Demirtaş raporu: Doktor 'cezaevinde kalamazsın' demiş

İHD avukatları HDP'nin önceki dönem Eş Genel Başkanı Selahatttin Demirtaş'la görüştü. Demirtaş'ın sağlık durumuyla ilgili bilgi veren avukat Zeynep Ceren Boztoprak, "Görüntüsünde hastalığın verdiği bir tahribat görülüyor. Çok fazla kilo kaybı var" dedi.

Demirtaş raporu: Doktor 'cezaevinde kalamazsın' demiş
 Edirne Cezaevi’nde tutulan HDP’nin önceki dönem Eş Genel Başkanı Selahatttin Demirtaş’ın sağlık durumuyla ilgili İnsan Hakları Derneği İstanbul Şubesi’nde basın açıklaması gerçekleştirildi.

İHD Hapishane Komisyonu geçtiğimiz günlerde cezaevinde kalp spazmı geçiren ve kısa süreli baygınlık geçiren Demirtaş’la cezaevinde görüştü. Görüşmenin detayları bugün İHD’de kamuoyuyla paylaşıldı.

‘ÇOK FAZLA KİLO KAYBI VAR’ 

İHD Hapishane Komisyonu’ndan avukatlar Zeynep Ceren Boztoprak, İnce İncesağır ve İHD İstanbul Eş Genel Başkanı Eren Keskin’in farklı tarihlerde Demirtaş’la yaptıkları görüşmelerin detayları anlatıldı. Görüşmeleri rapor halinde kamuoyuyla paylaşan Boztoprak, izlenimleri şöyle aktardı: “Görüntüsünde hastalığın verdiği bir tahribat görülüyor. Çok fazla kilo kaybı var. Cezaevi tabribatını görebiliyoruz. Ama morali çok iyi. ‘Kötüyüm tahliye olmam lazım’ demiyor. Orada sürekli ambulans, doktor yok. Doktor kendisine, ‘cezaevinde kalmamalısın’ demiş. Ama anladığımız o ki bunu raporunda yazmamış.”

‘HAPİSHANE KOŞULLARI GÜN GEÇTİKÇE BOZULMAKTA…’

Boztoprak, İHD olarak her mahpus gibi Demirtaş’ın da sağlık durumunu takip ettiklerini söyledi. Boztoprak şöyle devam etti: “Türkiye’de hapishane koşulları, insan hak ve özgürlükleri bakımından gün geçtikçe bozulmakta, bu nedenle de mahpusların sağlık durumları hem bedenen hem ruhen giderek kötüleşmektedir. Genel olarak hapishane koşulları sağlıklı insanların dahi kısa sürede hastalanmasına, hastaların da durumlarının kötüleşmesine yol açmaktadır. Şu anda hapishanelerde binlerce hasta mahpus ölüm sınırındadır. 2019 yılı itibariyle İHD raporlarına göre 457’si ağır, bin 334 hasta mahpus bulunuyor. Hapishane koşulları sağlıklı kişileri ölüm sınırına getirecek düzeyde hasta etmeye devam ediyor. Adalet Bakanlığı’nın sır gibi saklaması nedeniyle, sağlık nedeniyle kaç mahpusun yaşamını yitirdiğini bilemesek de her yıl mahpusun yüzlerce mahpusun veda hakkını bile kullanamadan vefat ettiğini tahmin edebiliyoruz.”

Demirtaş’ın durumuyla ilgili hazırlanan raporda şu bilgilere yer verildi:

1 – Selahattin Demirtaş 26 Kasım 2019 tarihinde tutuklu bulunduğu hapishane hücresinde baygınlık geçirmiş, hapishane hekimi tarafından hastaneye sevk kararı alınmıştır. Ancak, hapishane idaresi kendisini sadece acil servise götürebileceklerini bildirdiğinde Demirtaş, detaylı tetkik yapılmak üzere bir uzman hekime muayene olması gerektiğini dile getirmiştir. Aradan 4 gün geçmesine rağmen herhangi bir sevk işlemi yapılmamıştır. 2 Aralık tarihinde kardeşi yaptığı ziyarette durumu anlatmış, kamuoyuna açıkladıktan sonra Selahattin Demirtaş akşam saatlerinde Trakya Üniversitesi Tıp Fakültesi hastanesine götürülmüştür.

2 – Devam eden 10 gün içerisinde 3 defa muayene ve tetkik yapılmış, neticeten

a)Yemek borusunda iltihap tespit edilmiş, spazmın bu iltihap nedeniyle olabileceği bildirilmiş,

3 – Karın bölgesinde yapılan MR tetkikinde damar duvarlarında yağ dokularının oluştuğu, damar duvarına yapışık yağ dokularının karın bölgesinden başka, vücudun diğer bölgelerinde de olması halinde hayati risk taşıdığını belirtmiştir. Yapışık yağ dokularının koparak kanla birlikte damarlarda dolaşabileceği, bu durumda vücudun herhangi bir bölgesinde damar tıkanıklığına neden olacağı, ayrıca kanında lipit yağ oranının 700 olarak tespit edildiği, bu değerin ideal değerin çok üzerinde olduğu, bunun da hayati risk teşkil ettiği şeklinde teşhislerde bulunulmuştur.

4 – Sağlık raporlarının yer aldığı özlük dosyasının bir örneği derneğimiz aracılığıyla Türk Tabipler Birliği ve Türkiye İnsan Hakları Vakfı hekimlerinin incelemesine sunulmuştur. Hekim heyeti inceleme yaptıktan sonra bir değerlendirme raporu hazırlayacaktır.

HAPİSHANE KOŞULLARI

Raporda, Demirtaş’ın sağlık durumunun hapishane koşullarından kaynaklandığı raporda yer aldı.

“Türkiye’deki hapishaneler sağlıklı insanların hızlı bir şekilde sağlıksız hale gelmesine sebep olmaktadır” ifadelerinin yer aldığı raporda cezaevlerinin durumuna da dikkat çekildi: “Özellikle yüksek güvenlikli hapishanelerin mimari yapısı nedeniyle, mahpuslar güneş ışığını hiç görememekte, yeterli oksijen alamamaktadır. Yemekler besin ve kalori açısından yetersiz olduğu gibi sağlıksız koşullarda verilmektedir. Mahpuslarda beslenme bozukluğu nedeniyle pek çok hastalık belirmektedir. Hijyenden yoksun mikrobik bir ortamda yüzlerce insan bir arada tutulmaktadır. Hapishanelerde tam zamanlı hekim bulundurulmamaktadır. Haftanın bir ya da iki günü sınırlı saatlerde hekim bulunmakta, bu da acil ve kronik hastalıkların tedavisinin yapılmasına imkan vermemektedir. Hastane sevklerinin geç yapılması ya da hiç yapılmaması, hastalıkların teşhisini aksatmakta, düzenli ilaç kullanma imkanını ortadan kaldırmaktadır. Bu durum hastalıkların tedavi edilmesinin önünde önemli bir engel oluşturmaktadır. Erken teşhisle tedavi edilebilecek pek çok hastalık bu sebeplerle ilerlemekte mahpusların ölümüne yol açabilmektedir.

Rehabilitasyon merkezi olarak inşa edilen R Tipi hapishanelerde ise koşullar içler acısıdır. Hasta mahpuslara düzenli tedavi uygulanmamakta, hastane ortamının gerektirdiği hijyen ve sterilizasyon koşulları sağlanmamakta, insan onuruna aykırı bir ortamda mahpuslar yatağa bağlı tutulmaktadır.”

Raporda,”Uluslararası mevzuat devletlerce özgürlüğünden yoksun bırakılan kişilerin yaşam hakkı konusunda devletlere pozitif yükümlülükler yüklemiştir” denilerek ‘devletlerin özgürlüğünden yoksun bırakılmış kişilerin sağlığa erişim hakkı konusunda özgür bireylerle eşit şartlarda bulunmasını sağlamakla yükümlü’ ilkesi hatırlatıldı: “Avrupa İşkenceyi Önleme Komitesi’ne göre; ‘Tutukluların gözetim altında bulundukları süre boyunca, tutukluluk sürelerinden bağımsız olarak her zaman bir doktora erişim haklarının bulunması gereklidir. Sağlık hizmetleri, doktora danışma talepleri gereksiz gecikme olmadan karşılanacak şekilde düzenlenmelidir’ denmekte. Oysaki Türkiye hapishanelerinde hastalığı olan mahpusun revire götürülmemesi, hastaneye sevk edilmişse sevkinin gerçekleştirilmemesi, hastane randevularına tarihinde götürülmemeleri, tedavi aşamalarındaki yetersiz ve kötü uygulamalar, kelepçeli muayene, bazı hapishanelerde etnik kimliğinden dolayı mahpusların doktor tarafından muayene edilmemesi ve hastane sevklerinin yapılmaması şeklinde kötü muamele, işkence ve ayrımcılık suçlarını oluşturan, gerek Türkiye’nin tarafı olduğu uluslararası anlaşmalara gerekse de iç hukuktaki anayasa ve kanunlara aykırı hareket ettiği derneğimize gelen başvurularda da beyan edilmektedir.”

Hatice Onaran ve Zeynep Ceren Boztoprak

‘BİZZAT ADALET BAKANLIĞI SORUMLU’

Raporun sonuç bölümünde ise Demirtaş’ın hayati risk altında olduğu vurgulandı. Demirtaş’ın hapishanede kalmaması gerektiği raporda yer alırken durumunun daha da kötüleşmemesi ve tedavisinin sağlıklı bir şekilde yapılabilmesi için tahliye edilmesi gerektiği belirtildi: “Aksi durumda sağlığa erişim hakkı açıkça ihlal edilmiş olacak ve ne yazık ki yaşam hakkı ihlali gündeme gelecektir. Bizzat Adalet Bakanı başta olmak üzere hükümet yetkilileri ve hapishane idaresi söz konusu ihlal nedeniyle hukuken ve etik açısından sorumludur. Biz İnsan Hakları Derneği olarak Adalet Bakanlığı’na çağrıda bulunuyoruz: Bütün hasta mahpuslar derhal serbest bırakılmalıdır. Hapishane koşulları iyileştirilmeli, hapishanelerde kalanların sağlığa erimiş hakkı bütün boyutları kullandırılacak şekilde her şey yeniden organize edilmelidir. Sağlık konusundaki kararlarda idareciler değil hekimler öncelikli görülmelidir.” / DUVAR

Güncelleme Tarihi: 26 Aralık 2019, 15:28
YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER