İsveçli gazeteci: PKK ve YPG savaşın kaderini değiştirdi

Stockholm’de düzenlenen bir panelde konuşan İsveçli Gazeteci Aron Lund, Ağustos ayında PKK'nin Güney Kürdistan’a girmesinin savaşın kaderini değiştirdiğini söyledi.

İsveçli gazeteci: PKK ve YPG savaşın kaderini değiştirdi
Stockholm’de düzenlenen bir panelde konuşan İsveçli Gazeteci Aron Lund, Ağustos ayında PKK’nin Güney Kürdistan’a girmesinin savaşın kaderini değiştirdiğini, PKK ve YPG’nin savaşarak IŞİD’ın kuşatmasını kırdığını ve Şengal Dağı’ndaki Ezidi Kürtlere ulaştığını söyledi.


İşçi Eğitim Merkezi’nin (ABF) örgütlediği ve ev sahipliğini yaptığı, Avrupa Konseyi eski İnsan Hakları Komiseri Thomas Hammarberg’nin yönettiği panelde, İsveç Radyosu’nun siyasal yorumcusu Agneta Ramberg, Gazeteci Aron Lund ve Siyaset Bilimcisi Omar Sheymus Irak ve Suriye’deki son gelişmelerle ilgili düşüncelerini katılımcılarla paylaştılar ve kendilerine yöneltilen soruları cevapladılar.

Panelin en ilginç konuşmasını daha önce yazdığı makelelerde PKK ve PYD’ye sert eleştiriler yöneltmekle tanınan liberal eğilimli Gazeteci Aron Lund yaptı. Suriye’de iç savaşın başlamasından bu yana bölgede inceleme ve araştırmalar yapan ve geçtiğimiz günlerde ”Suriye yanıyor” adlı kitabı basılan Lund, Suriye ve Irak’taki anlaşmazlık ve çatışmaların yaz aylarından itibaren tek bir savaş ve çatışmaya dönüştüğü, her iki ülkede de aynı grupların; IŞİD ve PKK’nın savaştıkları değerlendirmesinde bulundu.

Medyanın Suriye ve Irak’ta olanları IŞİD’ın saldırıları olarak verdiğini, kendisinin ise olanları Orta-Doğu’da iki devletin, Irak ve Suriye’nin çözülme ve parçalanma sürecinin hızlanması olarak değerlendirdiğini ifade etti.

Bir kaç gün önce Güney Kürdistan’dan geldiğini hatırlatan Lund, IŞİD’ın bir çok bölgeyi ele geçirdiği haberlerinin gerçeklerin yarısını yansttığını, IŞİD’ın ilerlemesinin ardında rakiplerinin güçsüz olmaları gerçeğinin yattığını dile getirdi.

10 Temmuz’da önce Musul ve daha sonra Irak’ın diğer illerini ele geçiren IŞİD’ın çok güçlendiği için değil, Irak ordusunun subay ve askerlerinin direnmedikleri için başarılı olduğunu ifade eden Lund, aynı şeylerin IŞİD’ın Ağustos ayında Kürdistan’a yaptığı saldırılar sırasında da yaşandığını, Kürt savunma hatlarının bir anda çöktüğünü ve peşmergelerin kaçtıklarını söyledi.

7 Ağustos’ta ABD’nin IŞID’ın güçlerini bombalamaya başlamakla Kürtlere arkalarında bir güç bulunduğu, batının askeri ve insancıl yardımda bulunacağı mesajını verdiğini söyleyen Lund, ”Ama ABD’nin yaptığı müdahale kadar başka önemli bir müdahale de ABD ve AB’nin terör örgütü olarak damgaladığı PKK’den geldi. PKK Türkiye, Suriye ve Irak’ta değişik adlarda çalışma yürütüyor... Ağustos ayının ortalarında PKK ve YPG’nin Suriye sınırlarından ve diğer yerlerden Güney Kürdistan’a girmesi savaşın kaderini değiştirdi. Savaşarak IŞİD’ın kuşatmasını yardılar ve Şengal Dağı’ndaki Ezidi Kürtlere ulaştılar’ şeklinde konuştu.

Irak ve Suriye’deki çatışmaları birbirinden ayırmanın olanaksız olduğunu söyleyen Lund, PKK ve YPG’nin Güney Kürdistan’daki savaşta başarılı olmasını  2-3 yıl önce Rojava’da inşa ettiği oluşuma bağladı.

Suriye’nin kuzeyinde YPG ve PKK, Irak’ın kuzeyinde ise KDP ve KYB’nin etkin olduklarını hatırlatan Lund, gelinen noktada iki ayrı savaştan söz edilmeyeceğini, Halep’ten başlayıp Güney Kürdistan’da devam eden  tek bir savaştan söz etmek gerektiğini ifade etti.

ABD’nin hava, PKK’nın kara saldırıları sonucu Güney Kürdistan’ın daha istikrarlı bir hale geldiğini, IŞİD’ın saldırıdan savunma pozisyonuna geçmek zorunda kaldığı değerlendirmesini yapan Lund, IŞİD çetelerinin Suriye’ye çekilmeye başladığına ve saldırılarını orada yoğunlaştırdığına dikkat çekti.

Lund, IŞİD’ın sadece Irak’ta değil aynı zamanda Suriye’de katliamlar yaptığının bilindiğini ve bu nedenle de ABD’nin Irak’ta IŞİD’a müdahale ederken Suriye’de sessiz kalmaması gerektiğini  vurguladıktan sonra  ”Her iki savaşın tek bir savaş olduğunun anlaşılması gerekir”  şeklinde konuştu.

Topraklarını terk etmek zorunda kalan Ezidi, Süryani ve diğer azınlıkların Güney Kürdistan’a sığınmak zorunda kaldığını söyleyen Lund, ileride Kürdistan’da tıpkı Lübnan’da olduğu gibi bir ilticacı krizi yaşanabileceği uyarısında bulundu.

Çatışmaların askeri yöntemlerle ve silahla çözülemeyeceği şeklindeki klişe anlayışın Suriye ve Irak’ta  savaşta geçerli olmadığını söyleyen Lund, ”Askeri güç kullanılmadan IŞİD’ı bölgeden uzaklaştırılamaz, etkisiz hale getirilemez ancak bölgede tüm inanç ve etnik kökenden yaşayan halkların çıkarlarını gözeten meşru bir hülkümetinin de kurulması gerekir” dedi.

Thomasberg’nin Barzani’nin  bağımsız devlet ilanının erteleyip ertelenmediği sorusunu, Kerkük’ün peşmerge güçleri tarafından ele geçirmesinden sonra Barzani’nin diğer partilerin görüşlerini almadan böylesi bir girişimde bulunduğunu ama gelinen noktada KDP’li yetkililerin devlet ilan etmeyi gündeme getirmediklerini ve öncelik verdikleri konunun değiştiğini söylediklerini dile getirdi.

ABD ile Barzani arasında bombalamalar ve Güney Kürdistan’a silah gönderilmesi karşısında devlet talebini gündeme getirmeme konusunda bir anlaşma yapıldığını sandığını ifade etti.

Süryaniler ve diğer azınlık halkların durumları ile ilgili bir soruya da ”Ninova’da yaşayan Asuri-Süryani-Keldaniler topraklarından sürüldü. İhanete uğradıklarını ve Federal Kürdistan Bölge yönetimine, özellikle de bölgede eğemen güç olan Barzani’nin peşmergelerine güvenlerini yitirdiklerini söylüyorlar. Şengal’de yaşayan Ezidiler PKK’ye yönelmeye başladı. Barzani’nin peşmergeleri onları terk ederken PKK onlara silah verdi ve yardım etti. Çok karmaşık bir durum var ama en fazla bu savaştan azınlık halklar zarar gördü” cevabını verdi.

Güncelleme Tarihi: 04 Eylül 2014, 16:55
YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER