Akil İnsanlar Erdoğan'ın uyarılmasını istedi!

Davutoğlu'nun başkanlığında yapılan toplantıya katılan, Akil İnsanlar Heyeti'nden Teker, Erdoğan'ın kullandığı üslubun toplantıda sert bir şekilde eleştirildiğini açıkladı.

Akil İnsanlar Erdoğan'ın uyarılmasını istedi!
Davutoğlu'nun başkanlığında yapılan toplantıya katılan, Akil İnsanlar Heyeti'nden Teker, Erdoğan'ın kullandığı üslubun toplantıda sert bir şekilde eleştirildiğini açıkladı. Teker, "Yeni yasa çalışmasının demokratikleşme ve özgürlüklerin genişletilmesine dair olmadığı; güvenlikçi yaklaşımın devleti tehdit eden konuma getirdiği konuşuldu" dedi. Davutoğlu'nun sürecin yavaşlamasından KCK'yi suçlarken, PYD'yi de hedef aldığı öğrenildi.


Akil İnsanlar Heyeti'nden Zübeyde Teker, Türkiye Başbakanı Ahmet Davutoğlu ve bakanlar ile yaptıkları görüşmenin ayrıntılarını ANF'ye anlattı.

ÖCALAN'IN KOŞULLARI VE ERDOĞAN'IN ÜSLUBU

PKK lideri Abdullah Öcalan'ın pozisyonu ve koşullarının iyileştirilmesinin konuşulduğunu belirten Zübeyde Teker, heyetlerin ve KCK yetkililerinin İmralı Adası'na gitmesi konusunda da Akil İnsanlar Heyeti üyelerinin hemfikir olduğunu bildirdi.

"Mesela bugün Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Sayın Öcalan'ın konumuyla ilgili 'başmüzakereci değil' şeklinde açıklamaları oldu. Erdoğan'ın bu açıklamaları eleştirildi. Bu dilden vazgeçmesi istendi. Erdoğan'ın üslubu konusunda ciddi eleştiriler yapılırken, kendisinin bu nedenle uyarılması da istendi. Süreçle ilgili Erdoğan'ın kullandığı dilin sorunlu olduğu belirtildi. Yeni hükümetin 6-7 Ekim olaylarındaki dili eleştirildi ve süreci iyi yönetemediği fikri hakim kılındı."

Teker, Heyet üyelerinden bazlarının Kürt siyasetini eleştirdiğini de ifade etti.

'DEVLET TEHDİT EDEN KONUMA GELİYOR'

Teker, İzleme Kurulu ve Komisyonların hızla hayata geçmesinin Heyetin talebi olduğunu açıklarken, "Yeni yasa çalışmasının demokratikleşme ve özgürlüklerin genişletilmesine dair olmadığı; güvenlikçi yaklaşımın devleti tehdit eden konuma getirdiği konuşuldu. Yasayla ilgili endişeler beyan edildi ve bu çalışmanın 6-7 Ekim'in üzerine denk getirilmesi de özellikle eleştirilirken, çalışmanın tekrar gözden geçirilmesi istendi" diye konuştu.

Heyet üyelerinden bazılarının Kürt basınını, bazılarının ise Türk basınını eleştirdiği bilgisini veren Teker, ekledi: "Medyanın 6-7 Ekim ve öncesinde kullandığı dilin gerilimi tırmandırdığı, rahatsız edici olduğu konuşuldu. Bundan vazgeçilmesi gerektiği ifade edildi."

'HÜKÜMET KAFA KARIŞTIRIYOR; YASAL DÜZENLEME BİR AN ÖNCE YAPILSIN'

Teker, toplantının içeriğine ilişkin şunları kaydetti:

"Hükümetin 'çözüm süreci' noktasında hızlı olması istendi. Hükümetin yürüttüğü politikayla çözüm sürecinde kafa karışıklığı yarattığı belirtildi. Sürece ilişkin yasal düzenlemelerin bir an önce yapılması ve komisyonların pozisyonlarının netleştirilmesiyle ilgili talep de vardı.

Çözüm sürecine devam etmesi ama artık ertelemelerin, gecikmelerin olmaması hükümetten istendi. Uluslararası ve Ortadoğu'daki gelişmelerden dolayı dengelerin değişebileceği ve Türkiye'nin farklı maceralara sürüklenebileceği uyarısı yapıdı.

6-7 Ekim'le ilgili ben ve birkaç arkadaş ortak komisyonla araştırma yapılmasını talep ettik.

Hükümetin Kobane politikası eleştirildi. Yardım koridorunun açılmasına dair talepler dile getirildi ve hükümetin hassas davranması; Rojava konusunda politikasını değiştirmesi gerektiği ifade edildi.

Aleviler gibi, ötekileştirilen kesimlerin sorunlarıyla ilgili hassasiyetlerin gösterilmesi de istendi.  IŞİD meselesiyle ilgili 'işbirliği var mı yok mu' üzerinden değerlendirmeler, eleştiriler oldu."

Teker, Başbakan Davutoğlu'nun reform paketiyle ilgili kamu düzeni üzerinden değerlendirme yaptığını bildirerek, "Davutoğlu, çözüm sürecinin devamı açısından önemli olduğunu; kamu düzeninin sağlanması için böyle bir pakete ihtiyaç olduğunu söyledi. Bu paketi başlıklarla açıkladı. Birinci maddesi; iç güvenlik. İkincisi; kolluk güçlerinin keyfiliğinin denetlenmesi. Bir diğeri; insan hakları. Alevileri ilgilendiren başlık da var" dedi.

DAVUTOĞLU, KCK VE PYD'Yİ HEDEF ALDI

Teker, Davutoğlu'nun PYD ve KCK'yi suçladığını da aktardı:

"Aslında PYD ile ilişkileri olduğunu ama PYD'nin taleplerini dikkate almadığını savundu. Buna dair eleştirileri vardı. KCK'yi de taahhütlerini yerine getirmemekle suçladı. Süreç noktasında taviz verilmeyeceğini, sürecin hızla geliştirileceğini söyledi. KCK'nin açıklamalarına dönük eleştiriler yaptı. Sürecin yavaşlamasına sebep olarak KCK'yi gösterdi. 6-7 Ekim olaylarının bir organizasyon olduğunu, eylemcilerin tek başına 'öfkeli gençler' olarak tanımlamayı kabul edemeyeceklerini, kendilerinde bu konuda bilgilerin olduğunu savundu.

Suriye ve Rojava ile ilgili politikalarının kapsayıcılığı esas aldığını ve Kobane meselesine Suruç'a nasıl yaklaşıyorlarsa öyle yaklaştıklarını söyledi. İnsani yardımla ilgili durumlarının net olduğunu ama askeri meseleyle ilgili olarak uluslararası devletlerin beklentilerini karşılamak durumunda olmadıklarını belirtti. Askeri güvenlik bölgesinden bahsetmediklerini; insani yardım vs. karşılayacaklarını söyledi."

Teker, Davutoğlu'nun 'çözüm sürecinden vazgeçmeyeceğiz' dediğini, stratejik yaklaşım içinde olduklarını söylediğini açıklarken, IŞİD ile işbirliklerinin olmadığını da savunduğunu belirtti. Teker, "Davutoğlu 'Osmanlıcılık ve Sünnicilik gibi tanımları kabul etmediklerini; bunları haksız bulduklarını söyledi" diye ekledi.

'KCK VE HDP'Yİ HEDEF GÖSTERMEK KABUL EDİLEMEZ'

Teker, kendi görüşlerine ise şöyle değindi:

"Sekretarya, Sayın Öcalan'ın koşulları ve pozisyonu, İzleme Kurulu ve reform üzerine taleplerimiz dikkate alınmalı. Yeni yasa çalışmasının Türkiye'nin demokratikleşmesine katkı sunmayacağını düşünüyorum; toplum ve birey haklarının güvenceye alınması, 'ne kadar demokrasi o kadar güvenli ülke' söyleminin dikkate alınması gerekiyor. Aksi takdirde devletin bir tehdit mekanizmasına dönüşmesi söz konusu.

6-7 Ekim'le ilgili dil ve üslubun sıkıntılı olduğunu; HDP ve KCK'yi hedef göstermenin kabul edilemez olduğunu Davutoğlu'na da ilettim. Mutlaka komisyon kurulmalı ve olayların soruşturulması gerekiyor. Devletin Hüda-Par'lılara gösterdiği hassasiyeti diğer ölenlere de göstermesi gerekiyor. Aynı zamanda hükümetin bu olaylar yaşandığında Bingöl'de cezalandırma yöntemine başvurması, 'misliyle karşılık vereceğiz' demesi toplumu karşısına alan ve savaş açan anlama geliyor.

Sayın Öcalan'ın pozisyonunun Cumhurbaşkanı nezdinde muğlaklaştırılması sorunludur. Bundan vazgeçilmesi gerektiğini toplantıda da dile getirdim. Yine KCK'yi, HDP'yi dışlayan söylemler de sorunlu.

IŞİD ile PKK eşit görülemez. Aynı kefeye konamazlar. IŞİD kadınları kaçırıp satarken, tecavüz ederken, kafa keserken bunun PKK ile eş tutulması ahlaki değil; Kürtleri de öfkelendirir."

DAVUTOĞLU: 'ÖFKELİ ÇOCUKLAR' DEMEDİM

Teker, Davutoğlu ile diyaloğu sırasında kendisine "IŞİD'i 'öfkeli çocuklar' diye tanımladınız" dediğini, Davutoğlu'nun ise "Ben asla böyle bir kavram kullanmadım" yanıtını verdiğini bildirdi.

Teker, Davutoğlu'nun önümüzdeki haftadan sonra yeni gelişmelerin olacağını ve bu konuda bazı görevlendirmelerin yapılacağını anlattığını ifade etti. / Firatnews

Güncelleme Tarihi: 20 Ekim 2014, 13:02
YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER