Baluken: Derin müzakere aşamasına geçilmeli

HDP Grup Başkanvekili İdris Baluken, parlamentodan geçen "Çerçeve Yasa"nın içinin dolması için AKP hükümetinin, cumhurbaşkanlığı seçimi ve meclisin tatilden sonra açılışını beklemeden ortaya koyması gereken somut adımları şöyle sıraladı:

Baluken: Derin müzakere aşamasına geçilmeli
HDP Grup Başkanvekili İdris Baluken, parlamentodan geçen "Çerçeve Yasa"nın içinin dolması için AKP hükümetinin, cumhurbaşkanlığı seçimi ve meclisin tatilden sonra açılışını beklemeden ortaya koyması gereken somut adımları şöyle sıraladı: "Derin müzakere aşamasına geçilmeli. Bunun için de sayın Öcalan'ın koşullarının rahatlatılması, farklı kesimlerle görüşebilmesinin önü açılması gerekir. Partimiz ve AKP, kapsamlı toplantılar yapmalı. Ancak bu noktada belirleyici iki nokta var; o da Türkiye'nin Rojava politikasındaki düşmanca tavrından vazgeçmesi ve hasta tutsakların tahliyesi."


PKK lideri Abdullah Öcalan'la görüşmelerin yasalaşmasına dair "Çerçeve Yasa" olarak adlandırılan tasarı 4 gün önce parlamentodan 37 ret oya karşın 137 kabul oyla geçti. "Terörün Sona Erdirilmesi ve Toplumsal Bütünleşmenin Güçlendirilmesine Dair Kanun Tasarısı" olarak meclisten geçen yasanın isminde yer alan "terör" kavramı ise ciddi eleştirileri de beraberinde getirdi. AKP hükümetinin halen savaş dönemi dilini kullandığı yasanın bu yönünü ve önümüzdeki birkaç aylık süreçte hükümet samimiyet ve güven göstergesi olarak atması beklenen adımları HDP Grup Başkanvekili İdris Baluken, ANF için değerlendirdi.

'DERİN MÜZAKERE AŞAMASINA GEÇİLMELİ'

Yasanın hayata geçmesi için cumhurbaşkanının onaylaması ve resmi gazetede yayınlaması gerektiğini kaydeden Baluken, "Bu uzun olmayan bir süreç olsa gerek. Toplum ve meclis iradesi kapsamında cumhurbaşkanı bunu onaylar. Yasanın Çankaya'da çok bekleyeceğini sanmıyorum. Derin müzakere denilen aşamaya geçilmesi gerekiyor. Bunun için de hem İmralı'da sayın Öcalan'ın müzakere koşullarının rahatlatılması, farklı kesimlerle görüşebilmesinin önünün açılması hem de ana müzakere heyetlerinin yani partimizin ve hükümet heyetlerinin çeşitli başlıklar altında kapsamlı toplantılar yapması gerekiyor" diye konuştu. 

YASANIN İÇİ DOLMALI

"Cumhurbaşkanlığı seçimine girdiğimiz için son 25 günde gündem biraz oraya yoğunlaşacak" diyen Baluken, şöyle konuştu: "Hem hükümetin hem diğer siyasi partilerin hem partimizin çalışmaları, çabaları daha çok cumhurbaşkanlığı seçimlerine yönelecek. Bu süreçte ana müzakere heyetleri ve başlıklar altında toplantılar yapılmalı. Ciddi kararlaşmalarla süreçte somut sonuçların ortaya çıkması gerekiyor. Meclisin açılmasıyla birlikte bu somut sonuçların yasalaşma aşamasıyla ilgili çerçevesi oluşturulan yasanın içini doldurmak için meclisin ciddi mesai yapması gerekir."

YOL HARİTASI

Süreç işlerken izleme kurulu yokluğu eleştirisinde bulunduklarını hatırlatan Baluken, "Ortadoğu'da baş döndürücü gelişmeler, Türkiye'nin Rojava politikaları, genel olarak da içeride ve dışarıda süreci sabote etmek isteyen gücün devrede olduğu bilinciyle bir izleme kurulunun oluşması, bu kurulun da bahsettiğimiz yasalar meclise gelinceye kadar, toplantı ve tarafların birbirine karşı çatışmasızlık sürecini denetlemesi gerektiği kanaatindeyiz. Olumlu tartışma zemini yaratacağını düşünüyoruz. Bu şekilde mekanizma devreye girerse çözümün yol haritasının ortaya çıkacağını düşünüyoruz. Somut bazı karşılıklı adımların nasıl şekilleneceğine dair tartışmaların yapılacağını düşünüyoruz. Bütün bunlar önemli. Çözüm sürecinin içini dolduracak anlamlı gelişmelerdir" dedi.

'EN TEMEL İKİ MESELEDEN BİRİ ROJAVA'

Baluken, bu noktada en temel iki konunun bulunduğunu belirterek, sözlerini şöyle sürdürdü: "En temel iki konu var. Bu konularla ilgili hükümetin zaman kaybetmeden seçim süreci ve meclisin açılmasını beklemeden kendi tutumunu ve politikasını gözden geçirmesini düşünüyoruz. Birincisi Rojava politikası. Kobani'de yoğun çete saldırısı var. Ortadoğu halklarının özgür geleceğini boğmayı amaçlayan bu saldırılarla ilgili Türkiye'nin ciddi lojistik destek sunduğu iddiaları var. Türkiye çözümü kalıcı barışa götürmek istiyorsa dört parçadaki Kürtleri kapsayacak global politika gütmeli. Yoksa ciddi tehlike barındırıyor. Kürtlerin de her geçen gün artan tepkileri söz konusu. Rojava politikası çözüm sürecini destekleyen bir pozisyona getirilmeli. Bu da zor değil. Halkları esas alan bir dış politika oluşturulacak. Saldırılara karşı düşman politikalarını devre dışı bırakacak. Rojava sınırındaki kapıların hem insani yardıma hem ticarete açılmasının Rojava'daki hayatı normalleştireceğini düşünüyoruz. Bu adımın atılması demek çözüm sürecinin geleceği açısından en önemli eşiğin geçilmiş olacağı anlamını taşır."

DİĞER HUSUS HASTA TUTSAKLAR

Bir diğer hususun ise hasta tutsaklar meselesi olduğuna dikkat çeken Baluken, "Türkiye'nin bugüne kadarki yaklaşımı zorlayıcıydı. Özellikle ağır, acil hastalar üzerinden kapsamlı toplantılar yaptık Adalet Bakanlığı'yla. Tek tek tartışma fırsatı bulduk. Hassas olduğu için gecikmeksizin adım atılmalı. Son örneği Şehmus Yetek. Görüşmelerimiz sürüyordu tahliyesi için. Büyük bir gecikme oldu. Kendi memleketine ulaştıktan iki gün sonra kaybettik. Kabul edilebilir durum değil. İnsanlar artık hastalıklarında son aşamaya gelirken tahliye olmalarının samimiyetine kimseyi inandıramazsınız. Yaptığımız görüşmelerde de söylediğimiz gibi acil olarak yaşamını kaybedecek hasta arkadaşlarımızla ilgili adım atılması gerektiğini düşünüyoruz" ifadelerinde bulundu.

Baluken, bu mekanizmaların oluşumuyla birlikte Türkiye'nin Kürtlerle yol alması halinde Ortadoğu'da önünün açılacağını söyleyerek, çerçeve yasanın çıkmasıyla da her şeyin bittiği gibi yanılgılı bir bakış açısının hem Türkiye hem bölge açısından riskleri beraberinde getireceğinin altını çizdi.

'POZİTİF DİL BARIŞIN KAPISINI ARALAR'

Çözümün en önemli hususunun ise kullanılan dil olduğunu belirten Baluken, "Çözüm dili sürecin belirlenmesinde yüzde 50 bir paya sahip. Kullanılacak pozitif dil, toplumu kalıcı barışa hazırlayacaktır. AKP hükümeti basit gerekçelerle savaş döneminin dilini, o dönemin argümanlarını kullanıyor. Zorlayıcı bir durum. Son yasada da görüldü ki 'terör yasası' demek tepkiyle karşılandı. Kürt meselesine mesafeli olan kesimlerce de samimiyetsiz ve ciddiyetsiz yaklaşım olarak ele alındı. Meclisteki tartışmalara baktığımızda AKP ve CHP vekillerinin konuşmalarında asıl olarak Kürt meselesi olarak adlandırılması ve buna yönelik düzenlemelerin yapılması açık bir şekilde ortaya çıktı" dedi. 

'AKP, KORKULARI TERK EDİP MUHALEFETE KULAK VERMELİ'

AKP'nin geçmişin korkularını bir kenara bırakması gerektiğini ifade eden Baluken, şunları söyledi: "Aksi halde çözüm üretemezsin. Yeni sayfa açacaksak bu korkuları bir kenara bırakarak cesur çözümler geliştirilmesi gerektiği düşüncesindeyiz. Komisyonlarda kendi önerilerimizi sunmuştuk. AKP, bu kadar ağır bir sorunun tarafı olan muhalefete kapalı olduğunu yöntem hatasıyla ortaya koyuyor. 'Ben yaptım' diyerek oldu bittiye gelecek bir süreç değil. HDP başta olmak üzere yapıcı olan toplumsal muhalefeti AKP dikkate alıp, bahsettiğimiz ortaklaşmayı yapmak zorunda. Aksi halde ortaya konan yöntemler çözümsüzlük politikalarını hatırlatıyor. Bu da çözüme katkı sunmaz."

Güncelleme Tarihi: 15 Temmuz 2014, 14:20
YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER