Demirtaş: 'Erdoğan'ın tavrı Başbakan değil hırsız tavrı'

BDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, son günlerdeki başbakan ve çevresindekilerin yolsuzlukla ilgili ses kayıtlarının açığa kavuşturularak, şeffaf ve demokratik bir yargılamanın önünün açılması için Başbakan Erdoğan'a çağrıda bulundu.

Demirtaş: 'Erdoğan'ın tavrı Başbakan değil hırsız tavrı'
BDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, son günlerdeki başbakan ve çevresindekilerin yolsuzlukla ilgili ses kayıtlarının açığa kavuşturularak, şeffaf ve demokratik bir yargılamanın önünün açılması için Başbakan Erdoğan'a çağrıda bulundu. Ses kayıtları iç in Başbakanın "komplo ve montaj" sözlerinin kendisini kurtaramayacağını vurgulayan Demirtaş, "Son 3 yılda 7 bin kişi dinlenmiş ve Başbakan bundan habersizmiş! Bizzat dinleme ile 10 bin arkadaşımızın tutuklandığı operasyonlara karar veren Başbakan, kendisi ve yakınları söz konusu olunca montaj ve komplo diyor. Erdoğan'ın tavrı bir Başbakan tavrı değil suçüstü yakalanan hırsız tavrıdır" dedi.   

BDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, grup toplantısında gündemdeki gelişmeleri değerlendirdi. Demirtaş, telefonla dinleme ve ses kayıtlarına değinerek, “Başbakanın bilgisi dahilinde dinleme yapılıyordu. Kurgu yapılıp Başbakana getiriliyordu. Başbakan inceliyordu ekibiyle. Operasyon düğmesine bastığında da dalga dalga operasyonlar yapıldı. Teknik ve kadrosuyla devlet faaliyeti olarak yürütülüyordu. Emniyetin, MİT’in, valinin, Başbakanın dışında yapılmıyordu. Başbakan haz duyuyordu. Muhalifleri baskıyla ekarte etmeye çalışıyordu. İşine yarıyordu. İşbirliği ve ittifakla anonim şirket mantığıyla kurdular” dedi.

‘BAŞBAKAN, BAKANLAR DA 7 BİN KİŞİ İÇİNDE’

Son 3 yılda 7 bin kişinin dinlendiği açıklamasına da dikkat çeken Demirtaş, “Başbakanın bundan haberi var. Bu dinlemeleri yapanlar kendi ceplerinden harcama yapmıyorlar. Cihaza, araca, personele, devlet kurumlarına ihtiyaç var. Bunlar paralel yapıdan maaş mı alıyor? Savcı, polis ve MİT’e bağlı personele devletin ödediği paradır bunlar. Resmi olarak devlet memurlarına yaptırıyorlar. Bilmedikleri ise şuydu; bu 7 bin kişi içinde başbakan ve etrafındakiler de dinleniyordu. Bu kısım başbakanın bilgisi dışındaydı. Başbakan kendi muhalefetini ezmek için kurduğu bu örgütü, gizli olarak bakanlarını, ailesini dinlediğinden habersizdi. Paralel yapı burada iktidara karşı devreye girmişti. Başbakanın öfkelendiği, kanun dışı, hukuksuz, ahlaksız dediği kısım budur” ifadelerinde bulundu.

“Bakanların oğlu, kızı olmasaydı, Bilal bu dinlemelere takılmasaydı iktidar yanlısı gazetelerde bu 7 bin kişilik listeden haberimiz olmayacaktı” diyen Demirtaş, şunları söyledi: “Başbakan kendine sunulan bu dinleme tapelerini muhalefete, sermayeye, medyaya karşı kullanacaktı. Son 6 yıldır yaptığı gibi. Aynen işler tıkırında olacaktı. Bunların bu kadar paniklemesinin altında yatan budur. Bugüne kadar hiçbir şekilde itirazda bulunmadılar. Tam tersine bizler, BDP yöneticilerinin, milletvekillerinin dinlendiğine dair soru önergeleri verdik. Dönemin İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin’e sunduk. Fatma Kurtulan’ın dinlendiği ve dosya gizli olmasına rağmen yayınlandığına dair soru önergeleri yönelttik. İki satır yanıt verdi bakan. ‘Fatma Kurtulan örgüt üyesidir. Buna dair işlem yapılmıştır, cezaevine konulmuştur’ dedi. Bakan vekil görüşmelerinden örnekler verdi. Bu hangi tarihe tekabül ediyor? 7 bin kişinin dinlendiği tarihe tekabül ediyor. Bunları biliyorlardı. Bize karşı kullanmak için elde tutuyorlardı.”

‘SİZİNKİ MONTAJ DA BDP’LİLERİN NE?’

Başbakanın ve AKP’nin bunu 17 aralık sabahı anladığını ifade eden Demirtaş, “Başbakan ‘ne kadar safmışız’ diyor. Kusura bakma ama saf ötesiymişsin sen.  Yani sen bunu saflık olarak tanımlıyorsan hakikaten safsın. Bunları anlattık. 10 bin arkadaşımızı böyle tutukladılar dedik. Senin karşı çıktığın ses kayıtlarıyla binlerce insan ceza aldı. Yargıtay onayladı. İnsanlar 20 yıl hapis cezası aldı. Senin ki montaj onun ki ne? Montaj diyerek kurtulunuyorsa o insanlar niye kurtulmuyor? Bu iktidarın içine düştüğü gaflettir. BDP’nin uyarılarını dikkate almadılar. Paralel ve yasal iki devletin bulunduğu ülkenin başbakanın yaptıklarının sonuçlarını izliyoruz şimdi” dedi.

‘KOMPLO VE MONTAJ DİYEREK ENGELLEYEMEZSİNİZ’

Başbakanın oğluyla yaptığı ifadelere de değinen Demirtaş, “O ses kayıtları montaj mı değil mi, bir kanaat oluşurdu. Montojla savuşturulamayacak kadar meselenin ciddi olduğu görülecektir. Bilal Erdoğan resmi olarak soruşturmaya dahil olmuş bir şüphelidir. Savcı ilgili dosyada ifadeye çağırmıştır. Bununla ilgili dosyayı bilmiyoruz. Neden çünkü, soruşturma engellendi, durduruldu. Ses kayıtlarında geçtiği gibi İstanbul emniyetine ve savcılara müdahale edildi. Bilal Erdoğan’ın dosyasında ne var ne yok bilmiyoruz ama bir gün öğreneceğiz. Sesin başbakana ve oğluna ait olduğunu öğrenmek 20 dakikalık iş. TÜBİTAK yöneticilerini kendileri oluşturdu. Giderek laboratuarlarda ses kayıtları örneği verilir ve anlaşılır. TÜBİTAK’a güvenmiyorsanız dünyanın birçok yerinde bağımsız adli laboratuarlar var. Ses kayıt örneklerini oraya verirsiniz. Türkiye’deki adalete güvenmiyorsanız oraya verirsiniz. Hepimiz taktirde bulunuruz. Komplo ve montaj diyerek engelleyemezsiniz. Bizzat oğlunuzla birlikte giderek kriminal laboratuarda sonuçlar için siz yardımcı olun. Madem montaj ortaya çıksın. Herkes rahatlasın. Zor bir iş değil. Montajdı, halk bunu yemez derseniz kendinizi kandırırsınız. Halk neyin ne olduğunu, nasıl çevrildiğini iyi biliyor” diye konuştu.

“17 Aralık operasyonun ilk dakikalarında bunu bir darbe olarak görüyorsanız, komplo olarak görüyorsanız, oraya buraya müdahale etmek yerine adil bir yargılamanın önünü açın” diyen Demirtaş, “Kendinize güveniyorsanız, bu konuda temiz olduğunuza inanıyorsanız sağa sola müdahale etmeyin, şeffaf yargılamanın önünü açın. Böylelikle barış ve çözüm konusunda hazır olduğunuzu ilan edin. Bu Türkiye’yi de sizi de kurtarır” ifadelerinde bulundu.

‘BAŞBAKANLIK DEĞİL HIRSIZ REFLEKSİ’

Yolsuzluk ve rüşvet operasyonu karşısında Başbakanın tavrını eleştiren Demirtaş, sözlerini şöyle sürdürdü: “Düşünün bir ülkenin Başbakanı sabah uyandığından bakanlarının çocuğu yolsuzluk operasyonuyla, yakın çevreleri hırsızlık iddiasıyla gözaltına alınmış. Bir Başbakan bunları anlamaya çalışır ilk refleks olarak. Bunun amacı nedir, anlamaya çalışır. Başbakandan beklenen budur. Bizimki oğlunu aramış. Peki Allah aşkına demokratik bir ülkenin Başbakanı, tarihin en büyük yolsuzluk operasyonunu duyduğunda oğlunu arayıp paraları sakla diyorsa bu durum karşısında Başbakan mı yoksa suçüstü hırsız refleksi midir. Böyle bir operasyon karşısında kendisi başka hesapların peşinde. Paraları saklamanın derdinde. Ses kayıtlarından ortaya çıkan iddia bu. Ses kayıtları kanaati bu.”

BU NE TELAŞ?

Başbakanın malvarlığı beyanında yasayı çiğnediğini kaydeden Demirtaş, “Hadi uymuyor, paranın hepsini bankaya yatırmak zorunda değilsin, malvarlığı beyan yasasına aykırı davrandın ve beyan etmedin. Başbakanlık sitesine de bunu yazmadın. Bu da hoş görüldü. Hadi biriktirdin. Telaşla niye saklıyorsun? Helal ve alın teriyle kazandıysan, yakınlarınla iş yapmışsan, kaynağını açıklayabiliyorsan bu ne telaş? Bavullarla akşama kadar çocuğu niye yoruyorsun? Ne gerek var? Evlerde yer yok. Kimse almıyor. Mübarek odun değil, kömür değil. Odaları dolduruyorlar bitmiyor. Ses kayıtlarında bunlar var. Montajsa bunlar kolay ses kaydını öğrenme 20 dakika, parayı taşıma bir gün. 20 dakikada ses size ait mi değil mi ortaya çıksın. Sadece öğlen saatlerinde evde kaldığı iddia edilen 30 milyon Euro. Ne kadar taşınmış bilmiyoruz. Şu ana kadar ortaya çıkan ses kayıtlarından anlaşılmıyor bu. 30 milyon Euro dışında başka hiçbir para yoktu diyelim. 91 trilyon, 17 Aralık sabahı 82 buçuk trilyondu. Kur artmaya başlayınca birkaç gün içinde 91 trilyona çıktı. Şimdi sen bir Başbakan olarak gece gündüz insanlara, vatandaşlarına TL tavsiye ederken evde biraz TL bulundursaydın. Tamamı Euro ve Dolar” dedi.

HAKKARİ BELEDİYESİ’NİN YILLIK GELİRİNİN 3 KATI

Demirtaş, bir yıl içinde kur artışından faiz artışından yüzde 30 zarar ederken, Başbakan ve yakınlarının kaynağı belli olmayan bu paralardan trilyonlar kazandığını öğrendiklerini söyleyerek, 107 bin işçinin bir aylık çalışmayla 30 milyon Euro kazanabileceğini vurguladı. “600 bin taşeron işçisine dağıtsanız her birine 152 bin düşüyor. Bu 91 trilyon Hakkari ilimizin belediyesinin bir yıllık bütçesinin 3 katına denk geliyor. Hakkari’ye şu kadar para gönderiyoruz, 13 buçuk trilyon gönderiyoruz diyorlar” diyen Demirtaş, Başbakan ve yakınlarının “küçücük parası”nın Hakkari’nin bir yıllık gelirinin 3 katı olduğuna dikkat çekti.

NEDEN SORUŞTURMA AÇILMIYOR?

Demirtaş, bunların hesabı sorulmadıkça Türkiye’de artık yeni bir dönem açılamayacağının altını çizerek, “Bu tartışmalar başbakan o koltukta oturduğu müddetçe devam eder. Başbakana komplo olmaktan çıkmış ciddi biçimlere ulaşmıştır. Paralel devletin sizin iktidarınızda palazlandığını ortaya koyduk. Hesap soracağız derken bir kez daha kendi paralel devlet yapını kurmaya çalıştığını gördük. Yasadışı dinlemek suç, paralel devlet kurmak suç. İki aydır neden tek bir işlem yapılmamıştır? Neden soruşturma açılmamıştır? Paralel devlet kurmak suç kurmak değilse, sana dair atama düzenlemeye bunun adı paralel yapıyla mücadele olmaz. Kendini ve aileni korumaktır. Hiç kimse temiz değil. Kendi içindeki paralel yapılardan rahatsızsa cemaati kullanarak halka kan kusturan, komployla haksızlıkla insanları tutuklayanlar, başbakan dahil hırsızlığa yolsuzluğa bulaşmış kimse soruşturulmazsa AKP’nin tamamı buna bulaşmıştır. Bağırarak çağırarak düzeltemezsiniz. Bu işlerin üzerinin örtülmesi mümkün değil” diye kaydetti.

‘BAŞBAKANIN KAÇIŞI YOK HESAP VERMELİ’

Ortadoğu ve diğer bölgelerdeki diktatörlerin devrildiklerinde yanlarında milyon euroları götürdüklerini hatırlatan Demirtaş, “Son yıllarda diktatörlerin gidiş tarzına bir bakın. Tunus’un eski devlet başkanı Zeynel Abidin Bin Ali uçağında kaçarken bir buçuk ton altın ve hesap edilemeyecek kadar para olduğu söyleniyor. Hüsnü Mübarek, 50 milyon Euro’ya yakın. Başbakan sağlıklı, mantıklı sonuç çıkarmak istiyorsa yapacağı şey elindekini bırakıp teslim olmaktır. Kaçacak yer yok. Dünya küçük. Dolayısıyla bütün bu iddialardan kaçmanın asla yolu yoktur. Bu konuda uyardık. İki aydır dikkat çekiyoruz. Geçen hafta başbakan bir mitingde darbe tehdidi ortadan kalkmıştır, darbe girişimi başarısız olmuştur. Madem darbe tehdidi ortadan kalktı. Risk yok. Gelelim işin rüşvet, hırsızlık bölümüne. Mesele senin bu yolsuzluğu örtüp örtmemen oldu. Şimdi artık kimse beni götüremez diyorsan korkmaman lazım. Her kuruşun hesabını vermen, verebilmen lazım. Her ses kaydının hesabını verebilmen lazım” dedi.

‘SORUMLULUĞUNU YERİNE GETİR’

Türkiye’yi aydınlığa, refaha çıkarma ihtimalinin bununla mümkün olduğuna işaret eden Demirtaş, Başbakana seslenerek, “Bu ülkeyi kaosa sürükleme. Siyasi hayatının sonuna doğru gelinirken, ülkeyi kargaşaya sürükleme. İnsanları sokağa davet edecek bir tarzla, üslupla meseleye yaklaşma. Kendini kurtaramayabilirsin. Şeffaflaşmak, demokratikleşmek, kendini denetime açmaktır. Komplo ve montajı bir kenara bırakıp özeleştiriyle halka yaptığın hataları düzeltme imkanıdır. Sana oy veren yüzde 50’lilere karşı sorumluluğunun gereği budur” çağrısında bulundu.

İnsanların elindekini avucundakini yitirdiğini ve yiyecek ekmek bulamaz hale geldiğini dile getiren Demirtaş, 2B yasasıyla Türkiye genelinde 200 bin mağdurun sorununu çözeceği sözünü veren Başbakan ve iktidarın, bu arazilerin metrekaresini 124 liradan 3 bin liraya çıkardığını söyledi. Ellerindekini satıp bu arsaları alan insanların mağduriyetinin o kadar büyük ranta dönüştürüldüğüne dikkat çeken Demirtaş, “Orada büyük tüccarlar, iş adamlarıyla ellerinden gasp ediliyor varlıkları” dedi.

“İşçilerin, çiftçilerin, köylülerin, emeklilerin, emekçilerin, işsizlerin dramını görüp çözmek yerine tarımın geldiği noktayı hesaplarsak Türkiye, Yunanistan’ın 2 katı tarım arazisine sahip. Yunanistan’dan pamuk ithal ediyoruz” diyen Demirtaş, tarımdaki sıkıntılara ilişkin şu hususlara dikkat çekti: “Tarımdaki ihracat iki kat artmış, dışardan aldığımız tarım ürünleri 90 kat artmış. Hollanda Türkiye’nin tarım arazilerinin altıda biridir. Hollanda tarımda dünya birincisi ve ithalatının yüzde 60’ı tarıma dayalı. Bizde halen insanların 2B arazilerini nasıl ellerinden alırız diye hesap yapılıyor. Çiftçilerimiz mazot parasını ödeyemiyor. Tarım Bakanlığı açıklama yapıyor; 9 milyar destek verdik, diyor. Çiftçiye 3 buçuk milyar litre satılmış. Bunlardan elde edilen para 10 buçuk milyar TL. Yani litre başı 3 TL vergi alıyorsunuz. Çiftçiye destek yaptık diyorsunuz ama bir buçuk milyar TL fazla geri alıyorsunuz. Devlet olarak kârdasınız.” / anf

Güncelleme Tarihi: 26 Şubat 2014, 13:06
YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER