Soma eski Soma olmayacak

Soma’da işçinin şu an yeniden yeraltına inmekten başka çaresi yok. Zaten güvenlik önlemlerinin alınmadığını bile bile iniyorlardı.

Soma eski Soma olmayacak
 Emine UYAR / EVRENSEL


Üç yıldır madene uğramadım” diyen Soma Holding Başkanı, Sayıştay raporları ile asıl işveren olduğu belirtilen TKİ yönetimi, Enerji Bakanı, Çalışma Bakanı, madeni can güvenliği açısından denetlemeye gelip de masa başında tutulan raporlara imza atan iş müfettişleri, patronun seçtirdiği sendika yöneticileri, işleriyle tehdit edilen işçilerin zorla seçtiği belediye başkanı… Hepsi bulundukları yerde durmaya devam ediyor. Kendileri açısından bir tane bile ‘fire’ vermediler. Somalı maden işçisinin yanında ise “dışarıdan gelenler” dışında kimse yok… Maden işçisi talepleriyle oturma eylemi yapıyor; “Can güvenliğimiz için gerekenler yapılsın”, “Madenler kamulaştırılsın”, “Sendika şube yönetimi istifa etsin”, “Çalışamadığımız süre boyunca devlet maaşlarımızın tamamını karşılasın”…

Soma’da işçinin şu an yeniden yeraltına inmekten başka çaresi yok. Zaten güvenlik önlemlerinin alınmadığını bile bile iniyorlardı. Tütün, pamuk, üzüm, şeker pancarı, zeytin gibi endüstriyel tarım ürünlerinin yetiştirildiği dünyanın en verimli topraklarına sahip bölgede, Bergama, Kınık, Kırkağaç, Balıkesir, Soma’nın en ücra köylerinde insanlar madende çalışmaya mecbur. Bütün bir aile sağlık açısından madende çalışan işçinin sigortasına muhtaç. Kimisi emekliliğini tamamlayabilmek için 45 yaşında madene inmiş.        

Bir genç, “Ben madene indiğimde nüfus cüzdanımın üzerinde henüz fotoğrafım yoktu” demişti. 18’ine bastığında madene inmişti. Ordu’da fındıktan geçimini sağlayamadığı için Soma’ya madende çalışmaya gelen işçiler gördük.

‘ÖNCE ÜRETİM’ 

İşçi sağlığı ve iş güvenliği önlemlerinin alınmasının gerekli olduğu işyerlerinde, “Önce İnsan” levhaları göze çarpar. Göz boyamak için bile olsa böyledir. Ama katliamın yaşandığı madende “Önce Üretim” yazdığını anlatıyor işçiler. Yani ne olursa olsun üretmenin, kömür çıkarmanın her şeyden önce geldiği işçilerin gözüne sokulurcasına madenin girişine asılmış.    

Atatürk Mahallesi’nde kahvede işçilerle sohbet ediyoruz. “Bundan sonra çalışan çalışır. Ben düşünmüyorum aynı madene girmeyi” diyor bir işçi. Kendisi sağ çıkan ve pek çok işçiyi dışarı çıkartan bu genç işçi oturduğu yerde duramıyor, sıkıntılı. “300 tane ölen varsa 200’ü ile yemişliğim içmişliğim vardır. Ben bir daha aynı madene giremem diyor ama şirketin diğer iki ocağından birine inmek zorunda.  
Aynı kahvede katliamda ağabeyini kaybetmiş başka bir işçi, “Öz amca çocuklarım geldi cenazeye İstanbul’dan. Hâlâ sosyal medyada ‘dik dur, eğilme’ mesajları atabiliyorlar. Benim acım beni, çok yakınlarımı yakıyor, AKP’li ise babamı bile yakmıyor iş bu hale geldi” diyor.  “Kuzen bu sabotaj olabilir mi” sorusuyla karşı karşıya kaldığını söylüyor ve tepkisini, “Kim girecek oraya? Madenin girişini bulamaz. Servise binse sazan gibi belli olur, bu kim derler?” sözleriyle anlatıyor.  

NEREYE EL ATSAN ELİNDE KALIYOR

Soma’da yapılan hangi işi ele alsan, elinde kalıyor. “İmbat’ta çalışan işçiler olmasa bu cenazelerin yarısı bile çıkmazdı. Sağ çıkanlar da çıkamazdı” diyor işçiler. Tahlisiye (can kurtarma) ekibinin yarısının başka vardiya, yarısının başka vardiyada olduğunu belirtiyorlar.  “Ocağa 400 kişi girdi ise bunun yüzde 10’unun yani 40 kişinin hazır kıta orada beklemesi gerekir. Adam yeraltından kurtulacak, yukarı çıkacak, cihazları takacak insan kurtarmaya gidecek” diyerek mevcut kurtarma sistemini anlatıyorlar. 

Polisin eylem yapanlara Toma ve gazla müdahale ettiği gün, “Dışarıdan eylemciler geldi, sağa sola zarar verecekler” denildiğini anlatan esnaf, “Biz onları tutup polise teslim edeceğiz diye gittik. Bir baktık hepsi Soma’nın çocukları…” diyerek anlatıyor o gün yaşananları. 
“Başbakan, acımızı paylaşmaya gelmedi. Söyledikleriyle, milletin tepkisini çekti”, “Aldıkları (gözaltı) adamlar hikâye. AKP’lilere dokunmadılar”, “Maaş bağlayacağız dedikleri zaten SGK’nın yapmak zorunda olduğu şeyler”, “‘Şehit oldular’a çevirdiler işi”, “Bu insanlar bu kömürleri alıp evinde nasıl yakacak” cümleleri peş peşe sıralanıyor Somalıların ağzından.

‘HİÇBİR ŞEY NORMALE DÖNMÜŞ DEĞİL’

Soma’da dükkânların açıldığını, çay bahçelerinde insanların oturduğunu görenler kızıyor, “Her şey normale dönüyor” diyerek. İnsanlar normale dönmek zorunda ama normale dönmüş değil kimse. Her gittiğimiz yerde sürekli konuşma ihtiyacı hissediyorlar, sürekli bir şeyler anlatıyorlar. Bir nevi terapi… Tıpkı linyit kömürü gibi için için yanıyor Soma.

301 insan, 301 yaşam bir anda yok oldu. 

Soma bunu unutmayacak, sorumluları unutmayacak. Facianın meydana geldiği günün ertesinde, Hükümet’in en tepesindekilerden yediği tehdidi, tokadı, tekmeyi unutmayacak. Soma eski Soma olmayacak.

Güncelleme Tarihi: 25 Mayıs 2014, 17:32
YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER