Demirtaş: Bir bakan, bir vali Newroz'u niye yasaklamak ister?

Dersim’de Newroz ateşini yakan HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, “Newroz Vali’nin, İçişleri Bakanı’nın malı mülkü değil. Dersim halkına sorsunlar yüzde 99’u Newroz’un kutlanmasından yanadır.

Demirtaş: Bir bakan, bir vali Newroz'u niye yasaklamak ister?

 Dersim’de Newroz ateşini yakan HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, “Newroz Vali’nin, İçişleri Bakanı’nın malı mülkü değil. Dersim halkına sorsunlar yüzde 99’u Newroz’un kutlanmasından yanadır. İçişleri Bakanı halkın tamamının kutlanmasını istediği bir Newroz’u niye yasaklar? Dersim Valisi niye yasaklamak ister” diye sordu.

Valilik yasağına rağmen Dersim’de binlerce kişinin katılımıyla Newroz kutlandı.

Seyit Rıza Meydanı’nda yapılan kutlamaya HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş da katıldı.

HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, konuşmasında şunları kaydetti:

“Herhalde nasıl zorlu ve tarihi bir süreçten geçtiğimizi en fazla Dersimliler hissediyordur. Sıradan bir siyasi çalışma partiler arası bir gerilim yaşamıyor bölgemiz. Bu Newroz’u tarihin yeniden yazıldığı ve yeniden yazılacağı bizlerin direnişiyle, ezilenlerin kendi tarihini yazacağı bir direniş kimliğiyle karşılıyoruz.

“Bütün direnen halkımızın her birinin zulme karşı AKP şahsında ittifaklaşan, bloklaşan ve ülkemizi teslim almaya çalışan iktidara karşı direnen halkların sıcaklığıyla selamlıyorum. Bizde kendi vatanımızda özbeöz dilimizin, kültürümüzün, hatıralarımızın, anılarımızın var olduğu bu anavatanımızda insan onuruyla özgürce yaşamak istediğimiz için bu felaketi başımıza getiriyorlar.

“Newroz mesajına sadık kalınsaydı…”

“2013-14-15 Newrozları Türkiye’de yeni bir yılın, yeni bir başlangıcın kalıcı barış inşa edileceği umuduyla Newroz ateşlerinin yakıldığı yıllardı. Geçen sene Diyarbakır Newroz meydanında verilen mesajlara sadık kalınsaydı, bugün yeni özgür bir sivil anayasanın yapımına geçirilirdi. Bugün kendi içinde barış inşa etmiş Ortadoğu’da ki halkalara da umut vaat etmiş bir Türkiye olacaktı.

“Ezilenler feragat yapamazlar”

“AKP artık bir karar vermek zorundaydı. İmralı’da yapılana görüşmelerde artık zurnanın son deliğine gelmişti, artık bir karar verilecekti. Türkiye ya demokrasi yolunda gidecekti ya da tek adamlık gelecekti.

“Mücadele yürütüp diyalog yürüten halklar, ezilenler feragat yapamazlar. Anadilimizden, inancımızdan yaşam tarzımızdan, ideolojimizden, yürüttüğümüz mücadeleden feragat edemeyiz. Biz bunlardan vazgeçmek için diyalog yürütmedik. Vazgeçmesi gerekenler onlardı. Onlar kim yasakçı olanlardır. Egemenlikçi anlayışla barışa karşı çıkanlar geri adım atmalıydı. Türkiye’yi tek adamlığa çevirmekten vazgeçmeleri gerekiyordu. Türkiye’ye mezhepçilik dayatmaktan vazgeçmeleri gerekiyordu.

“Arkadaşlarını sata sata geldi”

“Dolmabahçe Mutabakatı devrildiğinde özellikle Saray’daki zat, ‘Yıllardır ben devleti ele geçirmek için uğraşırken, bürokrasi de, yargıda ve üniversitelerde ele geçirmek için bu kadar uğraştım buralara geldim. Dolmabahçe Mutabakatı’ndaki 10 maddeye uyup bunlardan vaz mı geçeceğim. Bana biat eden yüzbinlerce kişi var, kalemşörler, medya var. Ben bunları boşuna mı yaptım. Ben buralara gelene kadar en yakın arkadaşlarımı sata sata, onlara basa basa buralara kadar geldim. Kürtler için Aleviler için niye Dolmabahçe Mutabakatı’nı satmayayım ki’ diyor.

“Newroz’u yasaklamak demokrasi anlayışının düştüğünü gösterir”

“2016’da ‘Newroz yasaklandı’ diyor. 30 kanal canlı yayınlıyordu Öcalan’ın mektuplarını şimdi Newroz yasak oldu. Newroz Valinin, İçişleri Bakanı’nın malı mülkü değil ki. Biz düzenli olsun diye tertip komitesi oluşturuyoruz. Şimdi Dersim halkına sorsunlar yüzde 99’u Newroz’un kutlanmasından yanadır. İçişleri Bakanı halkın tamamının kutlanmasını istediği bir Newroz’u niye yasaklar? Dersim Valisi niye yasaklamak ister. Sen buraya atanan bir valisin hangi hakla hangi hukuka dayanarak bunları yasaklıyorsun? İşte bunlar demokrasi anlayışının düştüğünün göstergesidir.

“Vatandaş düşman olamaz”

‘Dünya ikiye ayrılır’ diyordu Bush, ya bizden yanasınız ya değil. Bir Cumhurbaşkanı da ilk defa böyle bir şey yapıyor Türkiye’de. Düşman kavramını kendi yurttaşları için bir Cumhurbaşkanı ilk defa kullanıyor. Vatandaş düşman olamaz. Suçlu olabilir, kanunları ihlal etmiş olabilir ama düşman ilan edilemez. Hiçbir şekilde bu ülkenin yönetenleri kendi yurttaşlarını düşman ilan edemez. Ama o noktaya getirdiler.

“Şimdi bütün Türkiye’de halkların kararını vermesi lazım. Tayyip Erdoğan’ın Cumhurbaşkanlığı sıfatıyla düşman ilan ettiği kimdir herkes kendine sorsun. DAİŞ gibi barbar tecavüz ordusundan yana değilseniz, Karaman’dan ve Türkiye’nin birçok yerinde tecavüzcülerden yana değilseniz, Vahabi selefi bir tekçi faşizan gelenekten yana değilseniz, tek adamlık halifelik diktatörlük, Erdoğan’a karşısında biat etmek istemeyen değilseniz, onun kudretine biat ediyorum diyenlerden değilseniz, düşmansınız.

“Türkiye gerçekten bir rol ayrımında”

“Bir grup HDP’li düşmandır ben değilim demeyin. Düşmana ne yapılır, düşman hukuku uygulanır. Bir hukuk düzeni vardır ve bu hukuk düzeni içerisinde düşman dediğiniz kişi kurum ve halk mahkemeye sevk edilmez. Düşman ortadan kaldırılır. O nedenle kullandığı kavrama dikkat etmeniz lazım. Halkın bir kesimini düşman ederken kodlamış ve hepsini imha edeceğiz demiş. Muhalefet partileri ve kendini milliyetçi diyeni tarif etmiyorum. Geri kalan bütün muhalifler karar vermeli artık. Türkiye gerçekten bir rol ayrımında.

“Terör destekçisi AKP’nin kendisidir”

“İnancı ne olursa olsun biat etmeyeni yok edeceklerdir. DAİŞ, İŞİD denilen tecavüz ordusu da böyle yapıyor. Sünni Müslümansan bile IŞİD’e biat edip onun liderlerine biat etmemişsen kafanı kesiyor. Ankara’daki yönetim IŞİD kadar açık olmasa da IŞİD’in kullandığı kelimeleri biraz daha düzeltip aynı şekilde konuşuyor. Dayandırdığı gerekçeler ne ülkede terör var diyorlar.

“IŞİD, El Nusra ve Ehrar El Şam’ı destekleyen terör destekçisi AKP’nin kendisidir. Urfa’da Arap aşiretleri PYD’ye karşı silahlı ordu kurduklarını ilan ediyorlar. Bütün sol sosyalist grupları terörist ilan edip devletin bütün imkanlarını da arkasına alıp büyük katliam hazırlıyorlar. Vali olabilirsin, savcı, hakim olabilirsin. Herhangi bir devlet dairesinde müdür olabilirsin. Şunu artık görmen lazım. Türkiye Cumhuriyeti eskiden de demokrat bir devlet değildi, AKP döneminde de değil. Bütün toplumu teslim almaya çalışan bir devlet aygıtı var.

“Vasiyetimiz var: Faşizme teslim olmak yok”

“Bütün halkımız ve yoldaşlarımız bilsinler ki bizi cezaevi ile tehdit etmeye çalışıyorlar, yaparlar mı yapmazlar mı bilmiyorum, olur da yaparlarsa sizlere bir vasiyetimiz var. Siz nasıl korkmadan dimdik direndiyseniz, sizin temsilciniz olarak biz de onurla gururla dimdik içeriye gireriz. Dimdik korkmadan nasıl direndiyseniz, biz de sizin temsilciniz olarak dimdik gireriz.

“Asla gözlerimizde ve yüzümüzde o korkuyu göremeyecekler. Biz içerde olursak dışarıyı cezaevine getirmelerine izin vermeyin. Direnişten, barıştan asla taviz vermeyin. Bu can bu tende olduktan sonra bütün yoldaşlarımız ve arkadaşlarımızla sonuna kadar direneceğiz. Faşizme teslim olmak yok.”

“Faşizm bu dik duruşla yıkılır”

Sizler Dersim halkı örgütlü ve politik bir halksınız önümüzdeki aylar ve yıllar belki zorlu olacak fakat artık bu tarihi dönem faşizmin sonunun yaklaştığı dönem olacak. Newroz ateşleri barış ve özgür bir şekilde yakılacaktır. Faşizm bu dik duruşla yıkılır başka türlü yıkılmaz.”

Güncelleme Tarihi: 19 Mart 2016, 16:07
YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER