Bina çöktü Halep göründü

İstanbul Fatih’te, Suriyelilerin kaldığı bir binada meydana gelen çökme, göçmenlerin insani koşullardan yoksun yaşamını bir kez

Bina çöktü Halep göründü
İstanbul Fatih’te, Suriyelilerin kaldığı bir binada meydana gelen çökme, göçmenlerin insani koşullardan yoksun yaşamını bir kez daha gözler önüne serdi. Savaştan kaçan Halepli Kürtlerin sığındığı yerlerden birisi olan Hoca Gıyasettin Mahallesi, savaşla yıkılmış bir kenti andırıyor. Yıkılan binanın yan sokağına kurulan film platosunda ise savaş filmi çekiliyor! Suriye’deki savaşı anlatan filmlerin çekildiği mahallede gerçek bir dram yaşanıyor.  


Kentsel dönüşüm gerekçesiyle boşaltılan bölge, neredeyse tamamen harabe binalardan oluşuyor. 

Harebe binaların önlerinde ise çadırlar var. Kira ödeme şansı bulunmayan ailelerin bir kısmı çadırlarda, bir kısmı da bu binalarda yaşam mücadelesi veriyor. Her evde 15-20 kişi, bazı evlerde 4-5 aile iç içe yaşıyor. 

Yoğurtçuoğlu Sokak’taki bu bölgede önceki akşam, üç katlı bir binada meydana gelen çökme nedeniyle enkaz altında kalarak yaralanan 16 yaşındaki Suriyeli genç Macid Halil ise, Samatya’da bulunan İstanbul Eğitim ve Araştırma Hastanesinde tedavi altına alındı. Halil’in bacağı üç yerinden kırılmış.

GETTOLAŞAN YAŞAMLAR

Macid Halil, Halep’te savaştan kaçarak bir ay önce İstanbul’a gelen 23 kişilik bir ailenin üyesi. Ailenin bir bölümü çöken binanın birinci katında, kalanı ise bina önünde kurulan çadırda yaşıyor. 

Kiralar 400 ile 1000 lira arasında değişiyor. Kimi durumda 4-5 aile birleşip bu parayı karşılamaya çalışıyor. Kiraları kimin aldığı bile belli değil. Kiralık evlerin durumu da harabe binalardan farksız. Bu binalarda yaşamak bir yana içine adım atmak dahi tehlikeli. İşte çöken bina da bunlardan birisi.

Macid’in annesi, “Biz geldik eve yerleştik ev başımıza yıkıldı. Şimdi de çadır da kalıyoruz. Gidecek yerimiz yok” diyor. 25 kişinin kaldığı evin yıkılmasıyla birlikte aile çadırda kalmaya başlamışlar. Bina çökerken evde sadece oğlu ve kızı kalıyormuş. Kızı dışarı kaçarak kendini kurtarmış, “Ev oğlumun üzerine yıkıldı” diyor.

KİRA VEREMEYİNCE HARABEDE KALDILAR

Macid’in amcası Mehmet Halil, kira veremedikleri için bu harabe binalarda yaşamak zorunda olduklarını söylüyor, “Üç aile bir evde kalıyoruz. Çökme olduğunda evde iki kadın ve çocuklar vardı” diyor. 

Ülkesinden İstanbul’a geliş öyküsünü de şöyle anlatıyor Mehmet: “Sınırı hiçbir asker engeliyle karşılaşmadan yürüyerek geçtik. Urfa’ya geldik. Orada 8 ay kaldık. Ama iş bulamadık, yaşayamadık. İş bulma umuduyla İstanbul’a geldik. Burada da bize iş vermiyorlar. Çok az kişi günübirlik inşaatlarda 20-25 lira yevmiyelerle çalışıyor. Çocuklar su satıyor. Bu parayla ancak karnımızı doyurabiliyoruz. Kira ödeme şansımız yok. Sürekli borç içindeyiz zaten.”

4-5 AİLE AYNI EVDE 

Hepsinin hikayesi benzer. Suriye’de çatışmalardan kaçıp Türkiye’ye gelinmiy ve çaresizlikten harabe bir getto oluşturularak yaşama tutunulmuş; elektrik yok, suyu yok, ölüm tehlikesi var. 

Muhammed Halil’in kiraladığı bir evde de 20 kişi kalıyor. Kiranın yarısını ancak ödeyebildiğini belirten Halil, “Perişanız” diyor. Muhammed’in iki oğlu ise 15 liralık yevmiye ile çalışıyor. 
Hoziya Halil de 9 kişilik bir evde kalıyor. Evde yalnızca bir kişi çalışıyor. Diğerleri iş arıyor ancak bulabilen yok. Havanın çok soğuk olduğunu söylüyor Halil, geçtiğimiz günlerde bir soba bulmuş, çevreden bulduğu kağıt ve odun parçalarını yakarak ısınmaya çalışıyorlar.

Hasun İmam da 18 yaşında. Suriye’deki savaşta babasını kaybetmiş, hatta onun ölümüne şahit olmuş. 

Bu yüzden psikolojik sorunlar yaşıyor ve ilaç kullanmak zorunda ama ilacını alamıyor, boşalan kutuyu göstererek “İlaç almadığım zaman titreme tutuyor, kendimden geçiyorum” diyor.

BOŞALTILMIŞ BÖLGEDE, MÜLTECiDEN BASKIYLA KiRA ALANLAR VAR!

Ahmet Kasım da bir başka Halepli. Aylık 200 lira kira ödediğini söylüyor. Ancak kentsel dönüşüm için boşaltılmış bir alanda bu kiraları gerçekte kimin topladığı bilinmiyor! Kasım, “Kira kimi zaman 400-500 liraya çıkabiliyor. Çünkü evin kime ait olduğunu bilmiyorum. Kim gelip bize baskı kurarsa ona kira vermek zorunda kalıyoruz” diyor. 4 ay önce Urfa’ya giden Veysel, “İstanbul’da iş var, Suriyelilere iş veriyorlar” denildiğini, bu nedenle de İstanbul’a geldiğini belirterek tepki gösteriyor: “Daha önce inşaatta çalıştım. 
Bize bir şekilde yardım edilmesi gerekiyor. Ama İstanbul’da iş vermiyorlar. Verildiğinde de kandırıyorlar. Paramızı vermiyorlar”

SAVAŞIN ÖTEKİ YÜZÜ İÇİMİZDE

Metin Çorabatır (İltica ve Göç Araştırmaları Merkezi Başkan Yardımcısı):  Çok büyük bir krizle karşı karşıyayız. Savaşın öteki yüzü içimizde. Bir milyona yakın insan Türkiye’de. Sadece kamplarda 210 bin kişi var. Gerisi kamp dışında. Bu yüzden Türkiye tarihinin en büyük insani krizini yaşıyoruz. Buna kitle göçü deniyor. Türkiye’de ise kitle göçlerine ilişkin düzenleme ise sadece Yabancılar ve Uluslararası Koruma Yasası’nın 91. maddesinde bir paragrafta belirtiliyor. Burada kitle göçlerine geçici korunma sağlanacağı ve buna dair kararların da Bakanlar Kurulu tarafından alınacağını söylüyor. Bu insanlara nasıl yardım yapılacağı ve haklarının ne olduğu konusunda büyük bir boşluk var. Mesela  bir kaymakam veya valinin, bu insanlara nasıl yardım edeceğine dair bir mevzuat yok. 

ÇALIŞMA, EĞİTİM VE SAĞLIK HAKKI VERİLMELİ

Halbuki Avrupa Birliği’nin 2001 tarihli Geçici Koruma Yönergesi’nde burada geçici koruma sağlanan kişilere çalışma hakkı, eğitim ve sağlık hizmetlerinden yararlanma hakkını getiriyor. Burada önemli olan eğer sığınma süreci uzarsa insan onuruna yaraşır şekilde, sadece yardımla değil, çalışarak da kendi ihtiyaçlarını karşılamaları lazım. Ancak şu ana kadar hükümet sadece kamptakilerin giderlerini bütçeden karşıladı. O da tükenmek üzere. Kenttekilere ise  ne Birleşmiş Milletler ne yabancı bir toplum kuruluşu ne de devlet yardım yapmıyor. Siyasi partilerin de bu duruma dair herhangi bir plan ya da projesi yok. Ancak bu süreç daha uzun sürecek gibi görünüyor. Üstelik 2014 yılında mülteci sayısının 1 buçuk milyon olmasını bekliyoruz. Bunları göz önüne aldığımızda durum çok ciddi. Biz geçtiğimiz günlerde  bölge kentlerine gittik. Kamp dışında nüfus kamptakilerin çok üzerinde. Sadece sınır illerinde değil 81 vilayette Suriyeli görmek mümkün. Düşük ücrete çalıştırıyorlar. Kötü evlerde kalıyorlar. İnsan ticareti yapılıyor. Küçük kızlar fuhuşa zorlanıyor. Üstelik kötü olan sadece bir mülteci teknesi battığında ya da Fatih’teki gibi Suriyelilerin kaldığı binaların yıkılması halinde biz ülkemizdeki Suriyelilerin durumunu hatırlıyoruz. / Evrensel

Güncelleme Tarihi: 17 Ocak 2014, 12:21
YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER