Diyarbakırlı Hatice: '10 yaşından beri işçiyim'

Tekstilde yoğun olarak çocuk işçi çalıştırıldığı iddiaları üzerine Çağlayan'da işçilerle konuştuk. 17 yaşındaki Diyarbakırlı Hatice 10 yaşında çalışmaya başladığını anlattı. Suriyeli Ali ise tanıdığı tüm ailelerin çocuklarının çalıştığını, başka çarelerinin olmadığını söyledi.

Diyarbakırlı Hatice: '10 yaşından beri işçiyim'
 İngiliz yayın kuruluşu BBC’nin, İngiltere’deki iki büyük firmanın Türkiye’deki tedarikçilerinde Suriyeli çocuk işçi çalıştırıldığı haberi, hükümet cephesinde tepkilere neden oldu. BBC’nin gizli kamerayla yaptığı çekimlerde, tekstil atölyelerinde çalıştırılan Suriye’li çocuk işçilerin durumu gözler önüne serildi. Son olarak Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Mehmet Müezzinoğlu, haberi ‘art niyetli’ olarak nitelendirirken, sektör temsilcileri de Türk giyim sektörüne kurulan bir ‘komplo’ nitelendirmesinde bulundu.


SEKTÖR TEMSİLCİLERİ ‘KOMPLO’ DİYOR

İstanbul Tekstil ve Konfeksiyon İhracatcıları Birliği başkanı Hikmet Tanrıverdi dahada ileri giderek, çocuk işçi çalıştırmanın vatana ihanet olduğunu söyledi ve ekledi: “Çocuk işçi çalıştıran yerleri gördüğünüzde 170 Alo SGK’yı arayın…”

Ancak, tekstil sektöründe durum sektör temsilcilerinin aktardığı kadar basit değil. Tartışma esas olarak ‘merdiven altı’ diye tabir edilen, değil çalışanlarının kendilerinin dahi kayıtlı olmadığı atölyelerden kaynaklanıyor. Bu atölyeler İstanbul’un birçok yerine dağılmış durumda; kimi semtlerde apartmanların bodrum katlarında, kimi semtlerde ise yoğun olarak bir arada bulunuyorlar. Sektörü bilenler, merdiven altı atölyelerin bulunduğu yerler için özellikle İkitelli, Çağlayan ve Merter gibi semtleri işaret ediyor.

KÜÇÜK ATÖLYELERDE ÇOCUK İŞÇİLER

Bir cuma günü öğlen saatlerinde gittiğim Çağlayan’da, ana caddenin hemen yan sokaklarında bulunan atölyelerde çalışan işçiler öğle yemeği molası vermiş. İlk dikkatinizi çeken, işçiler arasında konuşulan Arapça oluyor. Bölgeyi iyi bilen arkadaşım son birkaç yıldır tekstil sektöründe yoğun olarak Suriyeli işçilerin yer almaya başladığını söylüyor ve ekliyor; “Daha önce Kürtler ucuza çalıştığı için sektörde ağırlıklıydılar. Şimdi onların yerini Suriyeliler almaya başladı”. Ona Suriyeli işçilerin bu atölyelerdeki oranını sorduğumda, bir tahmin yapmanın güç olduğunu söylerken “Ama yüzde kırk yada otuzun altında değildir” diyor.

Ara sokaklardan geçerek girdiğimiz apartmanın tekstil atölyeleri ile dolu bir yer olduğunu anlamak oldukça güç. Dışarıdan ailelerin oturduğu bir apartmana benziyor. Oysa her daire bir tekstil atölyesine dönüşmüş durumda. Yarım saatlik öğle yemeği arasında 17 yaşında Hatice ile atölyenin kapısının hemen önünde apartman boşluğunda konuşmaya başlıyoruz. Ailesi sekiz yıl önce Diyarbakır’dan İstanbul’a gelmiş. Sekiz çocuklu ailenin hemen hepsi tekstil sektöründe çalışıyor. Erkek kardeşlerinden bazıları okula gidiyormuş. Diyarbakır’da ilkokul beşe kadar gitmiş. Ancak buraya gelince okul yarım kalmış. “Belki dışarıdan okurum. Gitmem herhalde” diyor. Ona kaç yıldan beri çalıştığını soruyorum, aldığım cevap “10 yaşından beri” oluyor.

‘İLK ZAMANLAR ÇOK ZOR GELİYORDU’

18 yaşına girmesine birkaç ay kaldığını söyleyen Hatice en fazla on beş, altı yaşlarında gösteriyor. Hatice, çalışmaya başladığı yılları şöyle anlatıyor: “İlk geldiğimde bir beş ay çalıştım. Sonra dört beş sene bir yerde çalıştım. En son buraya geldim. Üç yerde çalıştım. İlk çalıştığım yerde yirmi kişi vardı. Sonraki yerde otuz beş kişiydik. Burada yirmi kişiyiz. Bir iki ay sonra on sekiz yaşıma basacağım. On yaşından beri çalışıyorum. İlk zamanlar çok zor geliyordu. Arkadaşlarım dışarıda oynuyor, okula gidiyordu. Çalıştığım bir yerde kuzenimle birlikte çalıştık. O benden bir yaş büyüktü. Başka bir yere girdim. Orada bir kız daha vardı. Oda 12-13 yaşındaydı. O bir iki ay çalıştı. Sonra benimle aynı yaşta bir iki kişi daha geldi.”
cocukFASON ATÖLYELER ZİNCİRİN SON HALKASI

Hatice gibi genç işçilerin çalıştığı bu atölyeler fason diye tabir edilen zincirin son halkasında bulunuyor. Büyük markaların çocuk işçi çalıştırma konusunda hassas oldukları biliniyor. Bu markalar fason iş verdikleri atölyeleri denetliyorlar. Ancak zincir bazen çok uzayabiliyor. Üretiminin çok üzerinde iş alan bu işyerleri, işleri kendi altlarında bulunan daha küçük atölyelere paylaştırıyor. Ya da çoğunlukla bu işleri bu küçük atölyelere vermek daha kârlı olabiliyor. Bu atölyelerde Suriyeliler de dahil olmak üzere sigortasız çalıştırılan işçi sayısı hayli yüksek.

Hatice’ye çalıştığı yerlerde kendi yaşıtlarıyla beraber çalışıp çalışmadığını soruyorum; “ Daha önce çalıştığım yerde Suriyeliler vardı. Orada ben vardım. Ablamda çalışıyordu. Birkaç Suriyeli çocuk daha vardı” yanıtını veriyor.

Hatice’nin anlatımlarından en büyüğü otuz işçi çalıştıran bu işyerlerinde dört yada beş çocuğun mutlaka olduğunu anlıyorum. Bu çocuk işçiler önce ortacılık diye tabir edilen temizlik, getir, götür işleri ya da paketleme yapıyorlar. Ancak çok ender olsa da sigortacılar bu atölyelerde denetim yapıyor. Bunlardan bazılarına Hatice de denk gelmiş. “Sigortacı geleceği zaman bize izin verirlerdi. Birinde yakalandık. Benim için patrona altı bin lira ceza kestiler” diyor. Çalıştığı yerlerde gömlek, pantolon üretiliyormuş. Bana tanınan bir gömlek markası ile ünlü bir mağaza zinciri ve markanın ismini veriyor.

AĞIRLIK AYAKKABI VE TEKSTİL ATÖLYELERİNDE

Ali yirmi yaşlarında, Şam’dan gelmiş Suriyeli bir işçi… Suriye’de de tekstil işinde çalıştığını söylüyor. Suriye’den bir başka ülkeye çıkış yapıp oradan Türkiye’ye girdiği için mülteci olarak kabul edilmediğini anlatıyor. Yani Ali’nin Türkiye’de hiçbir kaydı bulunmuyor. Suriyeli Türkmen olan Ali çok akıcı bir Türkçe konuşuyor. Ona çalıştığı yerlerde Suriyeli çocuk işçilerin olup olmadığını soruyorum. Sorumu gülerek yanıtlıyor, “Elbette çalışıyorlar. Çalışmayıp ne yapacaklar. Misal biz beş kişilik bir aileyiz. Bin yüz lira kira veriyoruz. Bir kişinin maaşı kiraya gidiyor. Yeme, içme de var…”

Ali, Suriyeli gençlerin özellikle ayakkabı ve tekstil atölyelerinde çalıştığını aktarıyor: “Buralarda da çocuklar çalışıyor. Ama özellikle İkitelli’de daha yoğun. Orada daha büyük atölyeler var. Bir de bir yerde iş bulunca hemen yakında oturuyorlar. Buralarda kiralar daha yüksek. Benim tanıdığım ailelerin hemen hepsinin çocukları bir yerlerde çalışıyor. Tekstilde çalışan da çok. Çok küçükler ortacılık yapıyor. Ama daha büyükler makinada çalışıyor. Genellikle 16-17 yaşlarındalar. ”

Ali büyük bir sirkülasyonun olduğunu belirtiyor; “Biz aile olarak burada kalmayı tercih ettik. Birkaç yıl önce burada çok çocuk çalışıyordu. Şimdi fazla kalmadı. Çünkü hepsi Avrupa’ya gitti. Bir yerde en fazla dört beş ay çalışırlar. Ya işyeri kapanır ya da Avrupa’ya giderler…”

Güncelleme Tarihi: 03 Kasım 2016, 15:42
YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER