ŞemdinliHaber
2015-11-13 10:30:46

SAVAŞIN BİTMESİ İÇİN BİRŞEYLER YAPIN!

Lokman Tekin

simurg-mavisi@hotmail.com 13 Kasım 2015, 10:30

İki kurt kavga eder. Kavga etmelerinin nedeni, yakaladıkları avı paylaşamamaları. Aslında av epey büyüktür ve ikisine de yeter. Ama büyüklük ve bencillik  psikolojisi, ava tek başına sahip olmak istemelerine neden olur. Kurtlardan biri iri yapılıdır, öteki ise cılızdır. Bir süre kavga ettikten sonra, cılız kurt avını bırakır ve kaçmaya başlar. Bunu gören iri kurt da onu yakalamaya çalışır. İkisi de avını terk eder. Bu arada başka kurtlar afiyetle avı yerler. Uzun bir süre koşuşturduktan sonra, iri kurt cılız olanı yakalar. Yakalanacağını hisseden cılız kurt, sırtüstü yatar ve teslim olur. İri kurt ise cılız kurdun teslim olduğunu görünce canını bağışlar ve usulca yanından uzaklaşır. 

Aslında her iki kurt da hedefine ulaşmıştır. Ama asıl soru şu: Hangisi daha güçlü?

Savaş böyle bir şey işte. Güçlü olma psikolojisi yüzünden insanlar ölür, sakat kalır, hapse girer, yetim kalır… Savaş vahşettir. Açlıktır, sefalettir, kandır, gözyaşıdır. Nerede umut yoksa, orada savaş vardır. Nerede kardeşlik ve birliktelik yoksa, orada savaş vardır. Nerede yıkılmış evler, yakılmış köyler, dul kalmış kadınlar, yetim kalmış çocuklar varsa, orada savaş vardır. Nerede kötülük, acımasızlık, çözümsüzlük varsa, orada savaş vardır. 

Türkiye’de de bu şekilde devam eden bir savaş var. Hatta Türkiye’deki savaş, kirli bir savaştır ve vahşetin doruğu ulaştığı bir savaştır. 
Şimdi gelelim günümüze… 

Son birkaç aydır ölümler çok arttı. Hemen her gün insanlar ölüyor. Ama bu savaşa, bu kana, bu ölümlere “dur” diyen yok.

Yaşamın her anını ve her yanını kirleten bir savaş. Masum ve savunmasız insanların katledildiği bir savaş. Kundaktaki bebeklerin kurşunlandığı, henüz yeni yaşama gözlerini açan çocukların bombalandığı bir savaş. Tarihin en ahlaksız ve en vicdansız savaşı…

Kardeşi kardeşe kırdırtan savaş… 

Neden? 

Bu kadar ölümlere ne gerek var?

Emin olun ki bir gün çocuklarımız bu saçma sapan ölümlerden dolayı bizi ayıplayacaklardır. Çünkü hiçbir savaş sonsuza kadar sürmemiştir. Çünkü bir gün mutlaka bu savaş bitecektir. Neden şimdi değil?

Aslında burada liderlere çok iş düşüyor. Lider zor zamanlarda belli olur. Ama bizde zor zamanlar oldu mu, liderler sıradan birer yurttaş gibi davranıp, kanı kanla yıkamaya çalışıyorlar. Söylemleriyle halkı yatıştırmaları gereken yerde, insanları tahrik eden bir söylem geliştiriyorlar. Ne oluyor sonra, sonra ülke 10 yıl geriliyor.

Lider soğukkanlı olmak zorundadır. Ne olursa olsun, asla toplumun tansiyonunu arttırıcı bir söylemde bulunmamaları, toplumu sakinleştirici ve yönlendirici bir rol üstlenmelidir.

Ayrıca şunu bilmek gerekir: Hala insanlar öldürülüyorsa, bunun en büyük sebebi, liderlerin beceriksizliği ve ucuz çıkarlarıdır. 

Şunu asla unutmamak lazım: büyük sorunları, büyük irade sahibi liderler ve büyük devletler çözerler. Büyük devletler, büyük liderlerin ruhuyla gelişirler. Ve aslında ülkedeki sorunlarını bulmaya çalışan devlet, büyük devlet olmuştur. Kendisiyle yüzleşemeyen, hala olayların ciddiyetini kavrayamamış bir devlet olmak, bu ülkeye yakışmaz. 

İnsanlar devlet kurarlar, devlet yıkarlar, devrimler yaparlar, isyan ederler. Ama bunları çözmek devletin işi. 

Ben, sorunların üstesinden gelebilecek irade gösteren bir Türkiye ve Türkiye lideri görmek istiyorum. Bireysel egolarını genç insanların ölümüyle tatmin eden biri, bırakın lider olmayı, vicdandan nasibini almamış, ucuz bir kişidir. 

Sadece liderler de değil. Bu ülkede herkes susuyor, herkes sağır. Katliamlara, genç bedenlerin toprağa düşmesine herkes seyirci.

Oysa herkse demokrat kahramanı kesiliyor. Nerede anayasal hakları ve insan yaşamının kutsallığını savunan yürekler? Nerede kendini binlerce kişinin iradesine değişmeyen ucuz kahramanlar? Aydın bpzıntuları, insan hakları savunucuları, sanatçılar, futbolcular, siyaset insanları…Canlarınız bir bir azalıyor. Bir bir yok oluyor hayatınız. Görün bunları, ses verin! 

Güçlü olmak saldırgan olmak değildir. Güçlü olmak, büyük olmak da değildir, cılız olmak da. Güçlü olmak, insan haklarına sahip çıkmaktır. Güçlü olmak demokrat olabilmektir. Güçlü olmak, bütün yurttaşlarını kucaklayabilmektir. Güçlü olmak nezaket, sabır ve şefkat duygularına sahip olabilmektir. 
Güçlü olmak, barışı savunabilmektir. 

Şimdi tarih sayfalarına bir soralım bakalım. Sokrates mi güçlüydü, yoksa onu katledenler? Hahhac-ı  Mansur mu güçlüydü, yoksa onu katledenler mi? Ş.Said mi, Gaffar Okkan mı, Musa Anter mi, Ahmet Kaya mı, Deniz Gezmiş mi, Yılmaz Güney mi, H.Dink mi güçlü, yoksa onları katleden sistem çürüğü mü?

Ne diyorlar bu ülkedeki aydınlar, biliyor musunuz? Çok komik, çok sıradan, çok vurdumduymaz, çok etik dışı, çok çocuksu, çok sorumsuz ve çok çürük bir şey söylüyorlar: Şöyle öldürmek ahlaksızlıktır, kalleşliktir gibi saçma sapan sözler. Ya savaşın ahlakı mı olur? Savaş başlı başına vahşettir, bayanlar beyler. 

Siz savaşı hala çocuk oyunu mu sanıyorsunuz?  Bu yüzden mi hala barış için ciddi adımlar atmıyorsunuz?  
 
Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.