Diyarbakır: Az biraz iş, bolca barış...

Diyarbakır'dayız. Bakan Eker'in konuğuyuz. 'Diyarbakır Karpuz Festivali'ni izliyoruz. 'Çözüm süreci' ve 'Reform Paketi'ne ilişkin beklentileri soruyoruz.

Diyarbakır: Az biraz iş, bolca barış...
Oral ÇALIŞLAR / RADİKAL

İnsanlar bölgede geçmişe göre çok huzurlu Oral Bey” diye söze başlıyor bir gazeteci arkadaşım. "Aylardır gençlerini dağlarda, çatışmalarda yitirmeyen bir bölgeden söz ediyoruz." Bir başka arkadaşım, “Durumu süper diye de açıklayabiliriz ama...” sözleriyle konuşmaya katılıyor. 

‘Ama’nın ne anlama geldiğini algılamaya çalışıyorum. “Çatışmaların durmasının ve silahlı mücadelenin siyasi mücadeleye dönüşmesinin açıklanmasının yarattığı rahatlıkla, bundan sonra ne olacağına ilişkin boşluk arasında bir yerde” diyorlar, Diyarbakır için... 

Belki bütün mesele, ‘boşluk’ sözcüğünde saklı... ‘Kürtlerin ve Türkiye’nin geleceğine ilişkin ne olacağı’ sorusu, kafaları geçmişe göre daha çok meşgul ediyor. Düne kadar, sorun, savaştı, çatışmaydı, çocukların ölümüydü. Şimdilik bu endişeler bir ölçüde geride kalmış görünüyor, sorun gelecek beklentilerinde. 

‘Kürtçe eğitim’ konusunun hâlâ çözülememiş olmasına gösterilen tepkilerin bir parçası olarak, DTK öncülüğünde bölgede yürütülen bir haftalık boykot, eskisi kadar yaygın ve etkili olmamış. ‘DTK’nın da bu kez yeteri kadar yüklenmediği’ yorumu yapılıyor. Kürtçe eğitimin, ‘maddi beklentiler’den çok, ‘manevi yön’den anlam taşıdığı söylenebilir. Hava öyle. 

Diyarbakır’dayız. Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı, Diyarbakırlı Mehdi Eker’in konuğuyuz. ‘Diyarbakır Karpuz Festivali’ni izliyoruz. ‘Çözüm süreci’ ve ‘Reform Paketi’ne ilişkin beklentileri soruyoruz. 


Gazeteci meslektaşlarımızdan birisi, Diyarbakırlıların ruh halini şöyle özetledi: “Halkımız, az biraz iş, bolca barış istiyor...” Şimdi barış dönemi bir ölçüde başladığına göre, sorun bölgeye yatırım yapılmasında, iş ve aş sorununun çözümüne ilişkin planların ortaya çıkarılmasında düğümleniyor. 

‘Verilen ekonomik teşviklerin ciddi olarak denetlenmesi’ önemseniyor. ‘Bölgenin en temel meselesinin yoksulluk olduğu’ tespiti, şimdi daha fazla netlik kazanıyor. 


Yoksulluğun bir türevi, göçün bir sonucu olarak fuhuşun ve uyuşturucu kullanımının yaygınlaşması, eskiye göre daha fazla dile getirilen bir gözlem. Durumun sakinleşmesiyle birlikte, çözülememiş bir sorun olan ‘toprak sorunu’ da öne çıkıyor. 

Yeni gerginlikler 

Çatışma ortamının sona erdiğinin hissedilmesiyle köye dönüş önem kazanıyor. Ancak daha önce terk ettikleri köylerine dönmeye çalışan insanlar, bir anda, arazilerinin başkaları tarafından işgal edilmesiyle karşılaşıyorlar. Tapu sorunu halledilmediği için gerginliği ve çatışmayı kışkırtan bir ortam oluşuyor. Son dönemdeki aile savaşlarının, yayılan cinayetlerin arkasında bu belirsizliğin de bir rolünün olduğu anlaşılıyor. 


Fesitvalin bir parçası olarak, Bakan Eker’le birlikte Gazi Köşkü’ne geçtik. Köşk, Diyarbakır’ın tam karşısında, on gözlü köprü, Hevsel Bahçeleri yemyeşil manzarasıyla önümüzde. Bedri Ayseli’nin okuduğu türkü, karşımızdaki manzarayı çok güzel özetliyor: “Kırklar Dağı’nın düzü/ Ziyaret çarptı bizi/ Kör olasın Suzan Suzi/ Ziyaret çarptı bizi... Gazi Köşkü serindir/Dicle Nehri derindir/Sen ağlama garip anam/ Kadir Mevlam kerimdir...” 

Bu türkü, bir ‘aşk hikâyesi’ gibi görünse de Diyarbakırlılara daha çok 1990’lı yıllardaki faili meçhulleri, Kırklar Dağı’na gömülenleri ve Dicle Nehri’ne atılanları çağrıştırdığı bir gerçek. 

‘Reform paketi’ beklentisi sürüyor. BDP’liler, “Bizlere danışılmadan bölgeye ilişkin maddeler hazırlanması bizi kaygılandırıyor” diyorlar. 


Sonuç olarak, Diyarbakır’ın geçmişle kıyaslandığında huzurlu bir görüntü verdiğini söyleyebiliriz... Tabii, çatışmanın yerini, adım adım başka sorunlar alıyor...
Güncelleme Tarihi: 22 Eylül 2013, 13:15
YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER