HDK, Alevi Konferansı'nın sonuç bildirgesini açıkladı

HDK'nin düzenlediği Alevi Konferansı'nın sonuç bildirgesinde, Alevilere yönelik katliamcı politikaların ve Ortadoğu'daki tehditlerin devam ettiğine dikkat çekilerek, güçlü bir örgütlülüğün ve ezilen halklarla ortak mücadelenin gerektiği belirtildi

HDK, Alevi Konferansı'nın sonuç bildirgesini açıkladı
HDK'nin düzenlediği Alevi Konferansı'nın sonuç bildirgesinde, Alevilere yönelik katliamcı politikaların ve Ortadoğu'daki tehditlerin devam ettiğine dikkat çekilerek, güçlü bir örgütlülüğün ve ezilen halklarla ortak mücadelenin gerektiği belirtildi. Alevilerin taleplerinin sıralandığı bildirgede, "Aleviler Kürt siyasal hareketinin çözüm için önerdiği 10 maddeyi demokrasi ve barışın gerçekleştirilmesi için olumlu görmekte, buna karşılık AKP’nin müzakere sürecine yaklaşımının olumsuzluğuna dair kaygı beslemektedirler" denildi.


Halkların Demokratik Kongresi'nin (HDK), Alevilerin siyasette, demokratik yaşamda, tarihteki yerleri, yaşadığı sorunları ve çözüm önerilerini, Türkiye’ye ve geleceğe dair beklentilerini tartışmak ve ortak bir siyaset perspektifi oluşturmak için 4-5 Nisan günlerinde İstanbul’da düzenlediği Alevi Konferansı sona erdi.

Konferansa çok sayıda Alevi kurum temsilcisi, bireyleri, dedeler, akademisyenler, yazarlar, sanatçılar ve demokratik kitle örgütü, sendika temsilcileri katıldı.

'OSMANLI'DAKİ KATLİAMLAR CUMHURİYET İLE DEVAM ETTİ'

Sonuç bildirgesinde, Alevi inancının toplumsal tarihinin, egemen devletler tarafından kendisine uygulanmış asimilasyon, baskı ve sürgün tarihi olduğu belirtilerek, "Bu uygulamaların nedeni, Aleviliğin, adaletsizliklerle belirlenen egemenlik ilişkileriyle uzlaşamaması, her türlü otoriteyi sorgulayabilmesi ve egemenlik hakkını insanın kendisinde görmesidir. İmam Hüseyin’den Baba İlyas’a, Kalender Çelebi’den Seyit Rıza’ya kadar Alevi belleğinin oluşumunda tayin edici roller üstlenen inanç önderleri de egemenlik ilişkilerini sorgulayan bu adalet ve direnç kimliğiyle belirginleşmişlerdir" denildi.

Osmanlı döneminde uygulanan asimilasyon ve katliam politikalarının aynen devralındığı Cumhuriyet döneminde de Aleviliğin bağımsız bir kimlik olarak yaşamasına imkân tanınmadığına dikkat çekilen sonuç bildirgesinde, Cumhuriyetin kuruluşuyla başlayan Alevi katliamlarının Koçgiri, Dersim, Maraş, Çorum, Sivas ve Gazi’yle sürdüğü hatırlatıldı.

Ortadoğu ve Türkiye’de yaşanan siyasal gelişmeler kapsamında Alevilerin mezhep çatışmaları zeminine çekilmek ve savaş politikalarının kurbanı haline getirilmek istendiğine vurgu yapılan bildirgede, Alevilerin talep ve çözüm önerilerine değinildi.

TALEP VE ÇÖZÜM ÖNERİLERİ

Sonuç bildirgesinde, Alevilerin devlet tarafından kimliklerinin tanımlanmasını değil tanınmasını talep ettiğine işaret edilerek, şunlar kaydedildi:

"Devlet eliyle dinsel tekleştirmenin sevk ve idare edildiği bir kurum olarak Diyanet İşleri Başkanlığı (DİB)  lağvedilmeli; dinler ve inançlar sivil alana terk edilmelidir.

Zorunlu ve seçmeli din dersleri kaldırılmalı, eğitimin dinselleştirilmesi anlayışından vazgeçilmeli, anadilinde eğitim talebi karşılanmalıdır.

Devletin dinden elini çektiği, dinin de devletin içinden çekildiği bir özgürlükçü laiklik hayata geçirilmelidir.

Alevilerin ibadethanelerinin yasal statüsü tanınmalı; el konulmuş ve kapatılmış dergâh ve inanç merkezleri inanç sahiplerine geri verilmelidir. Türkiye dışında bulunan Alevi Bektaşi dergâhlarına yönelik işgalci ve asimilasyoncu politikalara son verilmelidir.

Alevilere ve diğer din ve mezhep gruplarına karşı ayrımcılık ve ötekileştirme içeren yazılı ve sözlü söylem ve hakaretler nefret suçu olarak kabul edilmeli; önleyici tedbirler alınmalı ve yasal yaptırım uygulanmalıdır.

Devlet Aleviliğin bilgisine, kitlesine ve kutsal değerlerine yönelik müdahaleci asimilasyon politikalarından vazgeçmelidir. Alevi köylerine cami yapılmasından vazgeçilmelidir. Alevi köylerindeki mevcut camilere din görevlisi atamaları durdurulmalı, önceden atanan din görevlileri geri çekilmelidir. Kutsal değerleri ve mekanları tehdit, kültürel yaşam alanlarını yok eden HES, baraj, kalekol vb.lerinin yapımından ve demografik ve kültürel yıkıma neden olan kentsel dönüşüm projelerinden vazgeçilmelidir. Kültürel asimilasyonun bir parçası olarak uygulanan yer isimlerinin değiştirilmesine son verilmelidir, değiştirilen isimler iade edilmelidir.

Kamusal ve özel istihdam alanlarında Alevilere kota tanınmalı, istihdamda fırsat eşitliği sağlanmalıdır.

Tarih boyunca yapılan Alevi katliamlarının araştırılması için hakikat komisyonları oluşturulmalı; sürgün ve göçmen durumuna düşmüş Alevilerin mağduriyetleri giderilmeli, zararları tazmin edilmelidir.

Alevi kadınlar inanç kimlikleri nedeniyle de çoklu bir baskıya ve ezilmeye maruz kalmaktadır. Bunun yanı sıra sosyal, kültürel ve siyasal alanda da Alevi kadınların görmezden gelindiği bir gerçektir. Alevi kurumlarından başlayarak tüm örgüt ve siyasal yapılarda kadınların eşit temsiliyetinin ve örgütlenmesinin önü açılacak şekilde etkin mekanizmalar oluşturulmalıdır.

Ocak dergah sisteminin bütün geleneksel sürekleri ve inanç sahiplerinin ana dillerinde tekrar hayata geçirilerek, inancın kendi öz dinamikleriyle yaşanmasının koşulları sağlanmalıdır."

'GÜÇLÜ ÖRGÜTLÜLÜK VE DAYANIŞMA GEREKİYOR'

Ortadoğu'da yaşanan emperyalist savaşlar, DAİŞ, El Kaide, El Nusra, Boko Haram vahşeti ve savunmasız halklar üzerinde yürütülen katliamlar dikkate alındığında, Alevi toplumunun güçlü bir şekilde örgütlenmesinin zorunlu olduğu ve zalimlere karşı demokratik kurumlarla ve ezilen halklarla birlikte daha etkin mücadele edilmesi gerektiğinin vurgulandığı sonuç bildirgesinde, şöyle devam edildi:

"İklime ve Hamma’da görüldüğü üzere, emperyalist savaşlar sürecinde katliama maruz kalan Arap Alevileri Türkiye’de de hedef haline getirilmiştir. Bu nedenle ciddi güvenlik kaygıları olan bölgedeki Alevi halklarla dayanışma yükseltilmelidir.

Alevilerin kültürel hakları tartışılamaz. Bu kültürün nasıl sürdürüleceği ve yaşatılacağı konusunda devletin herhangi bir tasarrufu Aleviler açısından tartışma dışıdır.

İç güvenlik paketi adıyla çıkartılan sıkıyönetim yasasıyla hak arama mücadeleleri engellenmekte, devlet saldırılarının yolu sınırsızca açılmaktadır.  Gezi Direnişinde olduğu gibi; hak mücadelesi veren kesimlere yönelik saldırılarda öncelikle Aleviler hedef alınmış, Alevi gençleri katledilmiş, Alevi mahalleleri kuşatılmış, Cemevlerine saldırılar yapılmıştır. Bunlara ilişkin hiçbir hukuki süreç de işletilmemiştir. Dolayısıyla bu paketin de benzer sonuçlar doğuracağı kaygısı büyüktür. Aleviler bu sıkıyönetim yasasının derhal kaldırılmasını talep etmektedir."

'ALEVİLER SÜRECİ VE 10 MADDEYİ DESTEKLİYOR'

Alevilerin yürütülen çözüm sürecini desteklediğinin, bu sürecin demokratik, özgürlükçü, laik bir ülke hedefiyle geliştirilmesini ve bunun için kendi tarihsel birikimleriyle müzakere sürecine dahil olmayı istediğinin ifade edildiği sonuç bildirgesinde, "Aleviler Kürt siyasal hareketinin çözüm için önerdiği 10 maddeyi demokrasi ve barışın gerçekleştirilmesi için olumlu görmekte, buna karşılık AKP’nin müzakere sürecine yaklaşımının olumsuzluğuna dair kaygı beslemektedirler" diye kaydedildi.

Güncelleme Tarihi: 07 Nisan 2015, 08:07
YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER