Erdoğan: İki hafta kısmi kapanma uygulamasına geçiyoruz

Cumhurbaşkanı Erdoğan kabine toplantısının ardından düzenlediği basın toplantısında yeni önlemler açıkladı. Erdoğan, "Ramazan ayında İki hafta kısmi kapanma uygulamasına geçiyoruz" dedi.

Erdoğan: İki hafta kısmi kapanma uygulamasına geçiyoruz

Cumhurbaşkanlığı Kabinesi, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan başkanlığında saat 15:30'da toplandı. Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde yapılan toplantı 2 saat 45 dakika sürdü.

Toplantının ardından Cumhurbaşkanı Erdoğan açıklamalarda bulundu.

Erdoğan toplantıda, korona virüsü salgınında artan vaka ve ölüm sayıları nedeniyle yürürlükte olan kısıtlamaların genişletilmesi ve ek tedbirler alınmasının da görüşüldüğünü söyledi.

'SEYİRCİ KALAMAZDIK'

Son dönemde özellikle büyük şehirlerde artan vaka ve vefat sayılarının kendilerini tedbirleri yeniden sıkılaştırmaya yönelttiğini söyleyen  Erdoğan, "Her ne kadar sağlık sistemimizi zorlayacak bir durumla karşı karşıya değilsek de bu gidişata seyirci kalamazdık" dedi.

Erdoğan şunları kaydetti: "Bugünkü toplantımızda süreci tüm boyutlarıyla yeniden değerlendirdik. Amacımız ülkemiz ve milletimiz için en doğrusunu yapmaktır. Bu çerçevede ramazan ayının ilk iki haftasında tedbirleri biraz daha sıkılaştırarak kısmi kapanma uygulanmasına geçiyoruz. Amacımız bu 2 haftalık sürede vaka ve vefat sayılarında önemli oranda düşüş sağlamaktır. Şayet bu iki haftalık dönemde hedeflediğimiz tabloda beklediğimiz oranda iyileşmeyi temin edemezsek devamında çok daha sert uygulamaların gelmesi kaçınılmaz hale gelecektir. Vatandaşlarımın her birinden 'tamam' diye ifade ettiğimiz temizlik, maske ve mesafe kurallarına riayet ederek bu mücadeleye destek vermelerini hassaten rica ediyorum. Aynı şekilde aşı sırası gelenlerin de bu imkanı derhal değerlendirmelerini istiyorum. Aşının vaka ve vefat sayılarını düşürmedeki etkisi gözlemlerle, rakamlarla tespit edilmiştir."

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın salgına ilişkin açıkladığı yeni tedbirler ve kısıtlamalar şöyle:   

- Hafta sonu sokağa çıkma uygulaması sürerken, hafta içi sokağa çıkma uygulamasının saatleri akşam 19.00, sabah 05.00 olarak güncellenmiştir. Zorunlu haller dışında şehirler arası seyahatlere izin verilmeyecektir.

- Bir süre önce ara verdiğimiz 65 yaş üstü ve 18 yaş altının şehir içi toplu taşıma araçlarını kullanma sınırlamasını yeniden getiriyoruz.

- Kamuda saat 16.00’da bitecek şekilde dönüşümlü ve esnek mesai yeniden yaygınlaştırılacak, hamileler, kronik hastalığı olanlar, 10 yaş altı çocuğu bulunan kadın personel idari izinli sayılacak.  Şartları uygun olan özel sektör firmaları da bu yönde teşvik edilecektir.

8 VE 12. SINIFLAR HARİÇ EĞİTİM UZAKTAN OLACAK

- Eğitimde sınav sürecinde olan 8’inci ve 12’inci sınıflar ile okul öncesi eğitim kurumları dışındaki tüm kademeler uzaktan eğitimle faaliyetlerini sürdürecek.

-Yeme- içme hizmeti veren kafe, kıraathane, lokal, çay bahçesi, spor salonu ve benzeri mekanlar bayram sonrasına kadar faaliyetlerine ara verecektir.

- Lokanta ve benzeri işletmeler ise Ramazan boyunca sadece belirlenen saatlerde paket ve gel al hizmetiyle çalışmalarını yürütecek.

GENEL KURULLAR BAYRAM SONUNA ERTELENDİ

- Düğün, nişan, kına, nikah, genel kurul ve benzeri bütün toplantılar ile kapalı alanlarda yapılan etkinliklerin tamamı bayram sonrasına kadar ertelenmiştir.

- Oteller sadece kendi müşterileri ile sınırlandırılmış şekilde hizmet verebilecek, sahte rezervasyon ve benzeri hilelere göz yumulmayacaktır.

- Konaklama tesisleri ile evlerde toplu iftar ve benzeri organizasyonlar gerçekleştirilemeyecektir.

Erdoğan konuyla ilgili ayrıntıların İçişleri Bakanlığınca bu akşam yayınlanacak genelgede belirtileceğini de kaydetti. 



Erdoğan'ın diğer açıklamaları şöyle: 


TÜRK KONSEYİ'NE KATILMAK İSTEYEN ÇOK SAYIDA ÜLKE BULUNUYOR: Önceki hafta Türk Konseyi devlet başkanları ile çevrim içi gerçekleştirdiğimiz zirvede, sağlıktan ticarete geniş bir yelpazede iş birliğini ilerletmenin yollarını aradık. Tam ve gözlemci üyelerinin yanı sıra Türk Konseyine katılmak isteyen çok sayıda ülke bulunuyor. Artık bu oluşumu uluslararası bir örgüt haline getirmemizin zamanının geldiğini görüyoruz. Konsey, bünyesinde kurulan çok sayıda yapı ile üzerinde çalışılan vizyon belgesi çok daha güçlü bir kurumsallaşma ihtiyacını ortaya koyuyor. Bu hususta diğer devlet başkanlarıyla da mutabık olduğumuzu memnuniyetle müşahede ediyoruz. İnşallah salgın şartlarının el vermesi halinde kasım ayında Türkiye'de ev sahipliği yapmayı planladığımız 8. Olağan Zirve'de bu doğrultuda somut adımları atacağız. İstanbul'da prestijli bir tarihi binayı, konseyin ve ileride kurulacak yapının yönetim ihtiyaçlarını karşılamak için hazırladık.

AB ÜLKELERİNİN ÇİFTE STANDARDI GÖZLER ÖNÜNE SERİLDİ: AB Konseyi Başkanı Charles Michel ve AB Komisyonu Başkanı Ursula Von Der Leyen'i ağırlayarak, gündemdeki konuları enine boyuna konuştuk. Gümrük Birliği'nden vize serbestisine, Doğu Akdeniz'den Ege ve Kıbrıs'a, 18 Mart Mutabakatı'ndan güncel gelişmelere kadar çok geniş bir yelpazeye yayılan bu görüşmenin, ilişkiler bakımından yeni bir dönüm noktası teşkil etmesini umuyoruz. Bu ortak konu başlıklarının yanı sıra muhataplarımızın gündeme getirdiği hususlarla ilgili de kendilerini detaylıca bilgilendirdik. Hep söylediğimiz gibi Türkiye, AB ile ilişkilerinde daima samimi ve şeffaf olmuştur. En başından beri AB'ye tam üyelik için gerekli şartları karşılayacak adımları birer birer attık. Demokratik ve ekonomik kriterler bakımından bizden sonra başvurduğu halde hızla birliğe üye yapılan ülkelerin çok önünde olduğumuz bir gerçektir. Son olarak 18 Mart Mutabakatı çerçevesinde üzerimize düşenleri fazlasıyla yerine getirerek, Avrupa'nın ciddi siyasi ve ekonomik krizlere yol açacak bir düzensiz göç akınına uğramasının önüne geçtik. Avrupa ülkelerinde salgın sürecinde yaşanan toplumsal kargaşalar karşısında verilen demokrasiye ve hukuk devleti ilkelerine aykırı tepkiler, Türkiye'ye yönelik çifte standardı bir kez daha gözler önüne sermiştir.

TAM ÜYELİK HEDEFİNE HÂLÂ BAĞLIYIZ: AB'ye tam üyelik hedefine ve bu çerçevedeki taahhütlere hala bağlıyız. AB'den tek talebimiz üyeliği kabul edilen diğer ülkelerle aynı süreçlere ve uygulamalara tabi tutulmamızdır. Bir kez daha altını çizerek tekrar etmek istiyorum. Türkiye'nin demokrasi, insan hakları, hukuk devleti, ekonomide güven ve istikrar gibi hususlardaki gayretleri öncelikle kendi vatandaşlarının hak, özgürlük ve refah seviyesini yükseltmeyi amaçlamaktadır. Bu süreci AB ile birlikte yürütürsek çok daha memnun kalırız. Aksi takdirde biz kendi vatandaşlarımız için en iyisi, en hayırlısı, en faydalısı neyse onu yapmayı zaten sürdüreceğiz.

D-8 HAK ETTİĞİ YERE GELEMEMİŞ BİR YAPIDIR: Rahmetli Erbakan Hocamızın kuruluşuna öncülük ettiği, sekreteryası da İstanbul'da bulunan D-8'i, çeyrek asırlık geçmişine rağmen hala hak ettiği yere gelememiş bir yapı olarak görüyoruz. Bu teşkilat, savaşın yerine barışın, çifte standardın yerine adalet ve kalkınmanın, sömürü yerine paylaşımın, baskı ve tahakküm yerine insan hakları, özgürlük ve demokrasinin hakim kılınması gibi gerçekten ulvi değerler esas alınarak kurulmuştur. Dünyanın, bu değerlere olan ihtiyacı tartışmaya mahal bırakmayacak derecede açıkça ortadadır. Bu anlayışla Türkiye olarak, çoğunluğu gençlerden oluşan yaklaşık 1,1 milyarlık bir nüfusu temsil eden D-8'i güçlendirmek için her türlü gayreti gösteriyoruz, göstermeyi sürdüreceğiz. Teşkilatın, yeni üyeler ve ortaklarla güçlendirilerek, ticari ilişkilerini genişleterek, sosyal ve kültürel yakınlaşmayı artırarak, hem kendi mensuplarına hem insanlığa çok hayırlı hizmetler verebileceğine inanıyorum.

RUSYA İLE DİYALOG KANALLARIMIZ AÇIK:  Rusya ile şartlar ne olursa olsun açık tuttuğumuz diyalog kanallarının bölgemizdeki krizlerin tehlikeli boyutlara ulaşmadan önüne geçilmesi hususunda gerçekten başarılı sonuçlara vesile olduğuna inanıyorum. Bu güçlü, etkin ve yapıcı diplomasi iş birliğinin bölgemizdeki ve dünyadaki birçok sorunun çözümü için de iyi bir örnek teşkil ettiğini düşünüyorum. Cumartesi günü Ukrayna Devlet Başkanı Vladimir Zelenskiy'yi Yüksek Düzeyli Stratejik Konsey Toplantısı vesilesiyle İstanbul'da ağırladık. Sayın Zelenskiy ve heyetiyle Rusya ile aralarında tırmanan Donbass krizi başta olmak üzere ikili ve bölgesel pek çok meseleyi değerlendirdik. Kırım konusundaki ortak hassasiyetimizi bir kez daha paylaştığımız bu görüşmede, iki ülke arasındaki serbest ticaret anlaşmasını da bir an önce imzalama hususunda mutabık kaldık. Sayın Zelenskiy'den Tatar kardeşlerimizin Kiev'de gerçekleştirmeyi planladıkları konut projesi ve cami inşaatı ile ülkemizin yeni büyükelçilik binası hususunda da destek istedik. Karadeniz'in iki yakasındaki Türkiye ve Ukrayna'nın ilişkilerini geliştirme yönünde atacakları her adımın bu iki ülke yanında bölgenin barışı ve huzuru için de önemli olduğuna inanıyoruz.

AVRUPA'DAKİ VATANDAŞLARIMIZIN YANINDA OLMAYI SÜRDÜRECEĞİZ: Yaklaşık 60 yıl önce misafir işçi olarak gittikleri Avrupa'da bugün 6 milyonluk bir temsil gücüne ulaşan vatandaşlarımızın siyasetten ekonomiye, bilimden sivil topluma kadar her alanda gösterdikleri başarıyı takdirle takip ediyoruz. Karşılaştıkları tüm zorlukları ayrımcı ve ırkçı muamelelere rağmen Avrupa'da kalıcı olduklarını ortaya koyan vatandaşlarımızın her konuda yanlarında olduk, olmayı da sürdüreceğiz. UID, Avrupa'daki vatandaşlarımızın hukuk, demokrasi ve meşruiyet zemininde yürüttükleri kararlı mücadelenin en önemli temsilcilerinden biri olarak görüyoruz. Birlik yönetimine bu doğrultuda sarf ettikleri çabaları sebebiyle bir kez daha teşekkür ediyor, başarılar diliyorum.

LİBYA'NIN MEŞRU YÖNETİMİNİN YANINDA YER ALIN: Libya bizim için herhangi bir ülke değildir. Yaklaşık 500 yıllık kadim ilişkilere sahip olduğumuz Libya'nın barış, huzur ve esenlik içinde yaşamasını en az kendi bekamız kadar önemsiyoruz. Libya ile ortak tarihimizden aldığımız güçle geleceğimizi inşa ediyoruz. Bu ülkenin egemenliğine, toprak bütünlüğüne, siyasi birliğine yapılan saldırılar karşısında Libyalı kardeşlerimizin yanında yer almaktan hiçbir zaman sarf-ı nazar etmedik. Hamdolsun verdiğimiz destek sayesinde Libya'nın yeniden istikrar ve huzur yoluna girmesini sağladık. Uluslararası toplumdan beklentimiz darbecileri bir kenara bırakarak, Libya'nın meşru yönetiminin yanında yer almaları. Libya'nın yaralarının sarılması, yeniden imarı, kalkınması ve geleceğine güvenle bakabilmesi için kardeşlerimize her türlü katkıyı yapmaya devam edeceğiz.

EKONOMİDE İŞLER GAYET İYİ GİDİYOR: Aynı şekilde ülke içinde de bir yandan salgınla mücadelemizi devam ettirirken diğer yandan da demokrasi ve kalkınma hedeflerimize doğru kararlılıkla yürüyoruz. Hukuk ve ekonomi ve formlarıyla ilgili takvimleri yakından takip ediyor, adım adım hayata geçiriyoruz. Ülkemize yeni ve sivil bir anayasa kavuşturma gayretlerimizi titizlikle ve sabırla devam ettiriyoruz. Sınırlarımız içinde güvenliği tahkim etmek, sınırlarımızı hassasiyetle korumak ve sınırlarımız ötesindeki önleyici harekatlarımızı sürdürmek suretiyle Türkiye'nin bir daha terör tehdidine maruz kalmamasını sağlıyoruz.  Ekonomide üretim tarafında işler gayet iyi gidiyor. İhracatımız er ay rekorlar kırarak artarken fabrikalarımız mal yetiştirmek için gece gündüz çalışıyor. Organize sanayi bölgelerimiz başta olmak üzere tüm üretim merkezlerinde gözle görülür bir hareketlilik var. Taleplere yetişebilmek için sürekli yeni yatırımlar, kapasite genişletmeler, ilave istihdamlar yapılıyor. Üreticilerimizin yeni makine tedarikindeki lojistikleri, hammadde ve ara malındaki küresel sıkıntılar olmasa çok daha büyük atılımlar gerçekleştireceklerini biliyoruz. Türkiye'nin reel ekonomik durumunu asla yansıtmayan finansal dalgalanmaların üstesinden gelecek tedbirlerimizi kararlılıkla uyguluyoruz. Bu çerçevede verdiğimiz mücadeleyi kısır siyasi kampanyalarının aracı haline dönüştürmeye çalışanları, hiç değilse böyle kritik bir dönemde ülkelerinin ve milletlerinin yanında saf tutmaya davet ediyoruz.

KRİTİK BİR SAFHAYA GELDİK: Türkiye'nin terör örgütleriyle darbe heveslileriyle ekonomik tetikçilerle siyaset mühendisleriyle sosyal kargaşa çıkartma gayretleriyle mücadelesinde kritik bir safhaya geldik. Artık 2023 hedeflerinin sembolü haline geldiği bu mücadeleyi kazandığımızda önümüzde daha aydınlık bir dönemin kapıları açılacak. Aksi bir durumda ise Türkiye'yi yeniden 1970'lerin, 1990'ların kaotik devrine geri döndürmek isteyenlere gün doğacaktır. Ancak birliğimize, beraberliğimize, kardeşliğimize, hedeflerimize sahip çıkarak açabileceğimiz bu mücadelenin önünü tıkamak isteyenlere aradıkları fırsatı vermeyeceğiz.

KARŞILIKSIZ DESTEKLERİN TUTARI 60 MİLYAR LİRAYI AŞTI: Korona virüsü salgınının Türkiye'yi etkilediği ilk günden itibaren alınan tedbirler sebebiyle işleri aksayan tüm kesimleri destekleyip onların yanlarında yer aldık. Bu çerçevede içerde özellikle de hizmet sektöründe yaşanan sıkıntıları yakından takip ediyoruz. Salgı tedbirleri sebebiyle faaliyetlerini ara vermek veya sınırlandırmak zorunda kalan esnaflarımızı pek çok başlık altında destekliyoruz. Bugüne kadar sadece Sosyal Koruma Kalkanı başlığı altında verdiğimiz karşılıksız desteklerin tutarı, 60 milyar lirayı açmıştır. Buna rağmen esnaflarımızın bir an önce eski düzenlerine dönmek istediklerini de farkındayız.

YIKIMLAR YAŞANMASININ ÖNÜNE GEÇTİK: Hükümet olarak, her kesimden insanımızı destekleyerek bu zor günleri rahatça geçirmelerini temin etmenin yollarını arıyoruz. Ciro katkısından kira yardımına, uygun şartlarda kredi imkanından çeşitli başlıklardaki hibelere kadar pek çok yol ve yöntemle esnaflarımıza sahip çıkıyoruz. İstihdamın sürdürülmesi ve artırılmasını temin için verdiğimiz teşvikler sayesinde bu alanda altından kalkılamayacak yıkımlar yaşanmasının önüne geçtik. Emeklilerimizin durumlarını her fırsatta iyileştirecek adımlar atıyoruz. Salgın sürecinde hayata geçirdiğimiz paketlerden biri de geçmişte 66 liradan başlayan en düşük emekli maaşını 1500 liraya çıkarmaktı. Çiftçilerimize bu yıl için 24 milyar liralık destek bütçesi ayırdık.

DAĞITIM İŞLEMLERİ ÖNÜMÜZDEKİ GÜNLERDE DE SÜRECEK: Bununla yetinmedik sezonu geçmek üzere olduğu için ürünleri depolarda çürüme tehlikesi ile karşı karşıya olan patates ve soğan üreticilerine de geçtiğimiz günlerde bir müjde verdik. Bu ürünlerin belirli bir kısmını Toprak Mahsulleri Ofisimiz vasıtasıyla satın alarak, ihtiyaç sahibi ailelere ücretsiz hibeye başladık. Önemli üretim merkezleri olan Niğde, Eskişehir ve Ankara'da son 3 günde yaklaşık 7 bin 500 ton patates ve kuru soğan alınarak, 15 ilimize sevk edilmiştir. Satın alma ve dağıtım işlemleri önümüzdeki günlerde de sürecektir. Aynı şekilde Edirne başta olmak üzere, çeltik üreticilerimizin yaşadığı sıkıntıları da yine Toprak Mahsulleri Ofisinin başladığı alımlarla çözüme kavuşturuyoruz." / DUVAR

YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER