Barış Konferansı katılımcıları: Yardım koridoru açılsın

Halkların Demokratik Kongresi (HDK) tarafından gerçekleştirilen 2’nci Demokrasi ve Barış Konferansı Ankara'daki İnşaat Mühendisleri Odası (İMO) Konferans Salonunda devam ediyor "Kobanê direnişini selamlıyoruz" şiarıyla ikincisi düzenlenen konferans iki gün sürecek.

Barış Konferansı katılımcıları: Yardım koridoru açılsın
HDK'nın düzenlediği 2’nci Barış Konferansı, devam ediyor. Konferansa katılan siyasetçiler ve sivil toplum örgütü temsilcileri, AKP’nin Kobanê politikasını sert bir dille eleştirerek, barış ve çözüm için kentte insani yardım koridorunun açılmasını istedi. 


Halkların Demokratik Kongresi (HDK) tarafından gerçekleştirilen 2’nci Demokrasi ve Barış Konferansı Ankara'daki İnşaat Mühendisleri Odası (İMO) Konferans Salonunda devam ediyor "Kobanê direnişini selamlıyoruz"  şiarıyla ikincisi düzenlenen konferans iki gün sürecek. Kadın hareketleri, siyasi parti, sendika, meslek örgütleri, STK, farklı etnik ve inanç topluluklarının temsilcilerinin söz aldığı konferansta AKP ve R.Tayyip Erdoğan’ın Kobanê tavrı sert bir dille eleştirdi. Siyasetçi ve sivil toplum kurumlarının temsilcileri, Kobanê’ye yardım koridorunun açılması gerektiğini söyledi. 

FIRAT’TAN ERDOĞAN’A KOBANÊ TEPKİSİ 

Türkiye Cumhurbaşkanı R. Tayyip Erdoğan’ın "Kobanê'nin Türkiye ile ne ilişkisi var" sözlerini eleştirerek, konuşmasına başlayan eski AKP Genel Başkan Yardımcısı  Dengir Mir Mehmet Fırat, "Türkiye dışındaki Türklerin ne ilgisi varsa Kobanê'deki ve dünyanın farklı yerlerindeki Kürtlerin de o kadar ilgisi var" diyerek yanıt verdi. Dengir Mir Mehmet Fırat, uzun süreli savaşın barışla sonuçlandırılamaması Türkiye'de birçok sorunu da beraberinde getirdiğini belirterek, "Son iki yıldaki barış süreci ülkenin ekonomik, sosyal ve kültürel yapısında önemli gelişmelerle sonuçlanmıştır. Ancak son zamanlarda o katı düşünce, şiddetle insanların veya ideallerin bastırılacağı düşüncesi bir kez daha hortladı. Maalesef çeşitli yasalarda yapılacak düzenlemelerle özgürlüklerin önü kesilmeye başlanmış ve demokrasi bir kez daha yara almıştır" diye konuştu.

Şiddetin şiddeti yarattığını dile getiren Fırat, "Şunun altını çizmekte fayda var ki; Türkiye'deki temel Kürt sorunu ve diğer azınlıklar sorunlarının temelinde eşit yurttaşlığın tesis edilememesi yatmaktadır. Kobanê konusunda halen faşizan zihniyetle yaklaşılması insanı üzmektedir. AB'ye tam üyelik görüşmeleri yürütülen bir süreçte Kobanê'nin Türkiye'yle ne ilgisi var denilmesini hayretle karşıladım. Bulgaristan'daki Türklerle, Azerbaycan Gürcistan çatışmasında Azerilerle dayanışması ne ise Kobanê'deki durum da Türkiye'yi ilgilendiren bir durumdur" dedi.

Fırat, Kobanê ile yakından ilgilenilmesi gerektiğini belirterek, "Türkiye'de yarım kalmış olan demokrasi hareketi, olgun bir demokrasiye evrilsin. Bu süreçte silahlar gömülsün ve bir daha ortaya çıkmasın" ifadelerinde bulundu. 

'KADINLARIN VE DÜNYANIN HAYALİ KOBANÊ'DE GERÇEK OLDU'

DÖKH adına konuşan Ceylan Bağrıyanık ise Kobanê direnişinin halklar ve kadınlar adına önemli bir direniş olduğunu söyledi. YPJ'li kadınlarla dayanışma içinde olacaklarını yineleyen Bağrıyanık, "Kürdistan ve Ortadoğu halklarının geleceği Kobanê'ye bağlıdır. Kürtler ve demokratik güçler bu parçalamaya karşı dayanışma içinde her türlü hukuksuzluk ve haksızlığa karşı kendini savunacaktır. Sömürülen halkların yaşam sistemidir Kobanê. Kadınların ve dünyanın hayali olan eşit ve özgür yaşam yanı başımızda hayal olmaktan çıktı" dedi.

Saldırılar, hedef göstermelerin karşısında olacaklarını söyleyen Bağrıyanık, "Kobanê'yi savunmak, özgürlüğü ve barışı savunmaktır. Konferansın Rojava'daki kantonların tanınması ve Kobanê dayanışması için önemli olacaktır. Buradaki kazanımlar Türkiye'deki halkların kazanımıdır ve gelecek için önemlidir. Çözüm sürecinin kalıcı barışa evrilmesi demokrasi güçlerinin katılımıyla olacaktır. Kadın ve kadın bakış açısı dışlanarak barış sağlanamaz" diye kaydetti.
Hükümetin iktidarını sürdürmek adına pratikte çözümün aksi yönde antidemokratik uygulamaları devreye koyduğunu söyleyen Bağrıyanık, "Demokratik eylemlere yönelik saldırı ve hedef göstermeler de bunun parçasıdır. Hükümetin bugüne kadar ki uygulamaları çözümün aksi politikalardır. Eşitlik ve özgürlük isteyenler bu süreci AKP'nin insafına terk edemez. Bu nedenle etkili ve güçlü bir mücadeleye davet ediyoruz" ifadelerinde bulundu. 

HALİS: BARIŞ SÜRECİNDE BARIŞIN DİLİ EGEMEN OLMALI

Eski bakanlardan Ziya Halis da Kürt sorununun çözüm sürecinde konferansın önemli olduğunu ifade ederek, "Bugün itibariyle zor günlerin içinden geçtiğimizi belirtmeliyim. Sürecin ağır aksak yürümesi, zamana yayılması bir yana bugünkü aşamada Irak, Suriye ve Ortadoğu'daki yeni gelişmeler, ayrıca DAİŞ çetelerinin Şengal ve Kobanê'deki saldırıları barış sürecini farklı bir noktaya getirmiştir. Taraflar barışa ulaşabilmesi için barış dilinin öneminin farkına varması gerekir. Empati yapılmalı ve bunun ihtiyaç olduğuna dikkat etmelidirler" dedi.

AKP'nin süreci olumlu yönetemediğini kaydeden Halis, AKP'nin samimi olması gerektiğini söyledi. Kobanê'de kendilerini savunan YPG güçlerine gerekli yardım koridorunu açmayan AKP'nin Kürtleri hayal kırıklığına uğrattığını vurgulayan Halis, "Kürtler, yakınlarına yardım edememesinin üzüntüsünü yaşamıştır. DAİŞ ile PKK ve YPG'yi eşit tutan AKP hükümeti yetkililerinin Kürt halkı tarafından kabul görmediğini açıkça ifade etmek gerekir. Bu dil ve tavır, şiddetin artmasına ve can kayıplarına neden olduğunu düşünüyorum. Çözüm sürecinde kandırma, oyalama düşüncelerinin olmaması gerekiyorsa şiddetinde yeri yoktur. Esas olan demokratik, barışçıl yöntem ve mücadele şeklidir" diye konuştu.

BAKIREZER: KADINLARIN SÜRECE EŞİT KATILIMI ÖNEMLİ

Barış İçin Kadın Girişimi'nden Lale Bakırezer ise barış için mücadelelerini sürdüreceklerini kaydederek, kadınların bu sürece katılımının önemine dikkat çektiklerini ancak bu noktada sıkıntı yaşandığını belirtti. Akil İnsanlar heyetlerinde kadınların katılımının düşük olduğunu söyleyen Bakırezer', "Savaşın doğrudan mağduru kadınları gören, güçlendiren yasalardan söz edemeyiz. AKP ustaca torba yasalarla kadınların kazanımlarını tehdit ediyor. Bu nedenle sorun sadece DAİŞ değil, onu besleyen, göz yuman erkek devlet zihniyetidir. Kadınların iki yıldır müzakerelere dahil olabilmesi, kalıcı, gerçek barış için vazgeçilmez olduğunu söyledik. Yeniden toplumsal sözleşme sürecini ezilenlerin lehine çevirmek için mümkün dedik. Kadınların sorunları halen canlı ve sürüyor. Kadın katliamlarının üzeri örtülmeye çalışılıyor. Kurulacak izleme komisyonu ve diğer komisyonlarda kadınlar eşit temsil edilmeli. Barış mücadelesi yürüten kadınlardan oluşmalı. AKP, kadınların sömürülmesine, öldürülmesine rağmen barış yapamaz. Yol haritasını bilmek istiyoruz" diye kaydetti.

ÜNSAL: MAĞDURUN YANINDA YER ALMAK BİR MECBURİYETTİR

MAZLUMDER Genel Başkanı Ahmet Faruk Ünsal ise eşitlik ve özgürlük sorunuyla karşı karşıya olunduğunu ifade ederek, Kürdistan'daki insanların kendini diğer insanlardan eksik hissetmemesi gerektiğini söyledi. Kobanê meselesinde "Misak-ı Milli" zihniyetiyle bakılmasını eleştiren Ünsal, şöyle konuştu: "Eğer Gazze'ye, Boşnaklara, Azerbaycan'a duyuluyor. Bu süreçte hükümet bunu anlamak zorunda kaldı. İnsanlarımız yaşamını yitirdi. Gençlerimizin hayatı kayboldu. Hoş olmayan görüntüler oluştu. Bunlara gerek kalacak gelişmelerin olmamasını ümit ediyorum. Gerek olsa bile pasif direniş ya da farklı yöntemler geliştirilmeli. Böylelikle belki devleti dilsiz kılacak bir vasata çekebiliriz. Bunun denenmesi gerektiği kanaatindeyim. Kobanê protestolarında kendi evlerinde, tarlalarında, köylerinde saldırıya uğrayanlarla saldırganı eşitlemenin mantıklı bir yanı yok. Saldırganla mağduru eşit tutamazsınız. Kobanê'de mağdurun yanında yer almak bir mecburiyettir."

DOĞAN: ALEVİLER KOBANÊ'NİN YANINDA

PSAKD Genel Başkanı Müslüm Doğan, Kürt ulusal mücadelesinin geldiği düzeyin Aleviler tarafından önemli düzeyde kavrandığını belirterek, Kobanê'de yaratılan sistem ve ona yönelik saldırıların ciddi olarak irdelenmesi gerektiğii söyledi. Uluslararası paramiliter güçlerin saldırısına dikkat çeken Doğan, Alevilerin Kobanê direnişine destek verdiğini ifade etti.

DORA: ÇÖZÜM İÇİN SOMUT ADIMLAR ATILMALI

Süryaniler adına konuşan HDP Mardin Milletvekili Erol Dora, tekçilik üzerine bir cumhuriyet inşa edilerek, farklılıkların dışlandığını söyledi. Esas sorunun bu olduğunu belirten Dora, başta 1915 soykırımı olmak üzere birçok halk bugün Anaodolu ve Mezopotamya'da yaşamadığının altını çizdi. Gerçeklerle yüzleşilmediği sürece özgürleşmenin mümkün olmadığını kaydeden Dora, karşılıklı saygı temelinde yanyana yaşamdan yana olduklarını söyledi. Çözüm sürecinin kalıcı barışa evrilmesinde herkese görev düştüğünü belirten Dora, somut adımların atılmasını beklediklerini dile getirdi. Rojava'daki demokratik özerklik modelinde halkların yerini aldığını ifade eden Dora, bir an önce herkesi kapsayan yeni bir vatandaşlık tanımı, evrensel inanç ve düşünce özgürlüğü, anadilde eğitim önündeki engellerin kaldırıldığı yeni bir anayasa oluşturulması gerektiğini vurguladı.

TAŞ: AKP HALKLARI BÖLGESEL SAVAŞA SÜRÜKLÜYOR

ÖDP Eşbaşkanı Alper Taş ise bölgesel savaş tehlikesi olduğunu belirterek, "Mesele bölgesel bir hale büründü. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kobanê ile Trabzon'un ne ilgisi var dese de onlar da anladı. Bu süreç içinde anladılar ki çok yakın bir ilgisi ve ilişkisi var. Bizlere bir görev düşüyor. Geçtiğimiz günlerde Türkiye'de iç savaş yaşadık. AKP'nin siyaseti, bölgesel savaşa da halklarımızı sürükleme ihtimali yüksektir. Bu gerçeklik karşısında bu iki süreci birleştirip, ele almamız gerekiyor. Önerim, üçüncü barış ve demokrasi konferansının bölgesel barış ekseninde ele almaktır. Bölgesel barış, bir arada yaşam kültürü çerçevesinde olursa iç savaş karşısında iç barışı, bölgesel savaş karşısında bölgesel barışı kazanacağız" ifadelerinde bulundu.

KÖSE: KOBANÊ İLE DAYANIŞMAMAMIZ İÇİN ÜZERİMİZE GELİYORLAR

KESK Eşbaşkanı Şaziye Köse de savaş politikalarına karşı olduklarını ifade ederek, bunun sendikal mücadeleyi de etkilediğini belirtti. Köse, Kobanê'de direnen kadınları selamlayarak, "Kobanê ile dayanışmamızı engellemek için üzerimize geliyorlar. Yeni yasalarla biat etmemizi istiyorlar. KESK olarak bir günlük grev yaptık. Arkadaşlarımız savaşa karşı elinden geleni yapıyor. KESK olarak onurlu barışın inşasında emekçiler adına masada tarafız. Barış için tüm emek örgütleri olarak mücadeleyi örgütleyelim. Biz bunun içindeyiz, tarafız" dedi.

ELÇİ: BM HUKUKİ ADIMLAR ATMADI

Diyarbakır Baro Başkanı Tahir Elçi ise baş döndürücü gelişmeler yaşandığı süreçte konferansın yapılmasının önemli olduğunu belirtti. Kürtlere yönelik saldırılara değinen Elçi, Kürtlerin bu saldırılara karşı halklardan destek beklediğini söyledi. BM'nin Kobanê için adım atması gerektiğini ancak hukuken Kürtlerin karşı karşıya kaldığı katliam ve saldırılar karşısında adım atmadığını ifade eden Elçi, geçmişte farklı olaylarda bunun yapıldığını hatırlattı. Çözüm iradesenin Kürtlerde ve diğer halklarda olduğunu kaydeden Elçi, hükümetin sürecin devamı için çalışmalar başlatılacağını belirtmesine rağmen esas olarak halkın, toplumun sunacağı katkı olduğunu vurguladı. Elçi, yeni bir toplumsal sözleşme için yeni bir anayasaya ihtiyaç olduğunu ifade etti. 

DEMİRDİZEN: İKTİDARA RAĞMEN BARIŞ İÇİN MÜCADELEYİ YÜKSELTMELİYİZ

TTB Merkez Konseyi'nden Hüseyin Demirdizen de barışın insanların kendi varlıklarını sürdürmek ve huzurlu hissederek, sağlıklı biçimde var olma olanaklarını sağlayan, aynı zamanda toplumu oluşturan gruplarla tehditle karşı karşıya kalmadığı bir durum olduğunu kaydetti. Siyaset erkini elinde bulunduranların tercihleri ve yaptıklarıyla bunun şekillendiğini dile getiren Demirdizen, işsizliği, eşitsizliği, doğa katliamını, halkları birbirine düşüren siyasetle yürüttüğünü söyledi. 47 insanın ölümünün bunu gösterdiğini ifade eden Demirdizen, iktidara, sermayeye rağmen barışı tesis etmek isteyenlerin karşı karşıya kaldığı bir diğer hususun kapitalist sistemin sorgulanarak mücadele yürütülmesi olduğunu vurguladı. 

ERSOY: KOBANÊ, AKP'NİN PLANLARINI BOZAN SİMGEDİR

Halkevleri Genel Başkanı Oya Ersoy ise Kobanê direnişiyle birlikte dayanışmanın bu ortamı daha da ileri götürdüğünü söyledi. Ersoy, bundan rahatsız olan başta AKP ve ulusalcı güçler olmak üzere, çeşitli provoksyonlarla ortamı değiştirmeye çalıştığını kaydetti. Kobanê direnişinin bu topraklarda barış isteyenler için ne kadar önemliyse AKP için o kadar tehdit olduğunu ifade eden Ersoy, şunları belirtti: "Çünkü oradaki kurulan toplumsal ilişkiler Ortadoğu'da emperyalistlerin, bölgesel gerici güçler ve AKP'nin planlarını bozan bir simgedir. O yüzden böyle agresif saldırıyorlar. Ülkenin dört bir yanında yapılan eylemlilikler oyunu bozmuştur."

UZUN: AKP 1990'LARI GERİ GETİRMEK İSTİYOR

Emekçi Hareket Partisi Eşbaşkanı Sibel Uzun da Kobanê'nin düşmesi için AKP'nin açık bir kampanya yürüttüğünü belirterek, Kobanê direnişinin dünya halkları için umut yarattığını vurguladı. AKP'nin sinirlendiğini, Kürt siyasetini karalamaya çalıştığını söyleyen Uzun, "AKP, yargısız infazları, linç girişimleri devreye koydu. Tehdit ediyor. AKP, 1990'ları geri getirmek istiyor. Gaddarlaşmış durumda. Kürt siyaseti ise 1990'lardan bu yana önemli gelişmeler sağladı. Bu demokratikeşme imkanının yaratılmasının görülmesine neden oldu" dedi.

GEÇMEZ: DEVLET BİR AN ÖNCE TOPLUMSAL BARIŞI SAĞLAMALI

Hacı Bektaş Veli Vakfı Genel Başkanı Ercan Geçmez ise devletli barışın din üzerinden bir kardeşlik getirdiğini belirterek, "Devletin dili din kardeşliği üzerinden barışı söylüyor. Devletin toplumsal barışa bir an önce katkı sunması gerektiğini düşünüyorum" dedi.

PROF. DR. TERZİ: SURUÇ'A SAHRA HASTANESİ KURULMALI

SES ve TTB adına Suruç'a giden gönüllü hekimlerden Prof. Dr. Cem Terzi ise Suruç ve Kobanê'deki sağlık durumuna ilişkin konuşma yaptı. Kobanê Sağlık Bakanı'nın Suruç'ta 10 hekimle birlikte sağlık çalışması yürüttüğünü belirterek, "Sayın bakana selam olsun. Kobanê'li hekim doktor Arif'e buradan selam olsun. Arif'e söz verdim gelmeden önce. 'Biz Kobanê'de ölümü göze aldık. Belki öleceğiz. Ama bilin ki sizin dayanışmanız önemli' dedi. Bunu da burada iletmek istiyorum. Son iki gündür yaralı olan sadece 1 kişi var. Çatışmaların azaldığını, morallerin yüksek olduğunu iyi haber olarak sunmak istiyorum. Birçok sağlık sorunu da devam ediyor. Hasta nakillerinde halen sıkıntılar devam ediyor. Tam teşekküllü bir sahra hastanesi kurulması gerekiyor. Türkiye ve uluslararası kuruluşları göreve davet ediyoruz. Barış dilini kuracaksak en hızlı kurulacak alan sağlık alanıdır. Böylelikle gerçek niyetinizi dünyaya ilan edebilirsiniz. Kriz masası kurulmalıydı, şeffaf bir çalışma yapılmalıydı bu yapılmadı. Sistemli ve kapsamlı bir şekilde devletin imkanları seferber edilerek yürütülmeli. Bunun için kriz masası ve koordinasyon oluşturulmalı. Çeşitli hastalıklar, bulaşıcı hastalıklar kapımızda. Bunun için sefer olmalıyız" diye konuştu.

Konferans, verilen öğle arasının ardından oluşturulacak grupların çalışmalarıyla ilk günü tamamlayacak. / Firatnews

Güncelleme Tarihi: 19 Ekim 2014, 12:58
YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER