IŞİD terörü aileleri de parçalıyor

Rojava'nın Kobanê kentine yönelik IŞİD saldırıları sadece katliamlara değil ailelerin de parçalanmasına neden oluyor.

IŞİD terörü aileleri de parçalıyor
Rojava'nın Kobanê kentine yönelik IŞİD saldırıları sadece katliamlara değil ailelerin de parçalanmasına neden oluyor. Kobanê’de IŞİD terörüne karşı savaşan eşlerinin isteği üzerine Ceylanpınar’dan Türkiye’ye geçen ve İstanbul’a sığınan 9 kadın, Fatih Camii’nin yanındaki küçük bir kulübede yaşam savaşı veriyor. ANF’ye konuşan 9 kadından biri olan Nadra Mohammed Xarbî , “Bize fazla bir seçim şansı verilmedi; ya çocuklarımızın vahşice katledilmesine seyirci kalacaktık, ya sefalete razı olacaktık” diyor. Bu sefalete çocukları için katlandığını vurgulayan Xarbî, IŞİD vahşetini “Çocukların ve kadınların başlarının üzerine ellerini koyup, ‘Allahüekber’ diye bağırarak boğazlarını kesiyorlardı” diyerek özetledi.


Hegemonik güçlerin maşası olan IŞİD çetelerinin Rojava devrimini yok etmeye yönelik saldırıları birçok yuvanın yıkılmasına neden oluyor. Babalar savaşmak için cephede kalırken, eşlerini ve çocuklarını IŞİD terörüne karşı korumak için Türkiye’ye gönderiyorlar. Bu kadınlardan biri de Nadra Mohammed Xarbî. 20 gün önce birçok çocuk, biri erkek olmak üzere toplam 10 kişiyle birlikte Ceylanpınar sınırını geçen Xarbî, hiç bilmediği İstanbul metropolünde, Aksaray semtinde çocuklarını doyurabilmek için dilencilik yapıyor. Sınırda Suriyeliler için kurulan kamplarda Kürtlere yönelik ırkçı uygulamalara tabi tutulmamak için İstanbul’a gelmeyi tercih ettiklerini anlatan Xarbî, Fatih Camii’nin yanındaki küçük kulübede yaklaşık 30 kişi yaşam mücadelesi verdiklerini aktardı.

IŞİD ÇOLUK ÇOCUK DEMEDEN BOĞAZ KESİYORDU

Rojava Kobanê’de IŞİD ve El Nusra çetelerinin saldırıları nedeniyle savaşmak için kalan eşi tarafından Türkiye’ye yönlendirildiğini belirten üç çocuk annesi Xarbî, “IŞİD saldırıları nedeniyle erkeklerin çoğu YPG saflarına katıldı. Evde artık ne suyumuz, ne yemeğimiz kalmıştı. Her an IŞİD’in saldırı tehlikesiyle karşı karşıyaydık. Bu IŞİD öyle ki çocuk ve kadın gördükleri yerde katlediyor, çocukların ve kadınların başlarına ellerini koyup ‘Allahüekber’ diye bağırarak boğazlarını kesiyordu” dedi. Can güvenlikleri kalmadığı için biri erkek 9 kadın akrabası ve çocuklarla Türkiye’ye kaçmak zorunda kaldıklarını dile getiren Xarbî, yaşananları şöyle anlattı: “Bize başka seçenek bırakmadılar. Ya çocuklarımızın vahşice katledilmesine seyirci kalacaktık, ya sefalete razı olacaktık. Çocuklar olmasaydı ben de savaşırdım. Ancak eşim ‘Al çocukları git’ dedi. Ben de bu gurbet yollarına düştüm. Sınırı çok zor geçtik. Bize Diyarbakırlı olduğunu söyleyen bir adam yardım etti. Ceylanpınar’dan bizi İstanbul’a yönlendirdi. Orada kampların Kürtlere ırkçı davrandığını aktardı. Sonra Suriye’lilerin bulunduğu Fatih semtine götürdü. Burada da bize bir imamdan başka kimse yardım etmedi. Allah’ın evine sığındık. Caminin yanında bir kulübeye yerleştirildik, ancak bize yedi gün müddet verildi. Yedi gün sonra sokaklardayız.”

SEFALETİN PENÇESİNE DÜŞTÜK

9 kadın arasında üç çocuk annesi Cuwa Salah da yer alıyor. Arap olduğunu ve Kürt bir aileye gelin gittiğini anlatan Salah, 10 gün önce telefonla kardeşi Ziyad’ın şehadet haberini aldığını söyledi. Çok zor günler yaşadıklarını belirten Salah, “Burada bizim için oruç tutmak bir rutin haline geldi. Eğer yardım eli uzatılırsa yemek yiyebiliyoruz, yoksa aç kalıyoruz” diye konuştu.

Diğer kadınlardan farklı olarak, Şadiye Kurdî böbrek hastası eşini de Türkiye’ye getirebilmiş. Rojava’yı çok özlediğini, ancak oradaki savaşın git gide şiddetlendiğini belirten beş çocuk annesi Kurdî, buralarda 20 çocuk ve hasta eşiyle kalakaldıklarını söyledi. Hayatta en son isteyeceği şeyin dilenmek olduğunu söyleyen Kurdî, “Ancak tek kelime Türkçe bilmiyoruz ve kimse bizi işe almıyor. Burada bizim gibi çok aile var. 20 gündür aynı elbiselerle duruyoruz. Hiçbir imkanımız yok. Tam sefaletin pençesine düştük” dedi.

KEŞKE HER ŞEY BİR KABUS OLSAYDI

Şadiye’nin annesi olan 55 yaşındaki Ayşa ise, her sabah uyandığında bu yaşananların bir kabus olmasını dileyerek kalktığını ifade ediyor. “Hayatımın en zor günlerini yaşadım ve yaşıyorum” diyen Ayşa, kendisini omuzunda taşıyan Diyarbakırlı genç olmasaydı hayatta o sınırı geçemeyeceğini söylüyor. 20 sene önce eşini kaybettiğini, oğlunun Kobanê’de IŞİD’e karşı savaştığını ve oğlunun eşinin çetelerce katledildiğini, o nedenle 6 çocuğunun bakımının kendisine kaldığını belirten Ayşa, tek umudunun savaşın bitmesi ve yurduna dönmek olduğunu vurguladı.  / anf

Güncelleme Tarihi: 11 Temmuz 2014, 15:21
YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER