür yoluna koyulduk. Yollar sükûnete kavuşmuş. Bir de yeni yapılan ‘kalekol’lar dikkat çekiyor. Çevredeki dağlar, yıllarca TİKKO’ya ve PKK’ya yataklık etmiş.

Daha önceki dönemlerde ise İbrahim Kaypakkaya’lar bu dağlarda dolaşmıştı. Kaypakkaya 1972 yılının başında Kutuderesi’nin aktığı vadide yaralı olarak yakalandı. Sonra Diyarbakır Askeri Cezaevi’nde işkenceyle öldürüldü.

Onun 41 yıl önce yakalandığı vadiye gittik. Köylüler, onun yakalandığı yeri hâlâ hatırlıyor.
Dersim dağları, tıpkı Güneydoğu Anadolu dağları gibi, isimsiz ve sahipsiz mezarlarla dolu. Tarifsiz acılardan birisi, 1990’larda dağlarda öldürülen yörenin çocuklarının çoğunun mezarının bile olmaması.

‘Çözüm süreci’nden bu yana, yöredeki bazı sahipsiz mezarlar da aileler tarafından sahipleniliyor. Yani gençlerin mezarı oluyor.
Tabii dağlar hâlâ sahipsiz mezarlarla dolu.

300 bin kişi Dersim’i terk etmiş
12 Eylül 1980 darbesinden ve 30 yıllık çatışma ortamından en büyük tahribatı gören yörenin Dersim olduğu söylenebilir. Köyler yakıldı. 430 köyün yarısına yakını tamamen boşaldı. Bazı köylerde nüfus yok denecek düzeye geriledi. 1970’lerde, 700 bin civarında olan küçük baş hayvan sayısı, 100 bin civarına düştü. Tarım ve hayvancılık neredeyse bitti.

Tunceli vilayetinin 1975’teki nüfusu 165 bindi, şimdi yaklaşık 85 bin. 38 yılda Türkiye’deki nüfus artışını hesaba katarsanız, Tunceli’de bugün 400 bin civarında insan yaşaması gerekirdi. Demek ki, 300 binin üzerindeki insanımız, bu kenti şiddet, çatışma (dolayısıyla da) işsizlik ve çaresizlik nedeniyle terk etmiş.

Yusuf Cengiz, yeni barış ortamıyla birlikte, bütün yörede, köylerde kasabalarda bir canlanma, bir anlamda ‘geriye dönüş’ eğiliminin güçlendiğine dikkat çekiyor.

Şikâyet 
Önemli şikâyetlerden birisi, devletten yeteri kadar destek görememek. Dersimliler, ‘kalkınmada öncelikli yöreler’ sıralamasında, Diyarbakır, Hakkâri ve Şırnak gibi illerin gerisinde kalmalarına anlam veremiyorlar. Tunceli, teşvik sıralamasında 5. sırada. Örneğin Diyarbakır 6. sırada yer alarak daha büyük bir maddi destek görüyor.

Bu sıralamanın nedenini sorduğumda şöyle bir cevap veriyorlar: Dersim’de yapılan barajlara harcanan ve köyleri boşaltılan, çatışmalardan zarar gören insanlara ödenen paranın “Tunceli’ye harcanmış” kabul edilmesi, sıralamayı etkilemiş. Bölgedeki yüksek güvenlik masrafları da rakamlara dahil edilmiş. ‘Zarar ziyan parası’ alanların önemli bir kesimi zaten bölgeyi terk etmiş. Sonuç olarak, sıralamaya neden olan paraların hemen hiçbiri, Tunceli’ye istenen katkıyı sağlamamış. Dersimliler, doğal olarak, sıralamanın değiştirilmesini talep ediyor.

Bunları analiz ederken, bölge halkının ‘iki özelliği’ni bir arada göz önünde bulundurabilmek de önemli: Alevi olmaları nedeniyle cemevlerine ilişkin statü talepleri de onları ilgilendiriyor, Kürt oldukları için anadilde eğitim talepleri de...

“Artık ölümler dursun” diyorlar. Hükümetin reform paketini merak ediyorlar.

Akıl almaz acılarla dolu vadilerin içinde, Munzur Suyu akmaya devam ediyor.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.