Babacan: Ülkeyi yayık ayranına çevirdiniz, pelikan melikan helak oldu

DEVA lideri Babacan, iktidarın 'U dönüşlerini' eleştirerek "Ülkeyi yayık ayranına çevirdiniz. Çalkalayıp duruyorsunuz. Sizin yandaşlarınız, peşinizdeki kuş sürüleri, pelikan melikan helak oldu" dedi.

Babacan: Ülkeyi yayık ayranına çevirdiniz, pelikan melikan helak oldu

DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, partisinin 1. Olağan Kırklareli İl Kongresi’nde yaptığı konuşmada iktidarın dış politikadaki adımlarını eleştirdi. Babacan, "Bir gün ‘Şangay Beşlisi’nde olmak istiyorlar, bir başka sabah da kalkıp ‘Avrupa Birliği güzeldir’ diyorlar. Sayın Erdoğan, biraz yavaş. Bunu artık sizin klasik U dönüşlerinizle falan da açıklayamıyoruz" dedi.

Babacan şu mesajları verdi: 

BALKON KONUŞMASINI ARTIK VATANDAŞ YAPIYOR: Balkon konuşmasını artık vatandaş yapıyor: Dün, ülkemizin bir diğer ucundaydık. Bugün Trakya’ya; Hakkari’deki, dostlarımızın selamlarını getirdim. Ülkemizin dört bir yanını ziyaret ediyoruz. Bu ziyaretlerde bir vatandaşımız ‘Balkon konuşmasında roller değişiyor. Vatandaş balkon konuşmasına başlıyor artık’ dedi, çok doğru söyledi. Ülkemizin her yerinde aynı sıcaklığı hissediyoruz. Türkiye’nin her bir köşesinde güler yüzle karşılanıyoruz. Bunun anlamı çok açık, çok güçlü, çok derin.”

MISIR'LA NORMALLEŞMEYİ BİLE BECEREMİYORLAR: Öyle yanlış bir diplomasi yürüttüler ki, sanki Türkiye Mısır’a muhtaçmış gibi bir algı oluştu. Mısır adeta ‘kazanan taraf’ olduğunu hissetti, şartlar öne sürdü. Sayın Erdoğan ‘darbeci Sisi’ diye meydanlarda sesleniyordu değil mi? ‘Onun olduğu salona girmem’ diyordu. Son günlerde kaç yetkili Mısır’ı övme yarışına girdi. Önce kutuplaştırdılar. Hatta daha 2019’daki yerel seçimlerde karşı partinin adayına Sisi demeye getirdiler. Sonra da baktılar ki Doğu Akdeniz Türkiye’ye rağmen paylaşılmaya başlandı. Siz her ülkeyle kavga ederseniz hepsi bir araya gelip size karşı cepheleşir. Milli menfaatler de ancak böyle zarar görür. Hemen U dönüşü yaptılar.

'YANDAŞLAR ERDOĞAN'IN MANEVRALARINA YETİŞMEK İÇİN HELAK OLUYOR: Bir sabah kalkıyorlar, haçla hilali çakıştırıyorlar. Bir gün ‘Şangay Beşlisi’nde olmak istiyorlar, bir başka sabah da kalkıp ‘Avrupa Birliği güzeldir’ diyorlar. Sayın Erdoğan, biraz yavaş. Bunu artık sizin klasik U dönüşlerinizle falan da açıklayamıyoruz. Ülkeyi yayık ayranına çevirdiniz. Çalkalayıp duruyorsunuz. Sizin yandaşlarınız, peşinizdeki kuş sürüleri, pelikan melikan helak oluyor. Hızlarını alamayıp devriliyorlar, yine de peşinizden koşmaya çalışıyorlar. Tabii işin ucunda bir sürü menfaat var. Ama biraz yavaş, bu kadar zikzak çizdirilmez. Bir ülkenin stratejik hedefi olur, uzun vadeli hedef seti olur. Büyük ülkeler böyle yönetilir. 

S-400'LERİN KAPAĞINI BİLE AÇAMIYORUZ: Türkiye’nin dış politikadaki parolası kazan-kazan olmak zorundadır. Fakat bu hükümet ülkemizi ‘kaybet-kaybet’e alıştırdı. Bunun bir örneğini de şu S-400 meselesinde gördük. Kuyuya taş atıldı, şimdi kırk akıllı çıkarmaya uğraşıyor. Türkiye’nin kendi egemenlik alanındaki bir konuda hiçbir ülke Türkiye’ye ‘şunu yap, bunu yap’ diyemez. Bu kimsenin haddine değildir. 2,5 milyar dolar para verdiğimiz S-400’lerin kapağını açınca yaptırımla karşılaşıyoruz, ana ortağı olduğumuz F-35 projesinden de çıkarılıyoruz. Bu nasıl bilgisizliktir, anlamak güç.

İŞİ BİLENLERLE ÇALIŞMIYORLAR: S-400’den önce Çin’le görüştüler ama ne görüşme… Koskoca ülkenin savunma sistemiyle ilgili bir konuyu görüşmek için oturdular. Ortaya çıktı ki neyi görüştüklerini bile bilmiyorlar. Görüştükten sonra ‘Ya bu füzelerin teknik özellikleri bizim aradığımız değil’ dediler. Çin ilişkileri de bozuldu. Bu çarşıdan pazardan alınacak bir basit bir şey değil. Türkiye’de bu işin uzmanları var ama bilenlerle çalışmıyorlar. Ekonomide bakkal çırağının, dış politikada da uluslararası ilişkiler birinci sınıf öğrencisinin yapmayacağı hataları yapıyorlar.

YERLİ VE MİLLİ DERSİ VERENLER UYGURLAR İÇİN TEK KELİME ETMİYOR: Çin’e karşı Doğu Türkistan’da gıklarını çıkaramıyorlar. Ama lafa gelince sağa sola ‘yerli ve milli’ dersleri verirler. Lafa gelince ‘tüm dünya mazlumlarının sesi’ olduklarını iddia ederler. Lafa gelince dinimizin kutsallarını da siyasete alet ederek, din kardeşliğinden bahsederler. Bütün dünya, Sincan Uygur Özerk Bölgesi’nde çok ciddi insan hakları ihlalleri olduğunu konuşuyor. Çeşitli ülkeler ‘soykırım’ tanımları yapıyor. Dünyanın dört bir yanından ses yükselirken, Uygurlar için neden tek kelime etmiyorsunuz? Hadi, Perinçek’i anladık. Anlaşılan o zaten memnun. Peki Sayın Erdoğan, Sayın Bahçeli… Sizlere ne oluyor? Doğu Türkistan’da yaşanan zulüm karşısında lâl oldunuz.

AVRUPA BİRLİĞİ ANAHTARI CEBİMİZDE: DEVA Partisi’nin rotası, Avrupa Birliği’ne tam üyelik kriterleridir. Ha, günün birinde üye oluruz-olmayız inanın hiç önemli değil. Alırlar-almazlar, isteriz-istemeyiz hiç önemli değil. Önemli olan bu istikamettir. Bizler bu sürecin tekrar canlandırılabileceğine inanıyoruz. Avrupa Birliği’nin anahtarını cebimizde tutuyoruz. Bu istikamete doğru ilerledikçe; vatandaşımız her alanda en yüksek standarda ulaşacak. Bu istikametle beraber, ülkemiz demokrasi, hukuk ve ekonomide birinci lige yükselecek. Bu kapsamda, Avrupa’daki yabancı düşmanlığına ve İslamofobi’ye karşı da etkin politikalar üreteceğiz.  / DUVAR

YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER