Cumartesi anneleri Abdullah Kançı'nın akıbetini sordu

İHD ve Dayikên Şemiyê (Cumartesi Anneleri), 12. haftadaki eyleminde 1994 yılında Dağlıca bölgesinde Bolu Tugayı tarafından gözaltında infaz edilen Abdullah Kançı’nın akıbetini sordu.

Cumartesi anneleri Abdullah Kançı'nın akıbetini sordu
Hakkari’nin Yüksekova ilçesinde, 90'lı yıllarda gözaltına alınan, kaybedilen ve faili meçhul cinayetlere kurban giden yakınlarının akıbetini soran Dayikên Şemiyê (Cumartesi Anneleri), 12'inci haftada yine bir araya geldi. 

Annelerin eylemine çok sayıda vatandaşlar ile birlikte İHD Yüksekova üyesi Muhyettin Önal, Esnaf ve Sanatkarlar Odası Birliği Başkanı İrfan Sarı katılarak destek verdi. 

Her hafta bir hikâyenin anlatıldığı eylemde, bu hafta da 1994 yılında çobanlık yapan Abdullah Kançı’nın hikâyesi anlatıldı. 

"Ağabeyim askerler tarafından infaz edildi"

Kançı’nın kız kardeşi Hevider Kançı, "maddi durumumuzun iyi olmadığı için abim bizlere bakmak için çoban oldu. Dağlıca mıntıkasında çobanlık yapan abim askerler tarafında gözaltına alınarak infaz etti" dedi.
 

Daha sonra Abdullah Kançı’nın annesi Ayşe Kançı, oğlunun hikeyesini gözyaşları ile anlatı. Anne Kançı, "oğlum evin tüm sorumluluğunu üstüne aldı ve o sene çoban olmaya karar verdi. 1994 yılında köyümüzün bulunduğu Doski mıntıkasına Bolu Tugayı tarafından bir askeri operasyon düzenledi. O bölgede bulunan tüm çobanlar gözaltına alındı. Oğlumla beraber aynı koyun sürüye bakan bir çoban daha vardı. Bölgede bulunan köylüler bize haber vererek Abdullah ve tüm çobanların gözaltına alındığını beliryterek diğer çobanın ailesi ile beraber koyun sürüsünün bulunduğu yere gittik" dedi. 



'Askerler üzerimize silahlarla ateş ediyorlardı'

Kançı: "O esnada askerler üzerimize silahlarla ateş ediliyordu. Bir grup askerle karşılaştık, selam verdim ama selam almadılar. Ben askerlere dedim Allah'ın selamını verdim niye almadınız. Ben oradaki rütbeliye söyledim. Çobanları gözaltına almışsınız . Abdullah benim oğlumdur. Kendi halinde bir çocuktur. Onlarda oğlun bizim yanımızda değil, şu karşı taraftaki askeri gruba bakın dediler. Ve ben o grubun yanına gittim. O gruptaki bir rütbelinin yanıma yaklaştığını ve neden buraya geldiğimi sordu. Bende ona oğlum Abdullah’ın çoban olduğunu ve gözaltına alındığını, kimliğinin yanında olmadığını kimliğini getirdiği söyledim.
 

ANNE BENİ ÖLDÜRECEKLER

Kançı devamla; "bende orda komutana oğlum insan mı öldürdü niye oğlumla konuşturmuyorsunuz. Bu arada ben oğlumla zorla konuştum. Oğlum bana orda anne beni öldürecekler dedi. Bende oğluma senin ne suçun var oğlum. Sen yalnız başkasına boyun eğmemek ve ekmeğin için buradasın dedim. Oğlumu yine teselli ettim. O esnada oradaki rütbesini bilmediğim asker silahı çekerek bana doğrultu. Ağza
alınmayacak küfürler söyledi.

 

O esnada oğlum bana yine anne beni çobanlık bastonumla dövdüler, beni öldürecekler ben biliyorum. Yine oğluma sarılarak oğlum sen korkma sana kimse bir şey yapamaz. Seni niye öldürsünler dedim. Ama oğlum çok bitkindi. Oğlum orada bana sessizce bana sen teröristsin dedi. Ben bir anneydim dünyam kararmıştı. O esnada yine komutan bana küfür etti. Orada birkaç asker kolumdan tutarak sen buradan git. Oğluna bir şey olmaz dediler. O esnada ağabeyim Abdülkerim oraya geldi. Ağabeyim orada askerlere bu benim yeğenim çobandır ne suçu var dedi beni oradan uzaklaştırdılar.

 

En yakın Jandarma karakolu olan Yeşiltaşa gidip oğlumun askerler tarafından gözaltına alındığını ve oğlumun bir suçunun olmadığını kimliğini getirdiğini söyledim. 

Orda askeri yetkililer bana oğlumun ilçe jandarma komutanlığına götürüldüğünü söylediler. Bende hemen oradan Yüksekova'ya geldim. Yüksekova jandarma komutanlığı burada öyle bir şahsın olmadığını söyledi.    

Operasyonda dönen askerlere sorduk Abdullah nerde diye sordum. Oğlunu Diyarbakır'a gönderdiler dediler. Operasyondan üç gün sonra bazı duyumlar aldık Sıkoç, Mamesınkı yaylasında bir cesedin olduğunu söylediler. Biz yaylaya gittik ve oğlumun cesedini bulduk. 

KULAKLARI KESİLMİŞTİ 

Cesedi bulduğumuzda tanınmayacak şekilde idi. Cenazemizi bulduğumuzda ceset yanıktı, başı yanmıştı, ayakları kesilmişti. Cesedin yalnız sırt tarafı yanmamıştı. Cesedin oğluma ait olup olmadığını sırtındaki beninden tanıdım. Oğlumun bacaklarındaki etleri köpeklerine ve kulakları kesilmişti. Katiller daha da kana duymamışlardı benim oğlumu kurşuna dizmişlerdi. Biz naşımızı aldık Yüksekova'ya geldik. Bizler Failleri bulup yargı önüne çıkarılmasını istiyoruz" dedi.

Güncelleme Tarihi: 22 Haziran 2014, 09:55
YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER