Kobanililerin yaşam savaşı İstanbul’da da sürüyor: Harabe binalarda yaşam mücadelesi

IŞİD’in harabeye çevirdiği Kobanê’den kaçarak Türkiye’ye gelen Kobanêliler, bu kez de İstanbul’un göbeğinde, kentsel dönüşümün harabeye çevirdiği yıkık dökük binalarda yaşam mücadelesi veriyor.

Kobanililerin yaşam savaşı İstanbul’da da sürüyor: Harabe binalarda yaşam mücadelesi
IŞİD’in harabeye çevirdiği Kobanê’den kaçarak Türkiye’ye gelen Kobanêliler, bu kez de İstanbul’un göbeğinde, kentsel dönüşümün harabeye çevirdiği yıkık dökük binalarda yaşam mücadelesi veriyor. Süleymaniye’de adeta bir savaşın enkazını andıran binalarda kalan Kobanêliler, hastalıkla ve açlıkla sınanıyor. En basit sağlık koşullarının dahi sağlanamadığı evlerde kalmaya mahkum edilen Kobanêliler, eğer şanslılarsa su ve tuvalet ihtiyaçlarını camiden karşılıyorlar. Çünkü çoğu zaman camiye girmelerine dahi izin verilmiyor. En önemli sorunlarından biri ise bulaşıcı hastalıklar.


‘BİZ DÜNYAYA YEM OLDUK’

İlk bakışta terk edilmiş hayalet bir mahalleyi andıran bu harabelik ilerledikçe, sırtladıkları su bidonlarını taşıyan kadınlarla, yol boyunca yalın ayak koşturan çocuklarla cana geliyor. Su taşıyan kadınların ardına düşüp kaldıkları binanın önüne vardığımızda acı gerçekle yüzleşiyoruz. Yıkılan binaların kaba inşaatlarından oluşan evler ve moloz yığınları arasında kurutulmaya bırakılmış çamaşırlar…

Camı çerçevesi sökülmüş, sıvası dökülmüş, kapısı bacası olmayan onca evden birinin avlusundayız. Avluda, IŞİD’in zulmünden kaçıp Türkiye’ye sığınan 15 kişilik bir aile var. Kaçıp gelirken arkalarında yalnız evlerini, yurtlarını değil, şehirde kalıp savaşan yakınlarını da bırakmış bu aile. Evi andıran bu harabeye yaklaşık 7 ay önce yerleşmiş, sağdan soldan buldukları eşyalarla yaşanabilir bir yer haline getirmeye çabalamışlar. Yerlere serilen halılar, perdelerle kapatılan duvarları olan odalarında eski bir televizyon ve düzenli bir şekilde istiflenmiş yataklarından başka hiçbir şeyleri yok. Yemek yapıp, yiyecek malzemeleri bile…

Savaşın yakıp yıktığı yerden gelip kentsel dönüşümün yerle bir ettiği harabelere yerleşen 15 kişilik ailenin en büyüğü Hacı Ali ise şöyle diyor: “Savaştan sonra buraya geldik, perişan olduk, iş bulamıyoruz. Çocuklarımız mendil, su satarak geçimimizi sağlıyor ama o da ancak ekmek almamıza yetiyor. Buraya geldiğimizde bize burada kimse sahip çıkmadı, soran olmadı. Biz dünyaya yem olduk.”

8 AYLIK BEBEĞİN FELÇ RİSKİ VAR

Kobanêliler, sağlıksız yaşam koşulları nedeniyle birçok hastalıkla mücadele etmeye çalışıyor. Bir ailede 3 kişi, başka bir ailede ise 2 kişi bulaşıcı riski yüksek olan verem hastalığının pençesinde. IŞİD’in Kobanê’ye saldırdığı sırada şehirde kalıp YPG saflarında savaşanlar arasında 19 yaşında verem hastası olan Selim’in babası da var. Eşinden 3 aydır haber alamadıklarını anlatan Selim’in annesi, kendisinin de sağlık sorunları olduğunu söylüyor.

Geçirdiği menenjit hastalığı sonrasında hidrosefaliye (beyinde su toplaması) yakalanan 8 aylık Jaber bebeğin tedavi edilmediği taktirde felç kalma ve zihinsel engelli olma riski var. Henüz 10 günlük olan Murat bebek ise doğumu sırasında kaptığı mikrop nedeniyle gözlerini açamıyor. Temel besin ve barınmalarını sağlayabilmek için geçimlerini dilencilikle sağlayan Kobanêli sığınmacılar, hastalarının bir an evvel tedavi edilmesini istiyor. Hacı Ali, “Sınır kapısından yasal yollarla giremediğimiz için sığınmacı kimliklerimiz yok. Kimliğimiz olmadığı için hastaneye de gidemiyoruz” dedi.

DAYANIŞMA BEKLİYORLAR

Yağmurdan, kardan kıştan koruyacak bir camı dahi olmayan harabeleri çöpe bırakılan eşyalarla yaşam alanına dönüştüren sığınmacılar, Türkiye halklarından dayanışma beklediklerini söylüyor. Öncelikli olarak hastalarının tedavi edilmesini isteyen sığınmacılar, önümüzün kış olduğunu hatırlatarak barınma sorunlarına da çözüm bulunmasını istiyor. Kobaneli sığınmacılar, yalın ayak yürümekten ayaklarında çıban çıkan çocukları için ise ayakkabı ve giysi talebinde bulunuyor.

Güncelleme Tarihi: 10 Eylül 2015, 13:18
YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER