Hakları çalınan çocuklar adalet bekliyor

Yıllardır kağıt üzerinde var olan 20 Kasım Dünya Çocuk Hakları Günü bir kez daha trajik bir tabloyla karşılanırken, gülüşleri, gelecekleri, yaşamları çalınan yüzlerce çocuk, hakikati ve adaleti bekliyor.

Hakları çalınan çocuklar adalet bekliyor
Yıllardır kağıt üzerinde var olan 20 Kasım Dünya Çocuk Hakları Günü bir kez daha trajik bir tabloyla karşılanırken, gülüşleri, gelecekleri, yaşamları çalınan yüzlerce çocuk, hakikati ve adaleti bekliyor. 


Türkiye, Cenevre Çocuk Hakları Bildirgesi'ni, BM Çocuk Hakları Sözleşmesi'ni yalnızca kağıt üzerinde tanıyan bir ülke. Son çeyrek yüzyıla bakıldığında karşımıza çıkan tablo tam bir devlet terörüne tekabül ediyor. Uğur Kaymaz, Ceylan Önkol, Berkin Elvan, bizzat devletin silahıyla yaşamdan koparılan yüzlerce çocuktan birkaçı. 

Yaşam hakkı ihlalinden istismara, şiddet ve işkenceden emek sömürüsüne kadar Türkiye'de yüzbinleri belki de milyonları bulan çocuk, istismar, sömürü, şiddet sarmalı ve silahların gölgesinde yaşamaya çalışıyor! 

Tüm bunların yanı sıra 30 yıldır süren savaşın bilançosuna yansıyan yüzlerce çocuk ölümü de bu trajik gerçeğin bir parçası. Aynı zamanda karakollarda ve cezaevlerinde ciddi biçimde estirilen devlet şiddeti de cabası. 

FAİLLERİN MEÇHUL, ADALETİN TABELA OLDUĞU ÜLKE

Dünyada çocuk bayramı olan tek ülke olmakla övünen Türkiye'de çocuklara reva görülenler ise madalyonun öte yüzü. Bir başka deyişle çocuk mezarlığı haline getirilen Türkiye'de katledilen yüzlerce çocuğun failleri ise halen meçhul! Hakikat, yüzleşme gibi tartışmaların havada uçuştuğu ancak bir türlü gerçekleşmeyen adalet ise binalarda tabela olmaktan öteye geçemiyor. 

Çocuk katillerinin aklandığı Türkiye'de 20 Kasım günü de bu gerçeklerin gizlenmeye çalışıldığı bu düzende sadece kağıt üzerinde bir "hak"...

SON ÇEYREK YÜZYILA BAKMAK YETERLİ

İHD'nin verilerine göre, Kürt sorununun bir sonucu olarak yaşanan çatışmalı süreçte polis ve askerin açtığı ateş, attığı bomba, askeri bölgelerdeki patlayıcı ve mayın kalıntıları gibi nedenlerden ötürü 570 çocuk son çeyrek yüzyılda hayatını kaybetti. Yaklaşık 200'ü ise 12 yıldır iktidarda olan AKP döneminde hayatını kaybeden çocuklara kimi zaman “terörist”, kimi zaman “eylemci”, kimi zaman “kaçakçı” denildi. O da yetmedi katliamları meşrulaştırmak adına "kullanıldıkları"nı söylemekten dahi geri durmayan bir kılıf arandı. 

3 yılı geride bırakan Roboskî katliamı da bu kanlı tarihin bir başka trajik sayfası. Aleni biçimde katledilen 34 Kürdün 19’u çocuk. Roboskî’de katledilen çocuklar halen adalet bekliyor. 

BU NASIL KARDEŞLİK, NASIL YÜZLEŞME, NASIL KUCAKLAŞMA?

Yaşanan bu ölümlerle ilgili en dikkat çekici husus da çocuk ölümlerinin Kürdistan’da yaşanan çatışmalı sürecin bir sonucu olduğu gerçeğine rağmen önceki iktidarlar gibi kendi döneminde de 200’e yakın çocuğun katledilmesi olayına karşı AKP’nin de katilleri gizleyerek, katilleri korumaya dönük politikalar. Kürt sorununda çözüm isteyen, geçmişle yüzleşmekten dem vuran AKP’nin bunca çocuk ölümünde gizleyip koruyarak nasıl bir çözüm ve yüzleşme sağlayacağı da gün gibi ortada duruyor. 

ADALETİ BEKLEYEN ÇOCUKLAR...

Bunca kanlı arşivi gizlenen Türkiye’nin son çeyrek yüzyılının utanç abidesi olan çocuk katliamlarının yıllara göre dağılımı ise şöyle: 1989’da 2, 1990’da 21, 1991’de 12, 1992’de 116, 1993’de 66, 1994’te 86, 1995’te 7, 1996’da 6, 1997’de 7, 1998’de 2, 1999’da 12, 2000’de 3, 2004’te 1, 2006’da 8, 2008’de 1, 2009’da 3, 2010’da 6, 2011’de 28, 2012’de 10, 2013’te 3 ve 2014'te 1. 

Güncelleme Tarihi: 20 Kasım 2014, 11:53
YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER