Bayık: Eskiye devam büyük kaybettirir

KCK Yürütme Konseyi Eş Başkanı Cemil Bayık, Yurt gazetesine verdiği mülakatta “demokratik çözüm süreci”nin geldiği aşama, AKP Hükümeti ve Erdoğan’ın tutumu, Kobanê gündemlerini değerlendirdi.

Bayık: Eskiye devam büyük kaybettirir
KCK Yürütme Konseyi Eş Başkanı Cemil Bayık, süreci kimin yürütmek kimin boşa çıkarmak istediğinin görülmesi için “üçüncü göz”ün süreci izlemesinin şart olduğunu belirtti. Bayık, Kobanê’den sonra artık eski siyasetle yürünemeyeceğini de vurgulayarak, “eğer eski şekilde devam ederseniz, büyük kaybedersiniz” uyarısında bulundu.


KCK Yürütme Konseyi Eş Başkanı Cemil Bayık, Yurt gazetesine verdiği mülakatta “demokratik çözüm süreci”nin geldiği aşama, AKP Hükümeti ve Erdoğan’ın tutumu, Kobanê gündemlerini değerlendirdi.

İKTİDAR AMAÇLARI İÇİN HER ŞEYİ KURBAN ETTİLER

“Türkiye’de gerçek bir barışa ulaşmak için” tek taraflı adım attıklarını, ateşkesin devam ettiğini ancak bu tek taraflı adımlarla sürecin bir yere kadar gidebileceğini söyleyen Bayık, “ondan öteye gidebilmesi için karşı tarafın da adımlar atması gerekir. Aksi takdirde süreç bir yerde tıkanır. Biz tek taraflı adım attık, Türk devleti ve hükümeti ise bu sürece cevap vermedi. Hükümet sorunu çözmek istemiyor. Biz sorunun çözümü için bu kadar çaba yürütürken, onlar hareketimize, halkımıza ve Türkiye’de çözümü isteyen kesimlere yönelik psikolojik özel savaşı yürüttü. Herkesi aldatmaya çalıştılar. Sorunu çözecekmiş gibi yaptı, hep bundan söz etti, ama hiçbir zaman çözüm sürecine girmedi Erdoğan. Hep beklenti yarattı, oyaladı, zaman kazandı, kendi iktidar amaçları için her şeyi kurban ettiler” diye konuştu.

“Türk devleti hiçbir zaman çözüm amacı taşımadı, bir program oluşturmadı” diyen Bayık, müzakerenin olabilmesi için bazı şartların yerine getirilmesi gerektiğinin altını çizdi.

MÜZAKERENİN ŞARTLARI

 

Bayık o şartları şöyle sıraladı:

“Bir, Önder Apo’nun içinde bulunduğu koşullarının değiştirilmesi gerekiyor. Bu koşullarda diyalog olabilir ama müzakere olamaz. İkincisi, üçüncü bir tarafın müzakerelerde gözlemci olması, şahitlik yapması gerekiyor. Dünyadaki bütün sorunlar, üçüncü tarafın gözetiminde çözümlenmiştir. Üçüncüsü, bir izleme komitesinin oluşturulması ve bu izleme komitesinin hem bizim hem Türk devletinin hareketlerini izlemesi ve kim sürece doğru yaklaşıyor, kim sabote ediyor, kim boşa çıkartıyor, kim savaşta ısrar ediyor, komite tarafından izlenmesi ve kamuoyuna açıklanması gerek.”

TÜRKİYE ‘ÜÇÜNCÜ GÖZ’Ü KABUL ETMEDİ

Cemil Bayık, 2013 Newroz’unda hem Türkiye’ye hem de Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’a sürecin sağlıklı yürüyebilmesi için denetleyici bir komisyon kurulması önerisi yaptıklarını söyledi.

“Bu uluslararası bir güç, bir devlet olabilir veya uluslararası bir kurum da olabilir, eğer bunlar kabul edilmiyorsa, Türk parlamentosunda böyle bir komisyon oluşturulsun. Bu da kabul edilmiyorsa, Türkiye’deki sivil kurumlardan bir komisyon kurulsun” şeklinde öneri yaptıklarını ancak bu “üçüncü göz” önerilerinin Türk devleti tarafından kabul edilmediğini açıkladı.

Müzakerenin yürüyebilmesi için Öcalan’ın koşullarının değişmesi gerektiğine işaret eden Bayık sözlerini şöyle sürdürdü:

“Şu anda ağır bir mahkum muamelesi görmektedir. Bu süreci tek yanlı sürdüren kendisidir, ısrar eden kendisidir, ama koşullarında en ufak bir değişiklik yok. Bu koşullarda nasıl müzakere yürütebilirsiniz? Hâlâ kardeşi istediği zaman gidemiyor, avukatlar zaten üç senedir gidemiyor. Bir giden HDP heyeti,  heyetin de neler yaşadığını herkes biliyor. AKP hem kendi heyetini belirliyor hem de Önderlikle görüşecek HDP heyetini. Çözüm amacı taşıyan biri böyle yaklaşabilir mi meseleye?”

AKP DAİŞ’TİR

Bayık, “Kürtler çözüm süreci nedeniyle AKP iktidarını güçlendirdi eleştirilerine de “AKP DAİŞ’tir” sözleriyle yanıt verdi.

“Bugün Kobani savaşını yürüten AKP’dir, bugün DAİŞ’i Kobani’ye saldırtan AKP’dir. Kobani’nin düşürülmesi için yoğun çaba sarf eden AKP’dir” diyen Bayık,  “DAİŞ’i desteklemek demek, insanlığa karşı olmak, kadına karşı olmak demektir. DAİŞ faşizmi Hitler faşizminden daha tehlikelidir. DAİŞ faşizmi sadece bazı yerleri işgal etmek, buradaki halkları kendine hizmet ettirmek için saldırmıyor. Tam tersine, etnik temizliği gerçekleştirmek için yapıyor. Kobani’ye de saldırmasının esas amacı Kürtleri oradan çıkarıp kendine bağlı olan Sünni Arapları yerleştirmekti. Kadını satan bir hareket insani olabilir mi? Ve böyle bir hareketi desteklemek insani ya da ahlaki olabilir mi? Erdoğan ve Davutoğlu, Beşar Esad yönetimini devirmeyi uluslararası koalisyonda şart olarak öne sürdüler. Eğer gerçekten Esad yönetimini değiştirmek isteseydi, DAİŞ’e destek vermezdi. DAİŞ’e destek vererek, bu rejimin yaşamasını sağladı. Onun için milletin gözüne baka baka yalan söylüyor. Bu da DAİŞ’le olan ilişkilerini gizlemek için. Ama gizleyecek bir yanı kalmadı. Dünya alem biliyor artık. Onun için DAİŞ’i destekleyen bir güç Türkiye’de ne Kürt sorununu çözer, ne Alevi, ne kadın, ne de demokrasi sorunlarını çözer” şeklinde konuştu.

KOBANÊ’DEN ÖNCESİ VE SONRASI

Cemil Bayık, Kobanê direnişinin belirleyici bir rolü olduğuna da vurgu yaparak, “Kobani’den sonra artık ne daha önceki siyaset yapılabilir ne savaş ne de diplomasi yürütülebilir. Eğer eski şekilde devam ederseniz, büyük kaybedersiniz” uyarısında bulundu.

2015 SEÇİMLERİNİ 24 NİSAN’IN YILDÖNÜMÜNDEN ÖNCE YAPACAKLAR

Bayık, 2015 genel seçimlerinde Kürtlerin oynayacağı role de işaret ederek Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın HDP’yi hedef almasının bir nedeninin de bu olduğunu belirtti.

Bayık şöyle konuştu: 

“Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde çok açık ortaya çıktı ki, HDP önümüzdeki seçimlerde AKP’yi zorlayabilecek. 2015 seçimleri çok önemli. Çünkü, Ermeni katliamının 100. yıldönümü. Bu 100. yıldönümünü karşılayabilmesi için hükümetin çok güçlü olması gerekiyor. Ama HDP zorlayabilir. Onun için HDP’nin toplumda karalanması, linç edilmesi gerekiyor ki önümüzdeki seçimlere zayıf girsin. Kapatma, hatta olmazsa bazı Kürt siyasetçileri tutuklama tehditi yapılıyor. Bununla toplumun HDP’ye ilgisini azaltmak istiyor. HDP ilgisi azalırsa, onlara göre CHP-MHP bir güç olamaz ve böylece seçimleri rahatlıkla kazanırlar. Ve büyük olasılıkla seçimleri 24 Nisan öncesine getirecekler ki, Ermenilere karşı güçlü durabilsinler. Onun için Türkiye’deki vicdanlı insanların bunları görmesi ve HDP’ye sahip çıkması gerekiyor. Eğer HDP’ye sahip çıkmazlarsa, tutumlarıyla AKP’ye hizmet ederler.”

Güncelleme Tarihi: 09 Kasım 2014, 21:34
YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER