43 tutsağın tahliyesi için itiraz dilekçesi verildi

Amed’de ‘KCK’ ana davası kapsamında tutuklu bulunan 43 kişinin avukatı 2. Ağır Ceza Mahkemesi’ne dilekçe ile başvurarak müvekkillerinin tahliyesini istedi.

43 tutsağın tahliyesi için itiraz dilekçesi verildi

Özel Yetkili Mahkemelerin kaldırılması ve 5 yıllık tutukluluk sürelerine ilişkin yapılan düzenlemenin ardından başlayan tahliyeler devam ederken, Amed’de 43’ü tutuklu 175 sanıklı KCK ana davasında yaklaşık 5 yıldır tutuklu bulunan 43 kişinin avukatı, müvekkillerinin tahliyesi için Amed'deki 2. Ağır Ceza Mahkemesi’ne itirazda bulundu.

Savunma avukatlarından Cihan Aydın, tutuklu müvekkilleri Abbas Çelik, Abdullah Bozkoyun, Abdullah Aflatun, Abdulserdest Tan, Ahmet İlan, Ahmet Makas, Ali Şimşek, Attila Koca, Aydın Budak, Aygül Arat, Burhan Karakoç, Çağlar Demirel, Ercan Akyol, Erkan Pişkin, Ethem Şahin, Hacı Erdemir, Hasan Hüseyin Ebem, Hüsamettin Çiçek, Kutbettin Kurt, Leyla Güven, Mahmut Okkan, Mehmet Akın, Mehmet Güzel, Mehmet Hatip Dicle, Mehmet Nesip Gültekin, Mehmet Salih Yıldız, Mehmet Tari, Mehmet Taş, Musa Farisoğulları, Mustafa Ocaklık, Mükail Karakuş, Nejdet Atalay, Nihayet Taşdemir, Osman Ocaklık, Ramazan Morkoç, Resul Erkaplan, Tayip Temel, Temer Tanrıkolu, Tuncay Korkmaz, Tuncay Ok, Turan Genç, Zeynel Mat ve Zülküf Karatekin’in tahliyesi için başvuru yaptı.

SOMUT DELİL YOK

Avukat Aydın itiraz dilekçesinde, 12 Nisan günü 48 müvekkili serbest bırakılırken, 43 müvekkili ile ilgili tutukluluk halinin devamına karar verildiğini hatırlattı. Aydın şöyle dedi: “Mahkemenin tensip kararında 48 müvekkilin tahliyesine karar verilmiş, 43 müvekkilin de tutukluluğun devamı yönünde karar vermiştir. Hemen belirtmek gerekir ki, tahliye edilen müvekkiller ile tutukluluğunun devamına karar verilen müvekkiller açısında hukuksal bir ölçüt bulunmamaktadır. Nitekim aynı tarihlerde tutuklanan ve aynı iddia ve delillere dayanarak yargılanan müvekkillerin bir kısmı tahliye edilmişken, diğerlerinin tutukluluğunun devamına karar verilmesi, hukuk ve hakkaniyetle bağdaşmamaktadır. Mahkemenizce tutukluluğun devamına ilişkin verilen karar, 5 yıl boyunca tekrarlanan tutuklamanın devamına ilişkin gerekçelerden öteye gidememiştir. Halbuki bu süre zarfında TCK 100 ve devamında tutuklama gerekçeleri konusunda birkaç kez yasal değişiklik yapılmış, son olarak 6526 Sayılı Yasa ile TCK 100.maddesinde değişikliğe gidilerek 5271 sayılı Kanunun 100 üncü maddesinin birinci fıkrasında yer alan “olguların” ibaresi “somut delillerin” şeklinde değiştirilmiştir. Buna rağmen mahkemenin tüm bu değişikliklere rağmen 5 yıl boyunca aynı gerekçeleri tekrarlayarak tutukluluğun devamına karar vermesi açık şekilde yasaya aykırıdır” ifadelerine yer verildi.

HUKUKSAL HİÇBİR GEREKÇESİ YOK

Mahkemenin tutukluluğun devamına ilişkin diğer bir gerekçesinin ise, sanıkların tanıklar üstünde baskı kurma, tanıkları etkileme ve beyanları değiştirmeye yönelik eylemlerde bulunma ihtimaline dayandırıldığını belirten avukat Aydın dilekçesinde şunlara yer verdi: “Öncelikle dava dosyasında bulunan tanıklar, “gizli tanık” olarak dinlenmiş olup kimlik bilgileri gizlidir. Dolaysıyla bu gerekçenin hukuksal ve makul bir izahı bulunmamaktadır. Ayrıca 180’i aşkın müvekkilin bulunduğu dava dosyasında 140’ının tutuksuz yargılandığı ve aralarında hiyerarşik bir ilişkinin bulunduğu ileri sürüldüğü de göz önüne alındığında, bu gerekçenin de hiçbir hukuksal ve maddi bir izahı bulunmamaktadır. Nihayet dava dosyasında tutukluluğunun devamına karar verilen Müvekkiller neredeyse tamamına yakını TCK 314/2 maddesinden yargılanmaktadır. Müvekkiller ile daha ağır veya aynı iddia ile yargılanan diğer müvekkiller serbest bırakılmışken, diğer müvekkillerin tutukluluğuna karar verilmesi, makul ve hukuksal bir gerekçe sunulmaması açıkça hukuka aykırıdır. Gerek tutuklulukta geçen süreye (makul olmayan süre) rağmen tutukluluğun devam ediyor olması  gerekse tutukluluğun devamına ilişkin oluşturulan gerekçeler  yukarda izah etmiş olduğumuz üzere yasal düzenlemelere açık aykırılık teşkil etmekle birlikte  Anayasa mahkemesince verilmiş bir çok karara da aykırılık teşkil etmektedir.”

TUTUKLULUĞUN DEVAMI ANAYASA'YA AYKIRI

Anayasa Mahkemesinin verdiği kararlara atıfta bulunan avukat Aydın, şunları belirtti: “Anayasa Mahkemesi, Ceza Muhakemesi Kanununda öngörülen tutuklama süresinin TMK kapsamındaki suçlarda tutukluluk süresinin iki kat olarak uygulanacağı yönündeki TMK 10.maddesindeki düzenlemeyi Anayasa’nın 153. Maddesine aykırı bularak iptal etmiştir. Anayasa Mahkemesinin bu kararı 2 Ağustos 2013 tarihli 28726 sayılı Resmi Gazetede yayımlanmıştır. Karara ilişkin bazı çarpıcı tespitler şöyledir; 5271 sayılı Kanun’un 102. maddesinin (1) numaralı fıkrasında, “Ağır ceza mahkemesinin görevine girmeyen işlerde tutukluluk süresi en çok bir yıldır. Ancak bu süre, zorunlu hallerde gerekçeleri gösterilerek altı ay daha uzatılabilir.” denilmek suretiyle ağır ceza mahkemesinin görevine girmeyen işlerde tutukluluk süresinin en çok bir yıl altı ay olarak uygulanacağı belirtilmiş; (2) numaralı fıkrasında ise “Ağır ceza mahkemesinin görevine giren işlerde, tutukluluk süresi en çok iki yıldır. Bu süre, zorunlu hallerde, gerekçesi gösterilerek uzatılabilir; uzatma süresi toplam üç yılı geçemez.” denilmek suretiyle ağır ceza mahkemesinin görevine giren işlerde bu sürenin en fazla beş yıl olarak uygulanacağı kuralına yer verilmiştir. Dava dilekçesinde, dava konusu kuralın sanıkların temel hak ve özgürlüklerini Anayasa’nın sözüne ve ruhuna, demokratik toplum düzeninin gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı olarak sınırlandırdığı belirtilerek kuralın Anayasa’nın 2. ve 13. maddelerine aykırı olduğu ileri sürülmüştür.”

İtiraz dilekçesini alan 2. Ağır Ceza Mahkemesi heyetinin, dosyayı inceledikten sonra tahliye taleplerine ilişkin kararını vermesi bekleniyor. / anf

Güncelleme Tarihi: 14 Nisan 2014, 19:44
YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER