Maxmurlular: Sadece katliamın emrini verenler değişti

Maxmur Kampı’nda yaşayan Abdurrahman Kaplan, Mahmut Yaman ve Salih İke, Türk devletinin 1990’lı yıllarda yürütülen savaşta hiçbir kural ve ahlak tanınmadığına dikkat çekti.

Maxmurlular: Sadece katliamın emrini verenler değişti
7 Haziran seçimlerinden sonra AKP’nin yürüttüğü savaş politikalarını, 1990’lı yıllarda Kuzey Kürdistan’da yaşayan ve ardından Güney Kürdistan’daki kamplarda yaşayanlar, “Tek fark var, Kürtler o dönem var olduklarını ispatlamak istedikleri için o zulme tabi tutuldular, bugün ise kendi sistemlerini kurmak için aynı zulme tabi tutuluyorlar” mesajı verdi.


Şu anda Maxmur Kampı’nda yaşayan Abdurrahman Kaplan, Mahmut Yaman ve Salih İke, Türk devletinin 1990’lı yıllarda yürütülen savaşta hiçbir kural ve ahlak tanınmadığına dikkat çekerken, hiçbir uluslararası hukuk ve anlaşmaya bağlı kalınmadığı da ifade etti. O yıllarda on binlerce insan kendi ülkelerinden zorla sürgün edilirken, resmi kayıtlara göre 17 bin faili meçhul yaşandı, 4 bin köy yakıldı.

SADECE KATLİAMIN EMRİNİ VERENLER DEĞİŞTİ

Şırnak’ın Deryan köyünden Abdurrahman Kaplan, 90’lı yılların vahşet koşullarında Türk devleti tarafından topraklarından sürgün edilerek Güney Kürdistan'a göç etmek zorunda kalmış. Kaplan, “90’lı yıllarda devletin özel kolluk kuvvetleri Tansu Çiller’in emrinde katliam yapıyordu, bugün de Tayyip Erdoğan’ın emrinde aynı şeyi yapıyorlar” diyerek o günler ile bugünler arasında uygulanan vahşet konusunda bir fark olmadığını belirtti.

“Şimdi son günlerde 90’lı yıllara dönülecek mi diye tartışmalar var, oysa yaşanılanlar vahşet açısından aynı” diyen Kaplan şöyle devam etti: “O dönem de askerler yaylalarımızı, çadırlarımızı, köylerimizi yaktılar. Koyunlarımızı, keçilerimizi alıp götürdüler. Bizi zorla köylerimizden çıkardılar. Bunlar birer masal değil, yaşanılan gerçeklerdi, bizim yaşadığımız gerçekler. Köylerimiz yakıldıktan sonra Şırnak’a göç ettik. O dönem özel tümler, devletin özel kolluk kuvvetleri Tansu Çiller’in emrinde bu vahşeti uyguladılar. Sonra Şırnak’a da saldırdılar. En vahşi yöntemleri uyguladılar. İnsanları evlerinin önünde gün ortası öldürdüler, ölüm kuyularına attılar. Bugün DAİŞ’in yaptıklarını Türk devleti bize o zaman yaptı. Belki bazı şeyler görülmedi, ama bugün yaşananlar görülebiliyor.”

‘HA OLAĞANÜSTÜ HAL, HA ASKERİ BÖLGE’

O gün olağanüstü halin olduğunu, şimdi ise askeri veya yasak bölge olarak aynı uygulamaların yürütüldüğünü kaydeden Kaplan, 1990’lı yıllardan 2015’e devletin Kürt siyasetinin değişmediğini belirtti.

O zaman Hizbullah’ın adına yapılanın bugün de DAİŞ’in eliyle yapıldığını söyleyen Kaplan, “Dini istismar ederek, Kürtleri kandırıyorlardı. Tabi Kürtler dindar bir toplum ve din kullanılınca etkili oluyordu. Din adı altında bir zulüm düzeni kuruldu. Talan ve soykırımdı aslında uygulanan. Bir de o dönem her tarafta olağan üstü hal uygulanıyordu. Yani olağanüstü kanunlar geçerliydi. Şimdi yasak bölge, askeri bölge diyorlar. İsim değiştirerek aynı uygulamaları devreye koydular” dedi.

‘YİNE DE SONUÇ ALAMAYACAKLAR’

90’lı yıllar ile bugün arasında devlet politikaları arasındaki paralelliğe dikkat çeken Kaplan, tek fark olarak Kürtlerin bugün daha örgütlü bir toplum oluşuna dikkat çekti. Dünyanın değiştiğini belirten Kaplan şunları söyledi: “Bunca mücadele gelişti, bilinçlenme oldu. 92’de Şırnak’ta 55 saat aralıksız çatışma yaşandı, halk direndi. Devlete teslim olmadı. Devletin uygulamaları açısından o zaman ile bu gün arasında hiçbir fark yoktur. Tek fark, halkın daha bilinçli ve örgütlü oluşudur.”

‘BİR KEZ DAHA YENİLECEKLER’

“1991’de helikopterler köyümüzü taradı, insanları hiçbir çekince yaşamadan katlettiler, bugün de Silvan’da, Varto’da hem de şehir içinde aynı şeyi yaptılar, peki ne farkı kaldı 2015’in 90’lı yıllardan” diye soran Mahmut Yaman ise, Kürtlerin bu zulüm karşısında teslim olacağını sanıyorlarsa kesinlikle yanıldıklarını bir kez daha göreceklerine işaret etti.

90’lı yıllara dönülemeyeceği iddialarına karşın Yaman, “İlla binlerce insanın katliamdan geçirilmesi mi, binlerce köyün yakılması mı gerekir. İlla 17 bin faili meçhul mü yaşanmalı. Aynıdır demek için katledilen insan sayısının aynı mı olması gerekir” diye sordu.

‘KÜRTLER İRADE SAVAŞINI KAZANDILAR’

90’lı yılarda evleri, köyleri yakılarak Güney Kürdistan'a göçertilen Şırnaklı Salih İke ise, “90’lı yıllarda Şırnak’ı yaktılar, Cizre’yi yaktılar. Ancak biz örgütlülüğümüz bu kadar gelişmemiş olmasına rağmen onurumuzdan, özgürlük mücadelemizden vaz geçmedik. Bizim yaşadıklarımız sadece onurlu bir halkın en meşru haklarını talep etmesiydi. Bunun karşılığında köyleri yakıldı, boşaltıldı. Ancak Kürtler o tarifi zor baskılar karşısında hiçbir şekilde boyun eğmediler. Aslında Kürtler belki de tarihin en görkemli irade savaşını verdiler ve bu savaşı kazandılar” dedi.

‘ERDOĞAN’IN SONU ÇİLLER GİBİ OLACAK’

Son günlerde Kuzey Kürdistan’da AKP devletinin halka yönelik geliştiği saldırıların kendilerine o günleri hatırlattığına dikkat çeken İke, şöyle konuştu. “O dönem uygulanan vahşete karşı çok görkemli direnişler yaşandı. Kürtler örgütlü bir halk durumuna böyle geldiler. Bugün milyonlar halinde direniş gerçekleşiyor. Ama AKP Kürtleri halen 30-40 yıl öncenin örgütsüz toplumu sanıyor. Vahşet uygulayarak teslim alacağını sanıyor. Kürtler işte o yıllarda bugünkü örgütlülüğünü yaratmak için, varlığını kabul ettirmek için mücadele ediyordu. Ama bugün aynı dayatmalara ve vahşete karşı artık kendi sistemini kabul ettirmek için mücadele ediyor. Dolayısıyla bu insanlık dışı saldırılarla, şehirleri harabeye çevirmeyle sonuç alacağını hesaplıyorsa yanılıyor. Erdoğan ve AKP’nin sonu da DYP ve Çiller gibi olacak.”

Güncelleme Tarihi: 26 Ağustos 2015, 17:35
YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER