Ömer Çelik: Cumhurbaşkanımızın böyle bir boş vakti yok

AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, Merkez Yürütme Kurulu'nun (MYK) ardından açıklamalarda bulundu.

Ömer Çelik: Cumhurbaşkanımızın böyle bir boş vakti yok

AK Parti Merkez Yürütme Kurulu, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın başkanlığında toplandı. MYK toplantısı devam ederken AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, açıklamalarda bulundu.

Ömer Çelik, CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu'nun Cumhurbaşkanı Erdoğan'a yönelik çağrısına "Sayın Kılıçdaroğlu adaylığını ilan etsin, Cumhurbaşkanımızın karşısına çıksın. Bekliyoruz. Kaç kere söyledik. Onun ötesinde 'Televizyon programında tartışalım' diyor. Nasıl tartışacaksınız? Bir kere Cumhurbaşkanımızın böyle bir şey için harcayacak boş vakti yok" cevabını verdi. 

Çelik'in açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:

"Küresel düzeyde birkaç üzücü olay oldu. Somali'de terör saldırısında hayatını kaybedenlere rahmet diliyoruz. Güney Kore'de festivalde yüzlerce insan hayatını kaybetti, Hindistan'da köprünün çökmesi sonrasında hayatını kaybedenler oldu, taziyelerimizi iletiyoruz.

MEVLÜDE GENÇ'İN HEM ALMANYA'DAKİ HEM TÜRKİYE'DEKİ CENAZE TÖRENİNE KATILACAĞIZ: Acı bir kaybımız var; Mevlüde Genç hayatını kaybetti. 29 yıl önce Almanya'da 2 kızı, 2 torunu ve 1 yeğeni faşist ve ırkçı katillerin saldırısına uğramıştı. O günden beri Mevlüde Genç bir sembol oldu. Ve 'barış içinde yaşayalım, kimseyi kışkırtmayalım' diye 'acımı kalbime gömüyorum' dedi. Kendisi, barışın ve uzlaşının sesi olarak bir sembol oldu ve hayatını son nefesini verinceye kadar bu şekilde geçirdi. Hem Almanya'daki törene hem de Türkiye'deki cenaze törenine AK Parti olarak heyetlerimizle birlikte katılacağız. Kendisine karşı AK Parti olarak son vazifemizi yapmak için de arkadaşlarımız orada bulunacaklar. Mevlüde Genç bir anne olarak 'barış içinde yaşayalım' diye kendi çocuklarına bir kin aktarmamak için, bir kötülük duygusu aktarmamak için acısını içine gömdüğünü defalarca ifade etti. Acısını bile kendi evinde bile hür şekilde yaşayamadı. Bu çok abidevi bir davranış, çok soylu bir davranış.

BUNLAR TRAVMATİK TİPLER: (TOGG'un üretimi) Türkiye'nin ideali olan, 60 yıldır hayali olan projelerden birinin daha hayata geçmesi herkes için sevindirici bir şey oldu. Tabi sevinemeyenler var. Bunlar milletin sevinciyle sevinemeyen milletin derdiyle dertlenemeyen travmatik tipler. Bu travmanın da herhangi bir tedavisi yok. Dolayısıyla onları kendi travmalarıyla baş başa bırakmak gerekiyor. Ama dünyada yankılanması da Türkiye içerisinde milletimizin bir özleminin daha yerine gelmesi bakımından 'Türkiye Yüzyılı' toplantısının hemen arkasında bunun somutlaşan unsurlarından biri olarak gündeme geldi. Milli teknoloji hamlesi ile enerjiden sağlığa her alanda yürüyen bu çaba ve gayretler arkasında aslında büyük bir özgüven devrimini saklıyor. Vesayetle mücadelenin ortaya çıkardığı o büyük reformcu dönüşüm arkasından herkes için bir özgüven devrimini ortaya koydu ve 'Biz yapabiliriz, biz gerçekleştirebiliriz' duygusu yıllarca geri planda kalmış pek çok gücümüzü açığa çıkardı. 

BİR ORDUNUN KARŞI KARŞIYA KALACAĞI EN AĞIR SUÇTUR: Etrafımızdaki terör sadece fiziki ve biyolojik varlığıyla olan örgütsel bir yapıdan ibaret değil. Bu terörün bir ekosistemi var, bu terörün arkasında bir siyasi proje var. Bu terör örgütlerinin ideolojilerine takılıp kalırsak bu tek başına meseleyi çözmüyor. Arkasında bir de bunların siyasi projesi var. Ve Türkiye bu siyasi projelerin bölgeye getirmeye çalıştığı felaketler, ülkemizin milli güvenliğine dönük tehditleri karşısında uzun ve kapsamlı bir tecrübeye ve deneyime sahip. Dolayısıyla buna hiçbir şekilde müsaade etmeyeceğimizi ifade ediyoruz. Terör örgütünün bir takım çevrelerden aldığı akılla ürettiği kara propagandaları ise Türkiye içinde karşılık bulması utanç vericidir. Bunların en önde gelenlerinden bir tanesi Türk Silahlı Kuvvetleri'ne 'kimyasal silah kullanıyor' iftirasının atılmasıdır. Bunun yegane kaynağı terör örgütü ama terör örgütünün nasıl bir propaganda ağına sahip olduğunu görmek açısından TBMM çatısı altında görev yapan birilerinden sivil toplum örgütlerine kadar bunun birden bire gündeme sokulmaya çalışıldığını gördük.

Bir ordunun karşı karşıya kalacağı en ağır suçtur. TSK gibi hassasiyeti çok yüksek olan orduya karşı bunu yaptığınızda bu provokasyondur. Bunun söylenmesinin fikir hürriyetiyle ilgisi var mı yok mu diye temelsiz bir tartışma yapıyor. TSK'nın kimyasal silah kullandı diye bir aşağılık iftiranın dillendiriyor olması bu nefret suçu mu, ifade özgürlüğü mü? Bu alandaki tekelci yapıların bu alanda kurulmuş tekelci hegemonyaların kırılması bakımından düzenlemeleri, o alanın demokratikleşmesi bakımından gündeme getireceğiz.

BÜYÜK ÜZÜNTÜ DUYUYORUZ: Tahıl koridoru anlaşması sayın Cumhurbaşkanımızın ortaya koyduğu inisiyatifle gerçekleşmişti. Rusya anlaşmayı askıya aldığını ya da çekildiğini ifade ediyor. Bundan büyük bir üzüntü duyduğumuzu ifade etmek isterim. Arzu ve temenni ediyoruz ki, tekrar bu anlaşma işlerlik kazansın. Karadeniz tahıl girişimi 9 milyondan fazla gıdanın başka insanlara ulaşmasını sağladı. Bu iradenin güçlü tutulmasını temenni ediyoruz.

HAZİNE YARDIMI VAZGEÇİLMEZ UNSUR: Hazine yardımı meselesi dünyanın her tarafında demokrasinin vazgeçilmez unsuru olan siyasi partilerin güçlenmesi ve faaliyetlerini rahatça yapabilmeleri için üretilmiştir. Bunlar insanlığın tecrübesi içerisinde, siyasetin tecrübesi içinde ortaya konulmuş, siyasi faaliyet yapma özgürlüğünü yapmaya dönük yaklaşımlardan bir tanesidir. Teröre destek veren, hazine yardımını yasaların dışında kullanan herhangi siyasi parti söz konusu olduğunda buna karar verecek olan mahkemelerdir. Bu konudaki siyasi eleştirilerimizi devam ettiriyoruz. Terör gibi iltisaklı konularda kullanılmasını önleyecek tedbirler mevcuttur." (HABER MERKEZİ)

CHP'Lİ VEKİLLERİN MAHKEME BASMASI SON DERECE BARBARCA BİR TAVIR: (Yalova Belediyesi ile ilgili dava) Mahkeme basmanın meclisi basmaktan bir farkı yok. Bu devletin temel egemenlik alanlarına dönük bir saygısızlıktır. Bu milletvekilleri empati yapsınlar. Kendileri Meclis kürsüsünde konuşurken birileri tarafından o meclisin basıldığını düşünsünler. Böylesine bir tablo nasıl kabul edilemezse o vekillerin mahkemeye dönük saygısızlığı da kabul edilemez. Milletvekili gider mahkemeyi izler daha sonra kararla ilgili paylaşacağı bir görüş varsa çıkar dışarıda açıklamasını yapar. Ama böyle hakimlere dönük hakaret ederek arkasından da orada ucuz bir kabadayılık yaparak bir tavır ortaya konulması doğrusu son derece barbarca bir tavır olmuştur. Mahkemeye yapılan hakaretin meclise yapılan hakaretten hiçbir farkı yok. 

'KILIÇDAROĞLU ADAYLIĞINI İLAN ETSİN'

Çelik, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun 'Erdoğan aday olmamdan korkuyor' sözlerini nasıl değerlendiriyorsunuz?" sorusuna, şu yanıtı verdi: "Zaten biz bekliyoruz. Sayın Kılıçdaroğlu adaylığını ilan etsin, Cumhurbaşkanımızın karşısına çıksın. Bekliyoruz. Kaç kere söyledik. Onun ötesinde 'televizyon programında tartışalım’ diyor. Nasıl tartışacaksınız? Bir kere Cumhurbaşkanımızın böyle bir şey için harcayacak boş vakti yok. Niye boş vakti diyorum, şundan dolayı söylüyorum; Bugünlerde sosyal medyada bir video var. Çıkmış diyor ki 'TOGG; bunun fabrikası bile yok ilan ettiler' diyor. İşte TOGG fabrikasının açılışı yapıldı. Böyle trajik bir şey olabilir mi? Artık komediyi geçti bu. Ne dediği belli olmayan birisiyle neyi tartışacaksınız? Karşıma çıksın diyorsa sayın Kılıçdaroğlu'nun bir an evvel adaylığını ilan etmesini bekliyoruz. Sayın Kılıçdaroğlu'na hatırlatmak isterim; İngiltere'ye gidiyormuş. Seçimler Türkiye'de yapılacak; haberi olsun. Seçimler Londra'da, Washington'da yapılmayacak. Seçimler Türkiye'de yapılacak. Dolayısıyla siyaset ile hedefleri varsa onu gerçekleştirmenin yeri Türkiye."  / DUVAR

YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER