SONA DOĞRU LYS STRATEJİLERİ

            LYS’ye sayılı günler kaldı.

             Hedefinden şaşmayanların, ideallerinden vazgeçmeyenlerin hayallerinin gerçekleşmesine az kaldı.

             Elinden başarı sancağını düşürmeyenlerin, gölünde koca umutlar taşıyanların, yılmadan mücadele edenlerin rüyalarının gerçekleşmesine az kaldı.

             Ne var ki hedefleri ve idealleri yüksek olanların önemli bir kısmı yarışı çoktan bıraktı. Onların idealleri yarıda kaldı. İşte geriye kalanlar için can alıcı ayrıntı budur. Çünkü hedefini bırakanların sayısı arttıkça, bırakmayanlar kazanmaya daha da yaklaşırlar.

             O halde en doğru taktik şudur: Bırakanlar, gelin yeniden başlayın. Çünkü henüz bitmedi ve kazanmanıza yetebilecek kadar zaman var. Bırakmayanlar, daha bir sarılın. Çünkü bırakanların puanlarını da toplayabilirsiniz.

             Peki ne yapmalı? 

            Öncelikle kısaca YGS’i hatırlayalım: YGS, üniversiteye girişte ilk aşama sınavıdır ve neyi okumak isterse istesin, bütün öğrencilerin girmek zorunda oldukları bir sınavdır. Sorulan soruların hepsi 9. sınıf müfredatıdır. Bu müfredattaki soru tipleri analizi, sentezi ve yorumlama gücünü ölçer. Bu soru tiplerinde başarılı olabilmeleri için, öğrencilerin iyi bir muhakeme gücüne sahip olmaları ve sorunun kökünü anlamaları gerekir. Kitap okumayan ve düzenli paragraf sorusu çözmeyen öğrenciler, YGS’de başarılı olamazlar. Ayrıca pozitif düşünemeyen ve farklı kaynaklardan soru tiplerine alışmayan öğrenciler de bu sınavda istedikleri performansı gösteremezler.

            YGS, ciddi bir konsantrasyon gücü gerektiren bir sınavdı. Müfredatta bulunan konuların büyük çoğunluğu, öğrencinin çok yönlü düşünmesini gerektirecek konulardır. Yani sosyal yönleri gelişmiş öğrencilerin daha başarılı oldukları bir sınav.

            Aslına bakılırsa bu yılki YGS’nin, geçen yılkinden çok farkı yok. Hemen hemen aynı konulardan sorular soruldu. Ancak geçen seneye göre sorular, daha bilgi ağırlıklıydı. Öğrencilerin büyük çoğunluğu, deneme sınavlarında gösterdikleri performansı, sınavda gösteremediklerinden ve soruların zor olmasından yakınıyor.

            Şimdi gelin bunların sebeplerini araştıralım.

 Öğrenci arkadaşlarım bana kızacaklardır, ancak ne kadar kızarlarsa kızsınlar, ben onların yerinde olsam, şu pırlanta tespitlerden faydalanır, bu şekilde LYS’nin son günlerini değerlendiririm.

Benim dikkatimi çeken birinci husus şu: Deneme sınavlarında, sınavın bitmesine bir saat kala sınavdan çıkan arkadaşlarım süreyi yetiştirememişler. Demek ki bu arkadaşlarım, sınava hazırlanmada çok önemli bir etkisi olan zamanla yarışı öğrenememişler. Zamanla yarış, süreyi asla hızlı kullanmak değil, süreyi doğru kullanmaktır. Yani soruları hızlı çözmek değil, her soruya gerekli süreyi ayırmaktır. Sadece deneme sınavlarında değil, soru çözümlerinde mutlaka öğrencinin süreyle yarışması gerekir.

İkinci dikkatimi çeken husus şu: Deneme sınavlarında gösterilen performans, gerçek sınavda gösterilememiş. Burada sadece bir ayrıntıya dikkat çekmek istiyorum. Deneme sınavlarında cep telefonunu kapatmayan, birkaç kez tuvalete giden, samimi olduğu arkadaşının yanında deneme sınavına giren arkadaşlarım, sınava iyi bir hazırlık yapmışlar mıdır acaba? Bence yok…

Lütfen arkadaşlar, lütfen LYS’de aynı hatalara düşmeyelim. Eğer emeğinizin karşılığına almadığınızı düşünüyorsanız, kaybedecek bir tek dakikanız dahi yoktur. Çok daha ciddi bir sistemle çok daha sağlıklı çalışmanız ve muhteşem bir final yapmanız lazım.

Peki LYS nasıl bir sınavdır?

LYS, daha çok bilgi ağırlıklı bir sınavdır. Ama YGS maratonundan sonra öğrencinin kolay yorulabileceği bir sınavdır. Bu yüzden yarışı bitirmeden çoğu öğrenci dökülür.

Bir lokantaya gidersiniz. Ana yemekten önce ön aperatif şeyler yersiniz. Aperatif şeylerle karnınızı doyurursanız, ana yemeğe haliniz kalmaz. YGS’de enerjisini tüketen öğrencilerin durumu da budur. LYS ana yemektir.

Ancak şu da var: Yemek yemek için masaya büyük bir hevesle oturursunuz. Yemeği alırsınız ancak yerken hiç de lezzetli olmadığını fakedersiniz.

İşte LYS budur.

Ortalıkta bazı spekülasyonlar da dolaşıyor ve bunlara enerjimizi harcayıp zaman kaybediyoruz. Mesela şu kadar puan aldım ve şansım tükendi; şu bölüm için ihtimalim kalmadı, ne yaparsam yapayım şu bölüme giremem gibi doğruluğu olmayan söylemler dolaşıyor.

Unutulmamalıdır ki YGS, LYS puanlarının % 30-40’ını etkiliyor. Yani en berbat YGS performansı olsa bile, bir öğrencinin şansı % 60-70 oranında devam ediyor.

Unutmayın arkadaşlar! Bu yıl tüm öğrencilerin % 78’i üniversiteye girecek.

Ve dahası…

MF (Sayısal) öğrencileri, barajı aşmaları halinde birçok bölüme girebiliyorlar. Örneğin Fizik, Biyoloji, Jeoloji Mühendisliği, Zootekni, Botanik, Su Ürünleri Mühendisliği bu bölümlerden bazıları.

TM (Eşit Ağırlık) öğrencileri ise toplamda (OBP ile birlikte) 240 puan aldıklarında İşletme, Arkeoloji, Antropoloji, Eşit Ağırlıklı Programlar, İktisat gibi bölümlere girebiliyorlar.

Yine TS (Sözel) öğrencileri TS-1 ve TS-2 puan türlerinde 325 gibi bir puanla Tarih, Basın Yayın, Gazetecilik, Sanat Tarihi gibi bölümlere girebileceklerdir.

Dil öğrencileri de barajı aştıkları anda bir çok bölüme rahatlıkla girebileceklerdir.

Sosyolojik bir gerçekliği daha unutmamak lazım: Bölgemiz gençleri, batı bölgesine göre LYS’de çok daha başarılıdırlar. Çünkü LYS, bilgi gücüne dayalı, sistemli çalışma yapan öğrencilerin dişine göre bir sınav.

 Şimdi bütün öğrenci arkadaşlarımdan isteğim şu: Yeniden başlayın…Yaptığınızdan çok dafa iyisini yapın.

 YGS’de yapmadığınızı LYS’de yapın.

 LYS, o altın vuruşunuzu yapacağınız sınav olsun. Öyle bir şey yapın ki elinizden kimse onu alamasın. Nakavt edin, maymuna çevirin onu!  

 YGS’de sistem sizlerin dayanma gücünü ölçmüştür. Kimin dayanabileceğini, kimin vazgeçeceğini ölçmek istemiştir. LYS bilgi gücünüzü ölçecek.Duygusallığa yer vermeden ve kendinizi yanlış anlamadan finalinizi yapın.

Yumruğunuzu sertleştirin ve sorulara darbeler indirmeye başlayın. Daha net, daha sade, daha bilinçli ve daha doğru bir çalışmayla, her zamankinden çok daha güçlü bitirin.

Gün kendinize inanma günüdür, gün kendi benliğinize sarılma günüdür ve gün kendi efsanenizi yeniden yazma günüdür. Şimdi çevirin yüzünüzü güneşe…

Ben sizden güneş olmanızı bekliyorum. Işığınızla aydınlanın, ışığınızla aydınlatın.

Hemen şimdi…

Daha hızlı, daha yüksek, daha güçlü…


YORUM EKLE