'KCK' İstanbul Ana davası 16 Eylül’e ertelendi

97’si tutuklu, 205 Kürt siyasetçi, insan hakları aktivistlerinin yargılandığı ‘KCK’ İstanbul Ana davasının 6’ıncı duruşması sürüyor.

'KCK' İstanbul Ana davası 16 Eylül’e ertelendi
 97’si tutuklu, 205 Kürt siyasetçi, insan hakları aktivistlerinin yargılandığı ‘KCK’ İstanbul Ana davasının 6’ıncı duruşması sürüyor. Duruşmada savunma yapan BDP PM eski üyesi Cihan Deniz Zarakolu, "Annem Ayşenur Zarakolu 30 yıl önce 12 Eylül hakkında bir kitap yayımladığı için Metris Cezaevi'ne gönderildi. Bu dosya kapsamında 30 yıl sonra ben de Metris Cezaevi'ne gittiğimde kendime 'bu ülkede değişen ne oldu?' diye sordum. Aslında bu iddianame bu soruya açık bir şekilde cevap vermektedir" dedi. Öğle arası ardından devam eden duruşma 16 Eylül'e ertelendi.

‘KCK’ İstanbul Ana Davası’nın 6’ıncı duruşması devam ediyor. Silivri Ceza İnfaz Kurumları karşısındaki adliye binasındaki İstanbul 15. Ağır Ceza Mahkemesi duruşma salonunda devam eden duruşmada, BDP İstanbul İl Örgütü eski yöneticisi Nural Doğan'ın savunmasının ardından delil ikamesi ile devam etti.

Delil ikamesinde Doğan'ın bütün suçlamaları reddetmesi üzerine Mahkeme Başkanı Ali Alçık, "Mustafa Erol adlı kişide telefon numaran çıkmış ne diyorsun" diye sorunca Doğan, "Tanırım benim çalışma arkadaşımdır. Telefonumun onda olması gayet doğal bir şeydir" dedi.

Alçık, Doğan'ın çeşitli tarihlerde yapılan toplantılara katılıp katılmadığını sorması üzerine Doğan, "Evet katıldım. Bunlar partimiz BDP'nin legal toplantılarıdır" dedi. Savcı İsmail Işık da "Bir telefon görüşmesinde çatı partisi diyorsun bu nedir?" sorusu üzerine Doğan, "Çatı partisi HDK öncesi bir çalışmaydı ve şu anda HDP adı altında çalışmalarına devam ediyor" diye cevap verdi. Doğan'ın delil ikamesinin ardından BDP PM eski üyesi Cihan Deniz Zarakolu'nun savunmasına geçildi.

Savunmaya başlamadan önce 2 yıldır cezaevinde olduğunu ve bir yıldır çıktığı tüm duruşmalarda mahkeme heyeti ile sadece 3 kelime olan "Ez li virim" ile diyalog kurduğunu belirten Zarakolu, "Öncelikle neden 'ez li virim' dediğimi açıklayayım. Bunun bir örgütsel tavır olarak algılandığının farkındayım. Fakat burada bulunan arkadaşlarımın savunma özgürlüğü elinden alınırken, benim burada özgür bir biçimde savunma yapmam ahlaki bir durum değildir" dedi.

Eşitlik ve demokrasi mücadelesi yürüttüğü için yargılandığını belirten Zarakolu, "Ailemden aldığım en güzel hediye eşitlik ve özgürlük mücadelesi vermektir. Öte yandan aldığım diğer hediye iktidarlara rağmen halkların kardeş olduğudur. Ben bir yayıncı ve siyasetçi olarak, Kürt sorununun bu ülkenin demokratikleşmesi için elzem olarak gördüğümden BDP'nin çalışmalarında yer aldım" dedi.

Annesi Ayşenur Zarakolu'nun 30 yıl önce 12 Eylül hakkında bir kitap yayımladığı için Metris Cezaevi'ne gönderildiğini belirten Zarakolu, "30 yıl sonra ben de Metris Cezaevi'ne gittiğimde kendime 'bu ülkede değişen ne oldu?' diye sordum. Aslında bu iddianame bu soruya açık bir şekilde cevap vermektedir" diye konuştu.

İddianame hakkında saatlerce konuşulabileceğini; ancak gerek avukatları gerekse de aynı dosyada yargılandığı Mustafa Avcı'nın savunmasının bunları yeteri kadar açtığını belirten Zarakolu, şöyle devam etti: "Örgüt yöneticisi olduğum söylenmekte. Bunun hakikatle bir alakası yok. BDP İstanbul Siyaset Akademisi'nde ders verirken propaganda yaptığım belirtilmekte. Bunun gerçek ile bir alakası yok. Ben akademide ders verdim. Ben bu partinin bir PM üyesiyim; aynı zamanda iktidar ve devlet üzerine çalışmalar yapan bir akademisyenim. Partim beni aradı böyle bir ders vermemi istedi. Ben de kabul ettim. Bunun hiçbir illegal yanı veya propaganda yapma hali yoktur."

Zarakolu, iddianamede çeşitli toplantılara katıldığının belirtildiğini ifade ederek, "Bu toplantıların hiçbirine katılmadım. Sadece partiye girerken çekilmiş bir foto üzerine böyle bir şey iddia ediliyor. Keza ben girdikten 10 dakika sonra çıkmışım. Ben nasıl söz konusu toplantıya girebilirim. Şayet girsem bile bunlar legal toplantılardır" dedi.

Zarakolu son olarak, "Şayet savcı suçlu olduğumu iddia ediyorsa iddiasını ispatlamak ile mükelleftir. Benim burada suçsuz olduğumu ispatlamam gerekmez. Onun için tahliyemi talep ediyorum" diye konuştu.

Duruşmanın öğleden sonraki oturumunda BDP İstanbul Siyaset Akademisi eski eğitmenlerinden Tuncer Özdoğan savunmasını yaptı.

Özdoğan, haklarında hazırlanan iddianamenin "benzerlikler" üzerinden hazırlandığını belirtti. "İddianame benzerlikler üzerinden suç delili üretiyor. Bilim üretilmeden önce de benzerlikler üzerinden hareket edilirdi" diyen Özdoğan, BDP’nin yaptığı eylemlerle PKK’nin yaptığı eylemlerin içeriğine bakılmadan iddianamede bir tutulduğunu söyledi.

Bunların savcının kendi düşünceleri olduğunu da sözlerine ekleyen Özdoğan, dolayısıyla bunun hukuki hiçbir hükmünün olmayacağını da vurguladı.

Benzerlik kurmaktan dolayı ortaya "hukuk skandalını" çıktığını belirten Özdoğan, "2 senedir tutukluyum. Niye tutuklu olduğumu hala anlamış değilim. Ve bu süre zarfında kendime hep şu soruyu sordum: 'Bir hakkın kullanımı nasıl suç olabilir?' BDP ve BDP Siyaset Akademisi'ne giderek ben yasal hakkımı kullandım" dedi. Mahkeme heyetinin kendisini cezalandıracaksa da beraat ettirecekse de modern hukuka göre bunu yapması gerektiğini ifade eden Özdoğan savunmasının sonunda, "Kendime dair bir endişe içinde değilim. Çünkü bu mahkeme hukukun modern olup olmadığını gösterecektir" dedi. 

Özdoğan, ardından yapılan delil ikamesinde delil ikamesinin hukuk dışı yapıldığını ve kabul etmediğini söyledi. Mahkeme heyetinin Siyaset Akademisi'nde yapılan ortam dinlemesinden elde edilen bir metnin kendi konuşması olup olmadığı sorusuna ise Özdoğan, "Bana ait değil, hatırlamıyorum" cevabını verdi. Delil ikamesini ardından söz alan Avukat Ercan Kanar, "Müvekkillerimize hukuka aykırı sözde delilerin sorulmaması lazım. '1 Eylül Dünya Barış Günü eylemine katıldın mı?', 'Newroz'a katıldın mı?' gibi sorular soruluyor. Bunlar hukuka uygun deliler değildir. Bu eylemlere herkes katılabilir. Şayet burada müvekkillerimize ait suç teşkil edecek bir şey varsa onlar sorulabilir. Yoksa bu sorular hukuka uygun değildir" dedi. Bunun üzerine mahkeme başkanı Ali Alçık, "Neyi sorup sormayacağımız sen belirleyemezsin bu sizin düşünceniz" dedi. 

Duruşmada daha sonra BDP İstanbul İl Örgütü eski saymanı Cafer Selçuk'un savunmasına geçildi. Selçuk savunmasını yaparken duruşmaya ara veren mahkeme heyeti, duruşmayı 16 Eylül tarihine erteledi. / anf

Güncelleme Tarihi: 14 Eylül 2013, 19:56
YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER