Van'da STÖ'ler Yüksekova katliamını protesto etti

Van'da bir araya gelen 45 Sivil Toplum Kuruluşu yürüyüş ve basın açıklaması ile Yüksekova'da iki kişinin öldürülmesini protesto etti.

Van'da STÖ'ler Yüksekova katliamını protesto etti
Van'da bir araya gelen 45 Sivil Toplum Kuruluşu yürüyüş ve basın açıklaması ile Yüksekova'da iki kişinin öldürülmesini protesto etti.


Van'da Mavi Plaza önünde bir araya gelen 45 sivil toplum örgütü üyesi ellerinde Yüksekova'da polislerin açtığı ateş sonucu öldürülen Mehmet Reşit İşbilir ve Veysi İşbilir'in fotoğraflarını açarak, "Katil devlet hesap verecek", " Her yer Gever, her yer direniş" sloganları eşliğinde Feqiye Teyran parkına kadar yürüdü. Burada yapılan açıklamaya BDP Van Milletvekili Özdal Üçer ve BDP Van İl Eşbaşkanı Musa İtah'ta katıldı.

Basın açıklamasını okuyan KESK Dönem Sözcüsü Mehmet Aydemir, AKP’nin Kürt sorununun barış ve diyalog temelinde çözümü için bir yandan “süreç devam ediyor, süreçte kesinti yoktur” biçiminde açıklamalar yaparken, diğer yandan da süreci bitirmeye yönelik uygulamalara hız verdiğini belirtti.

Gerginliği sona erdirecek, toplumsal barışa hizmet edecek adımlar atılmadığı gibi, 90’lı yıllara davetiye çıkaran girişimlerin hükümetin söylemlerinin aksine davrandığının ispatı olduğunu söyleyen Aydemir, “Daha dün Roboski’de, Gezi’de, Lice’de, Batman da yaşanan olaylarda faillerin bilinmesine rağmen, bu failler hakkında bu güne kadar her hangi bir hukuki süreç başlatılamamış olması hepimizi tedirgin etmektedir. 6 Aralık 2013 tarihinde Gever’de Mehmet Reşit İşbilir ve Veysi İşbilir adlı vatandaşların katledilmesiyle sonuçlanan olay bizleri derinden üzmüştür. Olayla ilgili Hakkari Valiliği’nin yaptığı ilk açıklama ise suçluların tekrar gizleneceği ve korunacağını gözler önüne sermiştir" dedi.

‘HERHANGİ BİR ÇATIŞMA YAŞANMAMIŞTIR’

Yerel kaynakların herhangi bir çatışmanın yaşanmadığını, hayatını kaybedenlerin polis tarafından direkt hedef alındıklarını açıkladıklarına dikkat çeken Aydemir şöyle konuştu: "Hakkari Valiliği ve yandaş basın hemen olayı terör saldısı vb. hayal ürünü karelerle vermişlerdir. Bu vesileyle ulusal medyaya da seslenmek isteriz. Olayları görmek istediğiniz, duymak ve duyurmak istediğiniz şekliyle değil, yaşandığı gibi, gerçek yaşanmışlıklar üzerinden vermeniz belki de sürece katkı sunacak, hakikatler daha açık ve anlaşılır bir şekilde yaşamda yerini bulacaktır. Çözüm süreci sayesinde aylardır silahların sustuğu, ölümlerin yaşanmadığı, barış umutlarının yeşerdiği bir süreçte böylesi saldırıların olması elbette manidardır. Gösteri ve yürüyüş hakkını kullanan vatandaşlara yönelik ateşli silahlarla ateş açılması, barışta samimiyetin sorgulanmasını zorunlu kılmaktadır. Barış tek taraflı tesis edilemeyecek kadar hassas ve ince bir çizgidir. Gösteri hakkını kullanan silahsız vatandaşlara kurşun sıkılmasıyla sonuca ulaşabilecek bir süreç değildir. Roboski’nin, Lice’nin, Batman’ın, Gezi’nin faillerini korumaktan çekinmeyen devlet aklı tekrar devreye girmişçesine açıklamalar yapmaktadır. Bölge halkının hafızasında hala canlılığını koruyan bu tür kontra eylemlerinin faillerinin bu güne kadar yargı önüne çıkarılmaması, bu cinayetleri yapanları cesaretlendirmiş, adeta bu cinayetlere meşrulaştırma zemini hazırlamıştır."

‘GEVER'İN AYDINLATILMASI BARIŞ SÜRECİ ZORUNLUDUR’

Gever’de yaşanan olayın aydınlatılmasının barış sürecinin başarıya ulaşması için zorunlu olduğunu dile getiren Aydemir, "Burada en büyük sorumluluk hükümete düşmektedir. Daha önceki olaylarda olduğu gibi; Hükümet, bu olayı da kendisini zora sokmak isteyen nifakların işi olarak yorumlayıp, sorumluları bulmaktan imtina ederse Gever olayının sorumluluğundan kurtulamayacaktır. Ayrıca ; sayın Başbakana da şunu hatırlatmak gerekir: Her seferinde son bir yıl içerisinde analar ağlamadı demek ne kadar doğru, yoksa Ethem’in, Ali İsmail’in, Medeni’nin, Reşit’in ve Veysi’nin analarının göz yaşı yok mu? Yoksa onları ana olarak görmüyormusunuz? Kürt sorununun barış ve diyalog yoluyla çözümüne zarar verecek her tür uygulama ve provakosyonlara son verilmeli, bu sürecin onurlu bir barışa evrilmesi noktasında, başta 90’lı yıllarda yaşanan binlerle ifade edilen faili meçhul cinayetler ile Roboski, Lice, Batman, Gezi’de ve daha dün Gever’de iki sivil insanımızın ölümü, bir vatandaşımızın yaralanmasına neden olan olayların faillerinin yakalanması ve adalet önüme çıkarılmasını talep istiyoruz” dedi.

‘DEMOKRATİK MÜCADELEYİ YÜKSELTELİM’

Aydemir'in ardından söz alan BDP Van Milletvekili Özdal Üçer, katliamın devletin sorumluluğunda olduğunu belirterek, "Bu katliam cemaat ve derin yapılanmanın işidir ve dolayısıyla hükümetin sorumluluğundadır. Uğur Kaymazları, Ceylan Önkolları katledenler bugün de Yüksekova'da arkadaşlarımızı katletti. Bunun sorumlusu devlettir. Bu katliamlar kamuoyunun vicdanını rahatsız etmiştir. Yüksekova katliamı hükümetin barışta ne kadar samimi olduğunu ortaya çıkaracaktır. Cemaat ve derin yapılanma kandan besleniyor ve dolayısıyla barışı istemiyor. Barış istiyorsak eylemlerimizi arttırmalıyız. Barışı isteyenler alanlara çıkmalıdır. Çetelere karşı barışı savunmak için sokağa çıkalım. Sayın Öcalan biliyorsunuz sağduyu çağrısında bulundu. Bu yüzden demokratik mücadeleyi yükseltelim" diye konuştu.

Üçer'in konuşmasının ardından oturma eylemi yapan grup daha sonra sessizce dağıldı. / anf

Güncelleme Tarihi: 11 Aralık 2013, 11:36
YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER