Tecavüzcü polise nihayet dava açıldı

Yüksekova Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından 6 Eylül 2014 tarihinde çocuğun nitelikli cinsel istismarı ve silahla tehdit nedeniyle açılan davada polis Bağraç’a 8 yıldan 15 yıla kadar hapis cezası isteniyor.

Tecavüzcü polise nihayet dava açıldı
İmam nikahıyla evlendiği 14 yaşındaki Ş.N.B. isimli kız çocuğunu silahla tehdit ederek aylarca tecavüz eden Yakup Bağraç isimli polis memuru hakkında nihayet dava açıldı. Yüksekova Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından 6 Eylül 2014 tarihinde çocuğun nitelikli cinsel istismarı ve silahla tehdit nedeniyle açılan davada polis Bağraç’a 8 yıldan 15 yıla kadar hapis cezası isteniyor. İlk kez ANF’nin “Tecavüzcü polise dava açılmıyor” başlığıyla duyurduğu haberde Ş.N.B. yaşadığı cinsel istismarı, “Beylik silahını kafama dayayıp benimle zorla cinsel ilişkiye giriyordu” diye anlatmıştı.


14 yaşındaki Ş.N.B Tekirdağ Çerkezköy’de annesiyle birlikte huzurlu bir yaşam sürerken, 6 Mayıs 2013 yazında 30 yaşındaki Yakup Bağraç isimli trafik polisiyle tanışınca hayatı birden altüst olmuştu. Polis memuru tarafından kandırılarak imam nikahıyla evlenen Ş.N.B., aylarca tehdit edilerek tecavüze maruz kalmıştı. Yaşının küçük olduğunu bile bile imam nikahı yaparak bu tecavüzü meşrulaştırmaya çalışan Bağraç, ayrıca kız ve annenin mal varlığını da kendi lehine kullanmıştı. Ş.N.B.’nin annesi Ş.Y.‘nin ısrarla bu işe razı olmadığını söyleyerek Yüksekova’daki amiri Suat Doğan’dan Bağraç hakkında idari soruşturma yapılmasını istese de de bu talebi reddedilmişti. Böylece Bağraç’ın çocuk yaştaki bir kız çocuğuna uyguladığı cinsel istismara polis amiri de göz yummuştu.

KAFAMA SİLAH DAYAYIP TECAVÜZ EDİYORDU!

Ş.N.B. yaşadıklarını ANF’ye şöyle anlatmıştı: “Yakup benimle cinsel ilişkiye girmek istediğini söyledi. Ben resmi nikaha kadar böyle bir şeyin olmayacağını söylediğimde, kollarımı bükerek önce direncimi kırdı sonra sürekli odada bulundurduğu beylik silahını kafama dayayarak, ses çıkarttığım takdirde beni ve annemi öldürmekle tehdit etti. Böylece benimle zorla cinsel ilişkiye girdi. Bana bir sürü iğrençlikler yaptırdı. Ertesi gün annemle yüz yüze geldiğimizde gözlerimin ağlamaktan şiştiğini gören anneme yalan söyleyerek geceleyin Yakup’la kendi rızamla cinsel ilişkiye girdiğimi söyledim. Daha önce hayatımda cinsel ilişkiye girmemiştim. Ondan sonra kendisiyle Çerkezköy’de kaldığımız süre zarfında bir çok kez zorla cinsel ilişkiye girmek zorunda kaldım”.

16 YILA VARAN HAPİS CEZASI İSTEMİ!

Bu zorla cinsel ilişkiler sonucunda hamile kalan ve yaşadığı yoğun stres nedeniyle düşük yapan Ş.N.B., polis memuru Bağraç hakkında suç duyurusunda bulunmasına ve ruh sağlığının bozulduğuna ilişkin Van Bölge Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nden rapor almasına rağmen, Yüksekova Cumhuriyet Savcısı şüpheli polis hakkında dava açmamıştı. Avukatlar Eren Keskin ile Dilber Uzunköprü ‘nün yoğun çabaları sonucunda, tam 9 ay sonra, 6 Eylül 2014 tarihinde açılan davada polis Bağraç hakkında, TCK’nin 103/2 maddesi uyarınca “Çocuğun nitelikli Cinsel İstismarı”, “İstismarın vücuda organ veya sair bir cisim sokulması suretiyle gerçekleştirilmesi” maddesi uyarınca 16 yıl hapis cezası isteniyor.

DAVA ÇOK GEÇ AÇILDI

Müvekkillerinin hem cinsel istimara uğradığını, hem de bütün varlıklarından olduklarına dikkat çeken avukat Eren Keskin, şu anda anne ve kızın gidecek bir evleri bile kalmadığını aktardı. Karşı tarafın polis olduğu için kendisini çok daha güçlü hissettiğini ve her şeyi kendi lehine uydurmaya çalışsa da başaramadığını belirten Keskin, Bağraç hakkında nihayet dava açıldığını ifade etti. Burada bir çocuğa yapılan uzun vadeli bir istismarın söz konusu olduğunu hatırlatan Keskin, davanın buna rağmen gecikmiş olarak açılmasını eleştirdi. Genel olarak Türk hukuk sisteminde son derece erkek egemen bir anlayışın hakim olduğunu kaydeden Keskin şöyle konuştu: “Gerek yazılı hukukta gerekse uygulamada hakim ve savcılar uluslararası hukuku dikkate almıyorlar. Kaldı ki bu konuda uluslararası hukukun da eksiklikleri var. Ama Türk hukuku yazılı olduğu biçimde dahi kullanılmıyor. Yani çocuğun veya kadının lehine yeterli deliller olmasına rağmen ya davalar geç açılıyor ya da gereksiz yere takipsizlik veya beraat kararı veriliyor. Kadın hem yaşadığı şiddetle kalıyor hem de bunu ispatlamak zorunda kalıyor. Oysa ki burada kadının beyanı esas kabul edilerek derhal davaların açılması gerekiyor. Çünkü bu davanın açılma süreci kadın ya da kız çocuğu için ayrıca bir travmaya neden oluyor.” / Firatnews

Güncelleme Tarihi: 19 Eylül 2014, 13:35
YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER