Akademisyene 'propaganda' gerekçesiyle ihracın yolu açılıyor

AK Parti’nin YÖK Kanunu’nda değişiklikler içeren teklifi Meclis Milli Eğitim Komisyonu’nda görüşülerek kabul edildi. Anayasa Mahkemesi’nin 2019 yılında iptal ettiği üniversite görevlilerinin kamu görevinden ihraç maddesi, ‘Terör örgütü propagandası’ ifadeleriyle yeniden düzenlendi. CHP Milletvekili Utku Çakırözer, “Bu düzenleme üniversitede akademisyenler için yeni bir kıyımın önünü açar” dedi.

Akademisyene 'propaganda' gerekçesiyle ihracın yolu açılıyor
TBMM’de görüşülen infaz düzenlemesinde gazeteci ve siyasilerin kapsam dışı bırakılmasına dair tepkiler sürerken AK Parti Meclis’e üniversitelerle ilgili yeni bir teklif daha getirdi. Yüksek Öğrenim Kurulu (YÖK) Kanunu başta olmak üzere 5 kanunda değişiklik öngören teklif Meclis Milli Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonu’nda görüşülerek kabul edildi.


Vakıf üniversitelerinin ekonomik yapısı ile açık öğretim sistemine ilişkin değişiklikler içeren, iki yeni vakıf üniversitesi kurulmasını düzenleyen teklifte akademisyenlere yönelik yeni disiplin maddeleri oluşturuldu. AK Parti, Anayasa Mahkemesi’nin 2019 yılında iptal ettiği kamu görevinden çıkarmayı düzenleyen maddenin değiştirilerek yeniden kanuna eklenmesini istedi.

‘TERÖR PROPAGANDASI’ KAMU GÖREVİNDEN ÇIKARMANIN GEREKÇESİ OLDU

AK Parti’nin kanun teklifine göre üniversite görevlileri ‘terör örgütü propagandası’ yaptığında kamu görevinden çıkarılacak. AK Parti teklifinde üniversite görevlilerinin kamu görevinden ihraç edilmesine gerekçe olarak, “Terör örgütlerinin propagandasını yapmak, bu örgütlerle eylem birliği içerisinde olmak veya yardım etmek, kamu imkan ve kaynaklarını bu örgütleri desteklemeye yönelik kullanmak ya da kullandırmak” hükmünün uygulanmasını istiyor.

Anayasa Mahkemesi ise 2019 yılında, YÖK Kanunu’na 2016 yılında eklenen 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nda yer alan “Terör örgütleriyle eylem birliği içerisinde olmak, bu örgütlere yardım etmek, kamu imkân ve kaynaklarını bu örgütleri desteklemeye yönelik kullanmak ya da kullandırmak, bu örgütlerin propagandasını yapmak” maddesini iptal etmişti.

Anayasa Mahkemesi’nin iptal gerekçesinde bilimsel özerkliğe vurgu yapılmış ve “YÖK başkanına öğretim elemanları hakkında soruşturma açma yetkisi tanıyan kuralın bilimsel özerkliği zayıflatan ve YÖK’ün sahip olduğu denetim yetkisini aşan yönü ile Anayasa’nın 130. ve 131. maddeleri ile bağdaşmadığı sonucuna varılmıştır” ifadeleri kullanmıştı.

ÖZÜRSÜZ VEYA İZİNSİZ 20 GÜN GÖREVE GELMEMEK MESLEKTEN ÇIKARMA GEREKÇESİ

Yüksek Öğretim Kanunu’nun ‘Disiplin ve Ceza İşleri’nin düzenlendiği 53’üncü maddesine göre üniversite öğretim mesleğinden çıkarmaya gerekçe olan eylemler, “Başkalarının özgün fikirlerini, metotlarını, verilerini veya eserlerini bilimsel kurallara uygun biçimde atıf yapmadan kısmen veya tamamen kendi eseri gibi göstermek” ifadeleriyle açıklanıyordu.

AK Parti’nin Meclis’e getirdiği teklifte göre üniversite mesleğinden çıkarmaya gerekçe olan eylemlere, “Özürsüz veya izinsiz olarak bir yılda toplam 20 gün göreve gelmemek” ile “Atama ve yükseltmelerde, unvan veya derece kazanmasında, anket uygulama veri toplama gibi akademik değerlendirme içermeyen katkılar dışında kişisel emek ve birikimine dayanmayan, başkalarına ücret karşılığında veya ücretsiz olarak üretilmiş yayın ve çalışmalar kullanmak” da eklendi.

‘GÖREVİ SIRASINDA AMİRİNE SÖZLE SAYGISIZLIK KINAMA GEREKÇESİ’

AK Parti’nin kanun teklifinde 657 sayılı Kanundaki fiillere ilave olarak belirlenen üniversite görevlilerine ilişkin kınama cezaları da yeniden düzenlendi. Teklifle, “Yetkili makamların görevle ilgili bilgi ve belge istemini mazeretsiz olarak zamanında yerine getirmemek”, “Resmi ilan, afiş, program, yazı ve benzeri dokümanları koparmak, yırtmak veya tahrif etmek” ve “Akademik atama ve yükseltmelere ilişkin başvurularda bilimsel araştırma ve yayınlara ilişkin yanlış veya yanıltıcı beyanda bulunmak” maddelerinin çıkarılması talep edildi.

Öte yandan kanunda kınamaya ilişkin yer alan, “İçeriği itibarıyla şiddet, terör ve nefret amaçlı bildiri, afiş, pankart, bant ve benzerlerini basmak, çoğaltmak, dağıtmak veya bunları kurumların herhangi bir yerine asmak veya teşhir etmek” maddesinin de “İçeriği itibarıyla şiddet, terör ve nefret amaçlı bildiri, afiş, pankart, bant ve benzerlerini basmak, çoğaltmak, dağıtmak veya bunları teşhir etmek yahut kurumların herhangi bir yerine asmak” ile değiştirilmesi öngörüldü.

Üniversite görevlilerine dair kınama cezasını düzenleyen maddelere, “Görevin tam ve zamanında yapılmasında görev mahallinde kurumlarca belirlenen usul ve esasların yerine getirilmesinde kusurlu davranmak”, “Mevzuatta öngörülen bildirim yükümlülüğünü yerine getirmemek” ve “Görevi sırasında amirine sözle saygısızlık etmek” de eklendi.

‘PROPAGANDA, DÜŞÜNCE ÖZGÜRLÜĞÜNÜN YARGILANMASINDA EN ÇOK KULLANILAN UNSUR’

TBMM Milli Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonu görüşmelerinde AK Parti’nin teklifine dair CHP’li Milletvekilleri Yıldırım Kaya, Sibel Özdemir ve Utku Çakırözer tepki gösterdi. AK Parti’nin teklifinin Anayasa Mahkemesi’nin (AYM) iptali nedeniyle gündeme geldiğini ifade eden Çakırözer, “AYM yasanın daha önceki halinde ‘teröre destek nedeniyle üniversiteden çıkarma’ maddesini üniversite özerkliği vurgusu ile öğretim üyelerinin devlet memuru statüsünde olmadığını belirtmişti. Bu karara karşın disiplin cezaları içine yine ‘terör propagandası’ eklenerek kapsam genişletiliyor. Maddeye eklenen ‘terör örgütü propagandası’ kavramı Türkiye’de yargı sistemi içinde düşünce özgürlüğünün yargılanmasında en çok kullanılan unsurdur. Çünkü propaganda kavramı ve değerlendirmesinin çerçevesi çok geniştir” dedi.

‘BU DÜZENLEME YENİ KIYIMIN ÖNÜNÜ AÇAR’

AYM’nin hak ihlali kararına karşın binlerce akademisyenin düşüncelerinden dolayı Kanun Hükmünde Kararnameler (KHK) ile ihraç edildiğini hatırlatan Çakırözer, “Bu düzenleme üniversitede akademisyenler için yeni bir kıyımın önünü açar. YÖK ve atanmış rektörlerin insafına bırakılan akademisyenlerimiz için bilimsel özerklik tamamen sona erer. Gazeteciler başta olmak üzere iktidarı eleştirenlerin de terörist gibi muamele gördüğü ülkemizde Türkiye’de ciddi mağduriyetlerin önü açılır. Akademisyenlerimiz düşüncelerini söyleyemez, gerçekleri açıklayamaz ve halkı bilgilendiremez hale gelir” ifadelerini kullandı. / DUVAR

Güncelleme Tarihi: 13 Nisan 2020, 13:29
YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER