Saygı duruşunun ardından programın açılışını yapan Mine Nazari, İngiliz yazar John Berger’in "Zalimler, katletmekle kalmaz; katliamlarının izlerini de yok ederler" sözüyle konuşmasına başlarken, oluşturulan müzenin katledilen devrimcilerin hatılarını taşıması ve katillerinin izlerini de gözler önüne sermesi açısından son derece önemli bir çalışma olduğunu belirtti.
12 Eylül’de devrimci tutukluların avukatlığını yapan Nebi Barlas ise "Hiçbir zalim, uşakları olmadan yaşayamaz. 12 Eylül’ün ardından yaratılan korku, Gezi Parkı’nda yıkıldı" derken, 12 Eylül’ün AKP iktidarı tarafından değil, devrimcilerce yargılanacağı günün gelmesini iple çektiğini ifade etti. Barlas son olarak "Ben o günlerde; o gençleri, yiğit devrimcileri savunmuş olmaktan gurur duyuyorum" dedi.
Mehmet Özer’in devrimci şiirlerle sunduğu programda, Barlas’tan sonra söz alan Hayrettin Eren’in kardeşi İkbal Eren, "12 Eylül’de ‘Asmayalım da besleyelim mi’ sorusundan Gezi’de başbakanın söylediği "3 ağaç için dünyayı ayağa kaldırıyorlar, bir tanesini asacaksın o ağaçlarda" sözü, 12 Eylül faşizminin bugün de sürdüğünü gösteriyor" dedi. Eren, Gezi’den önce, karamsarlık içerisinde olduğunu ancak Hasan Ocak’ın, Hayrettin Eren’in, Kenan Bilgin’in kemiklerinin Gezi’de filizlendiğini belirtti.
Eski DEV-GENÇ başkanı Bülent Uluer ise, 12 Eylül’ün faşizmin insan kanıyla beslendiğini gösterdiğini belirtirken, 12 Eylül’de katledilen devrimcilerin ruhlarının Gezi Parkı’nda hayat bulduğunu kaydetti. Şair Nevzat Çelik, 12 Eylül ile birlikte başlayan düşüşün, Gezi Parkı’nda sona erdiğini ve bu saatten sonra yalnızca yukarı doğru gidileceğini kaydetti.
Akatlar Kültür Merkezi’nde açılan Utanç Müzesi’nde, katledilen devrimcilerin kıyafetleri, idamlarından önce ailelerine yazdıkları mektuplar ve işkence aletlerinin maketleri yer alıyor. / etha
Güncelleme Tarihi: 12 Eylül 2013, 18:04