BEKSAV: Rojava devriminin içindeyiz

4 yıl aradan sonra yeniden oluşturulan ve ilk faaliyetini Kobanê sınırında gerçekleştiren BEKSAV'ın Yönetim Kurulu Başkanı Kenan Ağbulut: Rojava devrimi ve Kobanê savunması karşısında kendimizi sadece destekçi olarak görmüyoruz

BEKSAV: Rojava devriminin içindeyiz
4 yıl aradan sonra yeniden oluşturulan ve ilk faaliyetini Kobanê sınırında gerçekleştiren BEKSAV'ın Yönetim Kurulu Başkanı Kenan Ağbulut: Rojava devrimi ve Kobanê savunması karşısında kendimizi sadece destekçi olarak görmüyoruz. Kendimizi devrimin içinde görüyoruz. Yine gideceğiz.


Uzun yıllar İstanbul'da, kısa bir dönem Ankara'da çalışmalarını sürdüren Bilim Estetik Eğitim Kültür Sanat Araştırmaları Vakfı (BEKSAV), 4 yıl aradan sonra yeniden ezilenlerle buluştu. Kadıköy'de binasını açan BEKSAV, hızlıca atölye çalışmalarına başlarken, ilk eylemi de Kobanê savunmasıyla dayanışma oldu. Suruç'a giderek sınır eylemlerine katılan ve çadırlarda Kobanêliler ile birlikte sanatsal üretimler yapan sosyalist sanatçılar, Şubat ayında da sınırda olurken, dayanışma eylemlerini İstanbul'da da sürdürecek.

“Toplum için sanat, insanlık için bilim, özgürlük için politika” sloganıyla yeniden yola çıkan BEKSAV'ın yönetim kurulu başkanı ve Vardiya Müzik Grubu'nun solisti Kenan Ağbulut, ANF'nin sorularına yanıt verdi.

BEKSAV'ı 4 yıl aradan sonra yeniden kurdunuz. BEKSAV neden kapatılmıştı, neden yeniden açıldı?

BEKSAV, 20 yıllık geçmişi olan bir kurum. Ancak 2010 yılında hem ekonomik sorunlar hem de yönetim kurulunda yaşanan krizden dolayı, 4 yıllık bir kesinti dönemi oldu. Yeniden bir müdahalede bulunarak bu merkezin oluşturularak alternatif bir sanat ve kültür merkezini inşa etmek için çalışmalara başladık. Esasen de çalışmalara başlarken geçmişin mirası ve geleceğe bakış açışımızı birleştirerek ilerlemek istedik. Bunun için ilk yaptığımız şey de Suruç'taki kamplara gitmek oldu.

Suruç ziyaretinizi konuşacağız. Ancak ondan önce başka sorularım var. 20 yıllık bir çalışmadan çıkardığınız sonuç ne oldu?

BEKSAV bu dönemde "toplum için sanat, insanlık için bilim, özgürlük için politika" şiarını yarattı. Bu şiar etrafında işçi sınıfı, emekçiler ve ezilenlerin kültürünü ve sanatını üretmek için bir iddiayı kuşandı. Bu iddiası sonucunda kendine ait bir plan ve program dahilinde üretimlerde bulundu. Müzik grupları, korolar, tiyatro grupları oluşturdu, halkların kardeşliği festivalleri düzenledi. Politik gelişmelere sokakta müdahale etti. Sanat ve Hayat gibi bu ülkede alternatif kültür ve sanat odağı haline gelen bir dergi çıkardı.

MİRASIMIZI SAHİPLENİYORUZ

Bugün açısından nasıl bir hat izleyeceksiniz?

Sloganımız aynı: toplum için sanat, insanlık için bilim, özgürlük için politika. Mirasımızı sahipleniyoruz ama bunu geliştirmekle kendimizi mükellef sayıyoruz. Bu mirasın bizim açımızdan geliştirilmesi gereken yanı; topluma sanatın nasıl ulaştırılacağı.

Nasıl yapacaksınız bunu?

Çeşitli projelerimiz var. Örneğin, İstanbul Bienali'nin burjuva sanat anlayışına karşı alternatif bienal örgütlemek istiyoruz. Onların bu dönem ki konuları; tuz/su. Bizler, suyun tuzlu değil ama acı olduğunu HES projeleri ile biliyoruz. Bu nedenle toplum için sanat anlayışı ekseninde HES karşıtı mücadele yürüten Karadeniz'e, Hasankeyf'e, Ege'ye gideceğiz, mücadele eden insanlarla yan yana gelip birlikte türküler söyleyeceğiz, tiyatrolar oynayacağız. İstanbul'un emekçi semtlerinde de alternatif bienaller örgütleyeceğiz. Burjuvazinin o kültürel hegemonyasına karşı emekçilerin ve ezilenlerin kültürünü ve sanatını geliştirme perspektifiyle projeler hazırlıyoruz. Ezilenlerin yok olan kültürlerini tanıtmak için; Hemşince, Pontus Rumcası, Lazca, Çerkes dilleri, Ermenice'nin lehçeleri ve Kürtçe'nin çeşitli lehçeleri ile ilgili çalışmalarımız olacak. Sadece dil çalışmaları da değil, kültürel etkinliklerini de yapmak, vakfın merkezini ezilen kültürlerin merkezi haline getirmek istiyoruz. Bunların sözlü tarih çalışmasını yapacağız.

Kadıköy'de bir binanız var bildiğim kadarıyla. Şu anda nasıl bir kültür ve sanat üretimi var orada?

Bir yandan binamızın inşaatı sürerken, atölye çalışmalarımız da başladı. Toplumsal cinsiyet, felsefe, ahşap boyama, müzik enstrümanları atölyelerimiz çalışmalarına başladı.

SANAT VE HAYAT 'ÖZÜR'LE ÇIKACAK

BEKSAV'ın Vardiya Müzik Grubu, Tiyatro İmge, Halk Korosu gibi çalışmaları vardı. Bunlar yeni dönemde olacak mı?

Vardiya Müzik Grubu çalışmalarına devam ediyor ancak bunun yanı sıra BEKSAV Müzik Topluluğu'nu kurduk. BEKSAV Müzik Topluluğu hem Vardiya'yı besleyecek hem de yeni müzikal projeler üretecek. Ayrıca sanatı halkla buluşturan çok önemli bir çalışmamız olan BEKSAV Halk Korosu da yeniden kurulacak. Şarkı söylemek isteyen herkesi koromuza bekliyoruz. Getto Sinema Kolektifi de çalışmalarını BEKSAV bünyesinde sürdürüyor. Hem binamızda hem de mahallelerde film gösterimleri ve filmler üzerine tartışmalar gerçekleştireceğiz. Sanat Hayat Dergisi'ni kısa bir süre içinde digital olarak çıkartacağız ancak 3 ay sonra basılı olarak çıkacak. İlk sayısının gündemi 'Özür' olacak. Roboskî katliamı, Ermeni soykırımı, kadın cinayetleri konusunda özür dileyeceğiz. Ayrıca, postmodern bu kuşatma altında verilemeyen cevaplar nedeniyle halkımızdan özür dileyeceğiz.

DIŞARIDAN DESTEKLEYEN DEĞİMİZ İÇİNDEYİZ

Atölyeler dışında ilk çalışmanız Suruç ziyareti oldu. Neden?

Derdimiz çok net. BEKSAV'ın kuruluşu ile gidişteki amacımız aynı. Biz bir tarafız; emekçilerden, ezilenlerden tarafız. Bu kış koşullarında savaş mağdurlarını yüreklerine bir nebze de sanatın sıcaklığı taşımak, onlarla birlikte olmak ve Rojava devrimi karşısındaki tavrımızı net olarak göstermek istedik. Özgürlük için politika sloganımızda da halkların kardeşliği ve eşitliği çok temel bir yerde duruyor. Bizim bakış açımızı şekillendiren en önemli bu meseleye dair fikrimizi de orada söylemek istedik. Dışarıdan seyreden ya da dışarıdan destekleyen değil, içinde yer alarak yapmak istedik. Bu süreci devam ettirmek için, oraya her hafta bir eğitmenimizi gönderiyoruz.

Nasıl bir çalışma yürüttünüz sınırda?

İki kampta erbane atölyesi kurduk. Kobanê'den gelen çocuklara erbane eğitimi veriyoruz. Onların tamamen özgürleşmiş Kobanê'ye dönerken, erbaneler çalarak dönmelerini umut ediyoruz. Ayrıca halkların ve kültürlerin kaynaşması anlamında bu çalışmalar bizim açımızdan da iç eğitim oluyor.

KOBANELİ ÇOCUKLARLA AYNI SAHNEYİ PAYLAŞACAĞIZ

Kobanê savunması ile dayanışmayı nasıl devam ettireceksiniz?

Bunu iki boyutlu yapıyoruz. Birincisi; Özgür Sanat İnisiyatifi olarak çeşitli alanlardaki çalışmalara katılıyoruz. İkincisi de kendi bağımsız çalışmalarımız var. Şubat ayında yeniden gideceğiz. Bu sefer tiyatro topluluklarının ağırlıkta olduğu bir çalışmayı yapacağız. Eğitimcilerimiz bu süre boyunca gidip dönüşümlü olarak orada kalacak. Bu çalışmaların sonunda, İstanbul'da yapacağımız BEKSAV kuruluş yıl dönümü etkinliğinde Kobanêli çocukların oluşturduğu bir grupla da sahneyi paylaşmak istiyoruz. Mümkün olursa Rojava'nın kantonlarında da sanatımızı paylaşmak istiyoruz. İşin sadece teori kısmı bizim için yeterli değil. Biz bu durumu değiştirmek için oraya gittik. İnsanlar gözyaşı döküyor oluyor ama Kobanêlilerle birlikte yaşayıp üretmenin, bizim açımızdan daha somut bir karşılığı olduğu için oraya gittik. Bunu devam ettirmek istiyoruz. Rojava devrimi ve Kobanê savunması karşısında kendimizi sadece destekçi olarak görmüyoruz. Kendimizi devrimin içinde görüyoruz. Sosyalist sanatçılar olarak yapabileceğimiz en iyi şey olan sanatı, başka bir ifadeyle özgürlük için politikayı, kendi enstrümanlarımızla göstermek istiyoruz. Onun için böyle bir pratik adım atıyoruz. İşin söylemden çıkıp gerçeğe dönüşmesi için oraya gittik. Kobanê sınırında sanatımızı üretmenin yanında insan zincirlerine katıldık, buradaki sanat merkezlerini de harekete geçirmeye çalışıyoruz. / Firatnews

Güncelleme Tarihi: 02 Ocak 2015, 17:08
YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER