Bir de ödül verseydiniz

Emniyet Genel Müdürlüğünün, şiddet uygulayan erkeklere yönelik lüks tesis projesi hazırlamasının şoku geçmemişken yeni bir proje daha ortaya çıktı.

Bir de ödül verseydiniz
Emniyet Genel Müdürlüğünün, şiddet uygulayan erkeklere yönelik lüks tesis projesi hazırlamasının şoku geçmemişken yeni bir proje daha ortaya çıktı. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı da 10 milyon avro bütçeli “Aile İçi Şiddetle Mücadele İçin Kadın Konukevleri” projesi hazırladı. Ancak adında kadın olan projenin yararı yine kadınlara değil! 


Proje devlet personelinin şiddete karşı eğitimini içeriyor. Sorun şu ki 12 yıldır benzer projelere imza atan hükümet, personelini eğitmeyi bir türlü başaramıyor!
Kadınların kreş ve sığınmaevi gibi temel talepleri yıllardır ‘Bütçe yok’ yanıtı alırken şiddet uygulayan erkeğe ve personel eğitimine milyon avroluk bütçeler ayrılması da cabası.

DAYAKÇI KOCAYA LÜKS ‘EĞİTİM’

Kadına yönelik şiddetle mücadele konusunda devletin acizliğini ortaya koyan haberler eksik olmuyor. Her gün 3 kadının öldürülmesi haberlerine, çocuk istismarı ve cinayetleri haberleri de eklenince şiddete karşı koruma sağlanmasındaki yetersizlikler bir kez daha gündeme geldi. Ancak görünen o ki, yeni düzenleme de kadınları ve çocukları değil “ailenin bölünmez bütünlüğünü” garanti altına alma mantığında.

Bu arada Emniyet Genel Müdürlüğü de, eşlerine şiddet uygulayan erkeklere yönelik bir proje geliştirilmesi için başvuruda bulundu. Aile Bakanlığına sunulan raporda uzaklaştırma kararıyla eve yaklaşmasına izin verilmeyen dayakçı kocalar için “Bir tesis kurulması” ihtiyacı olduğu ileri sürüldü. Erkekler, içinde İnternet’i, sıcak suyu bulunan tesislerde yaşam koçları tarafından rehabilite edilecek. 10 günü aşmayan konaklamanın masrafları Bakanlık tarafından karşılanacak. Dayakçı koca yürüyüş ve koşu programları ile stres atacak. Pilot olarak Ankara’da açılacak merkez, daha sonra diğer illere de yayılacak. Eğitimlerden geçenler, şiddet mağduru kadının şikayetini geri çekmesi durumunda evine dönebilecek. 2013 yılında tek bir sığınmaevi açan devletin, bu olanaklara sahip hiçbir sığınmaevi ise bulunmuyor. 

YENİ PROJEDEN YİNE ‘EĞİTİM’ ÇIKTI 

Öte yandan Bakanlığın Avrupa Birliği tarafından finanse edilen bir başka projesi daha açıklandı. 10 milyon 150 bin avroluk bütçeye sahip “Aile İçi Şiddetle Mücadele İçin Kadın Konukevleri” projesinin önceliği şiddet gören kadınların yeni bir yaşam kurması için ilk adım olan sığınma evlerinin sayısını ve niteliğini artırmak değil. Peki ne? Bakan Ayşenur İslam şöyle anlatıyor: “Projenin özünde aile içi şiddet konusunda faaliyette bulunan bütün ilgili tarafların kurumsal kapasitelerinin geliştirilmesine yönelik eğitim ve iş birliği var. Yaklaşık 35 bin sağlık, 140 bin emniyet personeline eğitim verilecek. Hizmet birimlerimizde görev yapan personelin daha etkin ve bilinçli bir şekilde hizmet sunmaları sağlanacak ve sunulan hizmetlerin kalitesi artacaktır”.

DÜNYA DENEYİMİ ‘BÖYLE OLMAZ’ DİYOR

Şiddet uygulayan erkeklerin rehabilitasyonu konusunda dünya örnekleri, erkeğin şiddeti gerçekten kesmek istiyorsa alacağı desteğin işe yaradığını, bu eğitim ya da tedavilerin bir “ceza” olarak verilmesi durumunda ise işe yaramadığını gösteriyor. Kadın örgütleri, bütçenin ve uygulanacak kapsamlı politikaların şiddet uygulayan erkeklerin rehabilitasyonu için değil, “Kadın erkek eşitliğini sağlayacak politikalar” üzerine yapılsa daha sonuç alıcı olacağını ifade ediyor. Norveç ve İspanya’da yürütülen “erkeklerin rehabilitasyonu” programları, şiddet rakamlarının azaltılması konusunda beklenen etkiyi yaratmayınca, örneğin Polonya’da rehabilitasyon “cezasına” çarptırılan erkeklerin şiddet uygulamaya devam ettiği görülünce bu hizmetler de tartışmalara açıldı.

Türkiye’de de sığınmaevleri, kreşler, kadınların istihdamı konusunda hep “Bütçe yok” cevabı veren hükümetin iş bu tesislere gelince bütçe ayırabilmesi de yeni bir tartışmayı doğuracak gibi görünüyor.

ŞİDDET YASASINA ‘NEŞTER’ Mİ VURULACAK?

Bu yeni projelerin ortaya atılmasının bir adım öncesi de var. İki yıl önce çıkarılan 6284 sayılı Yasa, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı tarafından “Çok eleştiri alıyor” denilerek yeniden incelemeye alındı. Bu açıklamanın ardından hükümete yakın kadın örgütlerinden de çeşitli açıklamalar yapıldı. Bu açıklamaların ortak yanı ise şu: “Yasa erkeklerde öfkeyi tetikliyor, sadece kadının beyanının esas alınması ciddi mağduriyet yaratıyor. Uzlaşma ile çözülebilecek sorunların mahkemelere intikal ettirilmesi daha ağır sonuçlara yol açıyor. Uzlaştırma sistemi kurulmalı”. Hem hükümet kanadından hem de aynı zihniyeti paylaşan örgütlerden yapılan bu açıklamalar, yeni şiddet yasasının kadınları güçlendiren çeşitli yönlerinin budanacağı ve kadın örgütlerinin karşı çıktığı arabuluculuk mekanizmasının yeniden gündeme sokulacağı kaygısını artırıyor.

12 YILDIR BİTMEYEN EĞİTİM

Eski Bakan Fatma Şahin’in göreve geldiği tarihten bu yana Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığının “aile içi şiddetle mücadele” konusunda yaptığı en büyük bütçeli iş “Kamu hizmetlerinde görev alanların eğitilmesi” oldu. Gerek Birleşmiş Milletler’e ve Avrupa Birliği’ne sunulan raporlarda, gerekse uluslararası platformlarda “övünülerek” anlatılan şiddetle mücadele projesinin ana unsuru son 12 yıldır bu eğitimler.

Bakanlığın rakamlarıyla konuşalım: Bu zamana kadar 71 bin polise, 65 bin sağlık personeline, 336 aile mahkemesi hakimi ve savcısına, 21 bin diyanet görevlisine, 2 bin 500 jandarma personeline, 531 yerel medya çalışanı ve iletişim fakültesi öğrencisi ile 2 bin 700 kamu çalışanına eğitim verildi. Şiddetle mücadele konusunda toplumsal farkındalığın artırılması için yapılan projeler arasında en büyük bütçe payı bu eğitimlere ayrıldı. Ancak, bu eğitimlerin içerikleri ve sonuçları oldukça tartışmalı. Bu eğitimlerin yapılmasının ardından hem kolluk güçleri hem de adli mercilerde şiddet gören kadınlara gösterilen muamelenin değişmediği yaşanan kadın cinayetlerinin arka plan hikayelerinde ortaya çıkıyor. En yakın örnek; Kocaeli Üniversitesi öğrencisi bir kadına, kampüste silah ve satırla saldırarak ağır yaralanmasına neden olan zanlı hakkında daha öncesinde yaptığı başvuruda savcılığın verdiği cevap. Savcılık, “Çocuk seni seviyor, evlenin” demişti. Eski kocasına karşı aldığı koruma kararının uygulanması için karakola başvuran Muhterem Göçmen’in “Tüm polisler Gezi’de” cevabıyla geri gönderildiği ve öldürüldüğü ise hafızalarda. /  Evrensel

Güncelleme Tarihi: 09 Mayıs 2014, 11:02
YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER