İran'da reformcular protestolara neden mesafeli?

İran siyasetinin reformcu kanadı, bir haftadır devam eden protesto gösterileriyle arasında mesafe koydu. Peki reformcular eylemlere nasıl bakıyor, 'rejim değişikliği' tartışması niçin 'alâkasız' görünüyor?

İran'da reformcular protestolara neden mesafeli?
İran’da geçen perşembe patlak veren hükümet karşıtı protestolar devam ederken, ABD ve İsrail’in yanı sıra bazı kesimler ‘rejim değişikliği’ çağrısını dillendirmeye başladı. Oysa, İran İslam Cumhuriyeti’nin ‘modern’ yüzü sayılan reformcular protestolara mesafeli. Hatta gösterileri, ılımlı Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani’nin muhafazakâr rakiplerinin örgütlediği de iddia ediliyor.


Peki reformcular, sokakta taleplerini dile getirenler hakkında ne düşünüyor? İranlı gazeteci Said Caferi, ülkesindeki reformcu kanadın önde gelen üyelerinin açıklamalarını derledi. Caferi, “… Fakat gerçek şu ki, reformcuların ideolojisi rejim değişikliğine ve radikal değişimlere karşıdır. Reformcular 2009’daki tartışmalı seçimlerden sonra hükümetin devrilmesini istemiyordu; sadece seçim sonuçlarının iptalini talep ediyordu. Bugün de aynı o günkü gibi, ani ve radikal çözümler aramıyorlar, bunun yerine sorunları aşamalı reformla çözmeyi tercih ediyorlar” yorumunu yaptı.

İranlı gazetecinin Al Monitor sitesinde yayımlanan makalesi şöyle:

“İran’ın çeşitli kentlerindeki protestolar devam ederken reformcular, halktan rahatsızlığını ortaya koyarken itidal göstermesini istiyor. Ekonomik gerekçelerle başlayan ve sonrasında başka sıkıntıları da kapsayan protestolar İran içindeki reformcular tarafından memnuniyetle karşılanmadı. Başta yürütmenin icraatlarını hedef alan protestocular zaman içinde müesses nizamın diğer temel taşlarını da hedef almaya başladı; reformculara ve bizzat cumhurbaşkanına karşı sözlü saldırılar yatıştı.

MUHAFAZAKÂRLAR MI KIŞKIRTIYOR?

Protestolar 28 Aralık’ta, kuzeydoğu kentleri Meşhed ve Nişabur’da başladı; bu durum bazı yorumcuların, Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani’nin Mayıs 2017 seçimlerindeki ana rakibi İbrahim Reisi ile kayınpederi Ahmed Alamolhoda’nın, yönetime baskı yapmak amacıyla bu protestoların arkasındaki kişiler olduğunu söylemesine yol açtı. Reisi, Meşhed’deki yardım kuruluşu Astan-e Quds Razavi’nin başkanı; kayınpederi de oradaki cuma namazlarının vaizi.

Reisi ve Alamolhodanın müdahil olduğu iddiası, İran Cumhurbaşkanı Yardımcısı İshak Cihangiri’nin protestoların yönetime karşı çıkanlar tarafından örgütlendiğini söylemesiyle daha akla yatkın hale geldi. Cihangiri 29 Aralık’ta, “Bazı kişiler ekonomiyi, yönetime saldırmanın bir aracı olarak kullanıyor. Perde arkasında bir şeyler dönüyor ve bunun ortaya çıkarılması gerekir” dedi.

‘SORUNLARA AHMEDİNECAD YOL AÇTI’

İran meclisinin reformcu üyelerinden Mahmud Sadeghi ise aynı gün Twitter’da başka bir görüşü paylaşıyordu: “Bu gösteriler önceden planlanmış olsa bile, yetkililerin komplo teorileri aramak yerine halkın sorunlarına çözüm bulması daha iyi olur.”

Bazı reformcular huzursuzluktan ötürü muhafazakâr rakiplerini suçlasa ve yaşananlara dair genel olarak komplo odaklı bir bakış benimse de, bazı başka reformcular da halkın sokaklarda protesto hakkını savundu. Reformcuların bir kesimi de, mevcut sorunların ve toplumsal huzursuzluğun temelinde Mahmud Ahmedinecad’ın 2005-2013 arasındaki cumhurbaşkanlığında izlediği politikaların yattığını düşünüyor. Fakat bütün reformcuların ortak bir noktası var: Halkı, protesto sırasında şiddetten kaçınmaya çağırdılar.

HATEMİ’NİN YARDIMCILARI: HERKES ZARAR GÖRECEK

Eski cumhurbaşkanı Muhammed Hatemi’nin 1997-2005 arasındaki yönetiminde seçim ofisi başkanı ve reformcu bir siyasetçi olan Mustafa Tajzadeh, 29 Aralık’ta Twitter’da halkın protesto hakkını savundu; bunu, İran Anayasası’nın 27’inci maddesinde garanti edilen, vazgeçilemez bir hak olarak niteledi. Fakat protestolar tırmandıkça ve şiddetli bir hal aldıkça, giderek daha fazla reformcu kamuoyu önünde şiddeti kınadı.

Hatemi’nin hükümet sözcüsü Abdullah Ramazanzade, 30 aralık’ta şu tweet’i attı: “Refah ve özgürlüğe yasal yollardan ve şiddete başvurmadan ulaşabiliriz.” Bir gün öncesindeyse, Hatemi’nin yardımcısı ve önde gelen reformculardan Muhammed Ali Abtahi, Instagram hesabından şunları yazıyordu: “Bu, reformcu, muhafazakâr veya karşı devrimci olmakla ilgili değil. Ahmedinecad’dan sertlik yanlılarına, çeşitli internet siteleri ve kanallardan Ruhani’nin destekçilerine ve muhaliflerine kadar herkes şunu bilmeli ki, toplumsal sorunları kaşımak ve sokak protestolarını teşvik etmek, her şeyden çok İran içinde yaşayan ve ayrımcılığa, ekonomik sorunlara, işsizliğe maruz kalan kişilerin zararına olacaktır. Eğer bu durum devam ederse, kısa süre içinde bir polis devletimiz olacak; ekonomik zorluklar artacak ve bugün var olan avantajlar ile olanaklar bile olmayacak.”

Reformcular gerçekten de var olan zorlukları kabul etse ve halkın sokaklarda protesto hakkını savunsa bile, hepsi de şuna inanıyor gibi görünüyor: Protestoların mevcut gidişatını sürdürmenin bir anlamı yok ve bu durum ülkeyi olsa olsa kötürüm hale getirir ve durumu kötüleştirir.

‘ÇÖZÜMÜ SOKAKTA ARAMAYACAĞIZ’

Önde gelen reformcu siyasi yorumculardan ve üniversite profesörlerinden Hamidreza Jalaeipour, Telegram kanalından şunları yazıyordu: “Reformcular halkı oy vermeye teşvik ettikleri için eleştirildi ve halkı sandığa götürmekten başka bir şeyi bilmemekle suçlandı. Yanıtım şu: Aynı şeyi yapmaya devam edeceğiz. Oy vermek medeni ve sorumlu bir davranış biçimidir. Eğer toplumun katılımını sağlamasaydık Pakistan, Mısır ve Suriye’den daha kötü durumda olacaktık. Size dürüstçe şunu söylemeliyim ki, reformcular toplumun sorunlarına yanıtları sokakta aramaz.”

REFORMCU İDEOLOJİ RADİKAL DEĞİŞİME KARŞI

Bu tepkiler, bazı internet kullanıcılarının, özellikle de İran dışındakilerin reformcuları eleştirmesine, onları fırsatçı ve her ne olursa olsun iktidarda kalmak isteyen güç delisi bireyler olarak nitelemesine yol açtı. Fakat gerçek şu ki, reformcuların ideolojisi rejim değişikliğine ve radikal değişimlere karşıdır. Reformcular 2009’daki tartışmalı seçimlerden sonra hükümetin devrilmesini istemiyordu; sadece seçim sonuçlarının iptalini talep ediyordu. Bugün de aynı o günkü gibi, ani ve radikal çözümler aramıyorlar, bunun yerine sorunları aşamalı reformla çözmeyi tercih ediyorlar.

‘REFORMCULAR YÖNETİMİ SAVUNACAK’

Önde gelen bir başka reformcu siyasi yorumcu ve üniversitede profesör olan Saeed Laylaz, Al Monitor’a şunları söyledi: “Ülkede farklı krizlere ve halk açısından zorluklara yol açan sorunlar olsa da, bunların hepsinden hükümetin sorumlu tutulamayacağını hatırlamalıyız. Zira diğer kurumlar da bir miktar sorumluluk taşıyor. Ayrıca, bu zorluklar ülkede şiddeti ve kaosu savunmanın bahanesi olamaz. Benim şahsi yorumum şu ki, önümüzdeki günlerde daha fazla reformcu yönetimi savunmak için öne çıkacak ve protestoların yanı sıra halkın barışçıl toplanma özgürlüğü ve şiddetten kaçınılması gerekliliği konusundaki pozisyonlarını netleştirecektir. Reformcular, her zaman için şiddete karşıdır.”

Hal böyleyken, Ruhani ve yönetiminin önünde zorlu bir görev var gibi görünüyor: Ülkeyi şiddete başvurmadan kontrol altına almak ve istikrar getirmek.” 

MAKALENİN İNGİLİZCE ORİJİNALİ

Güncelleme Tarihi: 04 Ocak 2018, 10:59
YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER