Kürt öğrencilerine yönelik polis komplosu

İkinci Mısır çarşısı komplosu olarak adlandırılan ve beşi tutuklu 13 Kürt öğrencinin rekor cezalarla yargılandığı İstanbul Üniversitesi tuvaletlerindeki patlamayla ilgili davanın 5. duruşması 7 Temmuz 2014 tarihinde Çağlayan 20. Ağır Ceza Mahkemesinde görülecek.

Kürt öğrencilerine yönelik polis komplosu
İkinci Mısır çarşısı komplosu olarak adlandırılan ve beşi tutuklu 13 Kürt öğrencinin rekor cezalarla yargılandığı İstanbul Üniversitesi tuvaletlerindeki patlamayla ilgili davanın 5. duruşması 7 Temmuz 2014 tarihinde Çağlayan 20. Ağır Ceza Mahkemesinde görülecek.

Roboski’de katledilen 34 Kürt gencini ve polis kurşunuyla öldürülen Şerzan Kurt’u anmanın dahi delil olarak gösterildiği dava öncesi ANF’ye konuşan Kürt öğrencilerin avukatı Ayşe Acinikli, bu davanın Kürt öğrencilere yönelik polis komplosunun en somut örneği olduğunu vurgulayarak, tüm duyarlı kesimleri 7 Temmuz’da yapılacak duruşmaya çağırdı.

Her şey İstanbul Üniversitesi (İÜ) Hukuk Fakültesi’nde 8 Mayıs 2012 tarihinde kadınlar tuvaletinde meydana gelen patlamayla başladı. Okul yönetiminin patlamanın gaz sıkışmasından dolayı meydana geldiğini açıklamasına rağmen, polislerin hedefi yine Kürt öğrenciler olmuştu. Patlamadan hemen sonra, İktisat Fakültesi öğrencilerinden Emel Çetin, Raziye Ay ile Mücahit Özdemir gözaltına alınmıştı. Mücahit Özdemir savcılık tarafından serbest bırakılırken, tek suçları patlamadan önce tuvalete gitmek olan Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü öğrencisi Emel Çetin ile Çalışma Ekonomisi Bölümü öğrencisi Raziye Ay ise tutuklanarak, Bakırköy Kapalı Kadın cezaevine gönderilmişti.

ROBOSKİ KATLİAMINI PROTESTO ETMEK DE DELİL SAYILDI

Patlamadan bir ay sonra, aynı dava kapsamında İÜ öğrencilerine yönelik operasyonda gözaltına alınan 10 öğrenciden Oktay Gürdeğir, Şahin Kaya, Ferhat Kavak, Gürkan İstekli, Zeki Yılmazsoy, Uğur Tekdal ve Muammer Cesur isimli 7 öğrenci daha tutuklandı. 9’u tutuklu toplam 13 öğrenci hakkında 61 sayfalık iddianame hazırlayan Savcı Ekrem Beyaztaş, öğrencilerin katıldığı Roboski katliamı protestosunu, Şerzan Kurt anmasını, Newroz kutlamalarını, tutuklu öğrenciler için yapılan eylemleri, ülkücü gruplarla yaşanan kavgaları da delil olarak saydı. Savcının iddianamede, F-16’lar tarafından çoğu çocuk 34 Kürt gencinin soğukkanlılıkla öldürüldüğü Roboski katliamını ise, “29 Aralık 2011 tarihinde Şırnak’ta ölü geçirilen 35 kişi ile ilgili basın açıklaması” şeklinde değerlendirmesi dikkat çekmişti.

ÜÇ ÖĞRENCİYE REKOR CEZALAR

Tek suçları patlamadan önce tuvalete gitmek olan Emel Çetin, Raziye Ay ve koridordan geçmek olan Uğur Tekdal için, “Devletin birliğini ve ülke bütünlüğünü bozmak, mala zarar vermek, el yapımı bomba imal etmek, birden fazla kişiyi öldürmeye teşebbüs etmek” iddiasıyla ağırlaştırılmış müebbet gibi rekor cezalar talep eden savcı, Çetin için 69 yıl, Ay için 65 yıl, Tekdal için 57 yıl hapis cezası istemişti. Savcı, haklarındaki suçlamaların tek gerekçesi olarak ülkücülerin satırlı saldırısına karşı kendilerini savunmaları gösterilen diğer öğrencilere ise PKK örgütüne üye olmaktan ceza istemişti. Öğrencilerden ağır kanser hastası Uğur Tekdal ve Ferhat Kavak, 13 ay tutuklu kaldıktan sonra davanın 3. duruşmasında tahliye edilirken, öğrencilerden Zeki Yılmazsoy ise 22 ay tutuklu kaldıktan sonra, Üst Mahkeme’ye yapılan itiraz sonucu tahliye edilmişti. Davada tutuklu beş kişi kaldı.

PATLAMA ESNASINDA TUVALETTE OLAN ÖĞRENCİLER TANIK, OLMAYANLAR SANIK

Bu davanın Kürt öğrencilere dönük polis komplosunun en somut örneği olduğunu vurgulayan öğrencilerin Avukatı Ayşe Acinikli, İstanbul Üniversitesi yönetiminin kadın tuvaletlerinde meydana gelen patlamanın gaz sıkışmasından kaynaklandığını belirtmesine rağmen basın açıklamalarına katılan ve polis tarafından fişlenen Kürt öğrencilerin hedef seçildiğine dikkat çekti. Müebbet hapis cezası ile yargılanan öğrencilerden Emel Çetin ile Raziye Ay’ın tek suçunun patlamadan çok önce ihtiyaçlarını gidermek için tuvalete gitmek olduğunu aktaran Acinikli, patlama esnasında tuvalette başka öğrenciler olmasına rağmen, Çetin ile Ay’ın suçlanmasının inşa edilen komplonun göstergesi olduğunu söyledi.

PEÇETE BOMBA OLURSA…

“Emniyetin suçlamaya dönük öyle bir tutumu var ki, patlama esnasında orada bulunan öğrencilerin şüpheli olarak dahi değil, sadece müvekkillerim aleyhinde tanık olarak ifadelerini alıyorlar” diyen Acinikli, ayrıca patlamanın olduğu gün, Çetin ile Ay’ın diğer öğrenciler gibi kapıda arandığını, tuvalete çantasız girdiklerini belirterek, Çetin’in çantasından aldığı peçetenin bomba olarak lanse edildiğine dikkat çekti. Acinikli, “Kaldı ki aynı gece jet hızıyla gözaltına alınan Çetin ile Ay’ın elbiselerinde patlama artığı olup olmadığı emniyette inceleniyorlar ve temiz çıkıyorlar” dedi. Davaya dahil edilen kanser hastası Uğur Tekdal’ın tek suçunun olay günü koridordan geçmek olduğunu dile getiren Acinikli, “Tekdal koridorda kamera görüntülerine takıldığı için ve Çetin ile Ay’ın arkadaşı olduğu için suçlandı. Gözetleme yapmakla suçlanan Uğur’un o gün ne kızlarla bir görüntüsü var, ne de herhangi bir iletişimi. Diğer öğrenciler ise Haziran ayında ülkücülerin satırlı saldırısına karşı kendilerini savundukları için dosyaya dahil edildiler. Öyle bir hukuk düşünün ki, peçeteyi bomba yerine koyuyor, satırla saldıranları değil kendilerini savunanları suçluyor” diye konuştu.

Avukat Acinikli, davanın 23. Ağır Ceza Mahkemesinde görüldüğü sürece hiçbir itirazlarının ve okuldan istenilen keşif başta olmak üzere hiçbir taleplerinin kabul edilmediğini kaydetti. Özel yetkili mahkemeler kapatıldıktan sonra davanın 20. Ağır Ceza Mahkemesine taşınmasıyla birlikte müvekkillerinin 8 aydır duruşmasının yapılmadığına dikkat çeken Acinikli, Kürt öğrencilerine yapılan bu komployu boşa çıkartmak için tüm duyarlı kesimleri 7 Temmuz 2014 tarihinde Çağlayan 20. Ağır Ceza Mahkemesinde saat 10.00’da görülecek 5. duruşmaya çağırdı.

Güncelleme Tarihi: 02 Temmuz 2014, 09:56
YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER