Yıldırım: Tahliyeler demokrasi adımı değildir

AYM kararı ardından 4 yıldır tutuklu bulunduğu Mardin E Tipi Kapalı Cezaevi'nden tahliye edilen BDP milletvekili Gülser Yıldırım, tahliye edilmelerinin 'demokratik adım' anlamına gelmediğini belirterek

Yıldırım: Tahliyeler demokrasi adımı değildir
Anayasa Mahkemesi'nin (AYM) kararı ardından 4 yıldır tutuklu bulunduğu Mardin E Tipi Kapalı Cezaevi'nden tahliye edilen BDP milletvekili Gülser Yıldırım, tahliye edilmelerinin 'demokratik adım' anlamına gelmediğini belirterek ''Ancak KCK ve diğer tüm siyasi tutsaklar serbest bırakılırsa bu demokratikleşme sürecinin önünü açan bir adım olabilir'' diye konuştu.


KCK adı altında gerçekleştirilen operasyonları Kürt hareketini tasfiye etmeye yönelik hükümet politikası olarak değerlendiren Yıldırım, Kürt halkının direnişinin bu politikaları boşa çıkardığını vurguladı.

AKP'nin Kürt halkına 12 Eylül darbesini 'yargı darbesi' biçiminde yansıttığını kaydeden Gülser Yıldırım, 'Söz konusu Kürtler olunca Türkiye de hukuk bir anlam ifade etmiyor, her şey değişebiliyor'' ifadelerini kullandı.

PKK lideri Abdullah Öcalan ile müzakere aşamasına geçilmemesi, hasta tutsakların tahliye edilmemesi ve milletvekillerinin tahliye süreçlerinde yaşanan hukuksuzlara dikkat çeken Yıldırm, “Bundan sonra başta Kürt halk önderi Abdullah Öcalan olmak üzere cezaevlerindeki tüm siyasi tutsaklar özgürleşene kadar mücadeleye devam” dedi.

Roboski katliamı yaşandığında 'keşke dışarıda olsaydım' dediğini aktaran Yıldırım, ''Bu halk için canımızı da feda etsek de azdır. Tutsak yoldaşlarıma mücadeleyi sonunda kadar sürdüreceğimizin sözünü veriyorum” diye kaydetti.

4 yıldır tutuklu bulunan BDP Mardin Milletvekili Gülser Yıldırm, tahliyesinin hemen ardından ANF'nin sorularını yanıtladı.

'HALKA KARŞI SORUMLULUKLARIMI HİSSETTİM'

Öncelikle 4 yıl aradan sonra dışarı çıkınca neler hissettiniz ? 

Doğrusunu isterseniz bu halka karşı sorumluluklarımın ne kadar fazla olduğunu hissettim. Bu halkın , bu mücadelenin gerçekten bize yüklemiş olduğu hem sorumluluk hem de misyon gerçekten de onur verici. Bunu önümüzdeki süreçlerde ancak partimizle gösterebiliriz. Ne kadar söylesek de söylem üzerinden bir şey ifade etmez. Ancak söylem pratikleşirse ve gerçekten de bu halkın acısını yüreğimizde hissedersek o zaman bu halkla birlikte her türlü zorluğu aşmak için mücadele edeceğiz. Bu halkın emekleri bu halkın bize karşı ortaya koyduğu fedakarlık gerçekten de karşılığı verilemez büyüklükte bir anlamdadır.

Söylemem gereken bir diğer şey bu halkın katıksız, yürekten ve hesapsız yaklaşımıdır. Yani bütün bedelleri ödüyor, acıları çekiyor ama buna rağmen en güzel sevgileri de kendi içerisinde barındırıyor. Böyle bir halka canımızı bile versek gerçekten azdır diye düşünüyorum. İlk hislerim daha çok bu yönde oldu. Halkın beni karşılaması ve sevgisi bende bu duygulara yol açtı.

''KÜRTLER SÖZKONUSU OLUNCA HUKUK DEĞİŞİYOR''

Mustafa Balbay ile ilgili verilen emsal karar olmasına rağmen tahliye talebiniz defalarca reddedildi. Bu konuda yaşanan hukuksuzluğa ilişkin neler söylemek istersiniz? 

Biz daha önce de çok kez dile getirdik. Söz konusu Kürtler olduğunda gerçekten Türkiye de hukuk değişiyor, yargı değişiyor. 12 Eylül döneminde bile hukuk yasalar üzerinden işliyordu. Yani önlerinde bir yasa vardı ve bu yasalar üzerinden uygulamalar gerçekleştiriliyordu. En azından kendi için de bir tutarlılığı vardı.

Ama şu anda AKP döneminde uygulanan hukuku koyabileceğimiz bir yer yok. Irkçılığa, inkarcılığa hapsedilmiş bir yargı söz konusu. Kendi yaptıkları yasaları bile işlerine gelmediğinde çiğneyen bir yargı gerçeği ile karşı karşıyayız. Bu yüzden ellerinden geldiğince bizleri tahliye etmemekte direndiler. Ve zaten diğer üç vekil arkadaşımız henüz tahliye edilmiş değiller.

''KCK OPRASYONLARININ MEŞRUİYETİ YOKTUR''

Siz 4 yıl önce KCK adı altında yürütülen operasyonlarda yüzlerce Kürt siyasetçi ile birlikte tutuklandınız. KCK davaları hakkında ne düşünüyorsunuz?

Biz BDP 'de siyaset yapan insanlarız. Basın açıklamaları yaptık, barış çadırları açtık. Bunlar Valiliğin izinleri ile olan etkinlikler. Yine telefon görüşmelerimizde parti çalışanlarımızla yasal demokratik çalışmalarımıza yönelik diyaloglarımız oldu. Tüm bunları KCK organizasyonu olarak önümüze çıkarıldı. Bu tabi ki tasfiye politikası ile doğrudan bağlantılı bir karardır. Bu operasyonlar yargının tamamen siyasi bir karara göre şekillenmesi sonucunda gerçekleştirildi. Bu operasyonlar hükümet politikası olarak devreye sokuldu. Şu an da iktidar kendi içerisinde bir çatışma yaşasa da Kürtler ve onların haklarına ilişkin olarak aynı noktada olduklarını belirtmek gerekiyor. AKP siyasetine baktığımızda 2009 da başlayan genel bir tasfiye konsepti sözk onusuydu. Şimdi başarılı olamadılar. Kürt halkının direnişi ve özgürlük talebi bu tasfiye politikasını boşa çıkardı.Bu davaların hiçbir hukuki boyutu söz konusu değildir. KCK davasının hiçbir meşru ve hukuki altyapısı yoktur. Bir an önce bu siyasi operasyon ve hukuksuzluk son bulmalıdır. 

''TAHLİYEMİZ HUKUK TELAFİSİ DEĞİLDİR''

Peki sizlerin tahliyesi bu hukuksuzluğun telafisi konusunda bir adım sayılabilir mi? 

Bizim bırakılmamız Türkiye’deki hukuksuzluğun, adaletsizliğin telafisi olamaz. Bütün KCK tutukluları ve tüm siyasi tutsaklar serbest bırakılırsa bile yine de bunun geçmişe yönelik bir telafisi olmuş sayılmayacak. Sürecin gelişmesi, toplumun nefes alması, demokratikleşmenin önünün açılması adına bunun sağlanması gereklidir. Var olan sürece bir katkı sağlayabilir. Ancak bizim tahliyelerimiz bir demokratikleşme adımı olarak değerlendirilmemelidir.

''TAHLİYEME SEVİNEMEDİM'''

Ardınızda kalan KCK ve diğer siyasi tutsaklara ilişkin olarak neler söylemek istersiniz?

Öncelikle arkadaşları içeride bırakıp çıkmak gerçekten çok zor bir şey. Yani bunu ancak yaşayan bilir. Şu anda yanlarından geldiğim arkadaşlardan başlamak istiyorum. Orada anneler var herşeyden önce . 3 tane çocuğu cezaevinde diğer 3’ü de gerillada olan Nahide anne vardı. Kendisi de tutuklanarak 10 yıl ceza verilmiş. Düşünün böyle bir anneyi ardımda bıraktım. Üniversite öğrencisi genç arkadaşlarımız var, sırf demokrasi istedi diye zindanlara hapsedilmiş halktan insanlar var. İşte onları ardımda bıraktım. Tabi ki bu benim açımdan çok ağır bir durum, benim kişisel olarak tahliye edilmiş olmam bu yüzden herhangi bir adaletin sağlanmasını içermiyor. Ortada sağlanmış bir adalet yok. 

Tahliye kararınız cezaevindeki arkadaşlarını tarafından nasıl karşılandı?

Arkadaşlar çok sevindiler. Çünkü bir kişinin bile tahliye olması demek dışarıda yaşanan hukuksuzlukların son bulması için mücadele saflarında yerini almak anlamına geliyor. Yine bir yoldaşlarının zindan koşullarının son bulması tüm arkadaşlarda derin bir mutluluğa yol açtı. Kararı duyduklarında çok sevindiler. Arkadaşlarımız bireysel yaklaşmıyorlar. Bu mücadelenin örgütsel boyutundan baktıkları için bir arkadaşın çıkışının bile bu mücadeleye bir katkı olacağı düşüncesiyle gerçekten de çok sevindiler. Ama ben onları ardımda bıraktığım için çok üzülüyorum.

''ROBOSKİ KATLİAMI YAŞANDIĞINDA 'KEŞKE DIŞARIDA OLSAYDIM' DEDİM''

Cezaevinde iken 'keşke dışarı da olsaydım' dediğiniz bir an, bir olay var mı?

Vekillikten önce cezaevi sürecinde 'dışarıda olsaydım' gibi bir düşüncem olmadı. Ancak milletvekili seçildikten sonra vicdan azabı çektim, bu halkın vermiş olduğu bir görev var ve ben o görevi gerçekleştiremiyordum. TV kanallarından devletin halkımıza saldırılarını izlemek ve eli kolu bağlı olmak, orada onlarla birlikte direnememek beni çok fazla zorluyordu. Yine Roboski katliamı cezaevinde olduğum döneme denk geldi ve en çok 'keşke dışarıda olsaydım ve onların acılarını onlarla birlikte paylaşsaydım' dediğim olay oldu. Yaşanan katliamlar ve halkımıza saldırıları izleyince, bazen cezaevini kendime lüks bulduğum bile oluyordu.

''SAYIN ÖCALAN TÜRKİYE İÇİN BİR ŞANSTIR''

Bundan sonra devlet ve hükümetin yapması gerekenler nelerdir sizce?

Eğer devlet bu soruna tasfiye zihniyeti üzerinden yaklaşırsa bu kesinlikle bir sonuç vermeyecektir. Devlet ve hükümetin bunu artık görmesi gerekir.

Kürt halk önderi sayın Abdullah Öcalan, Türkiye için bir şanstır. Türkiye halkları, demokrasisi ve geleceği için bir şanstır. Bu şansı umarım bundan sonraki süreçte doğru temelde değerlendirirler. 

Sayın Öcalan'ın 21 Mart açıklaması başta tüm halklar nezdinde kabul görmüş ve bir umut yaratmış durumdadır. Kürt hareketi kendi üzerine düşen sorumluluğu yerine getirdi ama devlet üzerine düşen hiçbir sorumluluğu yerine getirmedi.

Sayın Öcalan ile müzakere aşamasına geçilmedi. Milletvekillerinin tahliye edilmesi sürecinde ciddi hukuksuzluklar yaşandı. Roboski ve birçok katliam henüz aydınlatılmadı, failleri yargılanmadı.

''HASTA TUTSAKLAR TAHLİYE EDİLMELİ''

Hasta tutsaklar konusunda bir adım atılmaması ile ilgili ne düşünüyorsunuz?

Evet, işte mesela hükümetin adım atmamasının en bariz örneklerinden birisi de başta hasta tutsakların tahliye edilmemeleri ve tedavilerinin engellenmesidir. Ölüm sınırında olan hasta arkadaşlarımız bile tahliye edilmedi. Biz şimdi bu sürece nasıl kuşku duymadan yaklaşabiliriz? 

Sürekli bizim cephemizden tek taraflı bir ısrar var. Hükümetin artık bunu görmesi gerekiyor. Onların da kurtuluşu ve yollarına devam etmesi demokrasi konusunda atacakları adımlara bağlıdır.

''DİĞER VEKİL ARKADAŞLARIMIZDA TAHLİYE EDİLMELİ''

Siz tahliye edildiniz fakat diğer 3 vekil arkadaşınız konusunda henüz tahliye kararı verilmedi. Onlara ilişkin neler söyleyeceksiniz? 

Bizim bırakılmamız diğer vekil arkadaşlarımızın bırakılması içinde kesinlikle emsal teşkil ediyor. Fakat söylemiştim; Kürtlere 12 Eylül hukuksuzluğunun ötesinde bir hukuksuzluk uygulanıyor. Diyarbakır 5. Ağır Ceza Mahkemesi bizleri tahliye etti ama diğer arkadaşlarımızın davasına bakan 6. Ağır Ceza Mahkemesi arkadaşlarımızı tahliye etmiyor. 12 Eylül askeri darbesi bugün AKP sürecinde yargı darbesi biçiminde uygulanıyor. Ancak şunları da belirtmek istiyorum: Bizler halkların vicdanında asla mahkum olmadık. Ben cezaevindeyken arkadaşlara sürekli asıl mahkum olanın bu hukuksuzluğu işleyenler olduğunu söylüyordum. Bu yüzden onların verecekleri kararların bizim açımızdan hiçbir önemi yok. Bizler ve arkadaşlarımız zaten halkın vicdanında meşru ve özgür bir konumdayız. Tutuklanmamız nasıl ki siyasal bir karar olarak yargının önüne konduysa, bırakılmamız da siyasi bir karar olarak onların önüne konmuş ve uygulanmıştır. Yani bu yüzden kimse bunun hukukun tecellisi olduğunu düşünmemelidir.

Yarından sonra gündeminiz ne olacak?

Yarından sonra partimiz ve halkımız önümüze ne koyarsa ona göre çalışmalarımıza başlayacağız. Bu halka hizmet boynumuzun borcudur, canımızı da bu halka feda etsek azdır.

''BUNDAN SONRA SAYIN ÖCALAN'ıN ÖZGÜRLÜĞÜ İÇİN ÇALIŞCAĞIZ''

Son olarak belirtmek istediğiniz bir şey var mı?

Son olarak Kürt halk önderi Abdullah Öcalan'a ilişkin mesaj vermek istiyorum: başta Kürt halkı ve Türkiye halkları ve tüm ezilenlerin kendilerine önder olarak gördüğü Kürt halk önderi Sayın Abdullah Öcalan, özgürleşene kadar mücadelemizi sürdüreceğiz. Bundan sonra yapılması gereken tek şey Sayın Öcalan'ın özgürlüğüdür. Sayın Öcalan Kürt halkının yüreğinde yanan bir meşaledir. Sayın Öcalan'a buradan selamlarımı sevgilerimi iletiyorum. Bizlere halkların sevgisini aşıladığı için kendisini teşekkür ediyorum. / anf

Güncelleme Tarihi: 04 Ocak 2014, 18:33
YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER