Erdoğan'dan ABD'ye: Ne yapacaktık, alkış mı tutacaktık?

Erdoğan'dan kendisini 'anti-semitik dil' kullanmakla suçlayan ABD'ye: "Erdoğan bu şekilde konuşmamalı' diyorlar. Ne yapmalı? Alkış mı tutmalı? Mazlumlar için bedel ödemekten çekinmeyiz."

Erdoğan'dan ABD'ye: Ne yapacaktık, alkış mı tutacaktık?

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Beştepe Millet Kongre ve Kültür Merkezi'nde, 19 Mayıs Atatürk'ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı dolayısıyla Temsilci Genç Buluşması ve TRT Spor Yıldız Tanıtım Programı'nda açıklamalarda bulundu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan konuşmasında İsrail'e ilişkin sözleri nedeniyle kendisini eleştiren ABD'ye yanıt verdi. Erdoğan, "Saçtıkları fitne tohumlarıyla bu kötü manzaranın ortaya çıkmasına sebep olanlar kurtarıcı edasıyla çok daha büyük yıkımlara sebep olmaktan geri durmuyor. Dünyaya hukuk, özgürlük vaazı veren kurumlar ve devletler ise bu zulmü sessizce seyrediyor. Öbür taraftan bize 'Erdoğan bu şekilde konuşmamalı' diyorlar. Ne yapmalı? Alkış mı tutmalı? Biz zulmü gördüğümüz yerde en yüksek eda ile haykıracağız. Mazlumlar için bedel ödemek gerekiyorsa çekinmeyiz" dedi. 

Erdoğan ayrıca, "Bu akşam saat tam 19.19'da Türkiye'nin her yerinde vatandaşlarımızla birlikte balkonlarımıza, kapı önlerine çıkıp yürekten gelen bir sesle İstiklal Marşımızı okuyacağız" diye konuştu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan konuşmasında, organize suç örgütü lideri Sedat Peker'in dün akşam paylaştığı videoya ve İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ile ilgili iddialarına ise değinmedi. 

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın açıklamaları şöyle:

MÜCADELEMİZİN DEVAM EDECEĞİ ANLAŞILIYOR: Bin yıldır her karış toprağını alın terimizle ve gerektiğinde kanımızda sulayarak vatanımız haline getirdiğimiz bu topraklardaki mücadelemizin ilanihaye devam edeceği anlaşılıyor. Bundan bir asır önce sınırları Balkanlardan Kafkaslara ve Kuzey Afrika'ya kadar uzanan Osmanlı'yı yıkmakla yetinmeyenlerin Anadolu'yu da milletimize mezar etme heveslerini kursaklarında bırakmıştık. Cumhuriyetimizin kuruluşunun ardından da ülkemizin bütünlüğüne, milletimizin birliğine, kardeşliğimize, geleceğimize yönelik saldırılar çeşitli kisveler altında hep sürmüştür. Ülkemize yönelik tehditler kimi zaman milletimizi medeniyetinden, tarihinden, kültüründen değerlerinden koparma gayretleri, kimi zaman terör örgütleri eliyle doğrudan varlığımıza saldırılar şeklinde ortaya çıkmıştır. Demokraside ve ekonomide geri kalmışlığı bize dayatanlar bu uğurda vesayetten darbelere köken ve mezhep gerilimlerinden provokasyonlara kadar her yolu ve yöntemi denemişlerdir. Türkiye'nin başlattığı her demokrasi ve kalkınma hamlesinin önünü kesenler bilerek veya bilmeyerek işte bu sinsi oyuna hizmet etmişlerdir. Hamdolsun, son 19 yıldır sağladığımız istikrar ve güven iklimi sayesinde ülkemiz her alanda kendi gerçek potansiyelini hayata geçirme imkanına kavuşmuştur.

TÜRKİYE KRİTİK BİR SÜREÇTEN GEÇİYOR: Bölgesinin ve dünyanın yükselen yıldızı olarak, kabul ederler veya etmezler, kabul edilen Türkiye halen içinden geçmekte olduğu kritik süreci başarıyla tamamladığında inşallah 21. yüzyılın lider ülkesi olarak küresel sistemde hak ettiği yeri alacaktır. Bundan hiç endişeniz olmasın. Bir asır süre önce Kurtuluş Savaşı'mızı vermemiz ve yeni devletimizi kurmamız nasıl kolay olmadıysa yürüttüğümüz bu tarihi mücadeleyi zafere ulaştırmamız da elbette kolay olmayacaktır. Milletimiz, Anadolu'da özgürlük mücadelesi verirken, aynı günlerde birileri de ülkeyi yabancı güçlere teslim etme hesapları yapıyordu. Bugün de sınırlarımızı terör koridoru ile kuşatma, ekonomimizi sinsi tuzaklarla çökertme, kirli yöntemlerle milli iradenin arkasından dolaşma hesabı yapanlar bulunuyor. Dün nasıl silahını bize doğrultan düşmanlarla birlikte içimizdeki gaflet ve dalalet ehline rağmen mücadelemizi başarıya ulaştırmışsak bugün de aynı azme ve kararlılığa hep birlikte sahibiz. 19 Mayıs'ı da işte bu güçlü duruşun sembollerinden biri olarak görüyoruz.

KAPI ÖNLERİNE ÇIKIP İSTİKLAL MARŞINI OKUYACAĞIZ: Salgın şartları sebebiyle diğer pek çok önemli gün gibi 19 Mayıs'ı da arzu ettiğimiz coşkuyla geçirememenin üzüntüsü içindeyiz. Mevcut şartlar içinde 19 Mayıs heyecanını yaşamak için her türlü gayreti göstermekten geri durmayacağız. Bu akşam saat tam 19.19'da Türkiye'nin her yerinde vatandaşlarımızla birlikte balkonlarımıza, başta şahsım olmak üzere, kapı önlerine çıkıp yürekten gelen bir sesle İstiklal Marşı'mızı okuyacağız. Bugüne gelene kadar nice tehditlere, saldırılara, tuzaklara göğüs geren, nice karanlık senaryoları yırtıp atan milletimiz 19 Mayıs vesilesiyle istiklaline, istikbaline, milli iradeye, demokrasiye, her alandaki hakkına ve hukukuna sahip çıkma azmini tüm dünyaya bir kez daha haykıracaktır. Bir milletin esaret zincirlerini parçalama kararlılığının ilk adımı olan 19 Mayıs'ın gerçek anlamını kavrayabilen, ruhuna nüfuz edebilen, mesajını çözebilen herkesin 2023 hedeflerimize, emanetimiz olan 2053 vizyonumuza dört elle sahip çıktığını inanıyorum. Sevgili Ceylan'ın da ifade ettiği gibi 2053-2071 inşallah onların kucakladığı bir zafer olacak.

KURTARICI EDASIYLA BÜYÜK YIKIMLARA YOL AÇIYORLAR: Asırlarca ecdadımızın adalet ve güvenlik şemsiyesi altında huzurla hayat sürdürülen yerlerin çoğunda bugün zulüm, çatışma, kin, nefret kol gezmektedir. Üstelik saçtıkları fitne tohumlarıyla bu kötü manzaranın ortaya çıkmasına sebep olanlar, kurtarıcı edasıyla çok daha büyük yıkımlara yol açmaktan da geri durmuyorlar. Daha 30 yıl önce Balkanlar ve Kafkaslarda yaşanan katliamlar, çekilen acılar hâlâ gözler önünde.

'ERDOĞAN BU ŞEKİLDE KONUŞMAMALI' DİYORLAR: Herkesin gözü önünde, çoğu çocuk ve kadın yüzlerce masum insan teknolojinin son ürünü ağır silahlarla öldürülüyor. On binlerce insanın evleri başlarına yıkılıyor. Dünyaya demokrasi, insan hakları, hukuk, adalet, özgürlük, güvenlik vaazı veren uluslararası kurumlar ve devletler ise bu zulmü sessizce seyrediyor. Öbür taraftan bize de ne diyorlar, 'Erdoğan bu şekilde konuşmamalı.' Ne yapmalı, alkış mı tutmalı? Biz zulmü gördüğümüz yerde en yüksek eda ile haykıracağız. Zira biz 'zulmü alkışlayamam, zalimi asla sevemem, gelenin keyfi için geçmişe kalkıp sövemem.' diyerek yola çıktık çünkü biz kanayan bir yarayı gördük mü ciğerimiz yanar. Hanzala'yı şehit edenleri biz alkışlayamayız. İşte Filistin'de gördüğünüz gibi 8 yaşında, 10 yaşındaki çocuk... Babası, annesi, kardeşleri şehit ediliyor. O çırpınarak, ağlayarak onların arkasından gidiyor ve şu ifadeye bakın, 'Baba yolun açık olsun.' Bizim de babası için, şehadete kavuştuğu bu yolculukta 'Yolun açık olsun.' diyecek kadar şuurumuz var. Biz de o yavruyla beraber bu şehadet yoluna çıkanlara 'yolunuz ve yolumuz açık olsun.' diyoruz.

GÜÇLÜ HER ZAMAN HAKLI DİYE BİR ŞEY YOK: Birileri şöyle demiş böyle demiş, onlar bizi ilgilendirmiyor. Bizi ilgilendiren eğer hak, adalet, demokrasi diyorsak gereğini yapacağız. 'Güçlüyüm öyleyse haklıyım', hayır güçlü her zaman haklı diye bir şey yok. Haklının güçlü olduğuna inandığımız bir dünyayı kurmak için Türkiye var.

MAZLUMA KOL KANAT GERECEĞİZ: Son nefesini veren her masum çocuğun feryadının, evi başına yıkılan her masum insanın çığlığının dünyadaki tüm siyasi, ideolojik, ekonomik çıkar hesaplarını kökünden sarsmaya yeterli olması gerekir. Kudüs'te, Gazze'de ve diğer tüm Filistin şehirlerinde ölen çocuklar değil, insanlığın bizatihi kendisidir. Yıkılan evler Filistinlilerin değil insanlığın başına çökmektedir. Bugün İsrail'in zulmü altında inleyen masumların feryatlarına kulak tıkayanlar, hakları alçakça çiğnenen mazlumları görmezden gelenler, aslında kendi felaketlerinin zeminini hazırlamaktadır. Medeniyetimizin ve ecdadımızın bize emri, zalime karşı çıkmak, mazluma kol kanat germektir. Gençlerimizle birlikte kapımıza sığınanlara veya elimizin ulaştığı tüm mazlumlara sahip çıkmaya devam edeceğiz. Şayet zulme direnmek ve mazluma sahip çıkmak için bir bedel ödenmesi gerekiyorsa bunu da ödemekten asla çekinmeyeceğiz. Uğrunda gözümüzü kırpmadan ölümün üzerine gitmekte bir an bile tereddüt etmediğimiz, bayrağımızda ve ezanımızda sembolleştirdiğimiz değerlerimiz bunu gerektiriyor.

EN BÜYÜK GÜÇ KAYNAĞIMIZ GENÇLERİMİZ: Eğer bugün Kudüs'te yaşananlara sessiz kalırsak yarın sıranın diğer mukaddes şehirlerimize de geleceğini biliyoruz. Eğer bugün Filistin'deki, Suriye'deki, Irak'taki, Libya'daki, Karabağ'daki, Türkistan'daki kardeşlerimizin başlarına gelene sessiz kalırsak, yarın aynı zalimlerin bizim kapımıza da dayanacağını çok iyi biliyoruz. Eğer bugün tarihin üzerimize yüklediği sorumlulukların gereğini fedakarca yerine getirmezsek, üzerinde yaşadığımız toprakları bize zaten çok görenlerin yarın tepemize bineceğini de biliyoruz. Bugün nasıl doğrudan ülkemizi hedef alan PKK'sından FETÖ'süne ve DEAŞ'ına terör örgütlerinin hepsinin tepesine biniyorsak bölgemizi kana ve ateşe bulayanlara karşı da mücadele etmeyi sürdüreceğiz. Eğer bugün Cudi'de, Gabar'da, Tendürek'te, Bestler Dereler'de varsak bütün bunların sebebi, bu ülkenin istikbali ve istiklali içindir. Bugün nasıl demokrasimize, ekonomimize, hedeflerimize saldıranlara eyvallah etmiyorsak, kardeşlerimizi hedef alan zulme de aynı şekilde karşı çıkmayı sürdüreceğiz. Hiç şüphesiz bu tarihi mücadelede en büyük güç kaynağımız gençlerimizdir.

TRT SPOR YILDIZ KANALI: Programda Gençlik ve Spor Bakanlığı ve TRT işbirliği ile kurulan yeni spor kanalının tanıtımının yapıldığını anımsatan Erdoğan, "Test yayınlarını tamamlayan TRT Spor 2, bundan sonra yayın hayatına TRT Spor Yıldız olarak devam edecek" dedi. TRT Spor 2'nin TRT Spor Yıldız'a dönüşümünü ve kanalın yeni logosunu tanıtan videoların izlemesinin ardından Erdoğan, televizyon kanalının adıyla birlikte kurumsal kimliğinin ve ekran görsellerinin de yenilendiğini söyledi. Erdoğan, "Rengini ve ruhunu olimpiyatlardan alan, sporun her rengini yediden yetmişe sporseverlerimiz ile buluşturacak olan TRT Spor Yıldız kanalımızın ülkemize, milletimize, özellikle gençliğimize hayırlı olmasını diliyorum" ifadesini kullandı. / DUVAR

Güncelleme Tarihi: 19 Mayıs 2021, 23:24
YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER