ŞemdinliHaber

Altılı Masa'da yer almayan muhalefet anayasa teklifine ne diyor?

Politika

Altılı Masa’nın söz konusu teklifini masada yer almayan diğer muhalefet partilerinin temsilcileri değerlendirdi. Öneriye destek veren de eksik bulan da yeterli olmadığını düşünen de var…

CHP, İYİ Parti, Saadet Partisi, DEVA, Gelecek Partisi ve Demokrat Parti’nin oluşturduğu Altılı Masa, uzun süredir üzerine çalıştığı Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem’e dair anayasa değişikliği önerisini kamuoyuna açıkladı.

84 madde ve 9 başlıkta düzenleme öngören değişiklik önerisine göre cumhurbaşkanı seçimle belirlenecek ve yalnızca bir dönem görevde kalacak. Öte yandan YÖK’ün kaldırılması, Anayasa Mahkemesi’nin üye sayısını 15’ten 22’ye çıkarılması, seçim barajının yüzde 3’e düşürülmesi gibi önerilerin yanı sıra yerel yöneticilerin görevden uzaklaştırma kararı da yargı denetimine sokulacak.

Altılı Masa’nın söz konusu teklifini masada yer almayan siyasi partilerin temsilcileri değerlendirdi.

ERCÜMENT AKDENİZ: HALKIN DERTLERİNE ÇARE OLMAYACAK

Emek Partisi (EMEP) Genel Başkanı Ercüment Akdeniz’e göre Altılı Masa’nın anayasa değişiklik önerisi metni “çare olacak” nitelikte değil. EMEP olarak 16 Ocak’ta ilan ettikleri deklarasyon ve Emek ve Özgürlük İttifakı’nın 24 Eylül’de açıkladığı bildirgeyle anayasa konusunun esaslarını belirlediklerini hatırlatan EMEP lideri Akdeniz, “Önceliğimiz halk egemenliğidir. Her kademe ve düzeyde halkın yönetimde söz karar sahibi olması gerekir. Görevini yapmayan yöneticilerin halk tarafından görevden alınması da buna dahildir. Yerelden ve yerinden halk meclislerine dayanan bir örgütlenmeden söz ediyoruz. Bu yapılmadığında anayasa metinleri kuru metinler olarak kalır” diye konuştu.

Anayasa yapım sürecinin halkın tamamının katılımı, tartışması ve karar süreciyle olması gerektiğini kaydeden Akdeniz, “Millet İttifakı taslağında bunu göremiyoruz. İhtiyaç demokratik bir anayasa, halkın kendi anayasasıdır. Bu taslak burjuva yönetim mevcut sisteminin tıkanıklığına çare olur mu bilinmez ama halkın dertlerine çare olamayacağı açıktır” dedi ve sözlerini şöyle sürdürdü:

“Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem özünde sistemin restorasyon projesidir. Önerilen anayasa taslağı da buna işaret. Kaldı ki lokavt yasağı olmadan, grev, ‘Toplu İş Sözleşmesi’, örgütlenme hakkının önündeki engeller kaldırılmadan işçi ve emekçiler bu değişimden bir fayda göremez. Partilere yüzde 3 barajı da bir başka garabet. Barajlar 12 Eylül kalıntılarıdır tümden kaldırılmalıdır. Siyasi partilere hazineden para yardımına da son verilmelidir. Bu haliyle taslak 12 Eylül kalıntıları, tek adam yönetimi ve restorasyon arasında bir yama müdahalesi gibi görünüyor. Kürt sorunu, Aleviler, gerçek laiklik bakımından da bir çözüm iradesi bulunmuyor. Bizler önümüze bakacak, üçüncü seçenek dahilinde kendi çalışmalarımıza devam edeceğiz.”

MUSTAFA SARIGÜL: GÖRÜŞLERİMİZİN YÜZDE 95’İ YANSIMIŞ VAZİYETTE

Türkiye Değişim Partisi (TDP) Genel Başkanı Mustafa Sarıgül’e göre Altılı Masa’nın açıkladığı anayasa değişikliği önerisine partisi büyük oranda katılıyor ancak eksiklikler var. Güçlü parlamento, tarafsız yargı gibi başlıkların Türkiye Değişim Partisi’nin söylediği görüşler olduğunu belirten Sarıgül, “Anayasa değişikliği önerisine bakarsak TDP’yi 2020’de kurduğumuz zamanki görüşlerimizle neredeyse aynı. Bizim görüşlerimizin yüzde 95’i oraya yansımış vaziyette” dedi.

Öte yandan Sarıgül’e göre Altılı Masa’nın anayasa değişikliğinin “eksik” noktalarından biri milletvekilliği seçilme koşullarında yatıyor. Barajın yüzde 3’e düşürülmesini talep ettiklerini ancak yeterli olmadığını belirten Sarıgül, “Siyasi partiler kanunun değişmesini arzu ediyoruz ve bunun anayasaya konmasını arzu ediyoruz. Dar bölge tercihli oy ve 600 milletvekilinden 150’sinin Türkiye milletvekili olmasını arzu ediyoruz. Türkiye milletvekilliğine genel merkezler gerek bürokrasiden gerekse kamuoyunun bildiği isimleri yazacak, diğer 450 milletvekili teşkilatlar tarafından ön seçimle seçilecek” diye konuştu.

TDP Genel Başkanı Sarıgül’ün Altılı Masa’nın anayasa değişiklik önerisine itiraz ettiği bir başka konu da cumhurbaşkanı seçilen kişinin görevi bittikten sonra hiçbir görev almamasına yönelik düzenleme oldu. “Cumhurbaşkanı görevi bıraktıktan sonra başka hiçbir yerde görev yapamaz anlayışını doğru bulmuyoruz” diyen Sarıgül, “Cumhurbaşkanı oraya kadar geldi, bilgisi var, becerisi var, görüşlerinden düşüncelerinden neden toplum yararlanmasın? Cumhurbaşkanı bir daha seçilmesin, siyaset yapmasın ama belli kurumlarda görev yapabilir. Bunu da biraz acımasız buluyoruz. Tecrübenin kenarda kalmaması lazım, yararlanmak ve korkmamak lazım. Ama cumhurbaşkanlığı makamına gelen kişinin siyasallaşmaması herkesi kucaklaması lazım. Ona da katılıyoruz” ifadelerini kaydetti.

KÜRDİSTAN KOMÜNİST PARTİSİ: KÜRDÜN ADI YOK

Kürdistan Komünist Partisi Genel Başkanı Sinan Çiftyürek Altılı Masa’nın anayasa değişiklik önerisi metnine eleştirilerde bulundu. “O da ne? Çok şey var ama 150 yıllık yara olan Kürt, Kürdistan meselesi yok” diyen Çiftyürek, şunları söyledi:

“Millet İttifakı anayasa taslağını açıklıyor kamuoyuna. O da ne? ‘Demokratik bir Türkiye kuracağım, memlekete demokrasi ve özgürlükleri getireceğim’ diyen Altılı Masa’nın anayasa taslağında doğru-yanlış çok şey var ama 150 yıllık yara Kürt, Kürdistan meselesi yok. Hatta meselenin çözümü bir yana Kürdün adı yok. Ancak Türkiye’de demokrasinin, temel hak ve özgürlüklerin gelişmesinin yolu Diyarbakır’dan geçer. Yani Diyarbakır özgürleşmeden Ankara’da demokrasi, temel hak ve özgürlükler gelişmez. Çünkü Türkiye rejimi yüz yıldan beri; ‘Demokrasi gelişir, özgürlükler alanı genişlerse en çok bölücü Kürtler yararlanır’ diyor. Başta sermaye ve farklı dinamikler artık Türkiye’nin eyalet sistemine geçmesini istiyor. ‘Ankara merkezli katı merkeziyetçilik yürümüyor’ diyorlar. Fakat Türk rejimi, ‘Eyalet sistemine geçtiğimde ya Diyarbakır eyaleti bağımsızlık ilan ederse’ korkusuyla bu talep ve arayışları hep geriye çevirdi.”

‘KÜRTLERİN YER ALMADIĞI ANAYASA DEMOKRATİK OLAMAZ’

“Türk rejiminin, Kürdistan meselesiyle imtihanının özeti şudur: Ne Kürtlerle ne de Kürtsüz yürüyemiyor. Kürt meselesini ne sürdürebiliyor ne çözebiliyor. Kilitleniyor” ifadelerini kaydeden Çiftyürek sözlerini şöyle sürdürdü:

“Diyarbakır özgürleşmeden Ankara prangalarından kurtulamaz, özgürleşemez. Yaşanan yüz yıllık cumhuriyet rejimi deneyimi bunun kanıtlarıyla yüklüdür. Demek ki özgür ve demokratik Diyarbakır, demokratik Ankara'nın ön şartıdır. Demek ki Kürt meselesi hem demokrasinin dinamiği hem de bariyeridir. Altılı Masa’dan beklenen dinamik olmasının önünü açmaktır ama bunun yolu da Kürt meselesiyle yüzleşmekten geçer. Kürtlerin yer almadığı anayasa demokratik olamaz.”

MEMLEKET PARTİSİ: DEMOKRASİYİ GÜÇLENDİRECEK HER TÜRLÜ ADIMIN ARKASINDA YER ALIRIZ

Memleket Partisi Genel Sekreteri Halil İlker Çelik, Altılı Masa’nın açıkladığı anayasa değişikliği önerisine partileri olarak itirazlarının olmayacağını söyledi. “Demokrasiyi güçlendirecek her türlü adımın arkasında yer alırız” ifadelerini kullanan Çelik şöyle devam etti:

“Cumhurbaşkanının bir dönem için seçilecek olması olumlu yaklaştığımız bir konu. Biliyorsunuz uzun süre iktidarda kalmak güç zehirlenmesine yol açıyor. İktidarlarda böyle bir şey açığa çıkıyor. Altılı Masa, bizim tarafı olduğumuz bir masa değil. Dolayısıyla bizim buna lehte aleyhte açıklama yapmaktan ziyade fikir beyan edebiliriz. Desteklemek desteklememekten ziyade demokrasinin gelişimine katkı sunacak her türlü çabanın arkasında yer alırız.”

MİLLİ YOL: ÖNEMLİ MESELELERE PARMAK BASILMIŞ

Milli Yol Partisi Genel Sekreteri Haşim Yanar’a göre Altılı Masa çalışmasıyla önemli meselelere parmak basmış durumda. Temsilde adalet ilkesi gereği seçim barajının düşürülmesi adımının olumlu olduğunu belirten Yanar, “Barajın olabildiğince düşük olması kıymetli hatta mümkünse sıfır olması gerekiyor. Ancak orada paradoks var. Yüzde 3 alan siyasi parti barajı geçse bile bölge barajları var. Bir ilde bir siyasi partinin milletvekili çıkartabilmesi için takriben o bölgede yüzde 10 alması gerekiyor. Barajı yüzde 3’e çıkarsanız bile o partinin adayı kendi bölgesinde yüzde 10 civarı oy alamamışsa Meclis’te temsil yolu açılamayacak. Bununla ilgili çözüm getirilebilirdi” ifadelerini kullandı.

Siyasi partilere hazineden verilecek yardımın yüzde 1’e düşürülmesi adımının da olumlu olduğunu belirten Yanar, “Altılı Masa’nın tekliflerinden birinde AYM’nin üye sayısının değiştirileceği ve Meclis’e verileceği hususu söz konusu. Bunu adil denge ve denetleme gereği olumlu buluyorum. KHK ile kamu iradelerinin görevlerine son verilmesi hususunun cumhurbaşkanı inisiyatifinden alınması da çok kıymetli” diye konuştu.

KÜRDİSTAN SOSYALİST PARTİSİ: KÜRTLER İÇİN UMUT VADETMİYOR

Kürdistan Sosyalist Partisi Genel Başkanı Bayram Bozyel’e göre Altılı Masa’nın anayasa değişiklik önerileri “Türkiye’nin normalleşmesi açısından önemli ancak Kürtler için hiçbir umut vadetmiyor. Altılı Masa’nın önerilerinin “Türkiye’de kurumların yerli yerine oturması” ve “mevcut keyfi ve tek adam rejimine son vermesi” bakımından önemli olduğunu belirten Bozyel şöyle devam etti:

“Ancak Kürt meselesi gibi yüzyıllık kangrenleşmiş sorun bakımından hiçbir çözüm önermediği gibi, Kürtlerin ulusal, dilsel ve kültürel hakları konusunda en ufak bir umut vaat etmiyor. Oysa Türkiye’de yaşanan siyasal, ekonomik, kültürel ve diplomatik sorunların temelinde Kürt meselesinin çözümsüz kalmış olmasının yattığı bilinmektedir. Bu yönüyle Kürt meselesine ilişkin konularda herhangi bir yenilik içermeyen, Kürtlerin ulusal ve insani taleplerini karşılamayan bir anayasa değişiklik paketinin yeni ve olmayacağı ve çözüm üretmeyeceği açıktır. Bugün Kürt kimliğinin anayasal düzeyde tanınması, Kürtçenin eğitim ve resmi dil olarak kabul edilmesi, Kürtlerin kendi kimlikleriyle örgütlenmesi hakkı Kürt toplumunun ve siyasi aktörlerinin ortak paydalarını oluşturuyor. Bu talepleri içermeyen bir anayasa değişikliğinin Kürt halkının desteğini alması zor.”

‘KÜRTLERİN DESTEĞİNİ BEKLEMESİ ÇOK YANILTICI’

“Muhalefet bloku, iktidarın izlediği mevcut baskıcı ve çatışmacıyı politikaya karşı Kürtlerin kendilerine oy vermeye mahkûm olduğunu öngörüyorsa büyük bir yanılgı içindedir” diyen Bozyel sözlerini şöyle sürdürdü:
“Kürt halkı mevcut iktidara tepkili, ancak bundan hareketle onun ulusal temel haklarını dikkate almayan bir anlayışın arkasında gitmek zorunda değil. Bence bu konuda adım atmak için geç değildir. Muhalefet bloku, başka bir ifade ile Altılı Masa ya da onun belirleyeceği cumhurbaşkanı adayı Kürt tarafıyla diyalog içine girebilir, Kürt meselesinin çözümünü kolaylaştıracak ve Kürt halkının temel taleplerinin dikkate alacak bir çerçeve ile Kürtlerin desteğini alabilir. Aksi halde Kürt halkının iradesini ve taleplerini dikkate almayan bir muhalefetin, sırf iktidar karşıtlığı üzerinden Kürtlerin desteğini beklemesi çok yanıltıcı olur.”

EMEKÇİ HAREKET PARTİSİ: ÇOK ÜRKEK BİR METİN 

Emekçi Hareket Partisi (EHP) Genel Başkanı Hakan Öztürk de "Altılı Masa’nın hazırlamış olduğu Anayasa Değişikliği Önerisi çok ürkek bir metin. 12 Eylül mantığının ve AKP siyasetinin baskılanması altında oluşturulmuş gibi gözüküyor" diyor.

Önerinin en iddialı olduğu parlamentoyu güçlendirme konusunda yetersiz olduğunu vurgulayan Öztürk şöyle devam ediyor: "Güçlü parlamentodan anladıkları bazı milletvekillerinin esnafı ziyaret etmesinin ötesinde bir ruha sahip değil. Oysa ki bu ülkede hak ve hürriyetlere sahip olması gereken kesimler çok fazla.

İşçi sendikaları ve mücadele birlikleri var, kadınların platformları ve demokratik kitle örgütleri var, öğrenci dernekleri var, yerel düzeylerde halk meclisleri var, Kürtlerin ve Alevilerin kimliklerini korumak üzere ortaya koydukları oluşumlar var. Bunlar halkın ve işçi sınıfının sınıfın örgütleridir.

Parlamento gücünü halkın ve sınıfın öz örgütlerinin; söz, yetki ve karar sahibi olabildiği süreçlerden almalıdır. Gücünü öz örgütlerin güncel politik tartışmasından alamayan parlamento, güçlü olma sıfatını asla hak etmez. Bu da göstermelik esnaf ziyaret etme politik kültürüyle sağlanamaz."

'YALDIZLI ÖZGÜRLÜK SÖZLERİYLE ÖNERİLEN ANAYASA MADDESİ UYUŞMUYOR'

EHP Genel Başkanı Hakan Öztürk: Altılı Masa hak ve hürriyetlerden bahsediyor ama bunların kısıtlanması konusuna gelince 12 Eylül ve AKP-MHP çizgisinden bir adım uzakta değil. Örneğin ifade ve basın özgürlüğünün sınırlandırılması konusunda “millî güvenlik, kamu düzeni ve bölünmez bütünlük” bahaneleri onlar için de aynen geçerli... 

Başlıktaki yaldızlı özgürlük sözleriyle, önerilen anayasa maddesi hiç uyuşmuyor.

Sonuç olarak batı cephesinde, gücünü halk örgütlerinden alan parlamento, işçi sınıfı, Kürt ve Alevi halkı, kadınların ve LGBTİQ+’ların eşitliği, ifade özgürlüğü ve yerel yönetimler adına yeni bir haber yok. Metin eleştirildiği gibi bir “restorasyon” metni bile değil. / DUVAR

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.