Olaylar geçtiğimiz aralık ayında, Atatürk Üniversitesi İletişim Fakültesinde, “Van üşüyor sessiz kalma İletişim” sloganıyla depremzedeler için açılan standı basan ülkücü bir grup, “yardım adı altında PKK  propagandası” yapıldığı iddiası ile öğrencileri tehdit etmesiyle başlamıştı. 

‘ÖZEL GÜVENLİK ÜLKÜCÜLERİ KOLLUYOR’

İletişim Fakültesinde Öğrenci A.Ö, “Olaylar sistemli bir şekilde Kürt ve sosyalist öğrencilere yönelik. Üniversite yönetimi ve polis bilinçli bir şekilde bu yapının böyle olmasının istiyor” dedi. Sivil polislerin ülkücü grupla çok samimi olduğunu söyleyen A.Ö, “Bizler geçerken parmakla işaret edip fişliyorlar. Bu olaylarda herhangi bir öğrencinin burnu bile kanarsa sorumlusu okul yönetimi ve polistir. Ülkücülerden sivil kişiler kimlik göstermeden fakültenin turnike sisteminden çok rahat geçebiliyorlar. Güvenlik buna göz yumuyor. Bir arkadaşımız saldırıların son bulması için Rektörlüğe çıktığını ve üstü örtülü fırça atıldığını söyledi” dedi. 

‘SALDIRILARIN AYNI ANDA BAŞLAMASI MANİDAR’

Kürt öğrencilere yönelik saldırıların sadece Erzurum’da değil bütün üniversitelerde yaşandığına dikkat çeken A.Ö, “Bu da gösteriyor ki bu birileri tarafından planlı programlı bir şekilde yapılmaktadır. Ülkücülerin güçlü olduğu tüm şehirlerde aynı zamanda olayların meydana gelmesi zaten bunu göstermektedir. Bunlardan nemalananlar var” diye konuştu. Öte yandan saldırılara boyun eğmeyeceklerini de belirtti.

HEM KÜRT HEM KADIN ÖĞRENCİ! 

Sorunlardan kadın öğrenciler de nasibini alıyor! Atatürk Üniversitesinde okuyan B.A, “Okulda olsun, evlerde ya yurtlar da olsun, Erzurum’da kadın olmamız başlı başına büyük bir sorun. Bir de buna Kürt eklenince tam çekilmez oluyor. Başta KYK yurtlarında kalıyordum. Sivil kişiler çok rahatlıkla yurtlara girip kızları taciz edebiliyorlardı, geçen sene bir kız arkadaşımız dışardan gelen sivil kişiler tarafından yurtta tekme tokat dövüldü. Üniversitenin adı kötüye çıkmasın diye olayın üzerini örttüler” dedi.

EV SAHİBİ KÜRT OLDUĞUMUZU BİLMİYOR

B.A. yurtlarda çektiği sıkıntıların eve geçtiğinde biteceğini sandığını ama eve geçtiğinde daha büyük sıkıntılarla karşılaştığını dile getirdi: “Yurtlara sivil kişilerin tacizlerine çok sık uğruyorduk, ırkçı gruplar çok kalabalık bir şekilde turnike sisteminden kimlik göstermeden girebiliyordu güvenlikçiler de ses çıkarmıyorlardı. Fişlemelerde bu şekilde oluyordu, ben de özel eve çıktım, 5 arkadaşımla birlikte ama bu sefer de muhafazakar geçinen büyük ağabeyler çıktı karşımız. Muhafazakarız diyenler taciz ediyordu. Okuldan eve gelen misafir arkadaşlarımızı tehdit etmişlerdi, bir daha bu  eve gitmeyeceksiniz diye. Bizi de bir daha eve erkekler gelmeyecek diye tehdit ettiler. Bizim ev sahibi hâlâ Kürt olduğumuzu bilmiyor, bilse bizi çıkarır diye düşünüyorum.”

‘BURADA KÜRT’E EV YOK’

Erzurum'da okuyan Kürt öğrencilerin tek sıkıntısı ırkçı saldırılar değil. En büyük sorunların başında barınma ve esnafla yaşanan sorunlar geliyor. Çağdaş Türk Dili öğrencisi olan C.Y. şöyle anlatıyor: “Kürt oldun mu, hele bir de öğrenci oldun mu Erzurum da topyekûn baskı altındasın demektir. Kiralık ev aradığımızda biriyle telefonda konuştuk, anlaştık. Oraya gittiğimizde nereli olduğumu sordu, Muş deyince size ev yok, dedi. Bu şartlarda okuyamıyoruz birçok arkadaşımız okulu bırakmak zorunda kaldı.” / Evrensel