Bayık bölgesel güçleri uyardı: Irak'ın akıbetine uğrarsınız

KCK Yürütme Konseyi Eş Başkanı Cemil Bayık, IŞİD’in Türkiye, KDP, Suudi Arabistan, Katar, Ürdün ve ABD tarafından desteklendiğini ifade etti.

Bayık bölgesel güçleri uyardı: Irak'ın akıbetine uğrarsınız
KCK Yürütme Konseyi Eş Başkanı Cemil Bayık, IŞİD’in Türkiye, KDP, Suudi Arabistan, Katar, Ürdün ve ABD tarafından desteklendiğini ifade ederek buna devam edip yeni Osmanlıcılığı Ortadoğu’da egemen kılabileceğini düşünenlerin Osmanlı’nın akıbetine uğrayacağını söyledi.


Özgür Gündem gazetesine konuşan Bayık, Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın sadece Kürtleri ve Türkleri değil, Ortadoğu’yu bu kaostan çıkarmak için çabaladığını vurgulayarak “Türkiye’yi bu güne kadar idare etti ama artık bütün cephelerden kırılma noktasıyla karşı karşıya gelmiş durumda. Bu ciddi bir durumdur. Türkiye eğer bu durumu anlarsa ki, Önder Apo sürekli bunu anlatmaya çalışıyor, Türkiye parçalanmadan kendisini kurtarabilir. Türkiye bir felakete doğru götürülüyor” dedi.

KCK Eşbaşkanı Cemil Bayık ile Özgür Gündem’den Veysi Sarısözen’in yaptığı röportaj şöyle:

Sayın Öcalan baş müzakereci olarak konuşuyor. O’nun üslubunun çok daha farklı olduğunu görüyorum. İçerikte aranızda bir farklılık var mı?

Kürt Özgürlük Hareketi’nde Önder Apo’nun, bizlerin ve legal siyasetin rolleri farklıdır. Herkesin kendi rolünü üstlenmesi ve onun gerekliliklerini yerine getirmesi gerekiyor. O zaman bunlar birbirini tamamlar ve sonuca götürür. Eğer roller karıştırılır ve üstlenilmezse o zaman sonuç alınamaz. Önder Apo’nun söyledikleri ile bizim söylediklerimiz farklı değildir. Farklı gösteren çevreler var. Bazıları bunu bilinçli geliştiriyor.

Neden bunu yapıyorlar, murad edilen nedir?

Çünkü Türk devleti oluştuğunda özel savaş üzerine oturtulan bir devlettir. Bu devlet özel savaşı yürütemezse ayakta kalamaz. Buna psikolojik savaş da eklenmiş durumda. Psikolojik savaş özel savaşın daha derin bir biçimidir. Dikkat edilirse Cumhuriyet oluştuğundan beri özel savaş ve psikolojik savaş yürütülüyor. Mutlaka düşman yaratılıyor ve bununla mücadele ediliyor. Toplum bu temelde çarpıtılıyor. Bu rejim kendisini böyle ayakta tutuyor. Şimdi şu anda hükümette olan AKP ve onunla birlikte olan medya, büyük bir propaganda yürütüyor.

Propagandanın özü nedir?

Önder Apo sürece farklı yaklaşıyor, eşbaşkanlar farklı yaklaşıyor, BDP farklı yaklaşıyor, bunlar arasında bir çelişki ve çatışma varmış gibi göstermeye çalışıyor. Bu aslında sorunu demokratik siyaset yoluyla çözmemeyi ifade ediyor. Amaçlarında çözüm olan bunu kesinlikle yapmaz. Çelişkilerin olduğunu işlemeye; toplumu bu temelde manipüle etmeye çalışıyorlar. Dikkat edelim Türkiye’de demokratik sola karşı, Kürt Özgürlük Hareketi’ne karşı yıllarca bu tarzda propaganda yürütülmüştür. Hala da öyle yürütülüyor. Hala parçalamaya çalışıyorlar. Güçsüzleştirmeye çalışıyorlar. Bu temelde iktidarlarını yürütmeye çalışıyorlar; bu bir taktiktir. Türkiye bu konuda uzmandır. Fakat artık bunlar anlaşılmış durumdadır. Belki hala bir kesim bunu anlamış değildir. Ama PKK ve Kürt toplumu bunu çok iyi anlamış durumdadır. Türkiye’de demokrat çevreler, sol çevreler bunu anlamaya başlamışlardır. Bu nokta anlaşılırsa gerçekten bu rejime karşı doğru tutarlı bir mücadele yürütülebilinir ve sonuç alınır. Aksi taktirde manipülasyondan kurtulamaz. Kafa karıştırmaları hiçbir zaman sonuç vermeyecektir. Bunu da terk etmeleri gerekiyor. Önder Apo baş müzakereci; bir halkın ve Hareketin Önderi olarak rolünü yerine getirmeye çalışıyor. Onun yöntem, üslup ve zihniyetini geliştiriyor. Hareketimiz de kendi rolünü yerine getiriyor. Önderliğine karşı duyduğu sorumluluğu yerine getirmeye çalışıyor.

Irak’taki gelişmeler Türkiye’deki Kürt sorununun çözümünde değişikliğe neden olur mu?

Ortadoğu’da bir kaos, kriz yaşanıyordu, Musul’a başlayan IŞİD çıkışıyla birlikte buna yeni bir kriz eklendi. Var olan kaos ve krizi daha da derinleştirdi. Bunun elbette etkileri olacak. Hem Kürt Özgürlük Hareketi’ne, hem Irak’a hem Suriye’ye hem İran’a hem de Türkiye’ye. Ortadoğu’nun geneline etkisi olacaktır. Birçok dengeyi değiştirmiştir, daha da değiştirecektir. Burada yeri gelmişken; Rojava’da özgürlük savaşçıları IŞİD’e karşı büyük bir mücadele yürüttü ve yürütüyor. Bugüne kadar IŞİD her yerde sonuç aldı ama Rojava’da sonuç alamadı. Onun için Rojava’daki direniş, mücadele sadece oradaki halk için değil, bütün demokrasi, özgürlük ve adalet güçler/halklar için de onurlu bir mücadeledir. Herkesin Musul’da başlayan Sünni alanını kapsayan hareketten sonra durumu daha iyi anlaması ve görmesi gerekiyor.

Ne yapmaları gerekiyor?

Rojava’ya karşı izledikleri politikaları gözden geçirip değiştirmeleri gerekiyor. Rojava’ya karşı özeleştiride bulunmaları gerekiyor. Rojava direnişi olmasaydı IŞİD değil Irak’ın Sünni kesimini Ortadoğu’da birçok bölgeyi ele geçirmiş olacaktı. IŞİD yeni bir örgüt değil, önceden çalışmaları var. IŞİD’e destek veren güçler var. Türkiye, KDP, Sudi Arabistan, Katar, Ürdün ve ABD beli oranda destek verdi. Bu örgüt bu desteklerle kısa sürede sonuç elde etti. Dıştaki destek içerde halkın Irak yönetimine duyduğu tepki birleştirildi ve hızla bu sonuç alındı. Bu dengeleri değiştirdi. Bir kere Irak parçalandı, artık eski Irak’tan bahsedilemez. IŞİD adıyla geliştirilen hareket Irak’ı parçaladığı gibi Suriye’yi parçalama hata Türkiye ve İran’ı parçalamayı hedefleyebilir.

Esas hedefleri neresidir?

Güney Kürdistan’ın büyük bir tehlikeyle yüz yüze geleceğini bilmekte yarar var. Esas hedefleri Rojava’dır ancak bütün Kürtleri hedefliyordur.

Buna karşı ne yapılabilir?

Buna karşı tüm Kürtlerin Rojava’ya sahiplik etmesi gerekiyor. Türkiye tüm bunları görüp hızla politika değişikliğine mi yönelecek yoksa mevcut politikalarında devam mı edecek, bu Türkiye’nin kaderini belirleyecektir. Eğer politikalarını değiştirirse Türkiye parçalanmaktan kurtulabilir, Irak ve Suriye’de yaşananları yaşanmayabilir. Demokratik, özgür, güçlü Türkiye birliğini yaratabilir. Aynı zamanda Ortadoğu için bir model de olabilir. IŞİD gibi örgütleri desteklerse, bundan yarar göreceğini düşünürse, yeni Osmanlıcılığı Ortadoğu’da egemen kılabileceğini, güç olabileceğini düşünüyorsa gafleti yaşıyordur. Kesinlikle Ortadoğu’da Türkiye’yi hegemon bir güç haline getirmeyecek hatta var olan Türkiye Cumhuriyetini parça parça edebilir. Osmanlının durumuna düşürebilir.

Sizin izlediğiniz çizgi Türkiye’yi de bu beladan kurtarmaya mı dönük?

Doğrudur. İmralı’da Önder Apo’nun çabası sadece Kürtleri, Türkleri değil, Ortadoğu’yu bu kaostan çıkarmaktır. Türkiye’yi bu güne kadar idare etti ama artık bir kırılma noktasına gelindi. Bu siyaseten, iktisaden böyledir, Kürt sorunu açısından böyledir, Alevi sorunu, demokrasi sorunu açısından böyledir. Sadece bir cepheden kırılmayla yüz yüze gelmiş değildir. Bütün cephelerden kırılma noktasıyla karşı karşıya gelmiş durumda. Bu ciddi bir durumdur. Türkiye eğer bu durumu anlarsa ki, Önder Apo sürekli bunu anlatmaya çalışıyor, Türkiye parçalanmadan kendisini kurtarabilir. Türkiye bir felakete doğru götürülüyor. IŞİD desteklendi şimdi herkesin başına bela oldu. En çok da Türkiye’nin başına bela olacak. Onun için Türkiye’nin bu gerçeği görerek kırılmayı olumlu yönde gerçekleştirmesi gerekiyor.

Önümüzde cumhurbaşkanlığı seçimleri var. Birinci turda HDP’nin adayı olacak. Asıl ikinci turda sizin pozisyonunuzun ne olacağı merak ediliyor?

Cumhurbaşkanlığı seçimi herkes açısından önemli. CHP, MHP ortak aday göstermiş durumda. Aslında CHP’nin gösterdiği ortak adayı CHP gerçeğini de ortaya koymuş durumda. CHP bu adayla birlikte kendi kimliğinden vazgeçmiş durumda. Sanırım bazı çevreler bunu görüyor. Bu tartışmalar başlamış durumda. Birincisi bu açıdan önemli. AKP hala adayını açıklamış değil. Şimdiye kadarki ibreler Tayyip Erdoğan yönündedir. Ancak Tayyip Erdoğan mı yoksa başka biri mi, bana göre bazı sorunlar var. Bu belirsizlik hem CHP, MHP’nin ortak adayından hem de AKP’nin kendi iç sorunlarından dolayı yaşanıyor. Bunu aşmaya çalışıyorlar. Tabii bir de HDP’nin göstereceği aday var. Bu aday Türkiye’de demokrasi ve özgürlükten yana olan bütün kesimlerin, örgütlerin, kişilerin, çevrelerin, kültürlerin, halkların adayı olmak zorunda. CHP ve MHP’nin ortak adayı Atatürk’e karşı bir adamın oğlunun olması; daha çok MHP’ye yakın olduğu gerçeği var. Her ne kadar CHP bu adayı göstermişse de aslında MHP’nin adayıdır. CHP, MHP’lileşmiştir. Bu durum CHP’ye oy veren taban üzerinde etkisi olacaktır. Aleviler üzerinde, sosyal demokratlar üzerinde, hatta ulusalcılar üzerinde etkisi olacaktır. Burada sosyal demokratlar ve demokrasiden yana olanlar HDP’nin adayını desteklemeli. CHP’nin bu yöntemle Türkiye’yi AKP’den kurtarmaya çalışması artık anlamsızdır. Yerel seçimlerde gördük. Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde artık CHP’nin bir demokrasi gücü olmadığı, Türkiye’de artık demokrasiyi, özgürlüğü HDP’nin temsil ettiği ortaya çıkmış bulunuyor. Bu açıdan HDP’nin çok iyi çalışma yürütmesi gerekiyor. Yerel seçimlerde derin devlet HDP’yi etkisiz kılmak istemiştir. Anti propagandalar, fiziki saldırılar yine HDP’ye oy vermesi gerekenlerin CHP’ye kaydırılması bu amaçla yapılmıştır. HDP bu gerçeği yeterince kavrayamamış ve tedbirlerini geliştirememiştir. Şimdi bu tecrübeler ortadadır. Eğer HDP iyi propaganda, iyi çalışma yürütürse bütün demokrasi, özgürlük ve eşitlik yanlısı güçleri bir araya toplayabilir. Böylece Türkiye’nin umudu olabilir. Türkiye halklarının özlemini çektiği bir cumhurbaşkanı adayı ortaya çıkabilir. İyi yürütülürse ikinci tur bile HDP ile AKP arasında olabilir. Her şey HDP’nin çalışmalarına bağlıdır. Kesinlikle birinci turda iyi çalışma yürütürse ikinci tura kalabilir. İkinci tura CHP, MHP ile AKP’nin adayları değil, HDP ile AKP’nin adayı kalabilir. HDP’nin bu yönlü çalışması gerekir. İkinci turda CHP, MHP, AKP adayından hangi birini destekleyelim biçiminde bir amacının olmaması gerekir. Gerçek olan budur. Halkların seçeneğini ortaya koymak gerek. Cumhurbaşkanlığı seçimi bu açıdan önemlidir. HDP’nin kendi gerçek gücünü ortaya çıkarması, Türkiye’deki demokrasi ve özgürlük güçlerinin gücünün ortaya çıkarılması için önemlidir. HDP’nin buna çalışması gerekiyor. / anf

Güncelleme Tarihi: 28 Haziran 2014, 20:36
YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER