Silopi heyeti raporunu açıkladı

7 Ağustos günü Şırnak’ın Silopi ilçesinde polis saldırısı ve sonrasında yaşanan gelişmeleri incelemek üzere ilçeye giden heyet, ön raporunu açıkladı.

Silopi heyeti raporunu açıkladı
7 Ağustos günü Şırnak’ın Silopi ilçesinde polis saldırısı ve sonrasında yaşanan gelişmeleri incelemek üzere ilçeye giden heyet, ön raporunu açıkladı. Raporda, “6 saat süren operasyonla ilgili olay yerinde tespitlerimize göre yüzlerce boş mermi kovanı, evlerin yıkılmış duvarları, kullanılamaz halde yakılmış 2 ev, devrilmiş elektrik direkleri ve ara sokaklara dağılmış parke taşları bulunmaktaydı” denildi.


Silopi’deki olayları yerinde görmek, incelemeler yapmak, yetkililerle görüşmek amacıyla 7 Ağustos günü, HDP Eş Genel Başkan Yardımcısı ve Adana Milletvekili Meral Danış Beştay, DTK Başkanlık Divanı Üyesi ve Amed Milletvekili Feleknas Uca, Amed Milletvekili Edib Berk, SES Amed şubesi eş başkanı Selma Atabey, DTK sağlık meclisi üyesi Dr. Ramazan Bülbül, DTK sağlık meclisi üyesi Dr. İbrahim Halil Mert’ten oluşan heyet incelemelerin sonuçlarını açıkladı.

Seçim sonrası başlayan savaş konseptinin özellikle 20 Temmuz Suruç katliamı ve Zergele katliamı ile kendini gösterdiği, son 15 gündür konseptin daha da genişletildiğine dikkat çekilen raporda, “Yargısız infazlar, hukuksuz gözaltılar, işkenceler derken son birkaç gündür de bölge halkı ve özelde de Silopi halkı üzerinde hayata geçirilmek istenen kirli savaş politikaları adeta katliamlarla sonuçlandırılmaya çalışılmaktadır.

Yaklaşık olarak bir haftadan bu yana ilçeye sevk edilen güvenlik personeli ve zırhlı araç takviyesi ile uygulamaya geçirmek istedikleri operasyonun halka dönük ağır sindirme ve cezalandırma ile sonuçlandırmak istedikleri noktasında ciddi kuşkularımız ve kaygılarımız artmaktadır. Gerek valilik ve gerek emniyet güçlerinin açıklamaları tüm bölge halkı tarafından bu şekilde okunmakta ve algılanmaktadır.

Heyetimiz oluşturulduktan sonra saat 15.00’da yola çıktık. Silopi ye varana kadar Şırnak valisi ve Silopi kaymakamı bütün ulaşma çabalarımıza rağmen bize cevap vermediler.

07.08.2015 sabah 04.30 sularında emniyet güçleri tarafında başlatılan operasyonda görgü tanıklarına göre:

Özellikle Zap, Cudi, Nuh ve Başak mahalleri abluka altına alınarak halkın dahi mahalle giriş ve çıkışları engellenmiştir. Bu engellemeye tepki gösteren sivil yurttaşlar üzerine uzun namlulu ve suikast silahlarıyla rastgele saldırı başlatılmıştır. Yaklaşık 6 saat süren operasyonla ilgili olay yerinde tespitlerimize göre yüzlerce boş mermi kovanı, evlerin yıkılmış duvarları, kullanılamaz halde yakılmış 2 ev, devrilmiş elektrik direkleri ve ara sokaklara dağılmış parke taşları bulunmaktaydı.

Bütün kepenkler kapalı, halk evlerine çekilmişti. Sokaklar boş bir şehri andırıyordu. Biz gittikten sonra halk gelişimizi öğrenip sokaklara çıktı.

Hepsi ayrı ayrı yaşadıklarını aktarmaya çalıştı. Yoğun bir müdahalenin olduğu halk tarafından dillendiriliyor, bu durum gördüklerimiz ile de örtüşüyordu. Saldırı sırasında evlerinden çıkan her sivile ateş açıldığını belirttiler. Yüzü maskeli keskin nişancıların mahallelerin yüksek damlarına yerleştirildiğini ve oralardan ateş açıldığını belirttiler” denildi.

Polis saldırısı sırasında yaralanan sivilleri hastaneye götürmeye çalışan halka da yollarda polis saldırısı olduğuna dikkat çekilen raporda, hastaneye girmeye çalışan sivil hasta ve yaralılara, yaralı polislerin hastanede olmasından dolayı orada bulunan polisler tarafından hastane önünde engel olunduğu ve tehditler savrulduğu da inceleme heyetinin raporunda yer aldı.

Yol boyunca ve hastane önünde polisler tarafından halka ateş açıldığı, mahallede yaralanıp, hastaneye getirilen Kamuran Bilin’in hastane önünde polislerin ateş açması sonucu hayatını kaybettiği de vurgulanan raporda şunlara dikkat çekildi: “Ayrıca hastane etrafında etrafa rastgele ateş eden güvenlik güçleri hastane bahçesi içinde de bu tutumlarını sürdürmüşler ve yaralıları taşıyan araçlara da ateş açmışlardır. Araçlardan biri isabet eden kurşunlardan dolayı kullanılamaz hale gelmiştir. Hastaneye il milletvekilleri ve yerel yöneticilerin gelmesi sonucu polisler hastaneyi terk etmek zorunda kalmışlar, böylece halk en doğal insani hakkı olan sağlık hakkını kullanabilmişlerdir.

Hastaneye gelen polisler görevli doktor ve sağlık çalışanlarını tehdit edip, hakaret ve küfretmişlerdir. Doktorun görev yeri olan acil servisi terk edip çatışma alanına yaralı polisleri tedavi etmeye gelmesi istenmiş, doktorun bunun doğru olmadığını belirtmesi üzerine ilgili polisler tarafından başına silah dayatılarak tehdit etmişlerdir. Yaralılar acile alındıktan sonra da yaralılar tehdit edilip, zorla parmak izi almaya çalışılmıştır.

Mehmet Tanboğa isimli 16 yaşındaki stajyer sağlık personeli üzerinde sağlık personeli üniforması ile hastaneye göreve giderken yolda polislerin hedefi olmuştur. Aslında buradan da polislerin yaralılara müdahale etmek isteyen sağlık çalışanlarına ne şekilde engel olduğu anlaşılmaktadır.

Evlerinden çıkamayan halk, yaralıları için hastaneye koşarken yolda gözaltı, müdahale ve silahla taranmaya maruz kalmışlardır. Gözaltına alınanların ve yaralıların tamamının hastaneye yakınları için gitmeye çalışanlar olduğu belirtilmektedir.

Olay günü öğleden sonra mahallenin yakınında bulunan karakol civarındaki evler için, polis evlerin boşaltılması yönünde anonslar yapıp, baskı ve tehdit etmiştir. Bazı aileler hayati tehlikeleri olduklarını düşünerek evlerini terk etmek zorunda kalmıştır.

Savcının verdiği bilgiye göre 8 resmi gözaltı bulunmaktadır. Yaralı taşırken gözaltına alınan ve vücudunda ciddi işkence izleri bulunan zabıta memuru Mesut Aslan ise gözaltına alınanlar arasında sayılmamaktaydı. Savcıya gözaltında işkence iddiaları sorulduğunda net bir cevap verilmemiş, bu iddialar ile ilgili başvuruların olduğunu söylenmiştir. Gözaltında bulunanlar ile görüşme talebimizi de kabul edilmemiştir.

Tespitlerimiz ve aldığımız bilgi sonucunda biri ağır olmak üzere 4 polis ve 6 vatandaşın yaralı olduğu öğrenilmiş, polislerin helikopterlerle Şırnak hastanelerine gönderildiği saptanmıştır. Yaralı vatandaşlardan 2’si batman, 4’ü de Şırnak devlet hastanesine sevk edilmişlerdir.

Sokaklarda ve caddelerde dolaşan yüzü açık olan polislerin sakallı, bandanalı ve bol pantolonlu görünümleri ile yurttaşlar tarafından IŞİD’li benzetmesi yapılmıştır. Bahsi geçen polislerin bazıları basına ve sosyal medyaya yansıyan görüntülerde görünmektedir.

Özellikle olaylar ile ilgili delil niteliği taşıyan, mobese kameraları, hastane civarı ve içindeki kamera kayıtları ile ilgili silinebileceğine dair söylentiler endişe vericidir ve bu görüntülere erişilememektedir.” 

Güncelleme Tarihi: 10 Ağustos 2015, 10:49
YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER