'Kamuoyunun duyu organları HDP'ye açıldı'

Yrd. Doç. Dr. Yörük, HDP'nin geçici ittifaklar yerine kurumsal bir birleşme ile seçimlerden başarılı çıktığını ifade ederek, "HDP, radikal demokrasi söylemi ile doğru bir muhalif rotaya oturmuştur ve bu perspektifi koruyarak siyasal süreçlere müdahale etmeyi sürdürebilir" dedi.

'Kamuoyunun duyu organları HDP'ye açıldı'
Yrd. Doç. Dr. Yörük, HDP'nin geçici ittifaklar yerine kurumsal bir birleşme ile seçimlerden başarılı çıktığını ifade ederek, "HDP, radikal demokrasi söylemi ile doğru bir muhalif rotaya oturmuştur ve bu perspektifi koruyarak siyasal süreçlere müdahale etmeyi sürdürebilir" dedi. Yörük, gelecek seçimlere bağımsız adaylarla girmeyi önerdiği HDP'nin, bir sosyal hareket olarak tabanının genişlemeye müsait olduğunu belirtti. AKP'nin uzun süre iktidarda kalamayacağını düşünen Yörük, CHP'yi de başarısızlıkla eleştirirken, "Örneğin 'üniter milli devlet elden gidiyor' yakınması yerine yerinden yönetime dayalı 'demokratik özerklik' perspektifinin, toplumda önemli bir karşılığı olduğunu gözlemliyoruz" şeklinde konuştu.

Yrd. Doç. Dr. Zafer Yörük, Cumhurbaşkanlığı seçimini ANF’ye değerlendirdi.

Akademisyen Zafer Yörük, HDP’nin Selahattin Demirtaş’ın adaylığıyla katıldığı seçimlerde “fiilen kazandığını” belirterek, "Bugüne kadar BDP çizgisindeki partilerle sol gruplar arasında yapılmış seçim ittifaklarının hiçbirinde bu orana ulaşılamamıştı. HDP, bu geçici ittifaklar yerine kurumsal bir birleşme getirdi ve doğru bir proje olduğu bu başarıyla kanıtlandı. Kürt hareketini omurgasına alan kendi siyasal çizgisinin tarihi açısından değerlendirildiğinde başarılı görünüyor" dedi.

'GELECEK SEÇİMLERE BAĞIMSIZ ADAYLARLA GİRİLMELİ'

CHP çizgisi dışı ya da düzen muhalifi solun tarihi açısından, başarının boyutlarının daha belirgin hale geldiğini ifade eden Yörük, "Bu tarihin en büyük seçim başarısı, Türkiye İşçi Partisi’nin 14 milletvekili çıkardığı 1965 Genel Seçimleridir. Sandalye sayısının çokluğuna rağmen TİP’in o seçimlerde aldığı oy oranının yüzde 3 olduğunu görüyoruz" diye ekledi.

Yörük'e göre; sonuçlar, HDP'nin önümüzdeki seçimlere bağımsız adaylarla katılması gerektiğini de açıklıyor: "Barajın aşıldığını varsaymamak gerekir. O nedenle HDP gelecek seçimlere yine bağımsız adaylarla girmeye hazır olmalıdır. Selahattin Demirtaş’ın kişisel katkısı seçmen tercihlerinde çok etkili oldu. En genç aday oluşu, iyi bir hatip oluşu vb. Kişisel katkının bu kadar başat olmadığı ya da azaldığı koşullarda benzer bir başarıyı sağlamanın yolu öncelikle siyasal programın güçlendirilmesidir. HDP, radikal demokrasi söylemi ile doğru bir muhalif rotaya oturmuştur ve bu perspektifi koruyarak siyasal süreçlere müdahale etmeyi sürdürebilir."

'HDP'NİN TABANI GENİŞLEMEYE MÜSAİT'

HDP'nin ana muhalefete ilerlediği yönündeki tartışmaları hatırlatarak, "Eldeki veriler bunu doğrular nitelikte mi; böyle bir potansiyel açığa çıkıyor mu" diye sorduğumuz Yörük, şu analizi yaptı:

"Türkiye’de uzun bir süredir, yaklaşık 25 yıldır, ana muhalefet hareketi zaten Kürt hareketidir. Bugüne kadar bu gerçeklik siyasal yasaklar kadar siyasal süreci gölgede bırakan çatışmalar nedeniyle de oya havale edilemedi. Aslında Cumhurbaşkanlığı seçimleri sırasında Kürt hareketinin siyasal mesajları bütün kısıtlamalara rağmen ilk kez bu kadar geniş bir kesim tarafından duyulma fırsatı buldu. Doksan yıldır Kürt kimliğini bir 'milli güvenlik' meselesi olarak algılamaya şartlandırılmış kitleler ilk kez bu paradigma dışından, bir toplumsal hareketin hak ettiği biçimde Kürt hareketine bakmaya başladılar. Özetle; Türkiye kamuoyunun duyu organları HDP’ye açıldı. Bu algı açıklığı üzerine doğru siyasal mesajlar inşa ettiği koşullarda HDP’nin bir sosyal hareket olarak tabanı genişlemeye müsait görünüyor. CHP, böyle güçlü bir siyasal söylem-toplumsal hareket rezonansının olmadığı koşullarda demokrat ve sol eğilimli muhalif oyların adresi olabiliyordu. Öte yandan, yine aynı eksiklik nedeniyle AKP demokratikleşme yanlısı birçok oyu bugüne kadar toplayabildi. Bunlar, HDP için 'emanet' oylardır. HDP siyasal yönelimlerinde yüzü geriye (siyasal gericilik, otoriterlik, muhafazakarlık, toplumun dindarlaştırılması, üniter milli devlet savunusu, vb.) doğru değil ileriye (değişim, demokrasi, özgürlük, eşitlik, sosyal adalet) dönük eleştirel açılımını sürdürdüğü ölçüde, şu andaki seçmen kitlesine ek olarak iktidar ve ana muhalefet içinde var olan demokrat oylar için de doğru adres haline gelecektir."

'AKP UZUN SÜRE İKTİDARDA KALAMAZ'

Cumhurbaşkanı seçilen Recep Tayyip Erdoğan için "içine düştüğü durum hiç de parlak değil" diyen Yörük, AKP'nin uzun süre iktidarda kalamayacağını ifade ederken, parti içinde başlamış olan iktidar mücadelesinin bir parçalanmaya yol açacağını kaydetti.

Erdoğan'ın Cumhurbaşkanı seçilmesinin hükümet politikasına yansımasını da hakkında ise Yörük, şu görüşte: "AKP’nin herhangi bir kanadından inandırıcı bir demokratik mesajın oluşması artık imkansız. Erdoğan önderliğinde bütün hareket biat, feda ve polarizasyon üzerine kendini yeniden yapılandırdı. Bundan sonra da otoriter politikaların devam edeceğini bekleyebiliriz. Bunlar da zaten iktidarın ömrünü giderek kısaltacaktır."

CHP SAYESİNDE 'MAĞDUR TARİHİN RÖVANŞI' ALGISI

Yörük, Erdoğan'ın son zamanlarda yolsuzlukla anılmasına rağmen seçimi kazanmasında ana muhalefet ve sosyal demokrat çevrelerin payına ve çözüm olarak da HDP'yi işaret ediyor:

"Burada sürekli 'hırsızın suçunu' ve ona destek verenlerin 'suç ortaklığını' vurguluyoruz ancak tabiri caizse 'ev sahibinin' de suçlu olduğunu sürekli göz ardı ediyoruz. Kendini ana muhalefet ve sosyal demokrat olarak adlandıran kesimin elitist bakışını ben her gün sosyal medyada koyun resmi paylaşımları, Aziz Nesin’in bir kez söylediği bir sözün bin kez paylaşılması, Nietzsche’den köle ahlakı üzerine alıntılar vb. biçiminde izlemekten bıkıyorum. İçinde yaşadığı toplumun en azından yüzde ellisine yani karşısına çıkan her iki insandan birine böyle tepeden neredeyse tiksinerek bakan bir anlayış karşısında toplumun çoğunluğu hala Erdoğan kimliğinde kendi mağdur tarihinin aldığı rövanşı görüyor. O nedenle HDP’nin emekten ve bütün ezilenlerden yana eşitlik ve tanınma talepleri içeren söylemi, yeni Cumhurbaşkanı’nın ve partisinin 'sahte mazlum' maskesini en doğru biçimde indirme potansiyeline sahiptir. Cumhuriyet tarihinin gerçek mazlumları olan Kürt halkının bu partinin omurgasını oluşturuyor olması bu anlamda önemli bir güvencedir."

'CHP TAKTİĞİ İFLAS ETTİ'

Türkiye’nin siyasal/kurumsal yapısının, AKP iktidarı altında önemli dönüşümler yaşadığına dikkat çeken Yörük, "CHP ve MHP çizgisi bu dönüşüm karşısında muhafazakar – deyim yerindeyse ancien regimé yanlısı – bir tutum sergilediler. Muhafazakar değil de ilerici bir perspektiften geliştirilecek bir iktidar eleştirisinin, örneğin 'üniter milli devlet elden gidiyor' yakınması yerine yerinden yönetime dayalı 'demokratik özerklik' perspektifinin, toplumda önemli bir karşılığı olduğunu gözlemliyoruz" diye konuştu.

"Sonuçlar aynı zamanda, siyasal olarak CHP’nin iki seçimdir denediği sağa açılma, dine/imana açılma, otoriterliğe ve MHP’ye yanaşma taktiğinin iflasıdır. Az önce değindiğim gibi bu toplumun özgürleşmeye ihtiyacı var; otoriterleşmeye ve muhafazakarlaşmaya değil. Kişisel yetenekler açısından ise, İmam Hatip yetiştirmesi sıkı bir demagog ile insan hakları avukatı güçlü bir hatip arasında varlığı silinmiş renksiz bir bürokratın trajedisidir."

Yrd. Doç. Dr. Zafer Yörük, son olarak, seçmen tabanı olarak güçlü bir HDP'nin Kürt tarafının elini her zaman olduğu gibi, "çözüm süreci"nde de güçlendireceğini belirtti.

Güncelleme Tarihi: 15 Ağustos 2014, 10:42
YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER