Bayık: HPG ve YPG insanlık onurunu kurtardı

Koma Civakên Kurdistan (KCK) Yürütme Konseyi Eş Başkanı Cemil Bayık, kendilerini Suriye ve Irak'ta İslam Devleti (İD) olarak ilan eden IŞİD isimli vahşet örgütüne karşı YPG ve HPG’nin müdahalesinin insanlık onurunu kurtardığını söyledi.

Bayık: HPG ve YPG insanlık onurunu kurtardı
Koma Civakên Kurdistan (KCK) Yürütme Konseyi Eş Başkanı Cemil Bayık, kendilerini Suriye ve Irak'ta İslam Devleti (İD) olarak ilan eden IŞİD isimli vahşet örgütüne karşı YPG ve HPG’nin müdahalesinin insanlık onurunu kurtardığını söyledi.  Bayık, özellikle Rabia-Şengal-Cezaa hattındaki YPG direnişine dikkat çekerek “Bölgesel Kürt yönetimi, partiler ve insanlık bu hususta YPG’ye borçludur” dedi.  Bayık, Şengal’in Ezidisizleştirilmesine izin verilmemesi gerektiğini de belirtirken, Ezidiler ile Türkmenlerin ittifak kurmaları çağrısında bulundu.


KCK Yürütmek Konseyi Eşbaşkanı Cemil Bayık, Cuma günü MED NUÇE televizyon kanalına katıldığı özel bir programda Şengal, ulusal birlik, Ortadoğu’da süren savaş, anadilde eğitim talebi ve Türkiye eğitim sistemini boykota ilişkin çarpıcı değerlendirmelerde bulundu.

‘EZİDİLER ŞENGAL’E DÖNMELİDİR’

IŞİD çetelerinin saldırılarına karşı Ezidi halkının Şengal’den çıkmayarak mücadele etmesinin gerektiğini  vurgulayan KCK Yürütme Konseyi Eşbaşkanı Bayık, “Ezidi halkımız Şengal’den çıkmamalıdır” dedi.

“İşgalin ilk günlerinde belki bir zorunluluk vardı ama şimdilik Kürdistan’dan çıkmamalıdır”diyen Bayık şunları söyledi: “Ezidi halkı yüzünü yeniden Şengal’e dönmelidir.  Çünkü Şengal Ezidi halkının  topraklarıdır,  kökleri,  tarihleri buradadır ve  tüm kutsal değerleri buradadır. Buradan uzaklaştıkça ölüyorlar. IŞİD saldırısıyla Şengal’de büyük bir katliam yapmak istiyor.

Bu şekilde Şengal’i Ezidisizleştirmek istiyorlar. Şengal’i kendi toprakları yapmak istediler. Buna engel olduk.  Şimdi de Ezidileri Avrupa Amerika ve Kanada’ya göçertmek istiyorlar. Göçerterek Ezidileri bitirmenin  peşindedirler. Şengal’e tekrar dönemesinler diye uğraşıyorlar. Bunun için de bir savunmaları olması lazım. Kendi öz savunmaları olmazsa hiçkimseye de güvenemezler. Yaşananlar bunu  kanıtladı. Ezidiler bunu gördü. Ezidiler kendilerine güveniyor ve kendi toprakları üzerinde öz güçleri ile sistemlerini oluşturabilirler.”

‘EZİDİ VE TÜRKMENLER İTTİFAK KURMALIDIR’

Devam eden IŞİD saldırılarına karşı ittifak ve birlikte mücadele çağrısını tekrarlayan Bayık şunları belirtti: “Ezidiler,  Telafer ile, Türkmenlerle ilişki kurmalıdır. IŞİD çetelerine karşı birlikte karşı koymalıdırlar. Kendileri için nasıl garanti istiyorlarsa Türkmenler için de aynı garantiyi istemeliler. Daha sonra da IŞİD’e karşı ortak  bir savaş cephesinde yer almalılar. Bu biçimde Telafer’i Şengal ve Rabia’yı IŞİD’ten temizleyebilirler ve orada yaşayabilirler. Birbirlerine yardım ederek kendi topraklarında yaşamı yeniden inşa edebilirler. Ne Türkmenler Telafer’de yalnız başına  IŞİD’e direnebilir ne de Ezidi halkımız tek başına durabilir. Ortak kuvvet olmalıdır. Askeri ve siyasi ortak bir güç oluşturularak birbirlerini de kabul ederek IŞİD’e karşı savaşmalılar. Ancak böyle sonuç alınır. “

‘HPG VE YPG İNSANLIK ONURUNU KURTARMIŞTIR’

HPG ve YPG’nin ilk günkü müdahalesinin hayati önemde olduğunun altını çizen Bayık şöyle devam etti: “HPG ve YPG kuvvetlerini Şengal’e Rabia ya göndermeselerdi Ezidi halkı Şengal’den sağ çıkamazdı.”

Bayık devamla şunları kaydetti: “Şengal ve Ezidi halkı üzerindeki planlama, hepsini katliamdan geçirip Şengali Ezidisizleştirmekti. IŞİD orayı kendi toprağı yapma peşindeydi. HPG ve YPG zamanında müdahale ederek bu planın gerçekleşmesine izin vermedi. Eğer bu katliamlar gerçekleşseydi, Kürtler, bölgesel Kürt yönetimi, güneyli Kürt partileri insanlığın karşısına çıkamazlardı.  Çünkü Ezidi katliamı üzerinde ne siyaset olur, ne parti, ne hükümet ne de devlet olmaz.

YPG ve HPG’nin müdahalesi Kürt siyasetinin şeref ve kerametini ayaklar altından çıkarmıştır. Güney Kürdistan yönetimini ayaklar altından çıkarmıştır, güneyli partileri ve özellikle KDP’yi korumuştur. Burada YPG, HPG ve Şengal direniş birlikleri insanlığı etik ve ahlaki olarak korumuştur. Dinler ve değerler korunmuştur. Şengal’de bu plan bozulunca  Rojava ve Cezaa’da bu plan yeniden işletilmeye çalışıldı.  İŞİD Cezaa’ya saldırdı.  Büyük bir güçle Cezaa’ya saldırdı ve elde etmek istedi. HPG ve YPG’nin Şengal için açtığı koridoru kapatmak peşindelerdi. Şengal’i çembere alıp Til Koçer ve Rabia’yı  ele geçirmek istediler. Rimêlan ve Heseki’ye tekrar saldırıp Rojava devrimini boğmak istediler. Fakat Cezaa’da büyük bir darbe yiyip kaçtılar. YPG kahramanlık yaptı orada. Planın işlemesine izin vermedi. Bölgesel Kürt yönetimi, partiler ve insanlık bu hususta YPG’ye borçludur.”

‘ŞENGAL VE TELAFER ÖZERK OLMALIDIR’

Bayık yaptığı değerlendirmede Şengal ve Telafer için özerk statü istedi: “Şu an Êzidiler arasında süregelen bir tartışma var, bu güne kadar Irak devleti ve bölgesel Kürt yönetimine güvendiklerini lakin son saldırıda kendilerini savunmasız bıraktıklarını dile getiriyorlar. Eğer özerklikleri olsaydı kendilerini koruyacaklarını belirtiyorlar.”

Öz savunmanın hayati önemde olduğunun altını çizen Bayık devamla şunları söyledi: “Ezidiler kendi öz savunmalarını oluşturup kendilerini koruyabilecek bir sistemle döneceklerini söylüyorlar. Biz de bu fikirdeyiz. Son gelişmelerde bunları doğruluyor. Aynı husus ve tedbirler Telafer için de geçerlidir. Türkmenler de özerkliklerini, öz savunmalarını oluşturup, êzîdîlerle ittifak halinde orada yaşayabilirler.

‘DERSİM HALKININ 4 BİN EZİDİYİ ÇAĞIRMASINA ÇOK SEVİNDİM’

Yani Demokratik Ulus esas alınmalıdır.  Ezidiler Güney Kürdistanda kalmalıdırlar. Telaferliler yine Irak’ta kalmalıdır. Kürdistan ve Şengal’den kopup belki fiziki soykırım değil ama beyaz soykırımı geliştirir. Yani Ezdilik ölür. Şu an Ezidi halkının Rojava, Güney Kürdistan ve Kuzey Kürdistan’da yerleşmesi iyidir ve halkımız buralarda onlara sahip çıkmalıdır. Êzidi halkının ortadan kalkması ile Kürtlük büyük zarar görür. Örneğin Dersim halkı 4 bin Ezidiyi topraklarına çağırdılar bu çok yerinde bir çağrıdır. Ben şahsen bu çağrıya çok  sevindim. Bütün kent ve ilçe, köylerimiz bu eksende tavır göstermelidir. Ezidileri yanına almalıdır. Her tarafta böyle bir sahipleniş gelişirse onlar da yalnız olmadıklarını anlayacaklardır.”

‘IŞİD KÜRT DÜŞMANIDIR’

IŞİD’in bir bütünen Kürt halkına düşman olduğunu belirten Bayık şunları kaydetti: “IŞİD Kürtlere darbe vurmak için oluşturulup büyütüldü. Vasfı budur. Kürt halkı bu bölgenin kaderini mücadelesi ve örgütlülüğüyle tayin edeceği için IŞİD ilk günden beri Kürt bölgelerine ve hareketimize saldırmaktadır.  Kürtlerin kendisi ve bölge halkları için oluşturduğu kültürü ve devrimin gelişmesini engellemek istiyorlar. IŞİD küçük bir  hareketti ama bir yılda büyüttüler. Ortadoğu’da sürekli büyüyüp gelişen savaşa bir çözüm bulunamıyor ve kontrol edilemiyor.

Özellikle de Rojava modeli alternatif ve çözümdür. IŞİD özellikle bu  modeli ortadan kaldırmak için öne sürülüyor. IŞİD ile mezhep savaşları yaratıp halkları birbirine boğazlatmak istiyorlar. Halkları güçsüz, takatsiz bırakıp IŞİD şahsında islam kültürünü zayıflatmak istiyorlar. IŞİD önce Rojava’da Kürtlere saldırdı sonra Güney’de devam etti. Yani tüm saldırıları Kürtler üzerinedir. IŞİD Musul saldırısı sonrası güneyli kardeşlerimizi uyarıp yarın da size saldıracakları ve IŞİD’in tüm Kürtlere düşman olduklarını aktardık. Telafer kuşatıldığında Şengal’e de saldıracakları belliydi.”

‘ORTAK ASKERİ GÜÇ OLMALIDIR’

“Güneyli kardeşlerimizi bizim bu bölgelere askeri güç göndermemizi kabul etmedi. Şu an ihtiyaçları olmadıklarını  ihtiyaç dahilinde söyleyeceklerini belirttiler” diyen Bayık “ Şengal ve Maxmur saldırısı olunca halk ve güneyli siyasi partiler bizim gelip bölgesel Kürt kazanımı ve halkları  savunmamızı  istedi. Biz bu çağrılar üzerine gerillayı gönderdik. Gerillanın gidişi halka ve peşmerge güçlerine moral ve güç verdi” dedi.

“Ortak bir askeri güç oluşumu önerisini bu ortamda dile getirdik. Bu Kürt ulusal birliğine hizmettir” diyen Bayık, sözlerini şöyle sürdürdü: “Kürtler şuan ulusal birliği esas alıp ulusal kongreyi gerçekleştirip, diplomasisini geliştirip İŞİD’e karşı ortak askeri güç ile karşı durmalıdır. Partiler Kürt ulusuna hizmet etmelidir. Değil ki Kürt ulusu partilerin hizmetine girsin.  Her nerede olursa olsun bizim bu ortamda yaratacağımız ortak askeri ve barış gücü olası her tehdide ve saldırıya karşı tetikte ve bir arada olmalıdır.  Bu yaklaşım peşmerge içinde de güçlüdür ve bizim bunu güçlendirmemiz gerekmekte. Ben buradan sizin aracılığınızla tüm parçalardaki Kürtlere çağrı yapıyorum ve ulusal birlik için ulusal kongre çağrımı yineliyorum. Bu çağrıya ve birliğe katılmayan güçler ise toplumsal baskı ile katılmaya zorlanmalıdır.”

‘PKK TERÖR ÖRGÜTÜ DEĞİL ÖZGÜRLÜK HAREKETİDİR’

Son günlerde Avrupada’ki pek çok ülkenin PKK’yi terör listesinden çıkarmasına dair yürütülen tartışmalara da değinen Bayık, “PKK’yi terör listesine sokanlar bile şimdi bunu tartışıyor. Bizim yapmamız gerekeni PKK yaptı diyor. Bu büyük adaletsizlik sonlandırılmalı ve PKK terör listesinden çıkarılmalıdır” dedi.

PKK’nin Ortadoğu’da geliştiğini vurgulayan Bayık, şöyle konuştu:  “Bugün PKK ortadoğuda gelişiyor. Sadece Kürt halkı üstünde değil diğer halklar ve inançlar üstünde de etkilidir. Çünkü PKK Kürtler için ne istiyorsa diğer halklar ve inançlar içinde aynı şeyi istiyor ve savaşıyor. 

PKK demokratik ulusu, demokratik özerkliği, demokratik konfederalizmi esas alıyor. Halkların birliği ve kardeşliğini esas alıyor ve gelitirmek istiyor. Kadın özgürlüğü temelinde toplumsal özgürlüğü inşa etmek istiyor. Yeni bir zihniyet ve yeni bir sistemi alternatif kılmak istiyor. Herkes bundan ruh alıyor ve gittikçe de bu PKK gerçekliği anlaşılmaya başlanıyor. PKK özgürlük hareketidir. Şengal’de olduğu gibi katliamları önledi. İnsanlık onuruna, mezhep ve ınançlara, din, kültür ve değerlere sahip çıktı.devletlerin yapması gerekeni PKK yaptı. O zor şartlar altındaki halkları çok kısıtlı imkanlar ile kurtarak katliamı önledi. İŞİD terörizmine karşı PKK durdu. Bunu herkes gördü ve şimdi bu durum tartışılmaya başlandı.. Ortadoğu halkları da şuan PKK’den güç alıyor. Bizi savunacak tek güç PKK diyorlar. PKK çizgisi doğru diyorlar. Kimse bunu inkar etmiyor. Gittikçe de bu gerçek ortadoğuda anlaşılıyor.”

‘CENEVRE 3, BARIŞ İÇİN DEĞERLENDİRİLMELİDİR’

Suriye’deki krize adı altında düzenenen Cenevre 1 ve 2’nin başarısızlığına dikkat çeken Bayık, Cenevre 3’ün toplanmasını istedi:  “Ama üçüncü bu imkana sahip olabilir. Anlaşıldı ki Suriye deki sorunlar savaş ile çözülmüyor. Ve yine açığa çıktı ki Ortadoğu ve halklar için en büyük tehdit IŞİD’tir. IŞİD merkezi Suriye’dir, Suriye ve Irak’ı merkez alarak Ortadoğu’da bir diktatörlük kurmak istiyor. Bu tehlikeyi ortadan kaldırmak için onunla savaşmak gerekiyor. Bunun içinde Suriye’yi merkez almak gerekiyor. Burada hangi kuvvetler varsa onları bir birlik içine almak gerekiyor. Böyle savaşmak gerekiyor. Cenevre 3 de bu temelde toplanbilir.”

IŞİD’in ortak tehdit oluşturduğunu aktaran Bayık devamla şöyle konuştu: “Rojava ve diğer tüm parçalar olmak üzere Suriye’deki rejim ve muhalefet IŞİD saldırı ve tehlikesine karşı savaşmalıdır. Cenevre 3 yine Suriye’deki barış için bir temel oluşturabilir. Cenevre 1 ve 2’ye göre şuan daha fazla şans vardır. Uluslarası devletler ve ABD IŞİD’e karşı savaşmamız gerektiğini söylediler. Bu doğrudur. Ama bunun içinde Rojava ile de ilişkilenmeleri elzemdir. Hatta rejim ile de ilişki içinde olmalılar. Suriye meselesi Suriye bütünlüğü içinde ve demokratik yollarla barışa evirilebilir.”

‘PRATİK ADIM ATILMADAN ÇÖZÜM GELİŞMEZ’

Türkiye’deki yeni hükümet ve çözüm sürecini de değerlendiren Bayık, halkın oynanan oyunlar karşısında dikkatli olması gerektiğini belirtti. “Diyorlar ki biz sorunu çözeceğiz. Hatta Eylül sonlarına doğru yol haritamızı netleştireceğiz diyorlar. Eski hükümeti de şimdikini de Tayyip Erdoğan idare ediyor. Erdoğan tüm hükümneti yürütüyor. Konuşmada güzel şeyler söyleniyor ama pratikte bir şey yok. Halkımız kendini kandırmasın, bu konuşmalara da inanmasınlar.

Belki Önder Apo iyi gidiyor dediği için öyle diyorlar. Ama Önder Apo öyle bir şey demedi. Önder Apo olması gerekenleri söylüyor. Önder Apo süreç için iyidir, sorun kalmadı, tehlike yok diye bir şey demiyor. Önder Apo da sürecin içindedir biz de. Sürecin içinde olan biziz ve en iyi durumu da biz tahlil edebiliriz, bizim dışımızdakiler hükümetin yaptığı açıklamalar üzerinden tahliller yapıyor. Ve neticeyi de iyi göstermeye çalışıyorlar. Bu psikolojik bir savaştır. Tüm demokrasi güçleri ve halkları umut içinde tutup zaman kazanmaya çalışarak asimilasyon ve kültürel soykırımı işleterek Kürtleri yok etmek istiyorlar. Halkımız bu konuda dikkatli olmalıdır.”

Bugüne kadar atılan ve geliştirilen tüm adımların  Önderliklerinin eseri olduğunu vurgulayan Bayık şunları ekledi: “Türkiye devleti bir adım atmamıştır. Şimdi de biz Kandil ile de görüşmeye hazırız diyorlar. Bunu da yeni bir adım olarak belirtiyorlar. Milleti kandırmak istiyorlar. Şimdiye kadar atılan tüm adımlar da kültürel soykırım ve asimilasyona hizmet ediyor. Hatta birkaç gün önce şehitliği tahrip ettiler. Kürtler niçin en büyük değer şehitleridir, kutsaldır. Ama onların kutsalına değerlerine saldırıyorlar. Devlet pratik adım atarsa ancak inanabilirler onun dışında halk kendini gevşek tutmasın, inanmasın. Mücadelesinden geri adım atmasın.

Diğer önemli bir şey de türkiye demokrasi güçleri hükümeti köşeye sıkıştırmalıdır. Adım atmaya zorlamalıdır. Adım atmazsanız kimse size inanmaz ve bu savaşa sebep oluyor. Demek siz savaş istiyorsunuz demeliler. Önder Apo’nun şartları düzelmeyene kadar, müzakere heyetleri oluşmayana kadar güven olmaz, gelişmez. Ölçümüz Önder Apo’nun yaşam şartlarıdır. Ancak o biçimde Önder Apo müzekere yürütebilir.”

‘MİLLİ EĞİTİM MÜDÜRLÜKLERİNE YÜRÜNMELİDİR’

“Dil ortadan kalkarsa kültür ortadan kalkar” diyen Bayık devamla şunları söyledi:  “Eğer Kürtler yaşamak istiyorsa geleceği de elinde tutmak istiyorsa dilini esas almalı ve onu okuyarak yazarak geliştirmelidir. Tüm lehçelerde dil geliştirilmelidir. Türkçe eğitim ile Kürtler gelişmez. Kürdistan’da okul açmalarının nedeni Kürt, gençlerinin kendini geliştirmesi, kendini tanıması değildir. Bu okullarda tüm Kürtleri Türkleştirmek istiyorlar. Halkımız bu okulları boykot etmelidir. Bir  hafta gitmeyebilirler. Bazıları gönderip bazıları göndermese olmaz.Tüm halkımız çocuklarını bu okullardan almalıdır. Özellikle öncülük eden Kürt kurumları, partileri, Kürtçe çalışma yürütenler boykota öncülük etmelidir. Halk bunu görürse onlarda çocuklarını göndermez.. Milli Eğitim Müdürlüklerine yürünmelidir. Protesto edilerek anadilde eğitim istenmelidir. Bu protestolar gelişirse amacına ulaşbili.” / Firatnews

Güncelleme Tarihi: 06 Eylül 2014, 18:08
YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER