'Kapıyı açık bıraktım belki Cemil gelir diye'

Gözaltında kaybedilen oğlu Cemil Kırbayır’ı bulmak için 33 yıl boyunca sürdürdüğü mücadele ile kayıp yakınlarının simgesi haline gelen Berfo Ana hayata veda edeli tam bir yıl oldu. Onun hikayesi hafızalardadır hâlâ.

'Kapıyı açık bıraktım belki Cemil gelir diye'
Gözaltında kaybedilen oğlu Cemil Kırbayır’ı bulmak için 33 yıl boyunca sürdürdüğü mücadele ile kayıp yakınlarının simgesi haline gelen Berfo Ana hayata veda edeli tam bir yıl oldu. Onun hikayesi hafızalardadır hâlâ. ‘Oğlumu bulana kadar ölmem, beni oğlumla aynı mezara koyun’ diyordu Berfo Ana. Kendisiyle aynı çileyi yaşayanlar, kaybedilen oğullarının, kızlarının, eşlerinin izini sürüyor yıllardır.


12 Eylül 1980’de gözaltına alındıktan sonra kaybedilen oğlu Cemil’in en azından kemiklerini bulmak için yıllarca çabalayan, başvurmadık kişi, kurum, devlet yetkilisi bırakmayan Berfo Ana, oğluna dair bir ize ulaşmadan ölmek istemedi. 103 yaşına kadar direndi ve 21 Şubat 2013’te yaşamını yitirdi. Son isteği gerçekleşemedi. İlerlemiş yaşına rağmen kayıp ailelerinin tüm eylemlerine katılıyordu Berfo Ana. Gözaltında kaybedilenlerin, sesi, soluğu, simgesiydi.

TEK DİLEĞİ VARDI

Berfo Ana yaşamını yitirmeden önce kayıp yakınlarıyla birlikte görüştüğü Başbakan Tayyip Erdoğan’a “Tek dileğim ölmeden oğlumun mezarını görebilmek” demişti. Ne yazıkki bu mümkün olmadı.

CEMİL’E AĞIT

Oğlu Cemil için yaktığı bir ağıt vardı Berfo Ana’nın. Her cumartesi devletin kaybettiği yakınlarının acısı, ‘belki bir gün çıkar gelir, belki kemiklerini buluruz’ diyerek ellerinde fotoğraflarla sokağa dökülenler bilir o ağıdı; “Başımı taşların üzerine koydum. Komşular; ‘Yapma Berfo kuşlar senin gözünü çıkarır’ dedi. Kapıyı bacayı açık bıraktım. Evladım gelir dedim. ‘Senin oğlun kaçtı’ diyorlar. Oğlum nereye kaçar? Ben oturup kime derdimi anlatacağım ana can? Yüzüğün benim parmağımda Cemil can. Yüzüğünü parmağıma taktım. Gözlerini, ellerini ayaklarını bağladılar, yolunu mu şaşırdın da gelemedin? Ben öldüm ama senin için dirildim. Kenan Evren senin için tekrar dirildim. Cemil can annen seni aramaya geldi. Ölmüş ise kemiklerini istiyorum. Çocuğumun mezarını istiyorum.” (HABER MERKEZİ)


VE GERİDE KALANLAR...

Geride kalanlar, hâlâ son nefesini vermeyenler her cumartesi “Yakınlarımız nerede” diye soruyor. 
Cemil Kırbayır gibi 1980 darbesinde kaybedilenlerden sonra, 1990’lı yıllarda binlerce kişi aynı akıbeti yaşadı. ‘İfade vereceksin’ diye evlerinden götürülen ve bir daha haber alınamayan binlerce kişi. Geride kalan çocuklar, eşler, anneler, babalar, kardeşler... 1995 yılında Diyarbakır’ın Lice ilçesine bağlı Dolunay köyünde eşi Edip Aksoy’u yitiren Rukiye Aksoy onlardan biri. Henüz 3 günlük gelinken, eşi askerler tarafından gözaltına alınır. İşkenceden geçirilir ama neyseki öldürülmeden bırakılır. Diyarbakır merkeze göç ederler. Bir çocukları olur. Bebekleri 40 günlükken, kapı bir kez daha çalınır. Sivil giyimli 3 kişi, “İfade vereceksin” diyerek Edip Aksoy’u götürür. Eşinden bir daha haber alamaz Rukiye Aksoy. JİTEM itirafçısı Abdulkadir Aygan, Edip Aksoy’un, Silopi’ye götürülüp, işkence edilerek öldürüldüğünü anlatır. DİHA’ya konuşan Rukiye Aksoy, “Eşimin bir mezarı dahi yok. Çocuğum 40 günlükken babasız kaldı. Tek isteğim bir mezarı olması. Berfo Ana bu hasretle öldü. Aynı kaderi yaşamak istemiyoruz” dedi. / Evrensel

Güncelleme Tarihi: 21 Şubat 2014, 12:30
YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER