Sizin hiç yüreğiniz bombalandı mı?

Aralık ayının şu günlerinde aklımıza sağanak yağmurlar misali bir soru düşmekte: ‘Senin hiç yüreğin bombalandı mı?’

Sizin hiç yüreğiniz bombalandı mı?
Mehmet Ali GENÇ / EVRENSEL

Aralık ayının şu günlerinde aklımıza sağanak yağmurlar misali bir soru düşmekte: ‘Senin hiç yüreğin bombalandı mı?’ 

Bundan 700 gün evvel Roboskî’nin kalbi, yüreği 34 yerinden bombalandı, hatta defalarca! Uçaklardan dökülen metal ve barut yığınları yetmedi salonlardan çıkan kararlarla da desteklendi bombardıman. Askeri yargılamalar zaten bir ayağı topal olan adaletin öbür ayağını da çukura düşürdü, adaletin gözleri Roboskî’de katırlarla taşınan yanmış bedenleri görmedi. Adalet arayan anaların çığlıklarını kulakları duymadı, yanmış et parçalarına elleri dokunmadı... Devlet görevlilerinin genelkurmayı aklama çabası, Başbakanın Roboskî’yi kürtaj etmekteki kararlılığı, ‘yanlışlıkla’ insan(lık) üzerine yağdırılan bombalar... Büyük bir ‘görmedim-duymadım-bilmiyorum’ hokkabazlığı... ‘Kaza’ süsü verilerek uygulanan katliamların en büyüklerinden biriydi Roboskî.


Bundan bir yıl önce ‘Gülmek bir halk gülüyorsa gülmektir’ deyip Batı’dan uzattığımız kardeşlik eli, sıra sıra yalçın dağları aşarak Roboskîli ailelerin sımsıcak elleriyle buluşmuştu. Gözlerimiz gözlerine değdiğinde yüreklerindeki derin yangının sıcağını hissetmiştik. Ateşlerin başında birbirimize ‘adımız Kürt soyadımız ölüm olmuş’ diyen Ferhat Encü’nün amcasının yüreğiyle sarılmıştık. Katliamın halkların kardeşleşme damarlarını kesmek üzerinden şekillendiğini görmüştük. Devletin ‘katliam haline’ tanık olmuş asimilasyon, inkar ve imha politikalarını yıllardan bu yana uygulamaktan hiçbir şekilde vazgeçmediğine, bunu bir devlet geleneği olarak sürdürdüğüne bir kez daha şahitlik etmiştik. 

Sosyalist gençler olarak ‘Bu yetmez’ demiştik o kara günün gecesinde, Roboskî’ye gelip-dönmek yetmez. Bu, yetmez! Ferhat yaşamalıydı, Servet yaşamalıydı... Bunun için Roboskî’nin kalbinde bir ‘yaşam alanı’ inşa etmeye dair söz vermiştik. Denizler Zap Suyu’na kardeşlik köprüsü inşa etmişti, biz de Denizlerin izine basa basa o köprüden Roboskî’nin kalbine giden yolu döşemeliydik. Bizlere bırakılan mirasa da ancak böyle sahip çıkar ancak böyle gerçek anlamda halklar arasında köprü olmayı başarmamız mümkün olurdu. Bu yolu döşemek umuduyla projeler hazırladık, sosyalist gençler olarak batının yüzünü Roboskî’ye döndürdük.


Evet, bizim yüreklerimiz bombalandı! Roboskî’de bombalandı; iki sınır arasında tonlarca metal parçaladı, darmadağın etti yüreklerimizi. İnsanlığımız katırların sırtında taşındı kilometrelerce. Yüreklerin kulakları sağır edilmeye çalışıldı. Bunun için Roboskî sadece 34 kişilik bir adalet değil, zulme ve katliama ortak olmama üzerinden şekillenen bir asırdır. Şarapnel parçalarıyla darmadağın edilen yüreklerimizi toparlamamızın vaktidir. Roboskî yitik ya da yitirilmeye çalışılan bir gerçektir, Roboskîli ailelerin, anaların yüzlerinde mayın gibi duran o korkunç acıdır.

Roboskî bizizdir aslında... 


Öyle değil mi?
Güncelleme Tarihi: 29 Aralık 2013, 11:28
YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER