Kulp davasında sanık Yavuz Ertürk yine tutuklanmadı

Diyarbakır’ın Kulp ilçesinde 11 köylünün öldürülmesine ilişkin davada, hakkında müebbet hapis cezası istenen sanık Yavuz Ertürk’ün tutuklanması talebini reddedildi.

Kulp davasında sanık Yavuz Ertürk yine tutuklanmadı

Diyarbakır’ın Kulp ilçesinde 11 köylünün gözaltında kaybedilmesiyle ilgili davanın 10. duruşması Ankara 7. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü.

28 Kasım’da öldürülen Diyarbakır Baro Başkanı Tahir Elçi, yakınları zorla kaybedilenlerin avukatlarındandı.

Davaya, tutuksuz sanık Yavuz Ertürk ve mağdur ailelerin avukatları, Halkların Demorkatik Partisi (HDP) Diyarbakır Milletvekili Nursel Aydoğan, Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) İstanbul Milletvekili Şenal Sarıhan ve Kamu Emekçileri Sendikası Konfederasyonu (KESK) Eş Genel Başkanı Lami Özgen de katıldı.

Duruşmada gözaltına alındıktan sonra kaybedilenlerin yakınlarının takın olarak beyanları alındı.

Mağdur avukatlarından Oya Aydın, mağdurlara sanık gibi davranıldığını belirtti.

Ertürk’ün tutuklanmasını talep eden Aydın,  “Bütün deliller mahkumiyete elverişlidir. Tutuklama kararı için cinayet anını gösteren film mi izletmemiz gerekir?” dedi.

Sanık avukatları o dönem görev yapan Korgeneral Hasan Kundakçı’nın dinlenmesini istedi.

Tutuklama talebini reddeden mahkeme, operasyon kayıtları için Kara Kuvvetleri Komutanlığı Arşiv Bölümü’ne yazı gönderilmesine karar verdi. Mahkeme ayrıca, o dönemde görev yapan emekli Korgeneral Hasan Kundakçı’nın bilgisine başvurulması ve tanık olarak dinlenmesine de karar verdi.

Bir sonraki duruşma 7 Mart 2016’ya ertelendi.

Hafıza Merkezi, duruşma öncesi davanın “künyesini” anlatan fotoğraf paylaşmıştı.

kulp-davası

Ne olmuştu?

8 Ekim -25 Ekim 1993 arasında Kulp ilçesinin dağınık mezralardan oluşan (Gurnik, Mezire, Pireş, Kepir ve Şuşan) Alaca köyü ve Muş’a bağlı Kayalısü köyünün (Licik mezrası) civarında, General Yavuz Ertürk Komutasındaki Bolu Tugayı tarafından yürütülen askeri operasyonda köy ve mezralarından toplanarak gözaltına alınan 11 kişiden bir daha haber alınamadı.

Kaybedilenlerin isimleri şöyle: Mehmet Salih Akdeniz, Celil Aydoğdu, Behçet Tutuş, Mehmet Şerif Avar, Hasan Avar, Bahri Şimşek, Mehmet Şah Atala, Turan Demir, Abdo Yamuk, Nusreddin Yerlikaya, Ümit Taş (16 yaşında).

AİHM kararı

Gözaltında kaybedilenlerin aileleri 1993’te ilgili savcılıklara başvurmuşlarsa da bir sonuç alamadılar ve 1994’te Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne başvurdular.

AİHM 31 Mayıs 2001’de davayı sonlandırarak Türkiye’yi, 11 kayıp kişinin ölümünden sorumlu olduğu ve etkili bir soruşturma yürütmediği için Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 2. Maddesinin, 3. Maddesinin ve 5(1). Maddesini ihlalden mahkum etti.

Meclis komisyonu

Kulp’taki 11 köylünün katledilmesi olayını 2004 yılında araştıran Meclis İnsan Hakları İnceleme Komisyonu, olayın Tuğgeneral Yavuz Ertürk komutasındaki operasyon sırasında gerçekleştiğinin anlaşıldığını belirtti.

Toplu mezar bulundu

Olaydan 10 yıl sonra, 2 Kasım 2003’te bir çobanın Alaca Köyüne 500-600 metre mesafedeki bir dere yatağında toprak yüzeyine çıkan bazı kemik ve bez parçalarını bulması ve İHD Diyarbakır şubesine başvurması sonucunda Kulp Cumhuriyet Savcısı ile kemikler toplandı, bulunan kemiklerin kime ait olduğunun belirlenmesi için bazı aileler doku örneği verdi ve Adli Tıp Kurumuna gönderildi.

Adli Tıp Kurumu Morg İhtisas Dairesi’nce gönderilen 30 Aralık 2005 tarih ve 915-61097 sayılı raporda, olay yerinde bulunan kemiklerin en az dokuz kişiye ait olduğu ve bunlardan ikisinin Mizbah Akdeniz’in babası Mehmet Salih Akdeniz ile Ahmet Tutuş’un babası Behçet Tutuş’a yüzde 99,99 oranında ait olabileceği tespit edildi.

Bunun üzerine açılan soruşturmada Savcılık görevsizlik kararı verdi ve dosyayı, “Suç tarihinde Bolu 2. Komando Tugay Komutanlığı’nda görevli asker şahısların işlediği askeri suçlarıyla ilgili soruşturma yapmak görev ve yetkisinin” askeri savcılığa ait olduğu gerekçesiyle, askeri savcılığa gönderdi.

Zamanaşımı durduruldu

Diyarbakır 7. Kolordu Komutanlığı Askeri Savcılığında bulunan ve herhangi bir işlem yapılmayan dosyaya ilişkin Diyarbakır Cumhuriyet Savcılığının yürüttüğü ayrı bir soruşturmada, dönemin Bolu Dağ Komando Tugayı Komutanı Yavuz Ertürk’ün 7 Ekim 2013 tarihinde İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca ifadesinin alınmasının ardından Soruşturma Savcısı, Yavuz Ertürk hakkında yakalama kararı çıkartarak zaman aşımı süresini durdurdu.

Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcıvekilliği tarafından hazırlanan 19 sayfalık iddianame, 2013 yılı Ekim ayında Diyarbakır 7. Ağır Ceza Mahkemesince kabul edildi. İddianamede emekli Tuğgeneral Yavuz Ertürk hakkında 11 kez müebbet ve 25 yıla kadar hapis cezası istendi.

Yargıtay 5. Ceza Dairesi, Diyarbakır 7. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen davada sanık eski Bolu 2. Komando Tugay Komutanı emekli Tuğgeneral Yavuz Ertürk’ün “güvenlik” gerekçesiyle yargılamanın başka ilde görülmesi yönündeki talebini değerlendirerek davanın Ankara’da görülmesini kararlaştırdı.

Suçlamaları reddetti

7 Temmuz’da görülen duruşmaya sanık Yavuz Ertürk katıldı. Ertürk, görevini kanunlara ve Genelkurmay Başkanlığı ile İçişleri Bakanlığı’nın ve dolayısıyla OHAL valiliğinin emirlerine göre yaptığını söyledi, suçlamaları reddetti: “1993 yılı Ekim ayında Şenyayla bölgesi diye nitelendirilen ve terör örgütünün eğitim ve örgüte personel ve erzak temin etmek amacıyla kullandığı yayla bölgesinde OHAL valiliğinin verdiği operasyon emri gereğince tugayımla operasyon icra ettim.”

Davanın 21 Ekim 2014  tarihinde görülen duruşmasında sanık Ertürk “Ben o vatansever Mehmetçiklere sadece görevlerini yapmaları konusunda komutanlık yaptım” demişti.

Güncelleme Tarihi: 09 Aralık 2015, 09:33
YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER