Kabine toplantısı sonrası Erdoğan açıklamalarda bulundu

Kabine toplantısı sona ermesinin ardından Cumhurbaşkanı Erdoğan açıklama yaptı. Erdoğan; yüz yüze eğitim, elektrik faturaları ve Lütfü Türkkan hakkında önemli açıklamalarda bulundu.

Kabine toplantısı sonrası Erdoğan açıklamalarda bulundu

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'ndeki kabine toplantısının ardından açıklamalarda bulundu. 

Toplantı 3 saat 40 dakika sürdü.

Erdoğan korona virüsü salgınına ilişkin "Okullar açık mı kalacak kapanacak mı tartışması artık sona ermelidir. Okullardaki yüz yüze eğitim-öğretim kesinlikle devam edecektir" ifadelerini kullandı. 

Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Okullarımızda 40 bin sağlık personeli istihdam edeceğiz" dedi.

Erdoğan ayrıca "Önümüzdeki dönemde elektrik faturalarındaki TRT payı ile Enerji Fonu kesintilerini kaldırma kararı aldık" diye konuştu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan toplantıda, Bingöl'de bir kişiye hakaret ettiği için İYİ Parti Grup Başkanvekilliği görevinden istifa eden Lütfü Türkkan ile ilgili bir video göstererek "Gördüğünüz gibi neresinden tutsanız rezillik, terbiyesizlik, alçaklık olan bir skandalla karşı karşıyayız" dedi. Erdoğan Türkkan hakkında "Siyasetçi müsvettesi, edepsiz, sözde milletvekili, alçak" gibi ağır ifadeler kullandı.

Erdoğan, "Bu siyasetçi müsveddesinin milletvekili sıfatına ve o kutlu çatının altında bir dakika bile durmaya hakkı yoktur. Bu şahsın milletvekilliğinin sonlandırılması dahil, en ağır bedelleri ödemesi için siyasi ve hukuki tüm imkanları kullanacağız" dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Lütfü Türkkan'ın Ziraat Bankası'na 36 milyon dolar borcu olduğunu ve bu borcu henüz ödemediğini de öne sürdü. 

Erdoğan'ın açıklamaları şöyle: 

OKULLARDA YÜZ YÜZE EĞİTİM KESİNLİKLE DEVAM EDECEK: "Sağlık hizmetlerinde herhangi bir krize asla izin vermedik, vermeyeceğiz. Vaka, hastaneye yatış, yoğun bakım ve vefat sayıları kontrol edebileceğimiz bir seviyededir. İnşallah bunları daha da aşağı çekeceğiz. Özellikle hastanelerde sunulan hizmetlerde elbette bazı aksaklıklar, gecikmeler yaşanabilmektedir. İnşallah bunların önüne geçecek tedbirleri de en kısa sürede alacağız. Sanayi üretiminde kesintiye meydan vermeyecek bir sistemi salgının ilk günlerinden itibaren kurmuştuk. Böylece ihracatımızı çok daha ileriye taşıdık. Salgın tedbirlerinin turizm ve ticarette yol açtığı sıkıntıları da normalleşme adımlarıyla büyük ölçüde geride bıraktık. Okullar açık mı kalacak, kapanacak mı tartışması da sona ermelidir. Okullardaki yüz yüze eğitim öğretim kesinlikle devam edecektir. 

40 BİN YENİ SAĞLIK PERSONELİ ATANACAK: Bu vesileyle Sağlık Bakanlığı’mıza 40 bin yeni sağlık personeli ataması müjdesini vermek istiyorum. Salgını ülkemizin gündeminden tamamen çıkartana kadar mücadeleyi sürdüreceğiz.

VATANDAŞLARIMIZIN TELAFİ EDİLEMEZ SORUNLAR YAŞAMALARININ ÖNÜNE GEÇTİK: Kapanma dönemlerinde verdiğimiz kapsamlı ve yerinde desteklerle ekonomik faaliyet yürüten aktörlerin ve dar gelirli vatandaşlarımızın telafi edilemez sorunlar yaşamalarının önüne geçtik. Genç işsizliği önlemek için 251 organize sanayi bölgesinde açmayı taahhüt ettiğimiz mesleki eğitim merkezlerinden 87’sini faaliyete geçirdik. Halen hazırlıkları süren 164 mesleki eğitim merkezini de inşallah ocak ayında açıyoruz.

ELEKTRİK FATURALARINDAKİ TRT PAYI İLE ENERJİ FONU KESİNTİLERİNİ KALDIRMA KARARI ALDIK: Yatırım, üretim, ihracat ve istihdam odaklı ekonomi politikamızda bütçe disiplininden taviz vermeden ülkemizi büyütecek her adımı desteklemeye devam ediyoruz. Ülkemizin bu yıl yaklaşık yüzde 8 artış gösteren elektrik talebini, yaptığımız yatırım ve aldığımız tedbirlerle herhangi bir sıkıntıya meydan vermeden karşıladık. Avrupa’da ekranları başında bizleri izleyen milletime özellikle sesleniyorum. Doğalgaz fiyatları 2020 yılı başındaki 115 dolar seviyesinden geçtiğimiz ay itibariyle 1100 dolar, hatta günlük piyasada 1500 dolar seviyesine kadar çıktı. Buna karşılık biz ülkemizdeki vatandaşlarımızın konutlarda tükettiği doğalgazı yaklaşık 150 dolardan veriyoruz. Rakamlar çok açık, net ortada. Alış fiyatımıza göre baktığımızda ise doğalgazı hane halkına yüzde 76 indirimle vererek 50 milyar liralık bir sübvansiyon yaptığımızı söyleyebiliriz. Aynı şekilde petrol fiyatları 2020 başındaki 42 dolar seviyesinden 80 dolar seviyesine, kömür fiyatları 50 dolardan 270 dolar seviyesine kadar yükseldi. Eşel mobil sistemi ile alacağımız vergiden 60 milyar lirayı bulan bir fedakârlık yaparak akaryakıt fiyatlarını dengede tutmanın gayreti içinde olduk. Küresel düzeydeki tüm bu yükselişlere rağmen bu yıl elektriği maliyetinin neredeyse yarısı düzeyinde bir faturayla vatandaşlarımıza vererek 17 milyar liralık bir sübvansiyon yaptık. Bir başka ifadeyle her vatandaşımıza yıllık 1.500 liranın üzerinde bir enerji desteği vermiş olduk. Önümüzdeki dönemde elektrik faturalarındaki -altını özellikle çiziyorum- TRT payı ile Enerji Fonu kesintilerini de kaldırma kararı aldık.

CUMHURBAŞKANLIĞI TEZKERESİ KONUSUNDA YAŞAN TARTIŞMALAR ENDİŞELERİMİZİ DAHA DA ARTIRMIŞTIR: Son dönemde bu ülkenin ikinci büyük partisi unvanını taşıyan bir siyasi teşekkülün milli güvenliğimize ve milli çıkarlarımıza yönelik ciddi bir tehdit haline dönüşen tutarsızlıklarından derin endişe duyuyoruz. Geçtiğimiz hafta, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin Suriye ve Irak’taki terör yuvalarına yönelik sınır ötesi harekatlarına imkan veren Cumhurbaşkanlığı Tezkeresi konusunda yaşan tartışmalar bu endişelerimizi daha da artırmıştır. Türkiye’nin sınır ötesi harekatları siyaset üstü bir konudur. Geçmişte defalarca ‘evet’ dedikleri bir tezkere metnine bu defa ‘yabancı asker’ gibi cehaletin ötesinde ve ‘vatana ihanet’ ithamı gibi zırvalık derecesine varan gerekçelerle saldıranların bir yerlerden işaret aldıkları anlaşılmaktadır. Şayet böyle değilse; hiçbir partinin, hiçbir siyasetçinin kendisiyle bu derece çelişmeyi, bir mili güvenlik konusunu bu derece zelil üslupla tartışmayı göze alabileceğini sanmıyoruz. Halbuki bu tezkereye karşı çıkmak, TSK’nın ve güvenlik güçlerimizin kahramanca mücadelesi sayesinde bitme noktasına gelen terör örgütünün sınır ötesindeki unsurlarına can simidi atmak demektir. Yine bu tezkereye karşı çıkmak, Türkiye’nin güney sınırlarından kuşatılması projesinin yanında yer almak demektir… Meclis’te Irak ve Suriye tezkerelerine hayır demelerini yalan ve iftiralarla savunanların Yozgat’a gidince Kandil’i yakıp yıkmaktan söz etmeleri de bir başka omurgasızlık örneğidir. Nerede neyi konuşacaklarını da iyi biliyorlar.

ŞUUR KAYBI YAŞAYAN BU ZİHNİYET: Meclis’te tezkereye hayır demekle kalmayıp, egemenlik haklarımıza saygı göstermeyen büyükelçilere verilen tepkiye destek olmayan, daha vahimi Kanal İstanbul projesini yabancı büyükelçilere şikayet edecek kadar şuur kaybı yaşayan bu zihniyete, milletimiz ülkenin kaderini asla emanet etmez.

SÖZDE MİLLETVEKİLİ OLAN BU KİŞİNİN PARLAMENTO ÇATISI ALTINDA YERİNİN OLMAMASI LAZIM: Bir siyasi partinin en üst düzey yöneticisi tarafından Bingöl’de şehit yakınına yapılan edepsizliği de aynı alçak zihniyetin farklı bir tezahürü olarak kabul ediyorum. Neresinden tutsanız rezillik, neresinden tutsanız terbiyesizlik, neresinden tutsanız saygısızlık, neresinden tutsanız alçaklık olan bir skandalla karşı karşıyayız. Kardeşinin gencecik bedeni PKK terör örgütü tarafından paramparça edilen bir şehit yakınının feryadını; onun namusuna, bacısına en ağır hakaretleri, küfürleri yaparak bastırmaya çalışmak; her şeyi bir kenara bıraktık insanlığa sığmaz. Üstelik bu kişi ve avenesi önce yapılan rezilliği inkar etmeye, hatta şehit yakınını suçlamaya çalıştılar; sonra her şey belgesiyle ortaya konunca kabul etmek zorunda kaldılar. Şehitlik makamının değerini kavrayamamış olmanın ötesinde insanlıktan da nasibini almamış bu siyasetçi müsveddesinin milletvekili sıfatına da o kutlu çatının altında bir dakika bile durmaya hakkı yoktur. Artık sözde milletvekili olan bu kişinin parlamento çatısı altında yerinin olmaması lazım. Kaldı ki başında bir bayan genel başkanın olduğu bu partide bir şehidimizin bacısına küfredilmesi karşısında genel başkan bayanın buna tahammül etmemesi ve kesinlikle bu zatı partisinden ihraç etmesi gerekir. Duruş, bu olması gerekir. Ama ne yazık ki, işte neymiş, başkan yardımcılığından ihraç etmişler. Kimi aldatıyorsunuz, kimi kandırıyorsunuz? Geçmişi benzer pek çok edepsizliklerle dolu bu siyasetçi müsveddesini ısrarla el üstünde tutanların sorumluluğu, buradaki görüntünün failinden daha az değildir.

BURADAN KADIN STK’LARA SESLENİYORUM. EY KADIN STK’LAR! SİZ NE İŞ YAPIYORSUNUZ: İYİ Parti’nin başındaki hanımefendi şehitlik makamına, şehit yakınına, milli ve manevi değerlerimize kıymet vermiyorsa; hiç değilse kendi cinsiyetinden birisine yönelik bu ağır hakarete tepki göstermelidir. Şimdi buradan kadın STK’lara sesleniyorum. Ey kadın STK’lar! Siz ne iş yapıyorsunuz? İlla sizin örgütünüze ait bir bayan, bir kadına küfredilirse, hakaret edilirse o zaman mı ayağa kalkacaksınız? Bir şehidimizin bacısına küfredildiği zaman, hakaret edildiği zaman niçin sokaklara dökülmüyorsunuz?

KİM BİR DAHA BU ÜLKEDE İSTANBUL SÖZLEŞMESİ DİYE CÜMLE KURARSA, ONA EN BAŞTA KADINLARIMIZ TEPKİ GÖSTERMELİDİR: Muhalefetin başı iki gün önce yaptığı açıklamada kadın haklarından bahsediyordu. Kadına şiddetten bahsediyordu, kadınlarımıza yönelik hakaretlerden bahsediyordu. Ey muhalefetin başı! Şehidimizin bacısına yapılan bu saldırıyı acaba siz nereye kadar görmezlikten geleceksiniz. Hani sen kadın haklarını savunuyordun? Meclis’te aynı renk ve aynı sloganlarla bezeli maskeler takan sözde genel başkanlar, sözde siyasetçiler, sözde STK temsilcileri vardı. Bunların hiçbiri de şehit yakınına hakaret eden bu rezil şahsın terbiyesizliğine karşı derhal harekete geçmemekle aslında amaçlarının başka olduğunu göstermişlerdir. Her kim bir daha bu ülkede İstanbul Sözleşmesi diye başlayan bir cümle kurarsa ona en başta ve en çok kendi adlarını sapkın ideolojik ajandaları uğruna istismar ettiği için kadınlarımız tepki göstermelidir.

BU ŞAHSIN EN AĞIR BEDELLERİ ÖDEMESİ İÇİN SİYASİ VE HUKUKİ TÜM İMKANLARI KULLANACAĞIZ: Bingöl’deki edepsizliğin sonuna kadar takipçisi olacak, bu şahsın milletvekilliğinin sonlandırılması dahil en ağır bedelleri ödemesi için siyasi ve hukuki tüm imkanları kullanacağız. Lafa gelince milliyetçiliği kimseye bırakmayanların, hatta kurdukları ittifaka ‘Millet’ adını verenlerin aslında millete nasıl baktıkları bu tür örneklerle açıkça ortaya çıkmaktadır.

KARDEŞİM ALİYEV: Bugün Azerbaycan’ın Karabağ’ı ve işgal altındaki topraklarını 44 günlük şanlı bir savaşın ardından kurtardığı zaferin birinci yıl dönümüdür. Uluslararası toplumun gözü önünde yaklaşık 30 yıl süren bu işgali bitiren zaferi için Cumhurbaşkanı kardeşim Aliyev başta olmak üzere tüm Azerbaycanlı kardeşlerimizi bir kez daha tebrik ediyoruz."

Bu arada Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı 2021 Kültür ve Sanat Büyük Ödülleri'nin verileceği isimleri de açıkladı. Buna göre ödüle değer bulunan isimler şöyle: 

-Bilim kültür alanında Teoman Duralı

-Müzik alanında İdil Biret

-Görsel sanatlar alanında Alev Ebuzziya

-Sinema alanında Cüneyt Arkın

-Edebiyat alanında Gürbüz Azak

-Kaligrafi alanında Etem Çalışkan 

-Sahaflık alanında İbrahim Manav

-Vefa Ödülü Kemal Tahir.

DUVAR

YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER