YPJ'de MLKP'li kadın savaşçılar...

Rojava devrimi çeşitli halk ve mücadeleden kadınları da aynı safta buluşturuyor. İki yıldır YPJ saflarında yer alan MLKP üyesi kadın savaşçılar, Rojava devrimini kendi devrimleri olarak gördüklerini söylüyor ve ekliyor:

YPJ'de MLKP'li kadın savaşçılar...
Rojava devrimi çeşitli halk ve mücadeleden kadınları da aynı safta buluşturuyor. İki yıldır YPJ saflarında yer alan MLKP üyesi kadın savaşçılar, Rojava devrimini kendi devrimleri olarak gördüklerini söylüyor ve ekliyor: “Asıl tel örgüler insanların kafasında. Devrimi kendi dışında gören algıyı yıkmak gerek.”


Marksist Leninist Komünist Parti (MLKP) savaşçıları, iki yıldır Rojava devriminin inşasında ve savunulmasında görev almak için Rojava'da. MLKP'li Serkan Tosun, geçtiğimiz yıl YPG saflarında yaşamını yitirmişti. 

MLKP'li kadın savaşçılar da YPJ saflarında mücadele ediyor. YPJ'deki MLKP'li savaşçılar, Rojava devrimi, katılım nedenleri, Türkiye'deki kadın hareketinin Rojava devrimine bakışıyla ilgili soruları yanıtladı. "Bir kadın devrimi olarak Rojava devrimi bizim devrimimiz" diyen savaşçılar, Rojava devrimine sahip çıkmanın "basın açıklamaları" yapmakla olamayacağı eleştirisinde bulunuyor, "Asıl tel örgüler insanların kafasında. Devrimi kendi dışında görme algısı da var" diyorlar.  

Rojava'da bulunma nedeninizi nasıl açıklıyorsunuz?

Eylem Deniz: Komünist kadın savaşçı olarak yanı başımızda olan devrime katılmamazlık olmazdı. Devrimcinin işi devrim yapmaktır. Rojava devrimine de bu bilinçle yaklaştık. Geliş nedenlerimizden biri buydu. Diğeri de; bu devrim gerçekten bizim dışımızda bir devrim değil. Hem Ortadoğu coğrafyasında olmamızdan kaynaklı hem de Kürt sorununu düşünürsek de bizim sorunumuz. Kendimizi dışında görmedik, tereddütsüz olmamız gerektiğini düşündük. Bu devrime tanık olmak, içinde yer almak istedim. Rojava'da gerçekleşen bu devrim kadın devrimi. Kendi gelişimimi bir de buradan görmek, hissetmek, daha canlı bir bağını kurmak için benim için önemliydi.

ŞANSLI İNSANLARDANIZ

Evin Serhad: Rojava; dört parçaya bölünmüş Kürdistan gerçekliğinin en küçük parçası ve devrim burada patladı. Emperyalistler arasındaki çelişkilerden doğan ve Kürt hareketinin etkin müdahalesi ile devrimle taçlandırılan bir süreç ve bunun içerisinde yer alan canlı tanığı olan şanslı insanlardanız. Bizler partiliyiz, örgütlü mücadeleyi tercih etmiş ve hayatını devrimci olarak tamamlama kararı vermiş, devrimci bireyleriz. Partimizin "Rojava'da olunmalı" çağrısına uyarak gelen kadrolarız. Bir halkın devrimci hamlesinin içinde yer almaya geldik. Bu devrimi kendi devrimimiz olarak görüyor ve içinde yer alıyoruz. Gelişimizi garipseyenler, anlamakta zorlananlar oluyor.

En çok ne tür sorularla karşılaşıyorsunuz?

Evin Serhad: 'Deneyim kazanmak için mi geldiniz?' sorusu. Biraz algı böyle. Deneyim kazanmak için gelmiş sosyalistler ve Türkler olarak bakıyorlar. Bu yaklaşımı kesinlikle düzeltiyoruz. Devrim bizim devrimimiz ve biz bu devrimin içerisinde yer almak istiyoruz. Bu devrime katkı sunmak istiyoruz. 

YPJ içerisindesiniz. Nasıl bir hukuk var sizinle YPJ arasında?

Eylem Deniz: Bütün YPJ’liler açısından geçerli olan ne varsa bizim için de geçerli. Yaşama da dahil oluyoruz, resmiyete de dahil oluyoruz. Hiçbir fark yok.

Devrimin savunulmasında görev alıyorsunuz? Doğrudan aktif savaşın içinde misiniz?

Eylem Deniz: Cephedeyiz. Şu anda hareketli taburdayız, yani askeri kuvvet oluyoruz. Cephelere gidiyoruz.

Cephede size yaklaşım nasıl?

Eylem Deniz: Korumacı yaklaşımlar oluyor. En temel sıkıntı noktası da o. İlk geldiğimde hareketli tabura geçmiştim. Yönetim, 'Bu arkadaşı riskli alanlara göndermeyin' diyerek tabur yönetimini uyarıyor. Ben bunu bir şekilde öğrendim. "Buraya savaşmaya geldim. Kendimi bir şeylerden sakınmaya gelmedim. Gerekirse şehit de düşerim" diyerek uzun uzun tartıştım. Birkaç kez köyleri, çetelerden temizlemek için operasyon yaptık. Saldırı grubunda değil, takviye grubunda tuttular. Daha sonra ağır silah taburuna geçtim. Burada çok tartışma yapılmasına gerek kalmıyor çünkü ağır silahlar kısmen geri cephede olmak zorunda. Korumacı yaklaşım, Serkan yoldaşın şehit düşmesinden sonra yoğunlaştı. İnsan bunu bir yere kadar anlıyor elbette. Gerçekten devrimci bir duygu. Ancak seni engelleyici bir duruma da dönüşüyor. Burada kadın olmanın hali de devreye giriyor.

YENİ BİR KADIN BİLİNCİ OLUŞTU

Rojava devrimi kadın devrimi olarak görülüyor. Sizce nedir Rojava devrimi? Neden kadın devrimi?

Evin Serhad: Devrim zaten altüst oluş, eskinin devrilmesi yeninin inşa edilmesidir. Bu sırada bilinçler de gerçek anlamda değişime uğruyor. Rojava'da gerek yerelden gerekse de Kürdistan'ın diğer parçalarından gelerek devrim sürecine dahil olan kadınlarda yeni bir bilinç oluşmuş durumda. Dün sınırlar çizilen, evinin dört duvarından çıkmayan, kuran kurslarına gönderilen kadınlar bugün kendi kararlarını vererek, kendi sözlerini söyleyerek, kendi iradelerini ortaya koyarak bu sürecin öznesi oluyorlar. Savunma alanındaki dönüşüme baktığımızda da aynı durum söz konusu. Başlangıçta YPG içinde karma olarak yer alan kadınlar bir süre sonra YPJ örgütlenmesine geçerek, savaş içerisinde yer aldılar. Yeni bilinci kadınların her davranışında görmek mümkün. Kadınları bir hamleye gitmek heyecanlandırıyor. Savaşın gerisinde kalmak ise derin bir üzüntüye boğuyor. Çok çarpıcı örnekleri ile karşılaştım. Planlamaya dahil edilmeyen kadınların, yönetimle tartışmalarına tanık oldum. Oluşan yeni bilinçte; kadınların, savaş ve mücadele içinde daha güçlü ve daha çok yer alma arzusu var. Daha çok askeri eyleme ya da hamleye katılmak istiyorlar.  Gelişimi ve değişimi burada görüyorlar. Yeni bir düşünüşün olduğunu görmek mümkün. Dünkü gibi düşünmüyorlar. Çok başka bir hayat sürüyorlar ve son derece mutlular. Özgürlüğü kazanmak, onu ilmek ilmek örmek, silahları ve rahtlarıyla çarşıda dolaşmak, dün gizli yürüttükleri çalışmayı, bugün devrimi taçlandırmış olmak kadınlarda başka bir bilinç yaratıyor. Özcesi, askeri ve toplumsal alanın aktif öznesi kadınlar.

Eylem Deniz: Bu soruya yanıt verirken iki noktadan bakılabilir. Az önce Evin yoldaşın ifade ettiği gibi; bilinç sıçraması. Nefes alması bile yasaklanan kadınlar, hızla devrime ve devrimin savunulmasına katıldı. Kadınlar, yılların verdiği ezilmişlikle beraber hızla erkek egemen zihniyete saldırıyor. Bu öfke aynı zamanda düşmana karşı da savaşa dönüşüyor. İkincisi; burada gerçekten bir kadın devrimi var. Rojava sokaklarında bugün eli silahlı bir kadın görmek ne demek! Dün insan olarak bile görmeyerek ezdiğin, mülkiyetin kabul ettiğin bir kadın elinde silahla kendine güvenerek rahat rahat emin adımlarla yürüyor. Cephede savaşıyor, şehit düşüyor. Bu, algıları yıkmak bakımından önemli oldu. Burada kadın sembolleşiyor.

ERKEK DE ESKİSİ GİBİ DEĞİL

Kadın ile erkek arasındaki toplumsal cinsiyet rollerinin değiştiği görülüyor. Ancak bu değişim, evlerdeki yaşama ne kadar sirayet etti? Daha kısa bir ifadeyle sorarsam; sizce, devrim mutfaklara girdi mi?

Eylem Deniz: Rojava'ya geldiğimden beri askeri kuvvetlerdeyim. O nedenle doğrudan toplumsal yaşama dair bir gözlem paylaşamam ancak değişimi yerelden katılan kadınlardan görüyoruz. Erkeklerin dönüşümü, kadınlarınki kadar hızlı değil. Erkekler iktidarı vermek istemiyor. Devrimci durumda da aynı tutumunu sürdürmek istiyor, bağımlılık ilişkisini korumaya çalışıyor. Bu söylediklerim, devrimin hiçbir şeyi değiştirmediği yönünde algılanmasın. Devrim elbette değişim yarattı. Bir erkeğin eşi, elinde silah cephede savaşıyor. Kadın, kadro olmamışsa, belirli aralıklarla evine gidebiliyor. Erkeğin yapabileceği bir işi kadın da yapıyor. Erkek bunu görüyor. Belki zorlanıyor ama eskisi gibi yaklaşamayacağını biliyor. Ayrıca kadının arkasında bir örgüt olduğunu da biliyor. Dünkü gibi rahat davranamayacağını biliyor. Dün düşünüp de konuşamayan kadın bugün çok rahatlıkla tartışıyor. Dün bastırılmayla beraber bir özgüven sorunu yaşanıyordu. Ama bugün artık kadınlar kendini ifade etme düzeyine geldi. Elbette tamamen özgürleşme tamamlanmış değil. Rojava devrimi herkes için tam bir deney sahası. İlerleme elbette var. Ancak en temel sorun ailede yaşanıyor. Kadın aileden tam olarak kopabilmiş değil. Örneğin, taburda olan bir kadını ailesi ikna edip götürebiliyor. 

KADINLARIN İRADESİNİ TANIMAK ZORUNDA KALIYORLAR

Evin Serhad: Devrim düz bir çizgide ilerlemiyor. Aynı zamanda çok karmaşık süreçler içeriyor. Herşey var devrim içinde; düzene çekmeye çalışanlar da var, kendinde çok ciddi değişimler örgütleyip ileriye atılanlar da. Ama bugün bakımından kadınların iradesini tanımak zorunda olduklarını görüyorlar. Hem  aile hem erkekler görüyorlar. Son sözü kadının söyleyeceğini ve tanımak zorunda olduklarını biliyorlar. Ancak kadın, maalesef daha çok başarmak zorunda. Kadın tırnaklarıyla kazıyarak kendini kanıtlıyor. Cephede de böyle. Kadın savaşın çeşitli boyutlarında yer alıyor ve orada başarılar kazandıkça kendini kanıtlamak zorunda. Kadın açısından o operasyonda yer almak yetmiyor. Çok başarılı bir kadın savaşçı olmak gerekiyor.

"Erkek gibi" mi savaşması bekleniyor?

Evin Serhad: Erkek gibi savaşsa bile, asla eşit görülmüyor. Daha çok, daha güçlü başarılar kazanmalı, hata yapmamalı, küçük bir hatası bile tüm başarılarını silebiliyor. O yüzden kadınların burada kazandıkları başarılar çok daha anlamlı. Erkekten birkaç kat daha fazla çaba sarf ederek o düzeylere geliyorlar. Evlerdeki değişimi gözlemleme olanağım sınırlı oldu. Ama onlarda gördüğüm YPJ'li olmak saygı uyandırıyor. Senin sözüne değer veriyorlar. Şengal'de bir röportajda dikkatimi çekmişti, Êzidilerden biri 'YPG'nin kadınları bizi kurtardı' diyordu. Bu kadar feodal gelenek ve değerlerin baskın olduğu bir yerde bunu çok net görüyorlar. Kadınların oradaki etkinliği ile görüyorlar ve onu teslim ediyorlar. Hem erkek egemenliği ile mücadele etmek hem de savaşçılığını kanıtlamak, bir savaş gücü olarak kendini ortaya koymak çok kolay olmuyor. Ama somut olarak yaşamda kadınları görüyorlar. Ancak kadınların tekrar tekrar başarılar kazanması gerekiyor.

TÜRKİYE'DEKİ KADIN HAREKETİNE ELEŞTİRİLER

Türkiye'deki kadın özgürlük mücadelesi, Rojava devrimini nasıl algılıyor? Hak ettiği değeri verebildi mi?

Evin Serhad: Rojava'dan bakınca dayanışmanın çok sınırlı olduğunu görüyorsun. En son örnek Şengal'de kadınların yaşadıkları. Yüzlerce kadın kaçırıldı. Savaşın en ağır sonuçlarını kadınlar yaşıyor ve çok somut bu. Kadınlar tecavüze uğruyor, satılıyor. Basını takip edebildiğimiz kadarıyla gördüğümüz, sınırlı tepki eylemlerinin yetmediğini söylemek istiyorum. Başka şeyler yapmak gerekiyor. IŞİD çetelerini besleyen ülkelerden biri de Türkiye'dir. Kadınların yaşadıklarının doğrudan sorumlusudur. O nedenle çok daha başka biçimlerde tepki gösterilmeli. 'Dayanışma içindeyiz' açıklamaları bu yaşanan vahşet ve kadınlığa yapılan bu saldırılar karşısında yetersiz. Tüm kadınlara yönelik bir saldırı olduğunu hissetmek ve empati kurmak gerekiyor.

Neden böyle? Neden böylesine uzak bir ilişki kuruyor kadın hareketi?

Evin Serhad: Kuzey Kürdistan bakımından ileri örnekler var. Kobanê'deki savaş yoğunlaştığında cepheye geçişler örgütlendi. IŞİD çetelerini engellemek biçiminde pratikler geliştirildi. Kürt halkı bu acıyı daha derinden hissediyor. Çünkü bizzat yaşıyorlar. Ama batıya gittikçe çok sınırlı dayanışmacı tutumlardan öteye giden bir tutumun gelişmediğini görüyoruz. Bir yandan şovenizmin etkisi var. Diğer yandan da kadın özgürlük mücadelesi zayıf. Mücadele ile ilişkilenişi tek düze. O kadar çok şey yapılabilir ki aslında! Bir basın açıklaması yeterli görülebiliyor. Yardım kampanyaları yapılıyor. Onlar da önemliydi ancak o bile geç kaldı. Hemen harekete geçmek gibi bir tutum gelişmedi. Şovenizm de etkili. Söz konusu olan Kürt kadınları olunca ne yazık ki, sınırlı kesimlerin çok ötesine çıkamıyor. 

DEVRİMİ HER YERE YAYMAK GEREK

Eylem Deniz: Bazı alışkanlıklar yönetiyor. Yeni bir durumla karşılaşınca ne yapacağınızı bilemezsiniz ve sizi geçmiş alışkanlıklarınız yönetir. Devrim algısında da bir problem var. Devrim ile dayanışmak bir miting yapmaya ya da kuzeydeki bir askeri operasyona tepki göstermeye benzemez ki. O da önemli ama bu başka bir şey. Devrim ile başka türlü ilişkilenmek gerek. Asıl tel örgüler insanların kafasında. Devrimi kendi dışında görme algısı da var. Kendini o devrimin bir savaşçısı olarak görmemenin de etkisi var. Kadınların da aynı tarzda hareket etmesi kabul edilebilir değil. Kadına yönelik şiddete karşı yürütülen bir kampanya vardı. Gerçekten çok iyi örgütlenmişti. Demokratik alanı zorlamıştı. Her gün gündem olabiliyordu. Ama şimdi başka bir durum var ve kadınların bu durumla, devrimle ilişkilenme düzeyi daha farklı olmak zorunda. Ortada bir savaş da var. Bu durumda mücadele araç ve yöntemlerini değiştirebilmek de önemli. Burada ölümle karşıyasın; ya sen öleceksin ya da onu öldüreceksin. Ortası yok. Böylesi bir gerçekliğin yaşandığı bir yerde basın açıklaması yapmak hiçbir şey ifade etmiyor. Artık 'sıradanlaşmış yöntemleri' kullanmamak lazım. Bugün Rojava'da, yarın kuzeyde olacak. Çok da uzak bir tarihten bahsetmiyoruz. Birkaç yıl önce kim diyebilirdi ki Rojava'da devrim olacak ya da PKK, Kerkük'e, Şengal'e gidecek, Hewler'e gidecek. Pratiği buna göre örgütlemek gerekiyor. Ama çok gerisindeyiz.

Rojava devriminin bugün açısından ihtiyacı nedir?

Eylem Deniz: Devrimin merkezi Rojava ama devrimi her yere yaymak lazım. Çetelerin en büyük destekçisi, AKP. Türkiye cephesi bunu görmeli. Türk askeri zaman zaman sınırı geçip bizimle savaşıyor. Sınırlar çetelere açık. Bu durumda Türkiye'yi de savaş alanına çevirmek gerek. IŞİD'e desteği kesecek pozisyona getirmek gerek. Gıda yardımına halkın ihtiyacı var elbette. Ancak en temeli, çetelere verilen desteğin kesilmesi. Bu anlamda savaş alanına çevrilecek yer de batıdır.  Devrime gelip katılamıyorsan, o zaman geri cephede düşmana vurmak gerek. Destek veren ülkelerin hedeflenmesi gerek. Êzidilerin bugün yaşadığı katliamdan açlığa her şeyin sorumlularından biri de Türk devletidir. Bunun devrimle bağını oradan kuracaksın. İkincisi de; katılım yapmak gerek. Seferberlik ilan edildiğinde halk Kobanê sınırlarını yıktı, geçti. Bunu Rojava'nın tüm eyaletlerine yaymak gerek. Tek başına silahla savaşmak da değil, mesele devrime katılmak, sağlıktan siyasete her alanına katılmak.

Evin Serhad: AKP'nin çetelere verdiği desteği sürekli teşhir etmek gerek. Ancak savaşçıya da ihtiyaç var. Çok somut ihtiyaç. Ama esası şu; devrimi bulunduğumuz her yerde savunmak. Bu devrimin milyonlara duyurulması, milyonlar tarafından meşru görülmesi ve bu devrime desteğin büyütülmesi gerekiyor. Kimi zaman bir gıda yardımı, kimi zaman yazılan makale olabilir, kimi zaman savaşçı olarak gelmek olabilir. Yeter ki devrimi doğru anlayalım! 

Ortadoğu'da IŞİD'in saldırılarının ardından yeni bir durum ortaya çıktı. Bu durumu nasıl değerlendiriyorsunuz? Ezilen halkların mücadelesi açısından ne tür sonuçlar çıkartıyorsunuz?

Eylem Deniz: IŞİD, emperyalistler tarafından beslendi, üzerimize salındı. Ama şimdi onlar için de kontrolden çıktı. Temel savaştığımız güç IŞİD. Daha ideolojik bir yapılanma. O yüzden kolay kolay vazgeçeceklerini düşünmüyorum. Ekonomik alanlara, petrol alanlarına yöneliyor. Hasekê'ye yönelmelerinin nedeni bu. Hem petrol var, hem de geçiş noktası. Irak'ta girdikleri yer de petrol bakımından zengin bir yer. Bizim için Rojava ile sınırlıydı ancak bugün Başur (Güney Kürdistan) eklendi. Başur ile Rojhilat arasında çatışmalar var. Rojhilat da dahil oldu. Cephe genişlemiş durumda. Savaş devam ediyor, bir irade ve kararlılık da var. PKK'nin yıllardır verdiği mücadelenin sonucu. Tarihsel bir anlamda. PKK tarihinde ilk defa bu kadar cephede savaşıyor. PKK'nin ve Kürt halkının mücadelesinin bugüne kadar en meşru olduğu dönem. Ortadoğu'da IŞİD ile savaşan tek kuvvet PKK'dir. Devletler savaşmıyor. Sadece ABD, KDP ile yaptığı anlaşmalar gereği, petrol anlaşmalarını güvenceye almak için hava saldırıları düzenledi. Tamamen çıkar meselesi. Devrim hem Kürt halkına hem de öncülerine muazzam bir moral kattı. Katliamın sorumlularından biri de KDP'dir. Halkı savunması gerekirken, Peşmergelerini çekti ve bir katliama zemin hazırladı. Böylece IŞİD' destek vermiş oldu. Ancak IŞİD ne yaptı kendi evlerinde onları vurdu. 

Bu tablodan partiniz açısından ortaya çıkan sonuç nedir?

Eylem Deniz: Partimizin Ortadoğu perspektifinin yanı sıra Kürt sorununda emekçi çözüm yaklaşımı da var. Dün de Ortadoğu perspektifi vardı ama daha çok kuzey parçası ile daha çok ilgiliydi. Ama bugün coğrafya genişledi. Kürt sorunu artık uluslararası bir mesele. Dün, kuzey bağlamında emekçi çözümü tartışıyorduk. 'Çözüm buradan gelişecek' diyorduk. Ama bugün devrimi Kürdistan coğrafyasına yaymak ve dört parçada örgütlemek gibi bir sorumluluğumuz da var. Artık çözülecekse dört parçada çözülecek. PKK'nin sahip olduğu meşruiyet nedeniyle emperyalistler bakımından da bugün Ortadoğu'da yapacakları bir hamlede PKK'yi görmezden gelemeyecekler. Savaş sürdükçe, bu zemin iyice sağlamlaşacak. Bizim için de saha da genişlemiş oluyor. Artık Ortadoğu'yu da göz önünde bulundurmak durumundayız. Rojava devriminin askeri ve siyasi alanlarındaysak, aynı biçimde Başur (Güney Kürdistan) ve aynı biçimde Rojhilat'la da ilişki kurmak gerekiyor.  Devrimi artık bu coğrafyada örgütlemek gerek. Partimiz de böyle hareket edecektir.

Evin Serhad: Son gelişmeler, emperyalizmin, ABD'nin iradesinin kadri mutlak olmadığını gösterdi. Başka iradelerin ortaya çıktığını  ve 'Biz de varız' dediğini gördük. Kürtlerin iradesi çok güçlü bir biçimde gelişiyor. Başur ve Rojhilat'ı da içine alan biçimde gelişiyor. Başur'da gerillaları büyük kitlelerle karşılamalarla baktığımızda siyasal etkinin de çok güçlü olduğunu gördük. Rojava'da devrimi inşa etme ve savaş gerçekliği devam ediyor. Bir yandan cephede savaşıyor. Bir yandan toplumsal sistemi kurmaya çalışıyor. Diğer alanda IŞİD var. 

BU SÜREÇ CİDDİ OLANAKLARLA YÜKLÜ

ABD bugüne kadar neden sesiz kaldı?

Evin Serhad: Bir denge siyaseti izlediklerini düşünüyorum. Her iki gücün de zayıflamasını hesapladı, amaçladı. Bu nedenle de çok uzun süre müdahale etmedi. Kendi çıkarları tehdit edilmeye, IŞİD kontrol edilebilir bir güç olmaktan çıktığında müdahale girişiminde bulundu. Bu süreç aynı zamanda çok ciddi olanaklarla yüklü. Devrim düşünü büyütmek ve devrimi gerçekleştirmek, devrimin anın sorunu olduğunu görmek bakımından çok önemli. Hemen bugün, yarın değil. Devrime dokunmak, devrimi gerçekleştirmek için güçlü olanaklar sunuyor. Rojava devrimi bunun göstergesi. IŞİD'e karşı Kürt hareketinin, sosyalistlerin, devrimcilerin karşı durması, ezilenlerin iradesinin ne kadar güçlü olduğunu gösteren gelişmeler. Bunu görmek gerek. Yarın Kuzey Kürdistan'da çok başka gelişmeler olabilir. Süreç giderek sertleşiyor. AKP hükümeti, Kürtlerin en demokratik haklarını vermekte ayak sürüyor, bekleme koridorunda tutmaya devam ediyor. Giderek buna karşı tepkiler de gelişiyor. Bizlerin çok uzağında değil devrim. 

Rojava'dan çağrınız nedir?

Evin Serhad: Devrime katılmaya çağırıyoruz. Devrime katılmanın çok farklı biçimleri var. Devrimle doğru bir ilişki kurmak, devrime her neredeysek bulunduğumuz alandan katılma çağrısı yapıyorum. Özellikle kadınlara yapıyorum. Kadınlar savaşın sonuçlarını en ağır biçimde yaşıyorlar. Özgürleşmenin de olanağı en güçlü biçimde savaşın içinde yer almak veriyor. Eylem içerisinde kadınlar gücünün farkına varıyor. Özgür kadın kimliğini oluşturmak bakımından da sürece katılmak çok önemli. Bu devrime her yere yaymak devrimi büyütmek sahip çıkmak herkesin görevi olmalı. Bu devrime katılmak gerek. Clara Zetkin, sözüye söylersek 'Her istek kendine bir yol bulur' Yeter ki isteyelim. Gerçekten isteyelim. Acıları hissedelim, o zaman mutlaka eyleme geçeriz.

Eylem Deniz: 40 yılda bir devrim oluyor. Yıllardır bunun mücadelesini veriyoruz. Böylesi bir devrim varken katılmamak büyük kayıp. Tek başına bu fikirden bile hareket edilse katılmak gerekiyor. Devrimden öğrenilecek şey var. Partili kadro olmak başka bir şey, devrimin kadrosu olmak başka bir şey. Başka bir bilinçle ilişki kurmak gerekiyor. Zor bunu biliyoruz ama devrimcinin işi zoru başarmak; devrim yapmak. Bu şansı kaçırmamak gerek. Gelin burada savaşın! Başta kadınlara çağrım var. Ama sadece kadınlar da değil, gençler yaşlılar her kuşaktan insanlar gelebilir. Bu devrimde herkesin yapabileceği bir şey var. Her alanda herkese ihtiyacı var. Türk halkının da bu devrime ihtiyacı var. Türkiye’deki şovenizmi kırmanın yolu da buradaki devrime katılmaktır. Acılar zaten ortak. Biz hepimiz biriz aslında. Bizim devrime ihtiyacımız var. Bu bilinçle hareket etmek gerek. Yeter ki isteyin, sınırları aşmak çok kolay! / Firatnews

Güncelleme Tarihi: 26 Ağustos 2014, 17:01
YORUM EKLE
YORUMLAR
KREDI
KREDI - 9 yıl Önce

, merhaba canım
bir kredi ihtiyacı var mı? eğer varsa bir banka veya finansal hizmetler şirketi bir kredi reddetti? eğer mali yardıma ihtiyacınız varsa? faturaları veya ihtiyacım var bir ev satın almak için kredi ödeyin? kendi iş istiyorum ve yardıma ihtiyacım var? eğer bir öğrenci kredi ihtiyacınız var mı? % 3 düşük faiz oranı [email protected] mali yardım almak için bize ulaşın

SIRADAKİ HABER