Anne Babam Nerede?

Çocuktuk…
Bir yaz günüydü, Temmuz sıcağında kavruluyorduk.
Ağustos böceklerinin cızıltısı bunaltıyordu.
Ulaşımı olmayan köyümüzün kuytu mahallerinde oynuyorduk.
Rol gereği önce Baver saklandı, ardından da Zilan
 
Çocuktuk.
Savaş uçakları üzerimizden sorti yapıyordu.
Kurşun sesleri Ağustos böceklerinin cızıltısına karışıyordu.
Biz oynuyorduk.
 
Bir Temmuz günü yaz sıcağında aramızdan aldılar babalarımızı…
Önce Kerem İnan’ı aldılar aramızdan, sonra da kalan 13 kişiyi.
Hepimizin gözü önünde hakaret ettiler Kerem amcaya
Hakaret edilişi ve işkence bağrışmaları hala kulaklarımda
Son olarak kurşuna dizdiler Kerem amcayı…
Körpecik bedenine yüzlerce mermi sıktılar
Ne cenazesine yaklaştırdılar ne de yerimizden kımıldamamıza…
 
Çocuktuk…
Körpecik bedenlerimiz kurşunların hedefindeydi.
Hakaretler, haykırmalar ve ağıtlar
Kerem İnan’ı öldürdükten sonra köy halkını sıraya dizdiler
Doğum sancısı bayanlara hakaret ederek tartaklamaya başladılar,
Besna’nın doğum sancıları artmıştı.
 
Çocuktuk…
Masum tebessümlü birer çocuktuk işte
Savaş uçaklarının cinsini bilmeyecek kadar çocuk,
Savaşın ne olduğunu çözmeyecek kadar çocuktuk işte
Ağır adımlarla uzaklaştılar köyümüzden
Nur yüzlü Aşur Seçkin’i Sılo Yaylası’nda yakaldılar.
Onu da sorgulamadan öldürmek istediler.
Öldürmek için defalarca silahı doğrulttular ama silahlar patlamadı
Alıp yerde sürüklediler nur yüzlü Aşur amcayı
Ot yığınını ateşe verip içine attılar.
Yanarak can verilişinin hep beraber izlediler.
 
Çocuktuk…
Hayatımızda hiç gelmediğimiz Şemdinli’mize babalarımız gelmişti.
Yaşananlardan haberdar olup, dönmek istediler ailelerin yanlarına,
Onları da yol üstü yakalayarak gözaltına aldılar,
Önce en yakın karakola aldılar, ardından da daha güvenli sandıkları daha büyük bir karakola
Dünyanın en kötü işkencesini yaptılar burada,
Sonra da kurşuna dizdiler her birini.
 
Çocuktuk…
Binmediğimiz arabamızı Hayrettin Öztürk sürüyordu
Bıyığı daha yeni terlemişti Hayrettin’in
Doymadığı evliliğin erken baharında ayırdılar bizden
Sonrada izine rastlanmasın diye kaybettiler onu da
Onu da önce ağır işkenceden geçirildiğini sonra da kurşuna dizdiğini yıllar sonra öğrendik.
 
Çocuktuk…
Ağustos böceklerin cızıltısına kurşun sesleri karışıyordu.
Savaş uçakları sorti yapmaya devam ediyordu.
14 kişiyi aramızdan alıp uzaklaşınca köyü bombarduman etmeye başladılar.
Ormancık’ta çığlıklar yükseliyordu.
Unutulmaz çığlıkların çığlığıydı Ormancık
 
Çocuktuk…
Körpecik bedenlerimiz kurşunların ve bombaların hedefindeydi.
Hep bir arada sığınacak bir sığınak arıyorduk.
Ormancık, ormandan ibaretti,
Her birimiz körpecik bedenlerimizi taşıyamayacak kadar küçüktük.
 
Çocuktuk…
Aramızda hamile bayanlarının da bulunduğu yüzlerce kişiyle kurşunlardan kaçıyorduk.
Besna Çelik’in doğum sancıları artmıştı.
Köyde askerlerce tartaklanması sancılarını daha da arttırmıştı.
Kurşunlardan ve bombalardan kaçarken yolda düşük yaptı,
Hasretle beklediği bebeği yok ve sancıları daha da artmıştı.
 
Çocuktuk…
Zifiri karanlıktan kaçarak daha güvenli bir yere ulaşmaya çalışıyorduk,
Bir sığınak, bir mağara hepimizin canı güvende olacak demekti.
Havan topları ardı ardına patlıyordu etrafımızda
Ölüm sadece o gün bu kadar yakın olmuştu bize
 
Çocuktuk…
Sınırı geçerken bile gözümüz arkada kalmıştı.
Masum tebessümlü bakışlarla babalarımızın gelmesini bekliyordu,
Babalarımızı bir bekleyiş bin bekleyiş oldu
Hala bekliyoruz işte,
Hala bir gün gelecekler diye bekliyoruz işte
 
Çocuktuk…
Körpecik bedenlerimizi taşıyamayacak kadar çocuktuk işte
Bitmeyen bir yolun yolcuları, adresi belli olmayan bir yerin yolcularıydık işte
Lastik ayakkabılarının için de su içtiğimiz,
Güneşte kavrulan bedenlerimizle bilmediğimiz adrese doğru yürüyorduk
 
Çocuktuk…
Zorlu bir yolculuğun ardından ulaşabildik, alışamadığımız bir ülkenin topraklarına
Zorlu hayatın pençesine o gün düştük
O günden sonra daha zorlaştı hayatımız
Babalarımızı hasretle bekleyişlerimiz, aç karınla uykuya dalışımız
Alışamadığımız bir ülkenin buram kokan misafirleriydik.
 
Çocuktuk…
Alışamadığımız bir ülke de tek saçak altında barındırdılar bizi
Uzun uzadıya bir saçak altında kala kaldık Herir’de
Bir ülkenin bilinmeyen yaşam tarzıydı işte
Aylarca hep beraber Herir’de saçak altında kaldık
 
Çocuktuk…
Baba şefkatine hasret kalacak kadar çocuktuk işte
Alışamadığımız bir ülkenin kuytu mahallesinde babalarımızın gelmesini bekliyorduk
O gün gelmedikleri gibi şimdi de daha gelmediler,
Bir Temmuz sıcağında alıp kaybettiler
Bir Temmuz sıcağın da kurşuna dizdiler
 
Hayat ne gariptir anne….
Bir Temmuz sıcağın da aldılar babalarımızı bizden
Temmuz sıcağından daha sıcak baba sevgisinden mahrum ettiler bizi
Bir başımıza bıraktılar bizi, salıverdiler bilmediğimiz topraklara
Alışık olmadığımız topraklar nasıl olurda bağrına basabilirdi ki bizi…
 
Anne bir gün babam gelecek mi?
Bir bayram sabahı, öpebilecek miyim ellerinden
17 yıl geçti anne, daha kaç yıl geçmesi gerekiyor
Daha kaç yıl beklememiz gerekiyor anne
 
Şemzinan’ın en kuytu karanlığında bekliyorum babamı
Guman dağı kadar heybetli, Efkar kadar dik durmaya çalışıyorum anne
Bir gün geleceğini bilsem Guwend’de inat halaya duracağım
Zagrosların eteklerin de, babamın kollarında uyuyacağım
17 yıl hasret kaldığım babamı o gün hiç bırakmayacağım anne…
 
Sen hiç babasız bir hayat yaşadın mı?
Bilmediğin bir insana mecburiyetinden baba dedin mi?
Bir bayram sabahı babasız geçirdin mi hiç?
Ya akşam seherinde babasının gelmesini beklemek ne demektir bilir misin?
 
24 Temmuz 1994 yılında Şemdinli İlçesi'nin Ortaklar Köyü Ormancık Mezrası’nda 14 köylü askerlerce gözaltına alınarak kaybedildi. İşte Ormancık mezrasında gözaltına alındıktan sonra kaybedilen 14 köylü : Kemal İZCİ, Abdullah İNAN, Casım ÇELİK, Naci ŞENGÜL, Cabbar SELVİ, Salih ŞENGÜL, Hurşit TAŞKIN, Raşit SELVİ, Mirhaç ÇELİK, Kerem İNAN, Hayrullah ÖZTÜRK, Sıddık ŞENGÜL, Aşir SEÇKİN ve Yusuf ÇELİK.
YORUM EKLE
YORUMLAR
laşer
laşer - 11 yıl Önce

bu acıları yaşatanlar zaten öbür dünyada ebedi cehennemi boylayacaklar. ancak umarım bu dünyada da cezalarını çekenler. devletin geçmişle ilgili bütün hesapları -12 eylülle başladı- görmesini ve yaşatanların da en ağır şekilde cezalarını vermelerini diliyorum. devlet uludere vahşetinin mimarlarından başlamalı ve tüm olaylerı tek tek aydınlatmalı.

M. Rahim DEMİR
M. Rahim DEMİR - 11 yıl Önce

bu yaziyi okuyupta yüreği burkulmayanin.müslümanliğindan şüphe duyuyorum. o yüreğe yazik, çok yazik....... eline sağlik babacan.....