Kılıçdaroğlu: Suriyelinin kabahati yok, getirene kızacağız

Muhtarlarla birlikte bir kanun hazırlığı yaptıklarını belirten Kılıçdaroğlu, "Başka siyasi partiler yaptılar mı, hayır yapmadılar" dedi.

Kılıçdaroğlu: Suriyelinin kabahati yok, getirene kızacağız

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, muhtarlar için bir kanuna ihtiyaç olduğunu söyledi. Hatay'da, iş insanları ile bir araya gelen Kılıçdaroğlu, daha sonra kanaat önderleri, muhtarlar ve apartman görevlileri ile buluştu. Toplantıya, CHP Yerel Yönetimlerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Seyit Torun, CHP Genel Başkan Yardımcısı Ali Öztunç, Hatay Büyükşehir Belediye Başkanı Lütfü Savaş, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer ve CHP Hatay milletvekilleri Suzan Şahin, Serkan Topal, Mehmet Güzelmansur, CHP Hatay İl Başkanı Hasan Ramiz Parlar ve parti yöneticileri de katıldı.  

"Bazen Suriyelilere kızıyoruz. Vay efendim, Suriyeli geldi, şöyle yaptı, böyle yaptı diye. Suriyelinin bir kabahati yok arkadaşlar. Adam kaçmış, canını kurtarmış. Kadın, çoluk, çocuk, yaşlı, genç… Kime kızacağız" diyen Kılıçdaroğlu, "Suriyelileri buraya getirene kızacağız. Biz bırakmışız, bağcıyı dövüyoruz. Asıl bağa bakacaksın" dedi.

ANKA'nın haberine göre Kılıçdaroğlu'nun toplantıda yaptığı konuşmadan öne çıkan başlıklar şöyle:

KADİM BİR KENT OLDUĞUNU HEPİMİZ BİLİYORUZ: Medeniyetler Korosu’nu dinledik. Böylece Hatay’ın hem tarihsel zenginliğini hem kültürel zenginliğini yaşamış olduk. Kadim bir kent olan Hatay’da çalışmak, hizmet vermek, özellikle muhtarlar için önemli. Biz de önemsiyoruz Hatay’ı, Hataylıları, Hatay’ın kültürünü; kadim bir kent olduğunu hepimiz biliyoruz.

HUZUR İÇİNDE YAŞIYORLAR: Hatay’ın bir başka özelliği, bu kadim kentin barışı öncelemiş olmasıdır. Bir arada yaşamayı, bir arada yaşamanın ne kadar güzel olduğunu sadece Hatay’a değil, bütün Türkiye’ye ve dünyaya göstermiş olmasıdır. Farklı inançlar, kimlikler bir arada huzur içinde yaşıyorlar. Bu son derece değerli. Bir yerde eğer bir çatışma, farklılaşma varsa o kişileri Hatay’a davet etmek lazım. Hatay’ı, Hatay’ın kültürünü, nasıl bir kadim kent olduğunu görsünler. Dün Başkanımız söyledi, ilk cami, ilk kilise, ilk havra Hatay’da. Düşünebiliyor musunuz Hatay’ın dünya tarihindeki yerini. İnanç tarihindeki, kimlikler tarihindeki yerini görüyoruz, tanık oluyoruz.

SOSYAL KİMLİKLER ÜZERİNDEN SİYASET YAPIYORUZ: Önce apartman görevlisi kardeşlerime değinmek isterim. Sosyal kimlikler üzerinden siyaset yapıyoruz. Altını bir kez daha çizeyim. Kimlik, bizde genelde yanlış anlanır. Sosyal kimlikler üzerinden siyaset yapıyoruz. Muhtarlar, apartman görevlileri, işçiler, milletvekilleri, devlet memurları, ev kadınları bir sosyal kimliktir. Sosyal kimliğe sahip olanların sorunlarını oturup düşünmemiz ve tartışmamız lazım. Çünkü o kimlik içerisinde herkes var. Her partiden insanların çocukları işsiz. Sanayici dediğimizde hepsi bir partiden değil ki çok farklı siyasi görüştü olan sanayicilerimiz, çiftçilerimiz, üreticilerimiz var.

'RUTUBETTEN BÜTÜN ÇOCUKLARIM HASTA' DİYOR: İstanbul’da, Güngören’de böyle bir toplantı yaptığımızda bir apartman görevlisi, ‘Rutubetin içinde otuyoruz, bütün çocuklarım hasta’. Belediye başkanı arkadaşlarıma söyledim onu dinledikten sonra. Bundan sonra yapı ruhsatı verirken en azından apartman görevlisinin oturacağı yerin insani koşullarda olması lazım. Yine bir apartman görevlisi kadın, İstanbul şunu söyledi: ‘Ben çalışıyorum, eşim de çalışıyor, ama eşimin zaten sigortası yok, ben burada görevliyim. 30 gün çalışıyorum, 15 gün primim yatıyor. Ama ben gidip diyemiyorum, niye benim primimi eksik yatırdınız diye. Diyemiyorum çünkü bunu söylersem korkuyorum, ya beni kapının önüne koyarlarsa.’ Gerekli güvenceleri sosyal devletin sağlaması lazım. Fakirin, fukaranın yanında olana biz sosyal devlet diyoruz.

ZİNCİRİN İÇİNDE KİM VARSA HEPİMİZ MUTLU OLALIM: Bir çiftçi ekecek, biçecek, sonra zarar edecek. Peki nasıl geçinecek? Banka borçları, yüksek faizler olacak. Hayat, bir zincir gibi birbirimize bağlamış. Her birimizin farklı görevleri, işlevleri var. Gönlümüzde yatan, bu zincirin içinde kim varsa hepimiz mutlu olalım.

O MÜCADELEYİ YAPACAĞIZ: Aparman görevlisi arkadaşlarım unutmasınlar, onların hakkını, hukukunu sonuna kadar arayacağım. Taşeron işçilerine kadro vermiyorlardı. Bir milyonun üzerinde taşeron işçinin, kadrosu yok. Hiçbir güvencesi yoktu. Yılar yılı dile getirdim, sizin hakkınızı savunacağım diye. Sendikalar sahip çıkmadı, ben sahip çıktım. Önce onlara dernek kurdurdum. Erzurum’da kuruldu, oradan başladı. Şimdi bir milyona yakını kadro aldı. Demek ki mücadele olursa başarıya ulaşabiliriz. Apartman görevlisi kardeşlerim de unutmasınlar, o mücadeleyi yapacağız.

DEMOKRASİNİN TEMEL TAŞISINIZ: Demokrasinin temel taşı muhtarlardır. Bunu sakın unutmayın. Diyeceksiniz ki ‘Nerden çıktı, muhtarlar demokrasinin temel taşı oldu’. Bu topraklarda yapılan ilk seçim 1833 yılında Kastamonu’nun Taşköprü ilçesinde bir muhtarlık seçimidir. Düşünebiliyor musunuz, milletvekillerinden önce. Seçim, demokrasinin temelidir, özüdür. İşin temelinde yatan milletin iradesidir. Milletin iradesi 1833 yılında Kastamonu’nun Taşköprü ilçesinde bir muhtarlık seçimiyle tecelli etti.

FARKLILIKLAR ZENGİNLİKTİR: Muhtarlık kurumuna önem vermiyorlar. ‘Muhtar mı, eee seçildi tamam, bitti’ o kadar. Ama ülkenizde demokrasiyi geliştirmek ve büyütmek istiyorsanız muhtarlar için bir kanun çıkması lazım. Belediye başkanları, milletvekilleri, cumhurbaşkanı için, herkes için var, siz de seçimle geliyorsunuz. Onları seçen millet sizi de seçiyor. Sizin bağımsız bir kanununuz yok, isteyin. Bu kardeşiniz onu hazırladı. Bütün muhtar derneklerine gönderdik ama dedik ki ‘Eksiğimiz, yanlışımız olabilir. Siz işin içindesiniz, alın bir bakın bakalım. Burada eksik, yanlış varsa tamamlayalım’. Aldık ve tamamladık. Başka siyasi partiler yaptılar mı, hayır yapmadılar. Demokrasiye aşığız biz. Demokrasi olmazsa kucaklaşamayız biz. Demokrasi olmazsa farklılıklarımızı zenginlik olarak kabul edemeyiz. Farklılıklar zenginliktir, kavga aracı değil. Biz farklılıklarımızı kavga aracı yapıyoruz. Farklı düşünceler bir toplumu ileriye taşır.

BÜTÇENİZİN OLMASI LAZIM: Sizin bir bütçeniz yok. Niye? Bir mahalleye bakmıyor musunuz siz? Seçilmediniz mi? Diyelim ki mahallede fakir bir ailenin çocuğu üniversite kazandı, Adana’ya gidip kaydını yaptıracak. Belediye başkanına, milletvekiline, bakana, cumhurbaşkanına ulaşamıyor. En rahat mahallenin muhtarına ulaşır. Sizin gidiş dönüş için bir otobüs bileti alacak bir bütçenizin olması ayıp mı olur? Ben bunu söylediğim zaman ‘Parayı nerden bulacağız’ diyorlar. Benim maliyeci olduğumu bilmiyorlar herhalde. 27 buçuk yılımı, bütçe nasıl yapılır, para nasıl harcanır, israf nasıl önlenir, buna ayırdım.

ÇÖZEMİYORLAR, ÇÖZMEKTE KARARLIYIZ: Bazen Suriyelilere kızıyoruz. Vay efendim, Suriyeli geldi, şöyle yaptı, böyle yaptı diye. Suriyelinin bir kabahati yok arkadaşlar. Adam kaçmış, canını kurtarmış. Kadın, çoluk, çocuk, yaşlı, genç… Kime kızacağız. Suriyelileri buraya getirene kızacağız. Biz bırakmışız, bağcıyı dövüyoruz. Asıl bağa bakacaksın. Bu Suriyeliler buraya niye geldi? Sınır boylarındaki ilçelerde Suriyelilerin sayısı çok daha fazla. Biliyorum, fazla. Kim getirdi, kim bu tabloyu önümüze çıkardı? Çözemiyorlar, çözemezler. Ama çözmeye kararlıyız. Bütün Suriyeli kardeşlerimizi kendi ülkelerine göndereceğiz ama barış içinde göndereceğiz. Kavga ederek değil.

SİYASETİN KİRLİLİKTEN ARINMASI LAZIM: Siyasetin ahlaki zeminde büyümesi ve yürümesi lazım. Sözüm var, Allah nasip ederse dostlarımızla birlikte iktidar olduğumuzda Meclis’e ilk sevk edeceğimiz bir numaralı kanun, Siyasi Ahlak Kanunu olacak. Bir siyasi, siyasete girdikten sonra zenginleşmişse bilin ki malı götürmüştür. İki kere iki, eşittir dört. Kendi hayatımdan biliyorum. Siyasete girdik, girdiğim gün mal beyanımı internet sitesine koydum. Hepsi teriyle kazandığım mallar. Karımın yüzüğüne kadar koyduk. Ama ben zenginleşmedim. İyi milletvekili maaşı alıyorum. Çoluk çocuk geçiniyoruz. Peki nasıl oluyor da birileri büyük han hamam sahibi oluyor. Siyaset kirlilikten arınmak zorundadır. Ahlaki zemine oturmak zorundadır.

LÜTFÜ SAVAŞ: TOPLANTILARI BİRLEŞTİRMEK ZORUNDA KALDIK, AFFINIZA SIĞINIYORUZ

Hatay Büyükşehir Belediye Başkanı Lütfü Savaş ise "Bugün dört ayrı toplantı yapacaktık. İş insanlarımız, zanaatçılarımız, muhtarlarımız ve apartman görevlilerimiz. Toplantılarımızı birleştirmek zorunda kaldık. Zaman darlığından bunu yaptık. Bu nedenle affınıza sığınıyoruz" diye konuştu. 

CHP Hatay İl Başkanı Hasan Ramiz Parlar da "Bugün demokrasinin temel taşı olan, Hatay’ın dört bir tarafından gelen muhtarlarımızla birlikte olmaktan büyük gurur duyuyorum. Muhtarlarımızı, apartman görevlilerimizi saygıyla selamlıyorum. Hatay’da böyle bir toplantıyı yapmaktan kıvanç duymaktayız" dedi. 

'LÜTFÜ BAŞKANI BİZE EMANET ETTİNİZ, BİZ EMANETİNİZE HER ZAMAN SAHİP ÇIKTIK, ÇIKACAĞIZ'

Akdeniz Muhtarlar Federasyonu Başkanı, Hatay Muhtarlar Dernek Başkanı Mahmut Gülcü ise “Genel Başkanımızı (CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu) ziyarete her gittiğimizde her zaman muhtar arkadaşlarımızın sorunlarımızı dile getirdik.  Ne zaman gittiysek genel başkanımız, başkanlıktan ziyade abilik yaptık. Bundan dolayı sizin huzurunuzda teşekkür ediyorum” dedi. Hatay Büyükşehir Belediye Başkanı Lütfü Savaş’a çalışmalarından dolayı teşekkür eden Gülcü, “Genel başkanım, siz Lütfü Başkanı bize emanet ettiniz, biz emanetinize her zaman sahip çıktık, çıkmaya da devam edeceğiz” diye konuştu. / DUVAR

YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER